• gizli sayılar vardır bu başlamada. diğer sayılar hep gizli ve karanlıktır. hiçbir zaman ortaya çıkmaz. sadece sıfır görünür.

    (bkz: sıfır)
  • en kolay olandır..
  • ne yazık ki hiçbir zaman 0'a dönüp oradan yeniden başlanmıyor. 0 adeta bir güneş, yanına yaklaştıkça ısısı artıyor, can yakıyor. gerçek hayat, iş hayatı, aşk hayatını bir kenara bırakalım, zaman akıp giderken geri dönmek, olmuş olayları, söylenmiş sözleri unutmak kolay değil, hatta imkansız. oynadığım oyunlara bakalım;

    age of empires ii : aşağı yukarı çıktığından beri oynuyorum, denemediğim varyasyon kalmadı, abimin aklıma soktuğu şifrelerden sonra iyice tadı kaçtı, "turks" leri ilk seçtiğim zaman, ilk "tamam", "yaparım" sözünü duyduğum zaman aldığım keyfi bir daha hiç alamadım.

    starcraft : bu da hâlâ vazgeçemeden oynadığım oyunlardan biri, görevleri defalarca bitirdim, kendimce yeni kurallar koyup bitirdim, çok zevk aldım, çok eğlendim ama "nuclear lunch detected" uyarısını ilk duyduğum gibi heyecanlandırmıyor beni, yine korkuyorum ama heyecanlanmıyorum, kerrigan mesela, sesi yine güzel ama aşık etmiyor.

    tarla (farmville) : türkiye'de ilk oynayan insanlardan biri olduğumu söylebilirim (hadi ilk yüzbin diyelim) hiçbir şey yoktu o zamanlar, 1 günde biten hediye görevini 1 ayda bitirdiğimi dün gibi hatırlıyorum. şimdi her gün en az 2 yeni tarla açıyorum (16 dolarlık mystery gift gönderebilmek için(kendime değil(bi arkadaşa))) yine ekiyorum, yine biçiyorum ama aynı tadı vermiyor işte.

    hafıza kaybını oldum olası anlayamadım ama imkanım olsa denerdim. sıfırdan başlamak hayata, yeniden öğrenmek kızarmış ekmek kokusunu ve yalnız gecelerde ciğerlere dolan sigara tadını.
  • mevlana nın dediği gibi aslında,
    ''hayat ucu ateşli bir değnektir, insanlar onunla uzun bir çizgi çizmeye çalışırlar ama 'o' an, an, an yanar''
    anlardan öteye gidilemezlik hesap edildiğinde biriktirdiğin anlardan yapacağın, o koca kolaj resim tamamen senin eserin. dilediğinde eski parçaları atmak yerine yenilerini eklemek, üzerine yeni renkler sürüp katmanlara dönüştürüp ''senin'' yapabilmekse tamamem bambaşka bir yetenek alanı.
    sıfırlamak değil de yeni aklınla, yeniden tanımlamak ve şekil verebilmek gibi.
  • eskiye sünger çekip yepyeni bir başlangıç yapmak.
    insan içinde bulunduğu çürümüşlüğe katlanmayı, sıkıntılarla boğuşmayı bir mücadele olarak gördüğünde aklından geçmeyecek hatta yanlış olduğunu düşünmesine neden olacak birşey. buradan bakınca hayatta kalma ayakta kalma çabası olmanın çok uzağında. bu pencereden baktığın zaman korkaklık, mücadele gücü olmaması, zayıflık.
    ancak bir de öteki taraf var tak dediğinde ortaya çıkan. her şeye yeniden başlamak. cesaret. burdan bakınca kalmak korkaklık gibi gelmeye başlıyor insana. büyük bi risk olmakla beraber, takılıp kalma korkaklığından kurtulma hissiyatının verdiği huzur giriyor devreye.
    bu kararı alan kişiden başka kim bilebilir ki mücadelenin ne demek olduğunu. hayat bir kere elimize verilen bir şanssa, bırakıp her şeyi gitmenin korkaklık olduğunu kim söyleyebilir. bir insanın can, ruh sağlığından daha önemli ne olabilir. birileri vazgeçmek, yıllarını emeğini verdiğin bir işi bırakıp gitmek yanlış olduğunu düşünüyor diye onların baktığı yerden görmeye çalışmak kendi hayatını yaşamamaktan başka biley değildir.
    dışarıdan bakıldığında çok kişinin yerinde olmak istediği bir kişiyken, senin aklın ve bedeninle bir saat geçirse insanarın bu fikirden vazgeçeceklerini bildiğin bir pisliğin parçası olarak devam etmek insanın kendini harcamasıdır açık açık.
    kalkıyor gözümün önündeki perde, ve nasıl indiğini ne zaman indiğini hatırlamıyorum ben onun. ama kalkıyor ya, bu da bişey. yapamadı, beceremedi, kaçtı, gitti, zayıfmış, güçsüzmüş desinler. kalkıyor çünkü o perde, ne düşünürler diye düşünme perdesi. çünkü ben o kadar cesurum, o kadar güçlüyüm ki; yıllarımı verdiğim bir zamanlar idealim olan, sonuca ulaşmama az kalmış bir şeyden vazgeçecek kadar güveniyorum kendime. harcadığım zamanları boşa geçmiş diye düşünmüyorum, dersler aldım hayattan. yüzdüm kuyruğuna geldim demeyecek kadar kara benim gözüm. enine boyuna tartıyorum kafamda, acele etmiyorum uygulamaya geçmek için. sıfırımın ne olacağına iyi karar vermem gerek çünkü.
  • eksi sonsuzdan başlamaktan iyidir...
  • insanın yatağında sakince yatıp hülyalara daldığı anlarda oluşturduğu sanal dünyasında başlanır "sıfırdan başmala"ya. o dünyada değişkenler vardır ancak bunlar da kişinin kontrolündedir. panik yapmaya mahal yoktur. her şey güzel olacaktır.

    sıfırdan başlanacağı düşünülür ve her şey kaybedildiğinde başa dönüleceği sanrısı hakimdir. oysa zaman ilerlediği sürece başa dönmek mümkün değildir. yaşanan her şey yanına kalır. kar ya da zarar olur bilinmez. geriye ya da ileriye gidilebilir ancak asla aynı noktaya dönülemez. tecrübe edilen her olay yürünen patikayı eğer, büker, yeni yollara sürükler.

    işin gerçeklik boyutu devreye girdiğinde en büyük engel hep paniktir. pratiği yapılmış her çözümün istisnasız bir panik anı vardır. bu yoldaki ilerlemeyi de panik anlarında devreye girmesi gereken soğukkanlılık belirler. soğukkanlı olmanın bir numaralı kuralı oyunun sonunu bilmektir. her şeyden çoktan vazgeçebilmeyi göze almış insan rotasından sapmadan ilerlemeyi başarabilir. işte gerçek sıfırdan başlamak budur. her şeyi çoktan yitirdiğini göze almak. ardından da tarifsiz özgürlük duygusu gelir zaten.

    sıfırdan başlamaya yetecek gücü kendinde bulmanın çeşitli yolları var. bu yollar da iki sabit arasında sıralanıyor. aynı zamanda bu iki sabit gücün arasında, sıfırdan başlamaya yetecek güç de var.

    x=sıfırdan başlamaya yetecek güç
    y=cahil cesareti
    z=özgüven

    olmak üzere y<x<z olarak sıralanabilir.
  • geçmişte yapılan doğruları eksiksiz yerine getirmek ve yapılan hataları bir daha yapmamak. sadece yapılan doğrular değil tabiki beşer bu şaşmadan olur mu illa ki yeni hatalar da olacaktır.
  • zordur.
  • sıfırdan başlamak diye bir şey yoktur, hayat devam eder.
    (bana ait değil, mad men'den arak)
hesabın var mı? giriş yap