• o gün yine karakol nöbetçisiydim. bu sefer hiçbir askerin hakkını diğerine yedirmemeye kararlıydım. özellikle de tekirdağlı eleman kaçta kaldırılırsam kaldırayım nöbetine en az 15 dakika geç çıkıyordu. abartıp 35 dakika önce de kaldırmıştım yine de geç çıkmıştı. üstelik kolunda saat de yoktu.

    amerika'da bitirdiği üniversite yök tarafından tanınmadığı için 1 buçuk yılını er olarak geçirecek olan arkadaş söyledi "koğuşun saatine bakıyor" diye.

    işte o gün sıra yine ona gelmek üzereydi. çıktım sandalyeye saati 20 dakika ileri aldım. yumuşakça dürttüm bu sefer. kaba da davranmadım. uyandırdıktan sonra hazırlanıp hazırlanmadığını kontrol etmek için sadece bir defa geldim. o da bende ani bir değişiklik hissedip şüphelenmesin diye. yine hadi madi yaptım biraz ve askeri alıp nöbet yerine doğru yol aldık. nöbet yerine yaklaştığımızda sırasını bekleyen askerin sırası geçmiş bir nöbetçi gibi yerini terk etmek üzere değil de tam noktasında beklemesinden mi kıllandı bilmiyorum. yolda bir yerde jetonu düştü ve ağırdan almaya başladı. ama hiç şansı yoktu. nöbeti ona devreden ortaköylü "ne oldu? vaktinde geldin bu sefer?" diye sordu. o da: "ya!" dedi "saatim bozulmuş..."

    şimdi bu anıyı niye anlattım. tanım bunun neresinde? tanım bunun tam göbeğindedir; benim bu yaptığım tam bir poşetliktir. bunu ne bir er yapar ne uzman çavuş ne assubay ne yedek subak ne de subay yapar.

    "vahşi bir tabiatım olmadığı için askerliğe uyum sağlamakta zorlanabilirim ama bu açığımı kendime göre bir zekayla kapatmak konusunda kararlıyım" diyendir poşet. poşet ismi veren hikaye de böyle doğmuştur, poşet kelimesinin bizlere bu kadar yakışmasının sebebi de budur. tam poşetiz işte.
  • orduda kisa donem askelere verilen isim
  • american beauty filminin en dramatik sahnelerinden birinde oynayan, üstün performansıyla içimizi hışırdatan oyuncu..
  • bu yazın üçyüz beşyüz parçası.
    http://www.dailymotion.com/…poyet-summer-danc_music

    üstüne gitmeyin serdarımın.fazlasını vadetmiyor abim zaten.iki nota bir beste*
  • "seni eleştireceğim, eleştiriye yazık" dedirten bir şarkı müsveddesi.
  • türk milletinin milli çantası.
  • serdar ortaç' ın, cem garipoğlu vakasından esinlenerek yazdığını düşündüğüm şarkı. sevgiliyi çöpe atmak nedir yahu?
  • sözlerini değiştirerek eğlence yaratılabilecek şarkı. zaten sözler o kadar dandik ki, yapılacak her değişim kaliteyi arttırıyor.

    ben ne sana taparım, ne seni ararım, ne çöpü atarım.
    sen ne beni oyala, ne omuz ovala, çişimi yaparım.
    ben o nazı çekemem, günaha giremem, dikiş de dikemem.
    aşk bu kızıl ötesi, yaralı müzesi, çikolata köşesi.

    acılarım heveste, güneş açar aheste, bu sene itüfestteyim.
    topu topu bir deste ara sıra bir besle, liseli kız besteyim

    sol doksana takacağım topa da yazık
    bir meşale yakacağım stada yazık

    aşk gidene acımak mı, bu yükü taşımak mı, ayağımı kaşımak mı?
    sor, iyisi çıkacak mı, içime akacak mı, o golü atacak mı?
  • ehem. şimdi kendimi kasıp bu 2010 model serdar ortaç yapıtının sözlerini yazacağım kısmetse. anladığım kadarıyla. anlamsız yerler olursa büyük olasılıkla benim anlayamamdan ziyade adamın yazamamasından kaynaklıdır ama, kesin yani, garanti. bakalım:

    ben ne sana taparım, ne seni ararım, ne trip atarım
    sen ne beni oyala, ne omuz ovala, işime bakarım
    ben o nazı çekemem, günaha giremem, kötü söz edemem
    aşk bu kızıl ötesi, yaralı müzesi, hareket edemem

    acılarım heveste, güneş açar aheste, bir kapalı kafesteyim
    topu topu bir deste ara sıra bir besle, iki nota bir besteyim

    seni çöpe atacağım poşete yazık
    bir sigara yakacağım ateşe yazık

    aşk gidene acımak mı, bu yükü taşımak mı, yarayı kaşımak mı?
    sor, iyisi çıkacak mı, içime akacak mı, bir güneş açacak mı?

    yine derin manalar yüklü bir şarkı olmuş. konusu ne derseniz çok emin değilim, anafikri de tam çıkartamadım. multikültürel envayırmınttan dibine kadar faidelenip bir club, bir hiphop, bir folklorik ögeler (zurna), bir türk-arabesk ögeler (kemanlar) derken gayet zengin, müzikal derinliği olan bir şarkı olmuş. bu yaz her bi tarafı sallar yine, allahın emri zaten. yalnız iki sene evvelki nefes albümü -en azından çıkış şarkısı şeytan filan- bin kat daha iyiydi. bir de kafası karışık gördüm seni serdar. sözler her zamanki dağınıklıkta ama bu sefer biraz daha fantezik alemlere uçmuşsun, hafif cem garipoğlulaşma, kızılötesi infrared alemler, masaj, spa, kültür-sanat açısından müze, nota-beste filan... bir de desteyi beslemek tabiri var, algımı aştı. düzenlemede de aynı karışık kafa hakim. ne içtinse bi dahaki albümü onsuz yap e mi?

    ha, atlamadan, "bu adamın şarkıları hep birbirinin aynısı yauuu" diyenler için geliyor: iki nota bir besteyim. adam sırrını açıkladı, işte bu yüzden hep aynı, takriben iki notadan beste çıkarıyormuş bak kendi demiş. yüzyılın itirafı, açıklaması.
  • serdar ortaç feat sean paul tadı veren fenalar fenası bir hede.

    bi de bu son dönem pop şarkılarında bir nesneyi işaret eden tek kelimelik başlık trendini kim bulduysa onun ağzını kırayım e mi.
    pas, buz, poşet, sopa, pasta... al, at, hop, noluyo lan?
hesabın var mı? giriş yap