• "herkesi sevdikleri için iyi insan sayılırlar; oysa kimseyi sevmezler ve kötü olmadıkları için iyidirler."

    (bkz: oblomov)
  • "doğanın üzerlerinde fazla uğraşmadığı, ince işleri için eğe, burgu gibi aletler kullanmadığı insanlar vardır; baltanın bir vuruşuyla burun, bir başka vuruşuyla dudaklar çıkmıştır ortaya; gözler için kocaman bir matkap kullanılmış ve bütün bu organlar tesviye edilmeden, ince işleri yapılmadan, 'yaşıyor!' denilip salıverilmiştir."

    günümüz dünyasında yaşayan binlerce insanı tasvir etmiş gogol.
  • "allah'ın bol, kulun dar olduğu yer."
    yaşar kemal (bkz: allahın askerleri) kitabında kullanıyor bu benzetmeyi izbe, ıssız mekanları tanımlarken.
  • ruhumun selameti, pamuk ipliğine bağlı. niyetim muğlak, vaziyetim muallak, akıbetim meçhul. bekleyip göreceğiz.

    (bkz: murat menteş - antika titanik)
  • (bkz: ürdek dudaklı)

    (bkz: #28804601)
  • “her şeyde bir çocuk saçı yumuşaklığı var”
    ahmet hamdi tanpınar: saatleri ayarlama enstitüsü. rahatlama, huzur için yapılmış mükemmel bir benzetme değil mi?
  • " yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi ağır ağır ve yalnızlıktan yiyen, kemiren yaralar "
  • "... kız tarafından reddedilmesini iplemediğini göstermek isteyen paşa da meydan okur gibi sırıtıp sağa sola bir baktıktan sonra tâifesiyle birlikte çekip gitti. ictimaiyyât tahsil etmiş, ünsüzlüğüyle ünlü bir filozof olan bayram envar efendi'nin dediği gibi belki de, erkeğin kadını seçtiği bir cemiyet batarken, kadının erkeği seçtiği cemiyet refâha eriyordu. bunun doğruluğunu ölçmek için, bedenî sâiklerine gem vuramayan paşayı seçen padişahımızın memleketiyle, aynı paşayı seçmeyen basit bir kızın memleketini karşılaştırmak kâfiydi."

    yedinci gün, ihsan oktay anar
  • “sapsarı bir zamanın içine simsiyah oturdu. uzun gözleri vardı. bakmıyor da, herkesi bir uzaklığa yerleştiriyordu. kaşları her söylediğine çifte çizgiler çeken kemerli bir köprüydü. tuz içinde bir güle benziyordu. kendisinden başka herkes vardı aklında. yüreğiyse, serçelerin yerini kirpilerin aldığı yabanıl bir koruluktu. bu mutsuzluk resmini bozan tek yaşama imi, gülümsemesinde çırpınan gün ışığıydı. gülümsemesi en duyarsız insana bile kederi sevdirecek güzellikteydi. herkesin evlere çekildiği saatlerde, uzaktan söylenen bir türkü kadar dokunaklıydı.”
  • “ bütün imkanlarını kapatmış bir dünyada tek başına, henüz kaburgalarından havva’sını çekmemiş bir adem çaresizliği içinde bir müddet çırpındı.”

    “bütün yol boyunca hiçbir aynayı veya bu işi görecek hiçbir parlak, kendi içinden cilalı nesneyi ihmal etmiyor, hepsinden gecikmiş, icra kararı çoktan alınmış bir borç gibi kendi hayalini istiyor, onunla karşılaşmadan bir türlü yürümüyordu.”

    sahnenin dışındakiler
    ahmet hamdi tanpınar
hesabın var mı? giriş yap