recep tayyip erdoğan

• senelerden beri dünyayı düzen milletlerin telefon trafiğinden sıkılıp karlı ortamlarda streslerinden arınmak için yaptıkları geleneksel dünyayı sikertme toplantılarına katılıp kendince ayar veren ülkemin başbakanı.
  
  toplantıya gidiş amacı ülkeyi teğet geçtiğini söylediği ama bildiğin delip geçen ekonomik krizden kurtulmak için lazım olan 20 milyar dolarlık parayı almak için ortam yapmak. yani imf'nin başındaki abilerin bize verdiği milyonlarca ayardan bir tanesi. ama kafada bir yandan da yaklaşan yerel seçimler var, gittiği düşünülen oylar var, kemal kılıçdaroğlu var. bunların sonunda da siyasetten uzak bir tavırla sağındaki solundakini iteleyerek o masadan kalkmak var.
  
  sadece bana mı öyle geliyor yoksa ciddi bir oksimoron durum mu var ortada? sömürgeci ülkelerin yaptığı bir sömürgecilik zirvesine katılıp akabinde sömürü karşıtı konuşmuş gibi gözükmeye çalışmak sadece bana mı abes geliyor?
  
  yoksa buraya gelişi ile bedava kalkan metrobüsler ve havaalanında yapılan miting mi normal olan?
• kendisinin de inanıp güvendiği çok önemli bir kaynaktan aldığım bir duyuma göre bir gün ölecek olan kişi.
  
  kaynak için;
  
  (bkz: kur'an-ı kerim)
• (bkz: 9. nesil sabırtaşı başbakan)
• parası yeterse yarasına tütün basmasını önerdiğim hükümet sahibi. ama kolay değil alması o kadar. söyleyeyim buradan. 7.5 lira paketi.
• tanrı başbakan. kader yazar kendisi.
• "şu zamana kadar şu kadar madenci ölmüş, bizim zamanımızda da şu kadar öldü" diye ciddi cidi açıklama yapan başbakan.
  
  e o zaman iki saattir bağıra bağıra eleştirdiklerinden zerre farkın yoksa neden orada duruyorsun diye sorarlar adam.
  
  ama kime soruyorsun tabii?
• yavaş yavaş kendini bitiriyor. keyifle izliyorum.
  
  bir ülkeyi yönetme gücü verilmiş bir adamın en komik anları kesinlikle sinirlendikleri an oluyor. hele ki o ana hazırlıklı değillerse hakikaten ortaya inanılmaz komik ama bir o kadar da gerçek bir durum çıkabiliyor. dün hazret ve yandaşları stada geldiğinde başta takımımın başında olmasından utandığım adnan polat olmak üzere herkes kendisine istediği daha da önemlisi beklediği ihtimamı gösterdi. el parasıyla ağalık taslamanın en ucuz halini satır satır izledik televizyonda. egosu yeteri kadar şişen hazret bu gazla stada giriş yaptı.
  
  işte en tehlikeli an budur. ego şişkinliği sırasında gelebilecek ters bir hareket sinir küpü yapar adamı. kontrol elden gider. hatipliğin ile ün yapmış bile olsan - ki o prompter okuma olayı ne zamandır hatiplik oldu - nutkun tutulur. cevap verecek bir ara da bulamayınca az evvel şişen ego artık ters yönde sana baskı yapmaya başlar. nefes alışın hızlanır, gözlerin büyür, kızarırsın. biat etmeleri için yanında gezdirdiğin adamların senin çaresizliğini görmesi daha da gerer seni. daralırsın. o mekandan koşarak kaçsan bile gece yatağında uyutmaz seni bu durum.
  
  sonrasında mabadını yalamak için zaten dilleri dışarıda gezen adamların önünde bir gece önce olanların acısını çıkarırsın kendince. onlar sormazlar nasıl olsa. para kiminmiş, anlaşma neymiş umurlarında değildir. dün bulamadığın, bulmak için geberdiğin taraftardır işte onlar. analarına küfretsen "bir daha söyle" derler. onur sadece bir isimdir onlar için. babalarının adı onur ise çocuklarına göbek adı olarak koyarlar. hepsi bu. bir gece önce sana baskı yapan, aslında ne kadar çaresiz olduğunu gösteren egon bugün yine sana arkadaş olur. kendini iyi hissedersin. taa ki bir sonraki çaresizliğine kadar.
  
  bu işte kendisinin durumu. iktidar denen kozanın içinde. o koza yeri geldiğinde kaya gibi serttir. ama ülke dinamiklerine göre öyle bir incelir ki yeri gelir bir futbol topuyla darmadağın olur.
  
  önemli olan o topa kimin hangi hırsla vurduğudur.
  
  anlamıştır umarım.
• (bkz: metastaz)