• bir süre önce, türkiye'de hususi oto ile seyahat döneminin biteceğini, tayland gibi tuktuk ve hindistan benzeri toplu taşıma görüntülerinin geleceğini söylüyorduk.

    ve evet, o gün geldi.

    bakmayın siz hâlâ trafik var, bu nasıl iş diyenlere. şirket araçları bildiğiniz gibi akaryakıt masrafını vergiden düşüyor. şirket araçlarını ve ticari araçları bir tarafa bırakırsak, hususi oto yani özel araç dönemi kapanmakta olduğu çok net.

    şu anki türkiye'de litresi 25 - 30 tl' den yakıtla aracını kullanabilecek kişilerin oranı toplumun %10'u ancak olabilir.
  • evet bizim sitede park edecek araç yeri olmadığı için anlaşarak biniyoruz artık. ben 2 sokak öteye park ettim. bu hafta komşunun audi sine binecegiz. haftaya necati bey in doblo suna. sonra bana binecekler.
    paylasimci olduk ve özel otomobil dönemi kapandı.

    tak tak tuk tuk ne alaka. ütopyada mi yaşıyorsunuz. aracına binen bir şekilde biniyor illa ki.
  • he canım he olay türkiye’ye özel.
    dünya’da savaş gerginliği var petrol varil fiyatları anasının bilmemnesine kadar çıkmış.
    sonra türkiye’ye genelle gitsin.
    ucuz muhalefetinizle iktidarın ekmeğine yağ sürün siz.
    az beyin yaa.

    not: yer dortmund. bildiğin en kıytırığından bio dizel 2.1 euro/lt. eyyorlamam bu kadar.

    edit: 39472838 tane gelen ve içeriği aynı mesajı cevaplayamayacağım. o mesajları atanlar hepiniz sosyal medya ve kitle iletişim araçları ile beyinleri yıkanmışlar ordususunuz. zombi ordusu gibi aynı şeyi sayıklamanızdan nasıl bir kitle iletişim zehirlemesine maruz kaldığınız belli.
    kitap okumak ufku açar beyni çalıştırır tavsiye ederim.
    horkheimer’ın akıl tutulması isimli kitabını öneririm neye maruz kaldığınızı güzel açıklamış ha siz okuma özürlü bir nesil olduğunuz için kısa bir makale bırakayım özetin özeti.
    onu okumayı deneyin belki biraz yaşadığınız şeyi anlar sağlıklı düşünebilme yetisine tekrar sahip olabilirsiniz.

    https://dergipark.org.tr/…nload/article-file/614335
  • benzin fiyatı böyle kalsa(ki kalmaz) aylık yakıt masrafım hesaplarıma göre 2000tl olacak, böyle bir masrafı karşılayabilcek kesim bir hayli az.
    ancak başlıkta bahsedildiği gibi ilkel araçları kullanan olmaz ancak toplu taşımaya ya da bir araç ile toplu şekilde seyahat etmeyle sonuçlanır.

    ıspartakule-iosb güzergahında her sabah 8'de iosb'de işbaşı yapan varsa yeşillendirsin masrafları bölüşek...

    (bkz: zoox)
  • bu dönemin geldiğine dair inancım zirve noktasında.
    benzin ve araç fiyatlarının engellenemez yükselişine, aracın yürütme maliyetlerini eklediğinizde ortaya çıkan tablo herkesin katlanabileceği türden değil.
  • salcano güzel soğuk günlerde de iş yapacak bir bisiklet tasarımı yaparsa para basacaktır.
  • taylan ve hindistanı örnek vermişsin ama otomobil alternatifi olarak aklıma motosiklet geldi. türkiyede motosiklet de aşırı pahalı (eli yüzü düzgün güvenli makul bir motosiklet)
  • bunu ispatlamak çok mümkün gibi görünmüyor ama iddia ediyorum, yarın benzinin litresi 40 tl olsa en fazla trafikteki araçların yüzde onu ya da yirmisi azalır.
  • eğer bitecekse de akaryakıt ya da yürütme maliyetlerinden dolayı olmayacaktır. türkiye’nin bu dönemdeki yoksullaşması mevcut iktidarın beceriksizliğinden kaynaklanan geçici bir anomalidir.

    bu ülke liyakatli kadrolarla hızlıca toparlanacak ve medeni ülkeler arasında tekrar yerini alacaktır. kıyaslanan ülkelere göre hem büyük bir üretim gücüne ve pazar erişimine sahiptir ülkemiz. işçilerimiz, teknisyenlerimiz, mühendislerimiz çok daha kalifiyedir.

    son 50 yılda üretmeyi de satmayı da öğrenmiş bir girişimci kuşağımız var. şu başımızdaki siyasal islam hamasetinden kurtulup saçma hayaller yerine gerçek dünyaya döndüğümüzde tekrar güzel günler göreceğiz.

    (bkz: enseyi karartmayın)

    edit: çok mesaj geldi. kısa kısa buradan yanıt vermeye çalışacağım.

    ufak bir anekdot aktarayım önce; 2001 krizinin arefesinde iktisat politikası masterı yapıyordum istanbul üniversitesinde. ekonomi yine sıkıntılı, enflasyon düşmüyor, dolarizasyon almış başını gitmiş. biz derse devam eden yüksek lisans öğrencileri bölüm başkanı profesörün odasında sohbet şeklinde ders yapıyoruz. ya cemal şanlı idi ya da münir kutluata. tam anımsamıyorum hocayı, çok zaman geçmiş. ama 70 yaşında duayen hoca karşısında yeni lisans mezunu zibidileriz biz bugünden bakınca.

    güncel ekonomi konuşulurken medyanın gazıyla biz “ülke yandı, bitti, batıyor” geyiğine bağlayınca ömrümce unutamadığım fırçayı yedik hocadan. çok temel ve basit bir şeydi aslında hocanın dediği; “ülke düşman işgalinde mi? topraklar, araziler, dağlar yerinde duruyor mu? fabrikalar çalışıyor mu? iyi kötü bir hükümet var mı? o halde türkiye bunu da atlatır. devletler öyle kolay batmaz.”

    bu konuşmadan sonra ülke sağlam bir finansal şok yedi. kötü yönetilen bankalar, şirketler battı. bir kaç yıl sıkıntı çektikten sonra da işler düzelmeye başladı.

    yani diyeceğim o ki, nice partiler, başkanlar, hükümetler gider ama ülke bağımsız oldukça bir zaman sonra yine ayağa kalkar.

    sorular;
    - ne zaman toparlanır?
    doğru yönetilirse 1-2 senede rahatlarız. ekonomik konjonktür dersi de almıştım lisansta. 5-7 senede çok ciddi üretimi dönüştürmek mümkün. kötü yönetilen bir italya’ya 10 senede yaklaşmak mümkün bence.

    - o mühendisler göç etti gitti, insan kaynağı kalmadı.
    beyin göçünün kalkınmanın önünde engel olduğu doğru. ama görece kısa bir süredir göç veriyoruz. henüz kaynak kurumadı. yetişmiş bir mühendis, doktor belki 30-40 yıl verimli çalışabilir. bir 10 yıl daha göç versek düzelmemiz belki çok zor derdim. henüz o noktada değiliz.

    - hintli mühendisler daha iyi.
    doğru. ama hindistan’ın kendine özgü sorunları var. hem kültürel, hem de bürokratik engeller yüzünden hindistan’ın hızlı kalkınması mümkün olmuyor. otomobili iterek hareket ettirmekle damperli kamyonu itmek gibi.

    - bu muhalefet adam olmaz. iktidara gelseler de beceremezler.
    ben herhangi bir partiye aidiyet hissetmiyorum. türkiye ekonomisini düzeltmenin birinci adımı hukukun üstünlüğünü sağlamak ve dünya ile uyumlu, güven veren bir hükümet kurmak. bu finans sorununu çözecek. sonrasında diğer yapısal adımlara sıra gelecek. ben koalisyon hükümetlerinin bu aşamayı daha kolay geçeceğini düşünüyorum. gücü paylaşacak, birbirlerini sınırlayıp kontrol edeceklerdir. yoksa siyaset esnafının matah adamlar olmadığını biliyorum.

    bir de türkiye neden arjantin veya venezuela gibi fail state olmaz konusunu yazayım. yanıt: gümrük birliği. olumsuz yönleri de olsa gümrük birliği 25 senede çok ciddi yatırım almamızı sağladı. yased raporlarına bakınız. sanırım türkiye’de üretim yapan sadece alman şirketi sayısı 1.000’den fazla. çoğu da sanayi şirketi. fransız’ı, hollandalı’sı dünyanın yatırımını yapmış ve üretim yapıyor ülkemizde. tedarikçileri, yan sektörleri, pozitif dışsallıklarıyla beraber ekonomimizin kırılganlığını bu üretim gücü azaltıyor. ne arjantin gibi hayvancılığa, ne de venezuela gibi verimsiz bir petrol endüstrisine mahkumuz.

    türkiye’nin asıl sorunu yine de rantla üretilen parayı çarçur etmiş olması. üreten kesimin üzerine sosyal yardımlarla beslenen tufeyli bir kitleyi oy deposu olarak yüklemiş olması, kötü yönetimin bedelini hamasetle kapatarak sorunları öteleyip büyütmesidir. elbette gsmh’nin %1,5’unu eğitime ayıran bir ülke de kolayca kalkınamaz. ülkeyi yeniden yapılandırmak gerekli tüm alanlarda. bu da zaman alacak haliyle.

    hamiş: yani çok üzülmeyin, 3-5 seneye yine rahat rahat otomobil kullanabiliriz iktidarı değiştirebilirsek.

    başka soru varsa alayım.
  • kesinlikle
hesabın var mı? giriş yap