• tiyatro özgürlüktür, sahnede istediğiniz karaktere ya da şeye odaklanabilirsiniz, dekordaki küçük bir ayrıntıyı fark eder mutlu olursunuz ya da ilginizi çeker o ayrıntı. çok oyunculu oyunlarda sahnenin her yerinde başka bir oyun oynanır aslında, hepsinden ayrı ayrı keyif almaya bir şeyler öğrenmeye çalışırsınız. bu anlamıyla seyirci olarak sınırsız bir özgürlüğünüz vardır.

    sinema ise yönetmene bağımlılıktır. yönetmen size ne göstermek isterse onu görür, onu hissedersiniz. neye odaklanman gerektiğini, hangi sahnede ne hissetmen gerektiğini, sahnelerdeki hangi ayrıntılara dikkat etmen gerektiğini yönetmen ya da senarist belirler her zaman. kısaca sinema daha kısıtlı bir ortam sunar seyirciye.

    tiyatro oyuncu bazlıdır, basit bir konu üst düzey bir performans ile olağanüstü yerlere gelebilir, sinema ise daha çok senaryo bazlıdır, senaryo kötü ise oyuncu ya da yönetmen ne kadar iyi olsa da bir şey değişmez.

    sinema popüler kültürdür tüketilir ve biter, tiyatro ise sürekli beslenilen, zaman kaygısı olmayan eserlerin bulunduğu bir yerdir.

    tiyatro daha soyut, derinlikli konuları işler; daha çok insana hissettirdikleri ya da düşündürdükleri ile ön plana çıkar; sinema ise özgün örnekler olsa da daha düzdür, daha somuttur.

    sinema daha çok görsel efektler destekli olabilse de tiyatro hayal gücünden destek alması ile bir adım öne çıkar, bu yönü ile seyirciye sınırsız görsellik sunar.

    tiyatro için kesinlikle eğitim gereklidir, herkes tiyatro yapamaz, diğeri için böyle bir zorunluluk yoktur.

    sonuç olarak binlerce yıllık tiyatro yüz yıllık sinema karşısında her zaman kapsama rolündedir.
  • tiyatro bana, 'her an bir oyuncu hata yapacak ve ben onun yerine utanacağım' duygusu yaşattığı için kaygı dolu ve ancak sürprizlere gebe bir aktivite gibi geliyor. bu yüzden kendimi sinemanın güvenli kollarına bırakıyorum.

    * * *
  • sinema'da film izlerken abur cubur her şeyi yiyip içebilirsiniz,

    tiyatro'da oyun izlerken ise böyle bir lüksünüz yoktur. sıkıyorsa patlamış mısır yiyin de * görün asıl tiyatroyu.

    (bkz: ekşi sözlük gece tayfasının aşermesi)
  • tiyatro için shakespeare'i sinema için de 2. sınıf rts öğrencisini baz alan arkadaşların, tiyatro mikemmelmikemmel sinema bobiler kültürün yasak meyvesi falan havasında cevap verdiği mukayese. anlatım için diller ve oyunculuk tarzları farklı olan iki alan. sinema nispeten genç olduğu için bugüne kadar oyunculuk anlamında tiyatrodan beslendi. fakat artık kurulan akademiler ile yolları ayırıyorlar. her iki disiplin de temelinde edebiyattan yani masalcılıktan yola çıkarak bu hâle gelmiştir. anlatımdan, anlatma isteğinden meydana gelmiştir. yönetmen ikisinde de bariz bellidir. özellikle bahsedilen sanat yönetimi. tiyatro ve sinemanın alt sınırlarına bakarsak, sinema için yanı basit bir film bile olsa bitirebilmek için belli bi tecrübeye, imkâna ihtiyaç var fakat tiyatro için -ne yazık ki- iki kişi bir araya gelip bir güldürü skeci yazıp tiyatro yaptık diyebiliyor. iki disiplini de adam akıllı kendini yetiştirip icra etmek gerekiyor.
  • türkiye'de veya belki de dünyada bilmiyorum sürekli olarak durmadan tiyatro olumlayan bi insan topluluğu var ama sayıları fazla değil. bu insanların fikirleri çok muteber kabul edilmese de tiyatro hakkındaki görüşleri genelde dokunulmaz ve çok muhterem kabul ediliyor. ve belirli aralıklarla ısıtılan bu fikirler doğrultusunda tiyatro sürekli saygı duyulması gereken bir şeymiş de bize sunuluyormuş gibi hissediyorum. -tiyatro mu.. işte bir sanat icra eden insanlar çok saygı duymalıyım.. bu cümleyi kurmam gerekiyor sanırım. -evet çok iyi bir oyuncu, kendisi tiyatro kökenli (bu tamlamadan nefret ediyorum) olduğu için hiç zorlanmadan.. vesaire.

    bunları izlemekten ne bekliyorsunuz yani tatmin motivasyonunuz ne bilemem. ama benim kısaca söylemek istediğim şu ki tiyatro çok tiyatral. bu beni yoruyor. sinemada para dönüyor, tiyatro içten samimi gibi şeyler söyleyeceksiniz. bu da önemli değil benim için, yani tamam peki. çikolata yerken de şu daha az zararlı diyerek yemiyorum tadı güzelmiş evet diyorum. ama vanilyalı kutu gofret var burada bak daha güzel gibi bir durumun içinde de olmaya da gerek yok.
    bu versusun kazananı benim için sinema. olayın içine sokar seni, iç içe olmak.. sinema dijital, yönetmenlik sanatı gibi bir sürü romantik eleştiri yöneltebilirsiniz. çok iyi temellendirip belki haklı da çıkabilirsiniz ama bir yerden sonra zorlamanın manası yok sinema tiyatroyu da içerir yanında bir çok şeyi de içerir. ya tiyatroya da uzun süre gitmedim evet, bir gideyim diyerek bu lafın üzerinden haftalar geçtikten sonra vakit ayırırım. neyse gideyim de bi film izleyeyim.
  • tiyatroya gidiyoruz :) bu haftada
  • ikisi de apayrı keyif veren zevkler bana kalırsa... şöyle bir ayrımı olabilir dijital platformlar sinemaya ciddi bir darbe vurduğundan alternatifi fazla bir alan fakat tiyatronun böyle bir alternatifi olmadığından evinden kalkıp bizzat izlemen gerekiyor.
    .
    bir de "bu filmi muhakkak sinemada izlemeliyim"olayı gitgide azalıyor değecek film yok...
  • yine ekşici p.çlerin elitizmine maruz kalmış bir başlık daha sinema yazan bir kişi bile yok neredeyse

    ölümüne kadar sinema ulan açıklama gereği bile hissetmiyorum sinema işte o kadar! tiyatro denen garabet ne kadar iyi yapılırsa yapılsın sinemanın tırnağı olamaz benim için. bir sanatın eski olması onun yenileceği şekil değiştiremeyeceği anlamına gelmiyor tiyatro yüzlerce yıl yenilenmiş, gelişmiş, şekil değiştirmiş ve onun daha üst bir versiyonu olan sinemaya ulaşmışız en nihayetinde durum bu kadar basit
  • tiyatro yetenekli, eğitimli, azimli, çalışkan insanların işidir.
    sinemada ise bir kalası bile oynatabilirsin.
    tiyatroda size bir şeyi hissettirebilmek için olağanüstü çabalar gösterilir.
    sinemada bir şeyi hissetmenize gerek bile yoktur çoğu zaman.
    tiyatroda bir eseri ortaya çıkarmak için aylarca çaba sarf edilir. her saniyesi emektir, dökülen terdir.
    sinemada bu kadar komplike bir iş yoktur.
    tiyatroda yetenek konuşur.
    sinemada fizik konuşur. güzelsen, yakışıklıysan bir kütük kadar yetenekli olsan bile o rolü oynayabilirsin.
    tiyatroda yapılan ufacık bir hata oyunu mahvedebilir. sahnede iken saatlercr hatasız, full konsantre oynaman gerekir. yeri gelir üç saatlik oyunda oynarsın ve sigarasız yarım saat duramayan insan o sigarayı o stres ve omuzlarındaki yüke rağmen aramaz bile.
    sinemada aynı sahneyi bir milyon kez çekip, seyirciye kakalayabilirsin.
    tiyatroda olanı görürsünüz. ne kadar karmaşık ve zor olursa olsun o size hissettirilmeye çalışılır.
    sinemada önünüze bolca efekt ve hile eklenir. montaj falan yapılır. halbuki tiyatroda montaj lüksü yoktur.
    tiyatroda ağlaman gerekirse ağlarsın, terlemen gerekirse terlersin.
    sinemada hepsinin bi formülü vardır. iki küçük hileyle size aslında olmayan bir şeyi gösteriverirler.

    sinema her haliyle daha kolaydır.
    tiyatro ise gönül işidir.

    sinrma oyuncularının çoğu bunu para kazanmak için yapar. tiyatro oyuncusu ise aşkı için. çünkü tiyatro oyuncusu olmak gerçekten aşk olmadan çekilecek çile değildir. bu kadar emek, bu kadar çaba öylesine harcanamaz.

    ha unutmadan, tiyatro yetenek işidir. bu yüzden mankenden bozma oyuncular bile tiyatro yapabilmek için bu kadar heveslidir.
    tiyatro sahnesi oyunculuğun er meydanıdır. oraya çıkmadan rüştünü ispat edemezsin. bunu da herkes bilir.
  • birinde sanat yaparsın diğerinde para.
hesabın var mı? giriş yap