• rahatsız edici bir kitap.

    rahatsız ediciliği kitabın kötü olmasından değil, "peyami safa - mutsuzluğun ve karamsarlığın efendisi" yüzünden de değil. etrafımda pervin'e benzeyen, hatta davranışlarıyla, tiksindiricilikleriyle, dünya görüşleri ve insanlara - hayata bakışlarıyla pervin'le birebir örtüşen kadınların olması. ve asıl rahatsız edici nokta ise bu kadınlardan birkaçını şahsen tanıyor olmam. kitabı okurken bütün nefret duygularım tekrar kabardı. sacid ve etrafındaki kadınların basiretsizliği ve gurursuzluğu ve, ve, ve... ise tamamen başka bir yazının konusu.

    peyami safa'nın inanılmaz anlatımı özellikle son sayfalarda kendini iyiden iyiye hissettiriyor. psikolojik tahliller ve karakterlerin düşüncelerindeki doğallık ise ancak kusursuz olarak nitelendirilebilir. hepimizin her zaman yaptığı ama farkına varmadığı cisimlerle oyalanma, bir ayrıntıya takılma, uzuvlarla yapılan bir hareket, ciddi anlatımı pekiştirme adına okuyan üzerinde oldukça iyi bir etki bırakıyor. özellikle sona gelindiğinde, etraftaki her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatıp hayalgücüne yer bırakmayan stephen king kitaplarında bile görülemeyecek bir anlatım var. kitap okumuyorsunuz, resmen film izliyorsunuz, evet.
  • herkesin daha çok sevdiği bir yemek, bir kıyafet, bir insan oluyor ya benimde daha çok sevdiğim hava olayı şimşek. elektrik işin içinde olduğu için herhalde. dünyayı çevreleyen ve bizi de yaşatan şeyin elektrik olması fikri hoşuma gidiyor. elektrik güneşin bizim içimizdeki ve dünyadaki hareket şekli gibi. en azından böyle düşünmesi keyifli. şeyler çoğu zaman hızlı gelsede bu hızın her şey için geçerli olması fikir de güzel. göz açıp kapayınca olan biten bir sürü şey. o kadar hızlı ki denk geldin geldin gelemedin bitti, görmedin.

    şu an olduğum yerde alışık olduğum şimşeklerden farklı şimşekler çakıyor. göğü yaran değil göğün üstünü bir an için aydınlatan. boyuna değil de enine hareket eden şimşekler. gök kocaman bir beyin gibi, ufak epileptik ataklar geçiriyor.
  • peyami safa nın yıllarca hafıza kalacak, bunalımlı ama gerçekçi tarzıyla enfes eseri, tam anlamıyla bir unutulmayandır.
  • internet sitelerindeki konuk bölümünden alıntıdır:

    --- spoiler ---

    "valla biz bisküviden çok memnunuz. çaya banıyom büküvü dağılmıyor. annem çok çok sevdi. ellerinize sağlık."

    --- spoiler ---
  • aynı zamanda bir peyami safa romanıdır. diger romanlarinin aksine batililasma sürecindeki yozlasma ve ahlaki cöküntüden cok kadin erkek iliskilerini ele alir. iki farkli karakterdeki erkek ve bir kadin arasinda gecenleri anlatir, sinematografik bir atmosferi vardir özellikle sondaki, kitaba adini veren simsek sahnesi bir film izliyormuscasina kafanizda canlanir. etkileyici bir romandir.
  • alelade bir duygusal roman değil, dönem türkiye'sini özetleyen güzel bir peyami safa eseri. kurtuluş savaşı'nın üstü kapalı bir piyesi gibi.
  • peyami safa bu romanında şaşırtıcı bir iş yapar. ana karakter bir kadındır. pervin bir aşk üçgeninde sıkışıp kalmış, (yazara göre) yaptığı yanlışlar yüzünden buhranlara ve suçluluk duygularına düşmüş bir kadındır. bir erkek olarak peyami safa'nın kadını algılayışı ve çözümleyişindeki başarıyı görmek için bile okunabilir. her ne kadar peyami safa seksist bir yazar olsada, psikolojik çözümlemeleri gayet yerinde ve başarılıdır.
  • seven, hasta ve sakin bir şark adamı müfit. çirkinliği, yalanları, oyunları ve entrikalarıyla garp insanı sacit, bunların arasında kalmış, günümüz kadınlarını temsil eden, nefsine düşkün bir "seçici" pervin. üçü arasında tam bir türkiye profili ve portresi. bunların ötesinde olaylara bilge bir tavırla yaklaşan ali.

    şimşek çaktığı anda görülen görüntüler, kadınların adamların düştükleri utançlar çirkefler çamurlar. maneviyatın ölümünün cenaze namazı gibi peyami safa'nın 1923 tarihli romanı. aslında peyami, bu kitabı ölüler üzerine kaleme almış sanki, fakat bir şimşek ki yaşayanların gözünü alıyor.
  • “hiçbir şeye ebedi bağlanma. her şey senden kopacaktır. neye maliksin? hiç. neye malik olacaksın? hiç. bununla beraber her şey senindir, her şey insanındır. malik olduğumuz şeylerin çok aziz olması, onların günün birinde bizden mutlaka ayrılacakları için değil midir? ebedî malik olacağımızı bildiğimiz hangi şey azizdir? biz her şeyin kıymetini ölümüne borçluyuz. hayat da budur...”

    bana mecburi hizmetin ilk aylarını, eski bir dostumu, pencere pervazlarına kadar buz kesen bir kışı ve bir parça da biz insanlar'ı hatırlatan eşsiz güzellikteki peyami safa romanı.
hesabın var mı? giriş yap