rook
-
ing. düzenbaz kişi ve hatta dolandırmak fiilinin karşılığı
-
-
(bkz: rokerij)
-
jonathan meiburg ve arkadaşlarının kasım 2007'de çalışmalarına başladıkları ve haziran 2008'de çıkardıkları beşinci stüdyo albümleri. her şarkısı birbirinden kıymetlidir, özellikle rooks mükemmel bir eser.
tracklist:
01. on the death of the waters
02. rooks
03. leviathan bound
04. home life
05. lost boys
06. century eyes
07. i was a cloud
08. south col
09. the snow leopard
10. the hunter's star
albüm hakkında: http://www.pitchforkmedia.com/…oki-birding-okkervil
sözler: http://www.matadorrecords.com/…ater/rook_lyrics.pdf -
talk talk taklidi olduğu iddia edilse de, bence ikisinin de yeri ayrı. ayrıca meiburg böyle edecekse, taklit etsin, böyle etsin, hep etsin.
-
sinan çetin'in oğlu rüzgar çetin'in şişhane'de açtığı mekan.
-
bu akşam şişhane'de yemek yiyecek bir yer ararken fark ettiğim, ancak ilk etapta pek de yüz vermediğim mekan.
önce "aman burası da neymiş ben paşa paşa bigchefs'e gideyim" dedim ve nitekim gittim de. ama dışarıda oturacak masa bulunmaması, içerisinin de daha kapının önünden insanın burnunun direğini kıran kızarmış soğan kokusu altında olması dolayısıyla apar topar çıktım dışarı. rook'a döndüm tekrar, iyi ki de dönmüşüm.
dışarıdaki masalardan birine güzzeellce oturdum, sigaramı içtim, kitabımı okudum. ızgara bonfileli salata mı ne öyle bir şey yedim. hem çok lezzetli hem yeterince doyurucu hem de her şeyiyle tam kıvamındaydı. mutfaktaki ve bardaki ekibin neyi nasıl yapacaklarını bildikleri resmen ortadaydı. o kadar ki yan masada votka isteyen hanımefendiye 5 farklı marka sayıp hangisini, nasıl istediği soruldu. ("3 küp buz bir dilim lime" dedi), karşısındaki bey de spesifik bir viski markası söyledi, o ne diyen çıkmadı (o da 2 küp buzlu içiyormuş). garsonlar pek nazik, fiyatlar o tarz bir mekan için gayet normal düzeydeydi. çalan müzikler ise şahaneydi. gene olsa gene gider, eşi dostu götürür, sözlük ahalisine de son derece tavsiye ederim. yalnız kahve yok galiba, eğer öyleyse büyük eksiklik.
bir de bozuğum olmadığından bahşiş bırakamadım, kusura bakmasınlar, bir dahakine iki kerelik bahşiş vericem.
"umuyorum tutar" demek istiyorum ama tutan her şeyin bozulduğunu düşünerek kendimi engelliyorum. -
telefon numaralarını nereden bulduysa, sms ile reklam yapıp müşteri çağıran mekan.
-
aylar önce, bir gazetenin kenara fırlatılmış ekinde nil kraibrahimgil'in sık sık uğradığını okumamdan beri, önünden her geçtiğimde dışarıdan, * içeri bakmaya çalıştığım mekandır.
işportadan aldığı tek bıçaklı derbyyle 1 ay idare edebilmek için 3 günde bir traş olan bir mavi yakalı olarak içeri girmeye henüz cesaret edemedim.
o bölgede karnı acıkıp, gönül rahatlığıyla karınlarını doyurmak isteyen kardeşlerim için;
(bkz: minik büfe)
(bkz: petek büfe) -
bir strife karakteri.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap