• organik ve mekanik olanı aynı bedende birleştiren ‘siborg’ metaforu üzerinden tüm tahakkümcü kategorileri yerle bir eden ve erkek egemen, kapitalist, batı merkezci dünya görüşüne meydan okuyan haraway’in, 21.yüzyılın manifestosu olarak kaleme aldığı çarpıcı bir metindir. türkçe’de ilk defa davetsiz misafir dergisi'nin ilkbahar2005 sayısında yayımlanmıştır
  • donna haraway'in 1985 yılında yayınladığı özellikle sosyalizm-feminizm üzerine yeni açılımlar sağlamayı hedefleyen pomo bir metindir. alt başlığı "science, technology, and socialist-feminism in the late twentieth century" (yirminci yüzyılın sonunda bilim, teknoloji ve sosyalist feminizm) idir. ayrıca, haraway'in "simians, cyborgs and women: the reinvention of nature" isimli kitabında bir bölüm olarak da yer alır. agora kitaplığı da osman akınhay çevirisi ile metni yayınlamıştır. tanıtım yazısından, sözü donna'ya bırakalım:

    "yirminci yüzyılın sonlarına, bizim çağımıza, bu mitik çağa
    geldiğimizde, hepimizin makine ile organizmanın teorik bir zeminde ifade edilen ve fabrikasyon misali uydurulmuş birer melez olduğumuzu vurgulamak gerekir; kısacası, hepimiz siborguz.

    siborg, hem ‘tahayyül’ün hem de ‘maddi gerçeklik’in yoğunlaşmış bir imgesidir. ‘batı’nın bilim ve siyaset geleneklerinde (ırkçı, erkek-egemen kapitalizm geleneği, ilerleme geleneği, doğayı kültür ürünleri kaynağı olarak sahiplenme geleneği, benliğin başka benliklerin yansımalarından yeniden üretilmesi geleneği) organizma ile makine arasındaki ilişki, hep bir sınır muharebesi şeklinde cereyan etmiştir. bu türdeki bir sınır muharebesinin paylaşılamayan toprakları da üretim, üreme ve tahayyüldür.

    benim argümanım, sınırların karışmasını sevinçle karşılamakta ve bu sınırların oluşturulmasında sorumluluk üstlenmektedir. benim argümanım ayrıca, sosyalist-feminist kültür ve teoriye, postmodernist, natüralist-olmayan bir tarzda ve cinsiyetin olmadığı bir dünya -belki doğuşun olmadığı, belki sonu da olmayan bir dünya- tahayyül eden ütopik gelenek dahilinde, katkıda bulunma çabasını temsil eder. ikisi sarmal dansla birbirlerine sarılmışlarsa, ben tanrıça olmaktan ziyade siborg olmayı yeğlerim."

    kaynak:
    - "a cyborg manifesto, science, technology, and socialist-feminism in the late twentieth century", körotonomedya
    http://www.korotonomedya.net/kor/index.php?pdf
    - donna haraway, siborg manifestosu, agora yayınları, 2006
  • hakkında konuşanların %95'inin anlamını bilmediği beylik lafları tekrarlayarak hakkında bahsedip durduğu, kimsenin anlamadığı, garip bir manifestomsu şeyimsi şey. şatafatlı garip terimler seviyorsanız tam size göre.

    feminizm davası san francisco'daki bir fildişi kulesindeki bir kaç maskülen suratlı kısa saçlı lezbiyen kadınlar arasındaki derin(!) entelektüel muhabbetlerle ilerlemeyecek, ilerlemedi de hiçbir zaman.
  • şunu okuyup anlamaya verdiğim zamanla, belki piyano çalışmaya yeniden başlamış ve halk konserim için iki cover parçanın düzenlemesini tamamlamış olabilirdim. ilkyardım eğitimi tamamlamış, açıktan sosyal hizmet bitirmiş, klasikleri okumuş, ilk romanımı yarılamış, kızıma ayakkabı bağlamayı öğretmiş olabilirdim. bir bu bir de judith butler. neden ablacım neden. hayat bu kadar ağdalı metinler için çok kısa değil mi yahu?
    edit: eh sonradan azıcık açılıyormuş ama azıcık
hesabın var mı? giriş yap