• sozlugun irvin yalom'u.
  • kentin kahramanı. kent ince ince yağarken, soğuktan buza kesmiş ellerimizi paltolarımızın ceplerinde ısıtmaya çalışıyorduk, rüzgarın burnumuza taşıdığı kesif çaresizlik ve ölüm kokusuna rağmen dudaklarında kendinden emin, alaycı ve ince bir gülümseme ile ıslık çalarak ilerliyor, yeşil gözlerinin içi karşıdan muzip bir çocuk edasıyla ışıldıyordu. diğerlerine belli etmesem de, geç de olsa tanımıştım onu, zaten ondan başkası da olamazdı, kentin bu bölgesinde ayazın bu saatinde. gözlerimizin içine sıcak ama sorgulayan bir bakışla baktı ve aynı kararlı adımlarla, karanlığın içinde hiç bir betimlenmemiş bir hayal edasıyla kaybolu. önce, "o muydu" diye sormaya korkan gözlerle birbirimize, sonra karda bıraktığı ayak izlerine baktık. zaman toprağa gömülmüş bir amforadaki şarap gibi umarsız ama tatlılaşan bir sakinlikle azalıyordu.

    kelimeleri severim bana insanları anlatırlar, bazen de ben anlatırım insanları kendi dilimle kendimce kendi kendime ve onları daha iyi anlarım.
  • çok seviyorum kendisini. parasiyla yur disinda egitime yollamayi teklif ettim ama kabul etmedi. çok gururlu bi kişi. saygı duyuyorum.
  • kisisel gelisim yazarlarina cok kizmis olan sozlukcu.
  • kimligini saniyorum ki meslegi uzerinden olusturmus bir yazar. eh, toplumda psikoloji icerigi cok merak edilen bir kavram ve bunu bilene de husuyla bakiliyor. kendisi de bunu anlamis, nickini psikologunuz yapmis, karmasini psikoloji egitiminin getirisi olan bilgiyle yukseltmis anlasilan. basliklar acmis, entryler yazmis, kendi gorusunu savunmayan entrylere yine uzun uzun entryler* yazmis, meslegini dahi bilmedigi kisileri "manasiz karsi koyuslar yapan, psikolog gozuyle bakmaya saplantili" insanlar olmakla itham etmis ve dahi psikopatolojilere psikolog gozuyle bakanlari once insan olmadiklari icin elestirmistir. kendisini yine de cok iyi biliriz. cunku kendisinin onbin saatin uzerinde klinik gorusme deneyimi ve bilmedigimiz nice ozellikleri vardir. ama bu tur seyleri kendi tabiriyle asla belirtmeye gerek ve ihtiyac duymamaktadir, sadece arada sirada parantez icinde yazmaktadir. olsun.

    kendisi klinik disinda bile edindigi psikolog rolune bunca siki siki tutunmusken, antipsikiyatri ekolunun varsayimlarina da sicak bakmasi, en once insan olmak gerekliligine inanmasi, durumlara siradan bakabilmenin guzelliginde israr etmesi bana celiskili geliyor. ya bu kisinin kafasi karisik, ya da klinikte gordugu hastalara pek de yarar saglayamiyor kendisinin tum o teorik bilgisine ragmen. cunku psikologluk cok da siradan dusunmemeyi gerektirir. siradan dusunmek yetseydi, tum hastalar zaten hasta olmazdi. psikolog bir farklilik yaratabildigi, hastanin biraz olsun her zamanki, olagan ve siradan dusunme ve davranis biciminin disina cikmasinda yardimci olabildikleri surece psikologturlar. eger ki o rol icinde konusuyorsak.. degilse baska.
  • klinik psikoloji uzerine dusunduklerine ters dusen insanlari psikolojiye at gozlugu ile bakmakla, sosyal bilimlerden ve felsefenin temel dusturlarindan nasibini almamis olmakla, psikoterapiyi klinik ortamdan ibaret sanmakla elestiren, elestirmekle kalmayip tabiri caizse yerden yere vuran, kucumseyen, hmm, psikolog. eh, zaten baska bir sifati varsa da ben bilemiyorum.

    psikolojiye ek olarak sosyal bilimler donanimini ise, kendi tabiriyle, camus, kafka ve hatta steinbeck ve yalom gibi felsefeci ve sosyologlari (!) okuyarak saglayan, elestirdigi kisi bu alanlarda yaptigi islerden ve derecesinden, ilgilendigi alanlardan bahsedip, kendisininkileri soracak olursa eksi sozluk'un onemsizliginden ve karsisindaki kisinin niye bu kadar gergin davrandigindan dem vuran ve aldigi supervizyonlardan bahseden, evet, oldukca ilginc biri.

    oyle ilginc biri ki, kesinlikle tanimaya ve konusmaya deger. hem alaninda doktorali, hem insanlarin bilmedigi ozelliklerine dair varsaydigi, hatta uydurdugu eksikligini elestirebilecek ve haksiz oldugunu anlasa dahi, bunun arkasinda sonuna kadar durabilecek kadar cesur, ve tam da bu nedenle kendisine donecek her turlu elestiriyi egitimi ve tecrubesiyle savmaya calisacak kadar meslegine kendisini adamis. psikologlarin aydinlik yuzu. ehm. ailecek begenerek izliyoruz.
  • hayat üstüne üstüne geldiği zamanlar kendisini sözlüğe atan*, ek$i sözlüğün olmazsa olmazı harika dost.
  • askerliğim sırasında karga bokunu yemeden kalkıp da servise bindiğimde yüzümde oluşan tebessümlerin müsebbibi. askerliğim döneminde günde iki saat süren yolculuklarımızın terapisti, neşe kaynağı, bilgi dolu insanı.
  • kendisini "şahıs, kurum, kuruluş, fenomen..." olarak tanımlayan bir danışanı olsa ayırıcı tanıda neleri göz önünde bulunduracağını merak ettiğim kişi.
hesabın var mı? giriş yap