saparna

• (bkz: the big lebowski)
• agustos-eylül aylari arasinda, beyazimsi-sari renkli çiçekler açan, tirmanici, dikenli ve iki evcikli bir bitkidir. yapraklar sapli ve kisin dökülmez. kalp seklinde ve tam kenarlidir. çiçekler yapraklarin koltugunda küçük semsiye durumunda, 5-10 çiçeklidir. meyveleri kirmizimsi, yuvarlak, 1 cm kadar çapta ve 1-3 tohumludur. öz dikeni adiyla bilinir.
• karadeniz tarafında yetişenler toplanır ve yemeği yapılır. bu bilgime dayanarak ölüdeniz'den kabak koyu tarafına giderken ismini hatırlamadığım bakir bir koyda saparna (melocan) gördüm. heyecanla topladım. bundan yapacağım ot kavuşmasının hayalini kurdum. eve dönünce pişirdim ama hiç karadenizde yediklerime benzemiyordu. acıydı. neden acı olduğunun cevabını bulamamıştım. hakkında biraz okudum. karadenizliler ege/akdenizlilerin bu otu tüketmediklerinden, bundan yapılan bir ege yemeği olmadığından bahsediyordu. kendi deneyimime dayanarak akdeniz kıyılarında yetişenlerin tadı acı olduğu için bu bitkinin ege/akdeniz mutfak kültüründe yer bulamaması gayet doğal geldi. biraz daha okuyunca iki saparna türü olduğunu öğrendim. biri bizim melocan adını verdiğimiz anadolu saparnası, diğeri ise nemçe saparnası. emin olmamakla birlikte aralarındaki lezzet farkının isminin de farklı olmasına yol açan genetik farklılık olduğunu düşünüyorum.
• sözlükte gördüğüm en boş yazardır
• ingilizce'de sarsaparilla denir buna.
• (bkz: rustapar)
• (bkz: engelle)
  (bkz: başlıklarını engelle)