• az önce konuşurken yeni neslin hiç bilmediğini farkettiğim olay.

    +sen üniversite sınav sonucunu nasıl öğrenmiştin?
    -gazeteden.
    +??!!
    -niye şaşırdın?
    +cidden nasıl öğrendin?
    -gazeteden diyorum ya...
    +manşet mi atmışlardı agrali miles şurayı kazandı diye...
    - ya ciddiyim... gerçi a tabii, siz görmediniz di mi o dönemleri? gazeteler ek çıkarırdı onun için.

    üzerinden yarım saat geçti, hala inandıramadım... dalga geçtiğimi düşünüyor. düşünüyorum da şimdi, üniversite, anadolu liseleri sınavı, hepsinde sabahın köründe gidip gazete bayiinin önünde sabahlamış insanlarla beraber ilk gelen gazetelere hücum etmek filan... şimdi gerçekten bana da pek inandırıcı gelmedi.
  • gecmis zaman eylemi. sadece ogrenilmekle kalmaz, kazanilmissa numara kirmizi kalemle cerceve icine alinir ve o sayfa saklanirdi.
  • benim de anadolu liseleri sınavını öğrendiğim yol. babam tek tek bakıp bulmuştu. yıl 1997. kocaman bir sayfa incecik yazilmis uzun sayılar ve karşısında isimler işkenceydi sanırım.
  • 86 lı nesil bu durumu anadolu lisesi sınavı ile yaşamıştır. sonrasında ösym internet kullanmaya başladı.
  • o yıllarda gazeteler ilgilenirdi böyle işlerle. milli piyango sonuçları gibi.
    hiç unutmam adamlar sıvav sorularını sınavdan önce yayımlamışlardı. sonra sınav iptal oldu. olacak iş mi ya.
  • 82li bir birey olarak benim de çok kez denk geldiğim uygulama. ilk öss'ye girdiğim yıl* toplam 80 bin kişilik lisans kontenjanları vardı üniversitelerin*. bunların %80'i falan da önemsiz bölümlerdi. şimdiki neslin neredeyse yarısından çoğu üniversiteye girme şansına sahip. yani o zamanlar üniversite kazanmak ciddi bir meziyetti. haliyle sonuçları gazeteden öğrenmek de normal sayılabilecek bir durumdu. o zamanlar tc kimlik numarası yoktu, sınava girenlere bir ösym numarası veriliyordu. bu numaradan eş dost tanıdığın da sonuçlarını kontrol edebiliyorduk ve ev telefonlarımızdan birbirimizi arayıp puanlarımızı konuşuyorduk*

    işin ilginci hala okuyorum amk.. 5. üniversiteye de geçicez yakında.. aradan askerlikler mi geçmedi, özel sektör mü, işsizlikler mi.. kaç nesil yemişiz okurken.. yine de özel sektörün kapılarını aşındırıyoruz, hala ales gibi sınavlara girip akademisyen olmaya çalışıyoruz.. referansın para demek olduğu bu ülkede 20 sene de okusak çok fayda yok.. hayat her nesile eşit derecede merhametli olmuyor maalesef.
  • bir yaz günü, memlekette, dizleriniz titrerken kuzeninizle bakkala gidip, sonucu bir arabanın kaputunun üzerinde sınav numaranızı ararken elleriniz de titreyerek öğrenmenize yol açabilen eski uygulama.

    gazeteden öğrendiğim msü mimarlık fakültesi'ni 540 puanla kazandığım sonucunu bir ankesörlü telefondan üzerimde emeği olan kimya öğretmenime bildirdiğimi hatırlıyorum. niçin öyle yapmış olabileceğimi irdelersek, yıl 1994 tü ve cep telefonumuz yoktu, teyzemlere yazmasın diyerek jeton attığım ankesörlü telefondan haber vermiş olmalıyım, puanlama sisteminde en yüksek not 600 olmalıydı, 600 üzerinden 540 almışımdır. o tarihten itibaren bir daha sınav sistemini takip edemedim.
  • ilkokul 5.sınıftayken girdiğim anadolu lisesi sınavı sonuçlarını öğrendiğim uygulama.. tabi ben de sonuçlara nasıl bakacağımı bilmediğim için heyecanla gazeteyi alıp bizim mahalle bakkalına baktırmıştım.. hey gidi hey..
hesabın var mı? giriş yap