• (bkz: ruberu)

    sözleri 1814(7?)-1852 yılları arasında yaşamış bahailik'in kurucularından iranlı kadın şair fatimah baraghani -ki biz onu daha çok tahereh* ghoratolein (ya da táhirih kurretu l-ayn) diye biliriz- şiiri. farsî şairlerle hasbıhal edecek farsçam yok ne yazık ki, ben bu şiiri ancak muhsin namcu üzerine hüzünlü bir beste giydirdikten sonra öğrendim. eendo ile muhsin'in muhteşem bir düeti de vardır.

    uzun süre sözlerini aradım. türkçesini bulamadım. bir iranlı ingilizce'ye çevirmiş sözlerini, doğruluğu hakkında pek bir fikrim olmasa da buraya iliştireyim. kaynağım da şu videodan ki mezkur düet de yine burada.

    i would explain all my grief,
    dot by dot,
    pain by pain, word by word, point by point....
    if heart to heart we talk
    and face to face we meet.
    to catch a glimpse of thee,
    i am wandering like a breeze,
    from house to house, door to door,
    place to place, street to street.
    in separation from thee,
    the blood of my heart gushes out of my eyes,
    in torrent after torrent, river after river,
    wave after wave, stream after stream.
    this afflicted heart of mine has woven your love to the stuff of life,
    strand by strand, thread to thread.
    i - táhirih - searched my heart,
    i looked line by line, leaf by leaf,
    what did i find? you and you, you and you.
  • mohsen namjoo'nun yeni albümünden, insanın içini sızlatan bir ezgiye sahip, baştan sona hüzün dolu şarkı. üstad yine döktürmüş, düet ise çok başarılı olmuş. kalbi olan dinlemesin.
    http://www.youtube.com/watch?v=bpyaz8ja7cu
  • başka bir türkçe çevirisi de şöyle olan olan şarkı:

    eğer seninle karşılaşıp göz göz gelirsek

    senin qam’ini anlatırım harfları noktaları ince detayları ile

    seninle ayrılalı yüreğimin kanı gözlerimden akıyor nehir gibi

    dicleden dicleye, nehir’den nehire, çeşmeden çeşmeye
    benim kaderli gönlüm senin aşkını ruhumun kumaşına örmüş

    ilmek ilmek, tel tel, ipik iplik,

    saba rüzgari gibi yeşilliği görmek için sokakları, çölleri, evleri geziyorum

    (yani seni görmek için rüzgar gibi heryere gidiyorum)

    (saba rüzgari fars edebiyatında kuzey doğu’dan gelir serin ferah ve genelde sabahları eser, ve çiçeklerin açılışına sebep olur)

    sıkı sert dudaklarının çevresine. kehriba hattlı yanağını

    çiçek çiçek, gonça gonça, lale lale, kokularını (keşf ederim)

    tahire kendi yüreğini aradı ve senin dışında kimseyi bulamadı orda.

    sayfa sayfa, perde perde, aralararına, içindee heryerde.
  • adıma ilham olan güzel mi güzel şiir, mahsa vahdat'in sesiyle bir hayli güzel olan şiir (bkz: mahsa vahdat).
  • dinledim, öldüm.

    bu entriyi sazlıkların arasından havalanmakta olan ruhum yazıyor.
  • mohsen namjoo nun belki de en hüzünlü eseri. geçen akşam tesadüf rastlaştık. belki de rastlaşmasam daha iyiydi
  • iran'ın bob dylan'ı muhsin namcu' nun dinlemelere doyamadığım mükemmel parçası. mü kem mel

    sözleri de kusursuz

    "ey sevgili! olur da çehrene bir bakış atabilirsem ve yüz yüze gelebilirsek,
    gönlümde taşıdığım derdini anlatırım sana, nükte nükte, ince ince.
    ayrılığında kalbimin kanı, şu iki gözümden akıyor,
    dicle nehri, denizler, çeşmeler, dereler misali"
  • türkçe çevirisi şu şekilde olan muazzam eser:

    *

    "ey sevgili! olur da çehrene bir bakış atabilirsem ve yüz yüze gelebilirsek,
    gönlümde taşıdığım derdini anlatırım sana, nükte nükte, ince ince...
    ayrılığında kalbimin kanı, şu iki gözümden akıyor,
    dicle nehri, denizler, çeşmeler, dereler misâli...

    ey sevgili! olur da çehrene bir bakış atabilirsem ve yüz yüze gelebilirsek,
    gönlümde taşıdığım derdini anlatırım sana, nükte nükte, ince ince...
    hüzün dolu gönlüm, aşkını can kumaşına dokumuş,
    iplik iplik, sicim sicim, tel tel, aheste aheste...

    o güzel yüzünü görebilmek ümidiyle sabâ rüzgarı misâli dolaşıp durmuşum,
    ev ev, kapı kapı, sokak sokak, mahalle mahalle...
    o nazik dudaklarının çevresi...yanaklarında misk-i anber kokan tüyler...
    gonca mı gonca, gül mü gül, lâle mi lâle kokular...

    ey sevgili! olur da çehrene bir bakış atabilirsem ve yüz yüze gelebilirsek,
    gönlümde taşıdığım derdini anlatırım sana, nükte nükte, ince ince...
    ayrılığında kalbimin kanı, şu iki gözümden akıyor,
    dicle nehri, denizler, çeşmeler, dereler misâli...

    hüzün dolu gönlüm, aşkını can kumaşına dokumuş,
    iplik iplik, sicim sicim, tel tel, aheste aheste...
    tâhire, kendi gönlünü dolaştı da senden başkasını bulamadı,

    sayfa sayfa, perde perde, kat kat...

    ey sevgili! olur da çehrene bir bakış atabilirsem ve yüz yüze gelebilirsek,
    gönlümde taşıdığım derdini anlatırım sana, nükte nükte, ince ince...
    ayrılığında kalbimin kanı, şu iki gözümden akıyor.
    dicle nehri, denizler, çeşmeler, dereler misâli..."
  • “başlangıçta. söz vardı. söz tanrı'yla birlikteydi ve söz tanrı'ydı” (incil; yuhanna 1:1)
    buradaki söz'ün doğrudan ses de olabileceğini düşündüren bir tını.
    yarası olan dinlemesin.
hesabın var mı? giriş yap