• motherfucker'in dublajca turkcesi.
  • kir, dışkı, necaset. pis olanın durumu. mec. kötü, zararlı davranış veya iş. kötü durum.
  • çok tehlikeli bir söz.
    siksen kimseye demem amk.
  • pinterest'te vakit geçirirken bir zamanlar twitter'da alıntı olarak paylaşılan bir tweet flooduna denk geldim. flood şöyle:

    lise sondaydım...
    felsefe hocası derse girdi, "arkadaşlar bana pisliğin tarifini yapar mısınız?" dedi.
    birer birer cevap verdik ama hoca hiçbirimizin cevabını doğru kabul etmedi.
    "o zaman siz yapın tarifini hocam" dedik.
    hoca ayağa kalktı:
    "pislik, bulunmaması yerde bulunan şey veya kişidir!" diye bir tarif yaptı.
    "nasıl yani?" dedik.
    "çok basit arkadaşlar..." dedi.
    "örneğin annenizin saçını öper koklarsınız. ama o saçın bir telini dâhi yemek tabağınızda görseniz iğrenirsiniz ve o saç pislik olur."
    "yine tabağınızdaki yemeğin yağına ekmek banarak yersiniz ama o yağın bir damlası bile elbisenizin üzerine damlasa o yağ artık bir pislik olur. ve bir kimse bulunmaması gereken bir makamda bulunuyorsa eğer, unutmayın ki o da bir pisliktir."
  • sarı beyaz tüyleriyle, masmavi gözleriyle, bazen masum bazen de zıpır bakışlarıyla bahçemizin neşe kaynağıydı pislik. bir kediydi bu 'pislik'. çok akıllı olduğu için pislik adını koymuştuk ona, kendisi de pek bir sahiplenmişti ama. şu satırları di'li geçmiş zaman kipiyle yazıyor olmam o kadar acıtıyor ki canımı. o kadar alışmıştım ki ona...

    annesi onu bundan 5-6 ay önce ağzında getirmişti balkonuma, daha 2 haftalıktı. kötü durumdaydı geldiğinde, annesi iyi beslenemediği için kendisi de aç kalıyordu muhtemelen. onları bir süre rahatsız etmeden balkonda besledik. korkmuştu annesi sanırım diğer yavruları ölmüş ve pislik'i son çare daha güvenli bir yere taşımıştı. bir kaç hafta sonra sabah uyandığımda her zaman olduğu gibi ilk iş balkona koşturdum onları beslemek biraz sevmek için. yoklardı, annesi götürmüştür diye düşündüm başta. sonra anne kedi göründü, acı acı miyavlayarak etrafta dönüyordu. bahçe katında oturduğumuz için birilerinin onu aldığını düşündüm. dışarı çıktım deli gibi bahçelere sokak aralarına kapı önlerine bakıyorum, çocuklara soruyorum, çocukla çocuk olup ilginç hikayeler dinliyorum falan. neyse onu bulamadım, hatta son çare bakkallara marketlere gidip bu sabah 'süt' alan oldu mu diye sordum. nedenini sorduklarında verdiğim cevap kimine komik geldi kimi de deli herhalde diye düşündü, samimi olduğum bakkalara süt alanlara 'hayırdır' diye sormalarını bile söyledim. artık o şekilde bulamayacağımı anlayıp annesini takip etmeye başladım gün içinde. sonra mahallenin çocukları görmüşler bir yerde, işimi gücümü bıraktım çalıştığım yerden izin aldım koşar adımlarla eve geldim dedikleri yerlere baktım yok! ertesi gün sabah işe giderken buldum onu, annesi benden önce bulmuş zaten ama bir daha balkona getirmemiş.

    o sevinçle eve almaya karar verdim onları temizledim damlalarını kumlarını aldım falan. anne ilk gün yavru da ikinci gün bahçeye çıktı. tutamadık yani onları evde. bahçede daha mutlu olacaklarını düşünüp onlara tatlı bi yuva yaptım.

    gayet mutlu mesut yaşadılar bi süre. sonra kavga etmeye başladılar, annesi onu artık birey ilan etmişti anlaşılan. bizim pislik 3 aylık olunca annesi de onu orda bırakıp başka bir yere gitti, tabi yemek saatlerinde geri geliyor hala.

    derken pislik büyüdü 6 aylık oldu. yine başını belaya soktu bi kaç kez, bir gece saat 4te miyavlamasıyla uyandım, nasıl becerdiyse bir binanın 3. katına kadar çıkmış ve inemiyor. gece gece ev sahibini rahatsız ettim vs. ağaçlardan indirdim bunu kötü çocukların aileleriyle kavga ettim filan.. bunların dışında arkadaş olduk pezevenkle bayaa, pek de nazlıydı ilk günden beri mamasını ben onu sevmeden yemezdi. pezevenk dediğime bakmayın dişiydi pislik. cilveler afralar tafralar ilginç bi karakteri vardı. yemeğini verip onu sevmeden aceleyle bi yere gitmem gerektiğinde çığlık falan atıyordu. bi değişikti yani, fazla akıllıydı. ayaklarıma yatardı gitmeyeyim diye.. ben en çok insanlara çok yakın olmasından dolayı başına bir şey gelir diye korkuyordum. öyle çok araba geçen bir sokak da değil bizimki, araba çarpması yüksek bir yerlerden düşmesi falan gibi korkularım yoktu. yemeğini yer evden birileri varsa biraz rahatsız eder sonra balkona atlar minderinde uyurdu kedicik.

    en çok salamı severdi, babam salam verdiğinde kızardım salam verme mama yemiyor sonra diye. kedi besleyenler bilir, tuzlu baharatlı şeyler iyi gelmiyor onlara pek. ulan ellerimle tavuk pişirirdim, onu bile beğenmezdi salamdan sonra. kısacası kendim yemez ona yedirirdim, sütçüden tam yağlı organik süt alıyordum fakir halimle düşünün. sonuçta bu kızımız yaşamayı öğrenmişti artık, annesiyle de arkadaş olmuşlardı zamanla.

    eğer işim yoksa öğlene kadar uyuyan ben 'pislik' penceremde miyavlıyor diye 7de uyanırdım. sevmeden de yemiyor biliyorsunuz, öyle öyle uykularım düzene girdi neredeyse.

    bir gün aile pikniği düzenlemişler bizimkiler, ben de oltalarımı aldım balık tutarım en azından pislik doyar dedim. çıkarken mamasını verdim sevdim biraz, arkamdan geldi bir iki tokatladım yerine gitti sonunda. balık maceram tahmin ettiğim gibi oldu, o kadar saat uğraştım 5 tane istavrit tutabildim. yani pislik için ziyafet demekti bu.

    eve döndüm elimde balıklar pislik'i arıyorum. yoktu, yan komşu mangal yapmış heralde doymuştur beni de sallamıyor diye düşündüm. ertesi sabah pislik yine yok, ilginçtir bu sabah kahvaltı sırasında annemin terliğini göze alarak masaya atlamaya da çalışmadı. belki anne kediyledir diye düşündüm. akşam aramaya çıktım olabileceği her yere baktım ama yok.. bizi terk etti pislik. acıkınca gelirdi çünkü.

    yine tembihledim mahallenin çocuklarına, onlara da eğlence olduk iyice aralarında kocaman adam kediyle uğraşıyor diye gülüyorlar falan. ertesi gün yani 2 gün önce haberini aldık. araba çarpmış 'pislik'e... umarım yaşıyordu diye dışarı fırladım ama çocuklar ayrıntılardan bahsedince olduğum yerde kaldım. gidemedim bile bakmaya... kaç kez gitmeye niyetlendim kürek falan buldum bahçeye gömerim diye ama ayaklarım gitmedi amk.

    pislik'le maceramız buraya kadarmış. ona çok emek verdim, uzun zaman sonra karşılıksız sevgiyi hatırlattı bana pislik. insanlarla planlarla çıkarlarla dolu şu boktan dünyada yalın sevginin gerçekten hayvanlarda olduğunu öğretti bana.

    30 temmuz 2014. bu tarih benim için, bir çok acı hayal kırıklığı başarısızlık yaşamış benim için çok kara bir tarih. şimdi gizli gizli ağlıyorum 2 gecedir. sabah uyanıyorum aklıma ilk gelen pislik, balkona çıkamıyorum. evdekilere de çaktırmıyorum acı çektiğimi, onlar biraz üzüldüler sonra işlerine baktılar çünkü. onlar büyüdüler artık başka başka dertleri var, bir ben büyüyemedim eğitemedim kendimi... bu size çocukça gelebilir, hatta tecrübesizlik olarak niteleyebilirsiniz ama tekrardan öğrendim bazı şeyleri..

    şimdi 30 temmuz akşamı susam sokakta 'ara sokakta' kaçla gittiğini bilmediğim beyefendi/hanımefendi her kimsen. ne acelen vardı amk? nereye yetişiyorsun ulan? neyse bu kısmı beni ilgilendirmez tabi, asıl önemli olan şu; insanlık görevini yapıp veterinere götürseydin pislik belki şuan yaşıyor olacaktı. ama bu senin için önemli değil. unutma bu şehirde bir tek sen yaşamıyorsun, sokak hayvanlarıyla paylaşmak zorundasın yaşadığın sokakları. çarptın bastın gittin, neden? çünkü hesabını vermen gereken biri yok. insanlık önemli değil, önemli olan sensin. umarım bir dahaki sefere daha dikkatli olursun.

    son sözümü sana ayırdım sevgili pislik, güzel kızım, dostum... seni hiç unutmayacağıma söz veriyorum. arkandan ağlamam bir şeyi değiştirmiyor biliyorum ama çektiğin acıyı düşününce içim sızlıyor. keşke evdeyken bahçede olduğundan daha mutlu olabilseydin, o zaman başına bu gelmeyecekti. sızlanmanın da bi anlamı yok, gittin işte. daha yaşayacak çok zamanın vardı biraz acele oldu gidişin. seni işimin gücümün arasında düşündüğüm tatlı zamanlar artık olmayacak. çok alışmıştım lan sana. ah be pislik, güzel kedicik...

    'içimdesin güzel kızım...'
  • bir sevgi sözcüğü. pislikler.
  • kimi insana gider bu. mecazen kullanımı elbet young lions and lionesses
  • kanaldan kanala geçen mikrop.
  • pis kabı. pis konulan yer yahut.
  • argo'da; genel olarak agresif bir mizaca sahip kişinin tam aksi yönde naif hal ve tavırlara girmesi durumunu 'pisliği atmış' şeklinde tanımlamaya yarayan kelime. bu kullanımda 'pislik' genel olarak uzun süre sevişememişlikten dolayı oluşan sıkıntıyı betimlemek için kullanılır. yani ''pisliği atmış'' tanımı yakın bir zamanda cinsel ilişkiye girmiş, sevişmiş ve bu sıkıntıdan arınmış anlamına gelir.

    not: ben uydurmadım var böyle bir şey.
hesabın var mı? giriş yap