• bir roportajinda ettigi laf koparmi$ti:
    - en begendiginiz ozelliginiz nedir?
    - kodum mu oturturum!
    - hmm.. peki ya en begenmediginiz ?
    - kodular mi oturuyorum;(
  • eski türkiye'nin ortalaması olan seküler liberal merkez sağ bir hayat görüşü taşır ve her gün sabah gazetesi'nde ilk okunan olurdu.

    inanılmaz eğlenceliydi, herkes köşesindeki atasözü ve deyimleri kendinin mi uydurduğunu yoksa ailesinin sözlü geleneğinden mi geldiğini merak ederdi.

    aynı zamanda duygusaldı, anne ve babasını 1'er hafta arayla kaybettikten sonra yazdığı yazıları hala genel hatlarıyla hatırlarım..

    gazete yazılarını topladığı kendimi tebrik ederim ve suçumuz mükemmel olmak kitaplarını bulabilenler asla kaçırmasın derim.

    maalesef 2010 yılından sonra yerleşen faşist sansürcü tek adam düzeni kendisini de yedi ve medyada tamamen görünmez kıldı.

    seyrek bıyıklı asabi şahsiyet kendisinden daha uzun yaşadığı ve üstelik hala muktedir olduğu için çok üzgünüm.. rahat uyusun..
  • uzun yıllar mizahi bir dille yazdığı köşe yazılarını her gün okuduğum, sonra birden ortalıklarda görünmemeye başlayan, (ya da benim izini kaybettiğim) ara sıra aklıma gelen bir gazeteciydi.

    güzel ve alımlı bir kadın resminin altında kadınlarla ilgili yazılan esprili köşe yazılarının kendisi tarafından kaleme alındığını yıllar sonra öğrendiğimde çok şaşırmış, adama olan hayranlığım bir kat daha artmıştı.

    allah rahmet eylesin, sevenlerine sabır diliyorum.
  • allah rahmet eylesin.

    bilgili, komik, neşeli bir insandı. yazıları, hikayeleri gününüze keyif katardı. tabi şimdiki havuz medya ve akp türkiyesi'nde olsa asla kendisini tanıyamazdık.

    'seyrek bıyıklı asabi şahsiyet''in mucididir.

    üzüldüm sabah sabah...
  • tv de bir söyleşi programındaki performansından sonra zekasını da takdir ettiğim, çok keyifli yazılar yazan gazeteci.
    söyleşi de şöyle bir geyik yaşanmıştır;
    sunucu, selahattin bey ile birlikte konuk olan bayan (kim olduğunu hatırlamıyorum) kişiye sorar:
    sunucu -eşiniz sizi bir erkekle mi aldatsa çok kızarsınız bir bayanla mı?
    bayan -tabiki bir bayanla!
    sunucu bu kez selahattin beye - ya sizin eşiniz?
    s.d. -tabiki bir bayanla!
    sunucu -niçin efendim?
    s.d.- neden beni de çağırmıyor diye!!
  • şu amına koduğum memleketinde köylünün soğanın cücüğünü sevmesi gibi gariban zevklerimiz vardı. behzat ç. izlerdik bazen, seloyu okur iki güler bi düşünürdük. hepsinin içine sıçtılar orospu evlatları. büyük ihtimal yazlığında, ''boş gaz tenekesi gibidir, batmaz'' dediği memleketin batışını izliyordur.
  • vefat etmiş.. türkiyenin en komik insanıydı, çocukluğumdu, çocukken her sabah heyecanla gazete alma sebebimdi. haberi alınca, rahmetli dayımla yazılarına kahkalarla güldüğüm günler aklıma geldi. oysa kitabını daha iki gün önce, tekrar okumak için raftan çıkarmıştım, salonumda duruyor tesadüf mü bilemedim. mekanın cennet olsun güzel insan.
  • yaşar nuri öztürk ile beraber, ilk gençlik yıllarımda ufkumu açan yazardır.
    geçen yaz ağır bir trafik kazasından sağ kurtularak azrail'e bir çalım atmıştı.
    bu kez azrail'i geçememiş.
    kendisine, bu vesileyle yaşar nuri hocama da rahmet diliyorum.
    nurlar içinde yatsınlar.
    sevenlerinin ve akrabalarının başları sağolsun.
  • vatan gazetesinde yazdığı yazılarıyla tanıdığım ve son olarak beş yıl önce hürriyet gazetesindeki yazılarını okuma fırsatını bulduğum köşe yazarı. ölümüne oldukça üzüldüm. esprili bir dili vardı. ironilerine bayılırdım. yazılarında siyasilere kendisinin taktığı lakaplarla yer verirdi:

    (bkz: seyrek bıyıklı asabi şahsiyet)
    (bkz: uzun boylu sevgi insanı)*
    (bkz: mülayim bakışlı gözlüklü şahsiyet)*
    (bkz: kelimeleri taksitlendiren adam)*
  • zamanında * trabzon'da büyük infiallere yol açan ve doğu karadeniz'de özellikle basımının yapıldığı arsin'deki tesislerine ara ara kurşun sıkılmasına sebebiyet veren fıkrası şuydu:

    " trabzon'un köylerinden birinde geçmiş olay.. köyün babayiğit gençlerinden birinin işi trabzon'a düşmüş.. gidip halledecek.. yola çıkmadan önce babası otobüse yetişip oğlunu kolundan tutmuş:

    - "ula oğlum", demiş.. "ha bu trabzon'da nataşalar varmış.. sakın onlara bulaşayım mulaşayım deme.. hepsi hastalık taşıyormuş.. gelinime yazık edersin.."

    oğlan, merak etmemesini söyleyip otobüse atlamış.. işini halledip iki üç gün sonra köyüne dönmüş.. akşam yemeğinden sonra babası kolundan tutup bir kenara çekmiş..

    - "ula de bana.. nataşalar'a gittin mi?" diye sormuş.. oğlan suçlu suçlu boynunu büküp "he! gittim.." demiş..

    - "peki beraber oldun mu?"

    oğlan yine boynunu büküp "evet" anlamında başını sallayınca yaşlı baba elini dizine vurup bir eyvah çekmiş.. sonra oğluna dönüp başlamış azarlamaya:

    - "ula eşeğin sıpası.. yaktın şimdi bütün köyü.."

    bütün köyden söz edilince oğlan "nasıl yani" dercesine babanın yüzüne bakmış, beriki devam etmiş:

    - "sen mutlaka hastalık kapıp getirmişsindir.."

    - !!

    - "şimdi senden geline geçecek.. gelinden de bana.."

    - !!

    - "benden anana geçecek.. anandan da bütün köye.. "
hesabın var mı? giriş yap