• yalan. "sanat tükürmek içindir."

    i.melih gökçek
  • hiyerarşik bir söylem.
    gerçek bir sanatçı için sanat; ne ürettiyse odur, fazlası değil. hatta bence en başarılı ve/veya kabul görmüş sanatçılar, kendi olabilenlerdir. fazlası değil. sanata amaç yüklemek başlı başına sanat'ı inkar etmektir. sonra da ortalık didaktikuslarla dolup taşıyor.

    sanat sanat içindir safsatası ise; tamamen egonun arsızca dışa vurumu. anlaşılmamak gibi bir derdi olanın kendini anlatmaya ihtiyacı yoktur. zira sanatta "anlaşılmak" gibi bir kavram yoktur.
    kendine göre öznel bir anlam yaratan alıcı vardır.

    -sanırım-
  • tamamen yanlış önerme.. toplum için sanat yapıyorum diyen adam yaptığı işten para kazanıyorsa gayet siktirip gidebilir.. çünkü ona toplum için sanat denmez tokluk için sanat denir..

    sanat; bir kitap yazıp, okuduğunu anlayacağını düşündüğün 5-10 kişiye o kitabı okutmaktır.. yazdığın satırları türlü türlü andavalın okuduğunu düşündüğünde tüylerin diken diken olmasıdır.. topluma sanatçının kafası girsin.. o kadar net..
  • yanlış önermedir.
    ve bu mantalitede, bu zihniyetle eser üretenler tüccar, eserleri de ticari metadır.

    sanat, üretilen ya da icra edilen eserin ortaya çıkışının bir sebebe dayanmaması durumudur.
    bireylere ya da topluma atfedilen yapıtlar/eserler, sipariş edilmiş eserlerdir.
    ruhsal bir derinlikleri de, dayanakları da yoktur sanat adına.
  • sanat ın toplum için sanat olduğu iddiasını desteklememiz için, yapılan eserlerin ortaya çıkışına inmemiz gerekir. özünde ayan beyan ifade edişin temsil edildiği tek daldır sanat. nedir ifade ediş öyleyse?
    birine sesleniş mi? evet neden olmasın? diyelim ki birine sesleniş. o kişi kendisinin yüce olduğunu bilsin diye mi seslenir sanat. yoksa bu sesleniş, sanatçının duygularını dile getirmesi için midir? elbette ki duyguları, düşünceleri dile getirmek içindir. karşıdaki kendisine ithaf edilen sanattan ne almak isterse o nu alır. ama sanatçı bunu amaçlamamıştır. sanatçı yalnızca kendisini ifade etmeyi amaçlamıştır. eğer böyle olmasaydı kendisini ifade etmekten çok karşıdakini mutlu etmek belki huzunlendirmek için çabalamış olurdu ve bu da sanat olmaktan çıkardı.
    - peki neden sesleniriz birine? içimizdekileri, zihnimizdekileri daha iyi anlatabilmek için mi?pek tabi olabilir.
    -bakınız burada içimizdekini ifade etmek gibi çok da hoş olan bir şeyden söz ediyorum. . tüm derdimiz bu değil mi? birileri bizi anlasın, ne demek isteğimizi bilsin... tasvip edilip edilmemek aslına bakarsanız çok da önemli değildir bu durumda. belki anlaşılmak bile önemli değildir. bu yüzden sanat bir başkası için icra edilmez, edilemez. edilirse o sanattan ziyade zanaat olur ki bu da değerlidir bence. fakat zanaatın değerli olması sanatla aynı kategoride olmasını gerektirmez.
    kelimeleri kullanamayanlar farklı dallarla anlatmaya çalışır ifade edişini. ha bu ne kadar etkili olur bilemiyorum. mesela siz bir ressamın içindeki sevgiyi yansıttığı tabloyu anlayabilir misiniz? çoğu zaman, hayır anlayamazınız. hele günümüzdeki sanatlar icat edildiği günden bu yana hiç bir şey anlayamaz oldunuz.kaldı ki bunu bilen günümüzün popüler sanatçıları, özünde hiç bir şey ifade etmeyen sanatlar! icra etmekte. kimse sen burda ne demek istedin hele bi anlat diye soramamakta. bunlara şimdi değinmek istemiyorum çünkü anlatmaya çalıştığım şey şu: sanat kendini ifade etmenin bir yolu ise toplumsal olup olmaması bu ifade edişinden sonra gelir. ama siz kalkıp da bana sanat toplum içindir diye gelirseniz o zaman çoğu insanın özünde istediği şeyleri bildiğimi ve bileceğimizi öngörerek değişik sanatlar ortaya çıkartılamazdı derim. hatta ve hatta tüm sanatlar ihtiyacı karşılamak için yapılırdı derim ve bunun yaratıcılığı kısıtlayan en büyük neden olduğunu tekrar hatırlatırım.

    ve aslında sanat ın ölümsüz olmak için çırpınan zavallı bizlerin umutlarıdır derim. ki bu benim sanat a karşı olan asıl görüşümdür.aslında yazıyı burda bitirmek daha doğru olurdu ama aklıma ilk insanlar geldi.öyleyse devam.

    ilk yapılan sanatları düşünün. ilk insanlardan günümüze kalan eserleri; tapınakları, mağara resimlerini, putları. sizce onları bizim için mi yaptılar? ya da yaşadıkları dönemin insanları için mi. ihtiyaçları olduğu için mi? hayır tabi ki. onları, inandıkları tanrıya kendilerini ifade etmek için ortaya koydular. ve bunun sonucu ölümsüz olabilmekse, tek gayeleriydi.
  • tayyip erdoğan buyurdu ki, 'sanat toplum içindir' ama bizler, sanatı sanat için yapıyormuşuz. hoş, öyle yapan nice yönetmenlerimiz, oyuncularımız var ki ödüller alan, beğenilen. sanat toplum için mi sanat için mi tartışmasına cevap vermek amacında değilim ancak; günümüzde özellikle televizyonlardan bahsediyorum, 90 dakikalık diziler çekiliyor ki bunların %90'ı aptal espriler ve acıtasyon kullanılarak yapılıyor, neden? halk bunu talep ediyor çünkü. dizilerimizi sanat eseri olarak ele alırsak, sanat toplum için yapılıyormuş dimi babacım? sinema sektörüne gelecek olursak, türk filmleri için konuşacağım; vizyona giren filmlerin neredeyse tamamı, %98'lik kısmı, yine toplum için. (bkz: kutsal damacana) (bkz: recep ivedik) . sanat sanat için olsaydı bu filmler, diziler olmazdı. sanat için yapılan filmlerimiz yok mu? elbette var. hatta onlar iyi ki de var. keşke daha da artsalar da, başka milletlerin, sanata gerçekten değer veren milletlerin filmlerini izlemek durumunda kalmasak. olması gereken nedir derseniz, bence sanat hem toplum için olmalı hem sanat için. yani sanat filmindeki göstergebilimsel ögeleri sanatçı anlayabiliyorken, halkımıza bu batmamalı. iki taraf da tatmin olmalı diye düşünüyorum. (bkz: bir zamanlar anadolu'da) (bkz: üçüncü sayfa) . diyeceğim o ki, 3 çocuktan 2'si sanatkar olacaksa, e bi nuri bilge olacaksa, ben yaparım arkadaşım. '3 çocuk' yapacaksak, hakkını verelim. dimi ama?
  • bence sanat ne toplum içindir ne de sanatın kendisi için. sanat bir insanın kendini ifade etmesidir, kendini sunmasıdır. dolayısıyla bencilcedir. bencilliktir.

    bencillik kötü bir şey midir, onu tartışmak lazım.
  • sanatçı hangi güdülerle icra ederse etsin sanat toplumsaldır. tarihin bir sonucu ve parçasıdır. toplumsal niyet, beğeni ve arayıştan en uzak bir eserin bile bu şekilde yapılmış olmasının tarihsel/toplumsal bir nedeni vardır.

    sorun şuraya çıkar: sanat izleyicisi olmazsa sanat eseri de olmaz. sizin evinizde kendi kendinize yazıp sildiğiniz şiir sanat eseri değildir. bu demek değil ki sanat izleyicisinin gördüğü her ürün sanat eseridir. daha pek çok kıstas var elbette. şunu iyi anlamak lazım. dünyada hiçbir insanın görmediği bir adadaki manzara güzel midir? devreye güzel, haz vb. kavramları giriyor. ancak insanlar tarafından deneyimlenmeleri gerekir. bu da bizi topluma götürür.

    toplumun sanatın dilini bilmemesi bambaşka bir konudur. artık insanlar kendi dillerini de bilmiyorlar. bu o dilin enteresan olduğu anlamına gelmez. nâzım hikmet'i büyük yapan sadece anlattığı konular olsaydı, o'nun yaşadığı dönemdeki yüzlerce şair de aynı büyüklüğü paylaşırdı. şiir sanatının hem yerli hem yabancı tarihini ve eserlerini, tekniğini, olanaklarını, (kabul edilen) sınırlarını bilmeden nâzım hikmet'in neden büyük bir sanatçı olduğunu da anlayamayız.

    lafı uzatmayalım. vurgumuzu yapıp kaçalım:

    sanat; sanat için olduğu ölçüde toplum içindir, toplum için olduğu ölçüde sanat içindir.
  • bunun ülkemiz için güncel tercümesi, "her şey rte içindir" genel ilkesi çerçevesinde "sanat rte içindir" şeklindedir.
  • hayatımın hiçbir döneminde tam anlamıyla katılmadığım önerme.

    zira sanat şahsi ve kutsaldır. onu yapan kişiyi ilgilendirir ve bunun sunş biçimi bazen toplum içindir bazen değil.
    sanat kişiye özgü bir şey olarak yapılır eğer kişide toplumsal bir vicdan varsa bunu toplum şartlarını gözeterek yapar ki bu da toplum için sanatı doğurur.

    işin tam doğrusu; sanat sanat için yapılır, toplum için kullanılır.
hesabın var mı? giriş yap