• tedavisi konusunda top tüfek ağır sanayi ve tıp hamleleri kanser tedavisinden bile daha ümitsizdir. bundan tamamen kurtulup da mehmet günsür gibi saçlarını ahengle gıpraştırarak perküsyon çalmak, paraşütle atlamak, yunuslarla yüzmek tarzı hobi edinebilenini görmedim, duymadım, çişimi tutamadım...
  • çoğu mensubu gibi beni de tee ilk gençlik zamanlarından beri ele geçirmiş anası avradı sikilesi hastalık. (sözlükte g.g. korkusu olmadan hakkında sövülecek nadir konulardandır bu...)
    bununla savaşmak (!) için neler yapmadım. en eksantrik moderen tıb ilminin ilaçlarından, kocakarı reçetelerine ve dahi kafamı kazıtmaya kadar. çok afedersiniz hiçbiri bir sike yaramamıştır. ilaç ve türevleri asla ve katiyyen tedavi etmez. kalitesi oranında sadece o ilacı kullandığınız süre boyunca geçici rahatlatır. kullanmayı kestiğiniz anda kabus yeniden başlar. elbette çok daha vahim hastalıkların yanında kabul edilebilir dertleri vardır. ancak sonuçta bir hastalıktır ve üzer.
    sinir ve stres ile yakın ilişkisi olduğunu iddia ederler. zaten bu teori doğruysa cidden mezara kadar yoldaşınızdır.
    hiç mi eğlencesi yoktur? evet vardır. zevk alınan ufak sapıklıklar anlamında saçlarınızın içinden en büyük deri pulunu kaldırıp, üzerinde kaç tane saç deliği olduğunu saymak. kurumuş sivilcelerin tepesini koparmak gibi...
  • sanırım hiç uğraşmadan bir çözümünü buldum.o da tamamen tesadüfi.bende bir baba var ,evlere şenlik,neye ne iyi gelir,hangi bitki ne işe yarar bilir adam ancak benim bu duruma bir türlü çözüm bulamamıştı.neyse bundan iki ay önce kafasına bir şey sürüyordu.noldu hacı dedim,kafamda yara çıktı,söktüğüm zaman pul pul oluyor dedi,neyse üstünde durmadım,bir kaç gün sonra aklıma geldi,ne oldu senin yaraya hacı dedim,haa geçti o dedi.ver bakiyim bende kullanayım şunu dedim.sadece ve sadece banyo yaptıktan sonra hani kulak içi pamukları vardır ya onunla azıcık azıcık tatbik ederek uyguladım.2 aydır ne kafamda ne de suratımda en ufacık pullanma,kızarıklık hiçbir şey olmadı.bilemiyorum uzun vadede nasıl sonuçları olur ancak durum şuan iyi.ne mi bu? (bkz: zencefil yağı)

    yıllar sonra gelen ekleme: düzelmiyor arkadaşım, artık tek sebebinin stres olduğunu anladım, stresliyken var, stressizken hiçbir şey yok.
  • 10 yıldır bende de var. istinye devlet hastanesinde önce dermatolog baktı ve direk psikiyatriye sevk etti. psikiyatride de lustral ve bir ilaç daha verdiler. uzun süre kullanmalıydım bunları ama en fazla 1 ay kullanmışımdır.

    neyse o zamanlar neutrogena bilmembişe diye şampuan önerdilerdi, her eczanede yoktu tabi. leventteki tiki eczanelerde bir de kapitoldeki eczanede vardı.

    kullandım ama pek fayda etmedi. bir de dermatolog bir ilaç verdi böyle küçük göz damlası gibi şişesi vardı adını unuttum ama resmen asitti. saça sürünce acaip yakıyodu, traş olduktan sonra yüzün yanıp bir süre rahat etmesi gibi rahat ettiriyodu ama tekrar başlıyodu. ve o ibne ilaç saçımı döktü.

    bu hastalıkla jöle sürmek kabustur. taş gibi saçın arasından düğmeleri bulmak bir derttir, çıkarmak başkası..

    bir de benim saç derimde ağaç reçinesi görünümlü turuncu bir sekresyon var. böyle kus kus tanesi gibi oluyor arada bulup kopartıyorum.

    saçı her gün yıkamak rahatlatıyor biraz. iki günden fazla yıkanmadığı olursa direk yağa batmış gibi oluyor kafa.

    böyle bir durumda istanbuldaki bütün özel halk otobüsü iett ve dolmuşların tüm camlarına yağlı kafa izi bırakabilirim.
  • sanılanın aksine kuruluk nedeniyle değil, aşırı yağlanma nedeniyle ortaya çıkan, genel itibariyle saç derisinde gözlemlenen ancak vücudun farklı bölgelerinde de ortaya çıkabilen, büyük ölçüde genetik cilt rahatsızlığı.
    saç derisinden temizlemenin kimyasal olmayan, en etkili yöntemi baldır. rahatsız bölgeyi kaşımamak gerekir ama söz konusu olan saç derisi ise, saçları havalandırmak da lazım geldiğinden, bu iş için bir adet bristle saç fırçası edinmekte türlü faideler vardır. bulaşıcı değildir.

    tecrübeyle gelen edit: ıvır zıvırla uğraşamam, yıkayıp çıkmak isterim diye düşünen kimseler için otacı firması çam katranlı kükürtlü sabun adı altında pis kokulu amma son derece etkili bir müstahzar üretmiş. akabinde şampuan benzeri ürünler kullanılması durumunda etkisini yitiriyor ama kısa saçlı bir insansanız ve saç kremi ihtiyacınız yoksa, şiddetle denemenizi ve bu sayede arınmanızı tavsiye ederim.
  • bir gün sonra yüzünüzün ne hale geleceğini bilemediğinizden; yarına korkuyla uyanmanızın sebebi. hastalığın en kötü yanıda budur işte. yataktan kalkarken ilk aklınıza gelen "yüzüm nasıl acaba ?" sorusudur. adamı mahveder.
    sadece yüzdeki kızarıklıklarla kalsa iyi, yanında saçlarda kar tanesi büyüklüğünde kepekler de hediye eder. tedavisi için çalmadık kapı kalmayınca sağdan soldan duyduğunuz alternatif tedaviler denersiniz. her şeyi dener, her boku yüzünüze sürersiniz; ama bir türlü istenilen sonucu alamazsınız.

    işte bu hastalığı yenen bir gencin hikayesinin başladığı yerdir burası. o kim mi ? benim lan tabi ki.
    yıllarca bu hastalığın pençesinden kurtulamayan abidin abi, yıllarca kepeklerinden utanıp siyah bodylere hasret kalan filiz teyze. yıllarca yüzündeki kızarıklıklara "alerjim var abi" diyerek bahane üreten hasan kardeş. bu yazacaklarımı iyi okuyun.

    saçlardaki kepekler için aşağı yukarı herkes -deneme yanılma yöntemiyle- çözümü bulmuş.
    my name is ronm and i use clear for men. şifre budur ağalar. kadınlar üzerinde de etkilidir. denendi onaylandı. valla.
    yüzlerdeki kızarıklıklara gelince; erkeklere önerim(eğer düzenli traş oluyorlarsa) her traştan sonra yüzünüze gül suyu sürün. ciddiyim lan, gül suyu. bende şans eseri keşfettim. çalıştığım ofise sektöründe lider bir firma gelmişti, piyasaya yeni çıkartacakları gül suyu için reklam yapacaktık onlara. ofise yüzlerce şişe gül suyu bıraktı elemanlar.
    bizde, - allah seni inandırsın - çocuklar gibi gül suyu savaşı yaptık ofiste ilk gün. kimisi içti kana kana, içenler adanalı, adana' da tatlılara koyarlarmış bu gül suyunu, kimisi de gül suyuyla cilt bakımı yaparız diye beşer beşer çantalarına attılar.
    birkaç gün sonra, kızların muhabbet esnasında, cildim bebek gibi oldu haykırışlarına kulak verdim. o anda karar verdim gül suyunu düzenli olarak denemeye. yaklaşık 3 senedir düzenli olarak yüzüme gül suyu sürmekteyim.
    yanlız gül suyunun içinde alkol olmayacak. sonuç ise tam bir mucize.
    bilgilerinize sunar, gül suyuyla yapılacak bir ilaçtan veya bir pomattan hisse istediğimi arz ederim.
  • m-furo denilen kortizon losyonunun da artık kar etmediği,ergenlik boyunca hiç sivilce sorunu çekmemiş bana,alnımda çıkardığı sivilcelerle taze ergen havası veren lanet hastalık.kafayı kesicem yakında o olacak
  • iki koca yıldır benimle beraber...

    ilk defa, tez sınavımın olduğu günlerde burun kanatlarımdan elmacık kemiklerime doğru yayılan kızarıklıklar halinde belirdi.
    teşhis kondu, prednol reçetesi verildi:
    -en fazla iki hafta kullanıcaksın, biliyosun, steroid bunlar, yüzünün derisini inceltiyo...filanfalanfilanfalan....

    işte öyle ara vere vere 1,5 yıl kullandım. arada domatese dönsem de yine de durumu iyi kötü idare ettik.
    domatese dönüştüğüm zamanlarda concealer ya da fondöten filan da kullanamıyordum, acımız büyük gözlükleriyle kamuflajla yetiniyordum.

    stres gibi, moral bozukluğu gibi can sıkıcı dönemlerin seviyesini eşik değerin altında tutmaya çalıştığım şu bir kaç ay bişicikler yoktu.
    taa kiii, yepyeni bir sınav, stres, moral bozukluğu canımı sıkmaya başlayıp, yeniden eşik değerin üzerine çıkana kadar...

    3 hafta önce sabah duştan sonra aynada gördüğüm suratın rengi ve ifadesi şuna benziyordu.

    kabusumun dönüşü muhteşem olmuştu.
    saç derim kıpkırmızıydı.
    doktora gitmeye üşendiğimden, prednol'ün de desteğiyle muayeneyi tam üç hafta erteledim.
    sonunda cildim üzerime pul pul dökülmeye başlayınca pes ettim, doktora gittim.
    bu defa prednolle kurtaramadım tabii...

    5 gün prednol, 2 hafta da ketoral krem, saç derisi için de her şişe bittiğinde değiştirmek üzere (tolerans gelişmesin diye) prozinc, neutragena t gel, pirdolin şampuan kullanılacak.
    şampuanların köpüğünü yüzüme de sürebilirmişim, bişi olmazmış.
    ha bi de sürekli kullanım için sebclair krem.

    bi nemlendirici taşımaya üşenen ben, yüzüme günde 3 farklı krem sürmek zorundayım artık.
    bu kadar kremi, kimyasalı, otu boku sürününce bi düzelme olacak mı?
    hayır, adım kadar eminim, olmayacak.
    ne zaman o stres bokunun sebebi hayatımdan siktirolup gidecek, o zaman cildim de nşa'daki haline dönecek.
    kısfmet.
    yine de bu tedavi iyi gelirse, editlerim, boynumun borcu bi yerde...

    ----------edit----------

    evet, neutragena t gel şampuan, süper işe yarıyor. köpüğünü yüzüme de kullandım. sonuçlar olumlu. ancak bu şampuanın kokusu berbat. bildiğin naftalin kokuyor. iyi tarafından bakarsak, bi süre güvelenmiycem. eheh...
    şaka tabiğ ki, naftalin filan kokmuyo insan. kibarlıklarından mı söyleyemiyolar acaba diye düşünmeyin, dangalaklığıyla nam salmış insanlara kadar sordum, hafif bir parfüm kokusu alıyolar.
    ketoral krem de başarılı. hatta prednol kullanmadan, doğrudan ketoral kullanıyorum, pırıl pırıl oluyorum.
    sebclair kullanmıyorum, eksikliğini hissetmiyorum.

    ----------edit----------

    kiböbtby...
  • bende kepek yerine saç derisinde sivilceyle kendini gösteren hastalık. yani kafamda sivilce çıkii doktur dediimde seboreik dermatit dediydi. ketoral daha da azdırıyo bi sikime derman olmuyo.
  • ciltle ve bilhassa stresle alakalı her türlü hastalıkta olduğu gibi, bu hastalıkta da bir "kısır döngü"ye yakalanırsınız.

    stres yaptıkça hastalık başlar, başladıkça stres yaparsınız ve bu döngünün asla bir sonu olmaz.

    ne kadar nemlendirseniz, krem sürseniz vb. aktiviteler yapıp uğraşsanız da yüzünüzün bilimum bölgelerindeki pul pul dökülmelere mani olamazsınız.

    insanlarla konuşurken mütemadiyen "burnunun kenarları mı soyuluyo senin?" sorusuna maruz kalırsınız.

    edindiğim tecrübeye göre, bilhassa yaz tatillerinde azalma gösteriyor bu yavşak hastalık.

    niye diyecek olursanız, her gün deniz, kum, güneş, duş, kıyasla az stresli bir yaşantı olunca e tabi ister istemez köşesine çekiliyor.. stresli günleri beklemek üzere..
hesabın var mı? giriş yap