• bazı kendi mezhebini bilmeyen dangalak yavruları tarafından sapıklıkla isnad edilen mezhep.

    be dıbırına soktuğumun dincisi, ehl-i sünnet vel cemaat lafı bizzat muaviye tarafından söylenmiştir be yobaz.

    merak etme selefi artığı. bende sünniyim. kendi mezhebimi senden daha bilirim. senden din ya da mezhep öğrenecek değilim.

    be sığır, yolumuz yezid yoludur diyen milletvekili gördü lan bu toplum. bu adam hala vekil amk. bana ne anlatıyon?

    caferi-i sıddık'a ana avrat küfür eden sünniler tanıdım lan ben. adam anasına avradına sövüyor. bilmiyor ki orospu çocuğu dinci yobaz, cafer-i sıddık hem baba tarafından hem de ana tarafından peygamber soyundandır.

    sen git bu masalları kandırdığın göt kıllarına anlat sığır soyu.
  • islam mezhebidir.

    evvela tanımı yapalım ardından sorumuza geçelim. bu sığır soylarına şunu soralım.

    diyor ya arkadaş muaviye'de haklı ali'de diye.
    bana muaviye'nin haklılığını anlatabilir mi acaba?
    sakın yok o sahabedir, yok vahiy katibidir argümanları ile gelmeyin. bana sahabeler günahsızdır. onları sevmemiz lazım yoksa dinden çıkarsın lafını da anlatmayın.

    sadece sıradan bir insan olarak muaviye'nin haklılığını bir anlatıverin de dinleyelim hep beraber.

    hadi koçum benim. hadi anam. hadi sığırım.
  • kendi gibi dusunmeyen insanlara 'geri zekali' ve 'okuzcuk yavrusu' diyerek hakaret edince hakli oldugunu sananlarin, kirletmeye calistigi islam mezhebidir.

    bu agzi bozuk kisiler tarihten de bihaberdirler. gidebilecekleri son ana kadar, hz. muhammed ve hz. ali ile savasmis ebu sufyan'i ve oglu muaviye'yi destekleyenler sunnilerdi -ki sunnilik mezhebinin kokeni de muaviye'ye dayanir- , hz. muhammed'in dedigi gibi hz. ali ve genel olarak ehlibeyt'in yanindan ayrilmayanlar ise sii.

    muaviye, islami -her ortodoks inancin yaptigi uzere- geleneksellestirip, kokeninden uzaklastirdi ve kendi cikarlari dogrultusunda bir zemine oturttu. tabi ki daha sonra gelenler muaviye'nin yaptiklarinin sorumlulugunu alamayacagini anlayinca, bir ozelestiri yapiyormus gibi gorunmeye calistilar (oyle yapmaya calismayanlari, hala kendini muaviye ve yezit torunu olarak adlandiranlar da vardir). gozlerini siyasi guc ve para acliginin kor ettigi bu kisiler, muaviye'nin desteklenecek hicbir yani olmadigini cok sonralar farkettiler (ya da hala farketmediler).

    bu olayi tahayyul edemeyenler, hitler'i dusunebilir. zamaninda cok insan onu destekledi, ona oy verdi; ama o insanlar ve cocuklari (eminim hepsi degildir ama en azindan cogu) hitler'i iyi bir sekilde anmiyorlar. su an belki hitleri ve onunla ozdeslesmis nazi amblemini halka acik yerlerde asilmis gormek mumkun degil ama bu demek degildir ki, bu kisiler ya da atalari hitler'i desteklemedi, emirlerini yerine getirmedi.

    (bkz: #39481795)

    demek ki neymis... "muaviye'nin isminin yazdığı bir tek sünni camiisi göster bakalım be hey öküzcük yavrusu." demek hicbir sey ifade etmiyormus. cunku sunniler zamaninda muaviye'yi desteklediler. su an soylenen hicbir sey bu gercegi degistirmeyecek.

    ancak ve ancak ozelestiri yaparak; gecmisteki sorunlardan kurtulmak, yapilan hatalarin hesabini vermek mumkundur. gercekleri carpitip insanlari kandirmaya calismak, gecmisi degistirmeye calismak beyhude bir cabadir.
  • emeviler hakkında tek bir olumsuz yazı, fikir beyanı etmeyip sıkışınca ''biz de tasvip etmiyoruz'' diyenlerin nefret kustukları mezhep.

    kendileri tüm insanlar aynı mezhep ve aynı ideolojiden olmadan rahat etmeyecek belli ki.
  • şiiler ekseriyetle üç kısımda incelenir: (1) zeydilik (2) ismaililik ve (3) isna aşeriyye

    zeydilik beş, ismaililik yedi, işna aşeriyye ise, on iki imam inancına sahiptir. şiilerin çoğu on ikicidir. dolayısıyla, azınlıkta olanlar, zeydiler ve ismaililerdir.

    ilk dört imam konusunda üç şii mezhep arasında pek ihtilaf yoktur. (bkz: 12 imam/@derinsular) ancak zeydiler, beşinci imamın muhammed bakır değil, onun kardeşi (ve hz. hüseyin'in torunu) zeyd bin ali olduğuna inanırlar ve büyük/ilk imamları onunla sonlandırırlar. bu inançta, iki kardeşin yaptıkları farklı tercihler merkezi önem taşır. muhammed bakır, siyasetten uzak durarak ilim ile uğraşmayı tercih ederken, zeyd bin ali emevi halifesi hişam bin abdülmelik'e karşı kufe'de bir isyan başlatır ve 737 yılında öldürülür. neticede, zeyd bin ali'nin emevilere karşı verdiği bu mücadeleyi önemli bulan şia içinden bir kısım insanlar, kardeşini değil onu beşinci imam olarak görürler. bu temel farklılık dışında, zeydiler, ilk iki halifeyi meşru görmeleri, imamları yanılmaz addetmemeleri, keşif ile hüküm vermeye mesafeli olmaları ve hanefi fıkhına yakın olmaları gibi nedenlerle de diğer iki şia mezhebinden ayrılırlar. bu gibi ayrılıklar, zeydileri sünniliğe daha yakın kılar.

    ismaililer ise, (hz. hasan'ın imamlığı konusunda kimi ihtilaflar yaşamakla birlikte) on iki imamın ilk altısını aynı şekilde kabul ederler. ancak yedinci imamın musa bin cafer değil, onun abisi ismail bin cafer olduğuna inanırlar. basit gibi görünen bu konu, aslında gayet karmaşıktır ve konunun çerçevesini doğru şekilde anlamlandırabilmek için sadece ilgili dönemin değil, müteakip fatımi devleti (909-1171) ve doğudaki hasan sabbah iktidarı (1090–1124) etrafında yaşanan ilgili tartışma ve tecrübelerin de bilinmesi gerekir. (bkz: ismaililik /@derinsular)

    bunlar dışında, haşhaşilik, imamet, mehdilik ya da genel manada ismaili mistisizm ekseninde yapılagelen çirkin yorumlara (her ne kadar yaygın olsalar da) itibar etmemek ve ismaililerin hermenötiği ve gnostizmi hakkında daha detaylı okuma yapmak doğru olur. zira, ilgili çirkin yorumlar ve bu yorumların ortaya çıkardığı kadim söylem, anlama kaygısından ziyade, ismaililiğin sünni islama en uzak noktadaki mezhep olmasının doğurduğu tepkinin tesirinde şekillenir. yoksa, ortada medeniyet yoksunu, barbar bir güruh yok. örneğin, sünni dünyada pek kimse üzerinde durmasa da, el-ezher üniversitesi'ni kuranlar dahi fatımilerdir. (bkz: el ezher üniversitesi /@derinsular)

    ana tema:
    (bkz: islam /@derinsular)
  • ekseriyetle islam düşmanları tarafından yaratılmak istendiği gibi ehli sünnet düşmanı değillerdir. içlerinde safevilerden beri gelen radikal bölücü mezhepler vardır. ancak şia nın esas unsuru safevi şia sından açık bir şekilde ayrılmalıdır. çünkü çok büyük çoğunluk geçmişteki gibi bu tür sapkınlılara prim vermemektedir. nasıl işid taliban ehli sünnete mal edilemez bu tür unsurlarda bütün bir şii coğrafyasına mal edilemez. asrın büyük müslüman entelektüeli iranlı ali şeriati'nin ali şiası safevi şiası kitabı meraklılarca mutlaka okunmalıdır. nitekim ali şeriati şii imamiyet ideolojisini de sünni saltanat ideolojisini de açık bir şekilde eleştiren bir iranlıdır.

    artık günümüzde şii kesimde bu yapılan nifakların israile ve batıya yaradığını ve ümmeti paramparça ettiğini idrak etmeye başlamıştır. sünni kesimlerden de aynı yönde bir uzlaşma ve kardeşlik mesajları artmalı islam tevhid ve kur'an temelindeki müştereklerde uzlaşılmalıdır. iran dini lideri ali hamaneyin ehli sünnete ve kutsallarına saldırmak haramdır hutbesini dinlediğime bu açıdan çok sevindim. kim mezhepçilik yapıp da ayrım sokuyorsa tümüyle islama düşmanlık etmektedir. suriye konusunda hiç hakkaniyetli tavır takınmasa da eğer samimiyse allah razı olsun. umarız bunların devamı gelir. ali hamenei: "ehli sünnet" kutsallarına küfür ve hakaret haramdır."
  • anadoluya gelen türklerden bilhassa iran-horasan üzerinden gelenler bu ekole göre öğrenilmiş bir islam anlayışıyla gelmişlerdir. buna karşın, suriye üzerinden gelen diğer kitle ise abbasilerden öğrenilmiş bir islam anlayışıyla bu bölgeye ulaşmıştır. göçler daha çok iran horasan üzerinden olmuşsa da bu insanlar göçebe hayatı yaşamaktaydılar. yerleşik hayata geçmiş değillerdi. işte biraz da bu yüzden, suriye ve doğu anadolu üzerinden gelen bugünkü sünni ekolü diyebileceğimiz kitle devlet yönetimini elinde tutmuş, şia'nın anadoluda yayılmasına olanak vermemiştir. anadoluda şia ekolünden gelen insan sayısının az olduğu varsayımı bu yüzden doğru olmaz. yavuzdan, hatta öncesinden beri süregelen sünni hakimiyet topraklarımız açısından esasında tarihi bir vakıadır. yine de birçok açıdan şia'nın bir akıl mektebi olduğu doğrudur. en azından sünnilikle mukayese edildiğinde yorum bağlamında zeka parıltısı barındırmaktadır.

    not: sünni gelenekten gelen bir agnostikim.
  • emeviler hilafeti ele geçirince arap milliyetçisi politika gütmeye başlarlar. kendileri gibi hicazlı ve de arap olmayan müslümanlara mevali diyerek onları küçümserler ve bunu açık şekilde ortaya koyarlar. işte bu noktada bu duruma bir tepki olarak arap olmayan müslümanlar arasında arap milliyetçisi sunni islama karşılık farklı islami bir yorum ortaya çıkar. bu yorum günümüzde şii islamın özünü oluşturur.
  • şia ile ehl-i sünnet arasındaki temel fark imamet meselesine olan yaklaşımlarıdır. şiiler hz. muhammed'in halefinin nas ve tayin yoluyla seçildiğine inanırlar. bu inanca göre peygamberden sonra müslümanları yönetecek olan imam sıfatına haiz kişi hz. ali'dir. imamet konusuna yaklaşımda ortaya çıkan bu fark sanıldığının aksine küçük bir teferruat değildir. zira şiiler hz ali'nin vahiy yoluyla imam kılındığını savunmakta ve buna iman etmeyen müslümanların allahın emrine karşı geldiklerini düşünmektedirler. şiiler ayrıca hz. ali'nin soyundan gelen 12 imamın da tıpkı ali gibi allah tarafından imam tayin edildiğini fakat mülsümanların çoğunluğunun söz konusu imamların imametini tanımayarak saptıklarını iddia etmektedirler. bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda sahabe hariç diğerlerinin mürted olduğunu iddia etmeleri de, o sahabelerin peygamberin vefatından sonra hz ali'nin imametine karşı gelmelerine dayanmaktadır.

    gelelim şia'nın delillerine

    1) gadir-i hum olayı: ehl-i sünnetten bir çok alimin de naklettiği bu olay imamet meselesindeki en önemli delillerden biridir. peygamberimiz veda haccından dönerken gadir-i hum adlı yerde yüksek bir tepeye çıkarak hz. ali'nin elinden tutup havaya kaldırmış ve "acaba benim mu'minle're nefislerinden daha ev la olduğumu bilmiyor musunuz demiş, onlar da "evet biliyoruz" dediklerinde "ben kimin mevlasıysam, ali de onun mevlasıdır. ey allahım onu seveni sen de sev; ona düşman olana sen de düşman ol" buyurmuştur. şiilere göre burada bulunan yaklaşık yüz bin sahabe hz ali'ye biat etmiştir. hatta ömer bin hattab da hz ali'ye şöyle demiştir "kutlu olsun, kutlu olsun! sen ey ebu talib'in oğlu. benim ve her erkek ve mümin kadının mevlası oldun!"

    2) menzilet hadisi: peygamber efendimiz hz. ali'yi tebük harbine götürmemiş, medine'de kendi yerine vekil bırakmıştı. ancak müşrikler hz. peygamberin ali'yi gözden çıkardığını, onu böylesine zorlu bir harbe götürmek yerine kadın ve çocukların başına bıraktığını söyleyip dedikodu ediyorlardı. bunun üzerine hz ali resulullahın yanına gitti ve ona "ya resulullah, bazılarının senin yapmamdan hoşlanmadığın bir şey yüzünden beni savaşa götürmediğini yaydıklarını duydum" dedi. bunun üzerine hz. peygamber hz. ali'ye "ali, sen bana nispetle harun'un musa'ya olan konumundasın. ancak benden sonra peygamber yoktur" buyurdu. şia'ya göre resulullah'ın bu hadisi, hz. ali'nin kendisinden sonra nübüvvet dışında kalan tüm yetkilere sahip olduğunun ispatıydı. çünkü harun hem peygamberdi hem de hz. musanın vasisi idi. hz. muhammed'le birlikte peygamberlik bittiğine göre hz ali nübüvvet haricindeki tüm özelliklere sahipti.

    3) velayet ayeti: maide suresinin 55'inci ayetinde "şüphesiz sizin veliniz, allah, resulu ve namazı hakkıyla yerine getiren ve rukû halinde zekat veren müminlerdir" buyrulmuştur. bu ayet şii ve sunni bir çok kaynakta hz. ali ile ilişkilendirilmiştir. ebuzer gaffari'den rivayet edilen bir hadis şu şekildedir: "biliniz ki ben, resulullah'la (s.a.a) birlikte namaz kıldığım bir gün, bir fakir mescitte halktan yardım diledi. ama hiç kimse ona bir şey vermedi. hazreti ali'de rükü halinde idi; serçe parmağını ona doğru uzattı; o parmağında yüzük vardı. fakir gelip parmağından o yüzüğü çıkardı. o zaman rasulullah (s.a.a) allah'a yakararak şöyle dua etti:"ey allah'ım, kardeşim musa sana dua ederek ey rabb'im, benim göğsümü aç; işimi kolaylaştır; dilim'den düğümü çöz de sözümü anlasınlar ve benim kendi ehlimden kardeşim harun'u bana yardımcı kıl; onunla beni güçlendir ve onu benim işime ortak kıl da sana çokça tesbih edip çokça zikir edelim; gerçekten de sen bizim (halimizi) en iyi görensin, ded, sen ise ona:"ey musa, duan kabul edildi ve istediğin verildi diye vahyettin. ey allah'ım, ben de senin kulun ve peygamberinim; sen benim de göğsümü aç; işimi kolaylaştır. bana kendi ehlimden ali'yi vezir (halife, yardımcı) karar ver; onunla beni güçlendir. ebuzer şöyle diyor. allah'a andolsun henüz resulullah (s.a.a) sözünü tamamlamamıştı ki cebrail-i emin nazil olup şu ayeti getirdi:"sizin veliniz (emir sahibiniz) ancak allah, rasul'ü ve namaz kılıp ruku halindeyken zekat (sadaka) veren mü'minlerdir; allah'ın, rasul'ünün ve iman edenlerin velayetini kabul eden kimseler (bilsin ki) gerçekten de allah'ın hizbi (grubu) galip olanlardır.

    4) ulu'l emr ayeti: allah-u teâla nisa suresi 59'uncu ayette “ey inananlar, allah'a, peygambere ve sizden olan emir sahiplerine (ulu’l emr’e) itaat edin" buyurmuştur. şii alimlere göre bu ayet masum imamların varlığına delildir; çünkü allah eğer birine kayıtsız şartsız itaat etmeyi emrediyorsa bu kişi muhakkak masum olmalıdır. zira bu kişi zalim ve günahkar bir insan olursa ümmeti günah işlemeye zorlayabilir yahut onlara zulmedebilir. bu durumda emir sahibine itaat etmek ayetle sabit olduğundan müslümanlar isyan edemeyecektir. böylece allahın emirlerine karşı gelen bir yönetici ümmeti saptırabilir. bu da allah'ın kelamı ile çelişmektedir. dolayısıyla emrine itaat edilecek olan emir sahibi allahın tayin ettiği kişi olan masum imam olmalıdır. ehl-i sünnet bu ayeti imamete delalet olarak değil o anda müslümanların başında kim var ise ona itaat olarak yorumlamıştır. bu yüzden ehl-i sünnette halife ne kadar zalim olursa olsun ona isyan etmek haramdır anlayışı mevcuttur. bu yaklaşım allah'ın adaleti ile bağdaşmaz.

    5) imamsız ölen cahiliye ölümüyle ölmüştür: bazı sünni alimlerinin de naklettiği bu hadis imametin bir başka delilidir. rasulullah s.a.a “zamanının imamını tanımadan ölen kimse, cahiliyye ölümü ile ölmüştür" buyurmuştur. bu hadise göre zamanın imamını tanımamak insanı cahiliye ölümüne mahkum ediyorsa, imamet meselesi dinin asli meselelerinden biridir. zira füru-u dinden olsaydı insan imamı tanımamakla kafir olmazdı.

    imamet meselesi ile ilgili daha bir çok delil getirmek mümkündür. bu entry'de zikredilenler yalnızca bir kaç tanesidir.

    edit: imlâ
  • 21.yy'dayız adam hala mezhep üzerinden düşman belirliyor, lanet ediyor. insanı dilinden dininden ırkından dolayı ayıran yanlıştadır.
hesabın var mı? giriş yap