• 2nci bölüm xxviii./ kerhanesiz bir tahran

    boyacı hasso ile boyacı hüso, ellerinde birer boyacı sandığı ile girerler. oturur ve
    fırçaları ile atraksiyona başlarlar. boya sandığı olur bateri, boyacılarımız baterist, şarkıya
    girerler.—

    hasso ile hüso - atem dutem men seni
    şekere katem men seni
    agşime boben gelende, lo önüne atem men seni
    havar lele yâr lele
    havar lele yâr lele

    hasso - (birden durur) hop usta... hoop usta... moşına otroksiyon yopep kendimizi
    poralamıyak, maksana in cin geçmiir!

    hüso - geçmez tabii... oyakkabi boyatacak gibin olanları mir mir asiirler kesiirler.

    hasso - asacaklar helbet.. mırak miraz assınlar, sittin senenin ahı bu... esas o rıza
    mezemengini asacaklardı kim mir şeye menzesin... son demde vıjıtt yırttı mürzü!

    hüso - tabii, işin maşındakiler berdaim yırtar, olan mize olur. mu gidişle sıra mize mile
    gelebilir.

    hasso - möyle hıyar hıyar khonışır isen gelir helbet... ah o rıza mezemengini mir
    sallandıracaklardı pahlavi meydanında, menim gurundiki götüreceğidim mir şişe mey
    götüreceğidim, garşısında musuki çalacağidim, mey içeceğidim, keyif çatacağidim,
    çotamamışem, ana yanırem.

    hüso - miz mu şah rıza'yı mum ilen aramaz isek, iyi.

    hasso - sen ne dirsen lan, sen gorşi-dövrimci misen?

    hüso - lan oglim hasso, senen gafa porke taşı! oyetullahımız paris'ten döndüginde
    hovalimanında penç gün penç gece yatmamış mıyem?

    hasso - yatmışsen.

    hüso - oyetullahımız için dua etmemiş miyem?

    hasso - etmiş misen?

    hüso - gürmemiş misen?

    hasso - men ne milirem, ellerini hovaya açmışsen, mır mır mır, mır mır mır etmişsen...
    dua mı etmişsen, beddua mı etmişsen, men ne milirem?

    hüso - peki, oyetullahımız orabaya bindikte, oraba horeket halinde iken orabanın ön
    camına kendimi siper etmemiş miyem?

    80

    hasso - etmişsen.

    hüso - sen munu tilivizyonda gürmemiş misen?

    hasso - gürmüşem.

    hüso - peki, men munları miçün yopmışem?

    hasso - reza'dan gurtulmak için yopmışsen babov!

    hüso - reza'dan gurtulduk da n'oldi? işler mi acildi? yok! eskiden üç penç oyakkabi
    boyatacak var idi, şimdi o da yok.. herkesin oyağında bir dövrimci postali, herkesin
    oyağında bir dövrimci cimnastik pobici.. boyayacak gundura galmadi.

    hasso - ağzından çıkanı gulağın duysun, oğacın altında khonişma, yopraklar duyar,
    gorşi-dövrimci diye güme gidersen.

    hüso - reza zemanında khonişma.. oyetullah zemanında khonişma, miz ne zaman
    khononişicaz babov! men mu dövrimden heç mir şey anlamamışem.

    hasso - sen anlayabilemirsen! senin gafa, nato-gafa cento-mermer.. heç çalışmiir..
    hele ortalık mir yotışsın.. hoşarat temizlensin, her şey oyarlanii.. sendika gurulii..
    hepimiz sendikalı oleyis.. undan sonra üç gundura boyamışsen, penç gundura
    boyamışsen farkı kalmiir, ayni parayı alirsen, kıro!

    hüso - üç gundura boya, penç gundura boya, ayni para ha?

    hasso - elbette lan, sosyalizm lan, sosyalizm.

    hüso - o zeman kimse penç gundura boyamaz, üç gundura boyayan işi savsaklar. men
    boyamam mir kere... üç gundura boyarem, gider fikis menüden ücretimi alırem.

    hasso - ulan salak, öyle olmii!

    hüso - nasıl olii?

    hasso - mir kitabına uyii!

    hüso - hankı kitaba uyii?

    hasso - sindi mak... sindi gomite gurulii. gomite gurulii, herşey oyarlanii!

    hüso - ney oyarlandii babov, ney oyarlanii?

    hasso - ulan salak,gomite niye gurulii! gomite, oyarlii!

    hüso - neyi oyarlii?

    hasso - heç anlamirsen be, heç anlamirsen salak! oyetullah hitabet khonuşması yapii,
    hepsi mir mir anlaşılii.

    81

    hüso - oyetullah khonuşii khonuşii, moşa khonuşii... aha geliii! (hüso çok korkar) aha
    korkii! moşa khonuşiimiş... eyle ya, ne khonuşii? allah khonuşii. impiryalizm khonuşii.
    islâm khonuşii.. mizim derdimize çâre khonuşii mi? orkadaş dogriye dogri, gavisliye
    gavisli... mu oyetullahımız maşımıza geçtiğinden beri heç bir derdimizi halletmemiş.. ilk
    işi kerhaneyi kapatmak olmuş.

    hasso - lan kerhane eyi mir şey mi? kötü mir şey mi?

    hüso - kötü elbet.

    hasso - kötü mötü, kerhane olmamış olmaz orkadaş.. men dövrim olduğundan beri
    karı yüzü görmemişem.. oyetullahın yaşı yetmiş işi bitmiş, o yapamiiir, kimse yapmasın
    öyle mi?

    hüso - mana mak oyetullahımız hakkında mir lâf dahi eder isen, seni mizzat men
    götürüp astırttıraram.

    hasso - timurlenk'ten beri her başa geçen astıriir, kestiriir, aha öyle isterem ki, mir gün
    mir adam geçsin maşımıza, ey gurbanlar desin, mundan kelli asma kesme mitti!.. madem
    kötü idi, eyi mir kerhane aça idi!

    hüso - mana mak kerhane mitti. kerhane lağvoldu... orospuluk iptal eylendi... ne galdi,
    gidecen kıro kıro evlenecen, kıro!

    hasso - lan evlenmek kaç para milir misen? evlenmek zengin işi! kerhane öylemiydi
    ya! ah, diğdesini sevdiğimin kerhanesi, mugün yeşil gözlüsü, yarın gara gözlüsü.. seç seç,
    beğen beğen al.. eyiydi vesselam eyiydi.. lan orospuluk lağvolmuş, orospular n'oldu
    peki? emekli mi oldu? orospuluk dünya guruldu gurulalı var, paranın icadından evvel
    var.. cariyelik ney peki? oyetullahımız cariyeliği niye galdırmii? cariyelik orospuluk değil
    mi?

    hüso - değil. cariyelik maska.. cariyelik mammaşka. cariyeliğin kitapta ganunda yeri
    var.. aileyi koruma kanunu var.

    hasso - o zaman mir de, kerhaneyi koruma kanunu çıkarsınlar... cariyelik ney? zengin
    olan, istediği karının parasını versin, evine zulalasın, istediği zaman istediğiyle halvet
    olsun.. miz n'olacağız peki?

    hüso - senin mugün çenen düştü, aklin donuna geçti... mir çaresi mulunacak helbet.

    hasso - ne çaresi babov ne çaresi? munun çaresi belli, başağrısına aspirin, bel ağrısına
    avrat! kadın erkek denize girme yasak olmiş, etek giyme yasak olmiiş.. orda garı görme,
    burda garı görme, gece üryanda üryan garılar gör, sabah galk bütün dünyayı garı gör!

    hüso - lan senin durumun gayet glinik!

    hasso - men artık dayanamirem.. gidecem mu kum kentine oyetullahımızla mizzat
    görüşme talep edecem.

    hüso - ne diyecen lan oyetullah'a?

    82

    hasso - hovalimanında orabanın ön camına kendini siper eden ahan menem diyecem..
    men artık dayanamirem, mana mir garı mul, diyecem.

    huso - var mıymış elinde iyi karılar? salak! oyetullahın işi gücü yok, penç rekat
    arasında sana mezemenklik yapacak!

    hasso - kapatmasa idi kerhâneyi... mana mı sordu kapatırken? men erkekem orkadaş..
    arada sırada menim de canım garı ister.. meme dutmak ister, dudak öpmek ister..
    menim param yok evlenebilemirem, cariye tutabilemirem, peki men ne bok yiyem? mu
    yaştan sonra gidip de ebne mi olem?

    http://sinflesh.si.funpic.de/ferhan_sensoy.pdf
  • ferhan şensoy'un iran'ın yakın tarihiyle türkiye'nin yakın tarihini harmanlayarak hicvettiği müthiş oyun. kullanılan dil ve tarihsel olayların sahneye sıkıcı olmadan taşınışı, oyunun epik tiyatronun has örneklerinden biri olarak tarihteki yerini almasını sağlıyor. sahnelendiği dönemde kapalı gişe oynamasının yanında gelecek nesillere ders olarak okutulacak nitelikte bir metin olması da ayrıca belirtilmeli.
  • kunduracı hayyam'ın, rufai ve nusret'in emperyalizm-kominizm muhabbeti üzerine sergardiyan'la diyaloğu:

    --- spoiler ---
    hayyam - menim meynimi yıkaman arkadaeşlar! lan meğer kim kızılların arasına düşmüşem de habârım yok.. sergardiyan! sergardiyan! sergardiyan!

    serefendi!

    sergardiyan - me var? ne mağırıyorsun mok herif, mıçına mazık mı miriyor?

    hayyam - pek merbiyesizsiniz serefendi, merneyse... mu arkadaeşler var ya, munlar momünist!

    sergardiyan - yok yâ?

    hayyam - mallahi! kendi aralarında izimli mizimli görüşürler.. siz en iyisi meni munların yanından alıp maşka bir

    koğuşa monte edesüz.

    sergardiyan - miçün?

    hayyam - murda munlar menim meynimi yıkıyorlar, munlardan mana momünizm mulaşıcak.

    sergardiyan - yok ya?

    hayyam - mallahi!

    sergardiyan - mok herif, anlar senin yanında zemzem ilen yıkanmış... sen anarşistin allahısın. gışgırtıcı deyyus!

    mir daha meni böyle moş yere çağırıp rahatsız eyleme,

    mürzü!
    --- spoiler ---
  • acem kürdi polka'sı ile beynimizde yer etmiştir:

    bundan tam kırk yıl önce
    iran'da bir eğlence
    sürdü kırk gün kırk gece
    acemce bir köçekçe
    ----şah rıza
    ----şah rıza
    ----şah rıza henüz prens rıza
    evleniyor törenle
    prenses fevziye'yle
    gülistan sarayı'nda
    binbir masraf içinde
    ----ram da dam da dibi di dam
    ----ram da dam da dibi di dam

    prens rıza olurken
    fevziye'yle hem dem
    iran birden oluyor
    mısır ile akraba

    bundan tam kırk yıl önce
    hümeyni kırk yaşında
    ilkokulda süreyya
    doğmamış farah diba
    -----şah rıza
    -----şah rıza
    -----şah rıza henüz prens rıza

    halkının isteğine
    razı olmayan rıza
    düşkün idi ezelden
    hem karıya hem kıza
    -----ram da dam da dibi di dam
    -----ram da dam da dibi di dam

    acem mülkü külliyen
    ömer hayyam bağıyken
    yavuz sultan genç iken
    yıl binüçyüzpenç iken
    -----şah rıza
    -----şah rıza
    -----şah rıza henüz sperm rıza!

    yeller eser umutlar savrulur
    sensiz bensiz kalır bağlar bahçeler
    altın gümüş nen varsa, bak yavrum harcamaya
    bir gün gelir bir gün gelir
    şahları da vururlar!
  • bugün ege tıp oyuncuları tarafından izmir fuar'da ismet inönü sanat merkezinde sahnelenen oyun. oyunun kendisinin güzel olması bir yana, ege tıp oyuncuları tarafından ayrı bir güzel sahneye konmuştur, hepsini burdan tebrik ediyorum..
  • ferhan şensoy'un oynadığını asla bulamıyorum. bulabilen varsa bir yardımcı olsun. ne kadar sevinirim anlatamam.
  • şahları da vurular oyunu iranın yönetim biçimini ve şahları ciddi anlamda eleştirmiştir ve en çok sahnelenen oyunları arasındadır oyunu iki kez izledim ağır mizah ve ironi içerikli şahlara sağlam göndermeler yapmışlar

    oyunda geçen şarkının sözleri
    herkes bilir az biraz
    mefailün failün
    şiraz'da vardır kiraz
    failatün failün failatün tiyatro.
    imama yok itiraz
    mefailün failün
    adamda sakal beyaz
    failatün fanatik failatün fanatik
    şah rıza kılmaz namaz
    mefailün failün
    kafiyesi zor biraz
    failatün failün
    kafiyesi zor biraz
    pilâv üstü kuru az
    şah rıza kılmaz namaz
    fuhuştan vakti kalmaz
    failatün tenasül failatün tenasül
    nerde petrol orda dur
    mefailün failün
    gâvura benzin gerek
    failatün failün
    gâvura benzin gerek
    acem sana ne gerek
    senin kendi petrolün?
    acem sana ne gerek
    senin kendi petrolün?
    failatün en-gerek!
    iran'da bir yangın var
    itfaiye failün
    faili belli değil
    failatün failün
    faili belli değil
    herkes tutuklanıyor
    mefailün failün
    sebebi belli değil
    failatün faşizma failatün çok saçma.
  • sezarlar da ölür veya vururlar.
    bunu önleyememek her şeyin bittiği anlamına gelmez.
    hep önümüzdeki maçlar vardır.

    ***
    ferhan şensoy'un taa muzır müzikal zamanından bir esprisi vardır. birisi yeni tanıştığı kişiye kendini tanıtır: '(bendeniz) ve arkadaşları...' önemsiz ve anonim (isimsiz) kişiyi çok iyi anlatır. bu "ve arkadaşları" anımsaması birden başka bir şeyleri belleğime taşıdı:

    lise çağlarından "the şahları da vururlar'ı satır satır ezberleyip her an replik döktürmeye hazır adam" özelliğinde bir arkadaşım, aynı zamanda ilk tiyatro okuru* olarak örneğimdi. meğer sesli kitap kavramını da ilk onunla tanımışım. hani ray bradbury'nin fahrenheit 451'indeki, her biri bir kitap ezberleyip birer kitap insan olan kültür bekçisi insanları gibi. bir tane bile canlı kitap-adamın olması hem arkadaşımın hem bradbury'nin şerefi. tabii, bir de kuran hafızları var, onlar koruyucu olduğu kadar akıncı, kültürcü değil din eri; başka nitelikleri daha önde.

    o zamanlar kadıköy anadolu lisesi yatılısıyız. arkadaşım hatırlatıyor, ona özenen rahmetli arkadaşım ibo ile ben şahları da vururlaryat zamanında yatakhanede tuvalette yüksek sesle birbirimize okuyorken "şüpheli ilişki var" zannıyla basıldık. kitap bir süreliğine bizden alındı*, az daha disiplin kuruluna gidiyorduk.tuvalette okuma nedenimiz, akşam etüd saatinde okuyacağımız kadar okuduk, kitap bitmedi, biz de ayrılamadık, keneflerde devam ettik. tiyatro metni ya, iki ayrı ses sırayla okuyunca hem yüksek sesin yorulmasını dengeliyoruz, hem de piyeste rolleri almış oynuyor gibi oluyoruz.

    şahları da vururlar'dan çoğu insanın zaten anımsadığı basit bir repliği atlatma haber olarak vereyim; benim aklımda gereken kalmış, aslı lazım sözcüğüyle olmak üzere:
    "sana lazım yedi yedi
    o da henüz icad edilmedi.."

    ferhan şensoy bir de uydurma farsça sözcük üretmişti: teşaşür, teşaşür eylemek. şırıldatmak* diye türkçeleştirilebilir, türkçesi de uyduruk.

    (bkz: ferhan şensoy/@ibisile)
  • ferhan şensoy'un yazarken kendini ispatladığı oyun. 2013'de esenyurt'ta izleme fırsatı bulmuştum. sahne kalitesinin oyuna ve oyuculara nazaran çok da önemli olmadığını göstermiştir izlerken.
hesabın var mı? giriş yap