• birbirini tanımayan insanların bir şekilde diyalog kurmaları gerektiği anlardaki saygı çerçevesidir*. özellikle mağaza, banka vari yerlerde çalışan insanların es geçtiği bir şeydir. insan görmekten bay geldiği için sanırım karşısındakini bir komşu kızı, amcaoğlu, bir kanka vs yerine koydukları olmuyor değil. bazen tutamayıp kendimi "bir yerden tanışıyor muyuz?" diye soruyor, mavi ekrana maruz kalıyorum.
  • bakın bana doğru söyleyin, bu acaba bağcıklarını bağlamak gibi anadan babadan tavşanlı dağlı tekerlemelerle öğrenilecek bir şeydi de bana söylemeyi mi unuttular? hayır öyle değildiyse benim beynimin kesin demo sürümünü yerleştirmişler kafama da sınırlı özelliklerini kullanabiliyorum sadece.

    sizli bizli konuşmakta hiçbir sıkıntı yok aslında hatta ben çok güzel sizli bizli konuşurum. ama siz bunu bırakıp zbam diye senli benli konuşmaya nasıl geçiyorsunuz acaba sevgili normal insanlar? çünkü 'siz ne ya sen desene bana'dan sonraki bir ay benim kafam çok karışıyor. aa selam nasılsın balım benim diye başladığım konuşmaları kendinize iyi bakın, hoşçakalın diye bitiren ayarsız bi manyağa dönüşüyorum.

    -aa falinizda ronesans var nasılsın ya
    -iyiyim aykut siz nasılsınız?

    hayır bunu yaparken bi de sarılıp sırtına vuruyorum çocuğun, kullandığın dil sana paralel gitmiyor bari sen ona paralel git di mi, o da yok. aykut'un gözlerinin içine 'nasılsınız aykut ne ya çalıkuşu musun kızım sen' deyip benle dalga geçsin de buz gibi ettiğim şu gergin ortam biraz ısınsın diye yalvaran gözlerle bakıyorum, aykut beni asla anlamıyor, teessüf ederim aykut.

    evimize iki haftada bir gelen gündelikçi ablaya kapıları her sabah günaydın fadime hanım nasılsınız diye açıp biraz uyanınca abla ben kahve yapıyorum kendime sen de ister misin diye sesleniyorum. arada komşularının dedikodusunu yapıp, yaramaz oğlunun yaptıklarına gülüp geçiyorum da tam giderken yine niye ben size haber veririm ellerinize sağlık diyorum.
    sürekli pasif cümleler kursam suratsız amirlere benziyor, sanki çoğul bi gruptan bahsediyormuş gibi işi kotarmaya çalışsam ulusa sesleniş konuşması yapıyormuş gibi görünüyorum. kişi zamirlerini yerinde ve zamanında kullanmayı nerden öğrendiniz diye de kimselere soramıyorum.
  • mesafe her zaman iyidir.
  • iyidir. hem karşınızdakine saygınızı gösterir, hem mesafeyi korumaya yarar. garson da olsa, mesai arkadaşı da, akraba, komşu da olsa farketmez. siz diye hitap etmeniz sizin görgünüzü gösterir.
    kaldı ki yeni tanıştığınız insanlara senli benli hitap etmek doğrudan sınır ihlalidir.
    (bkz: ilk defa konuşulan insana sen diye hitap etmek)
    (bkz: siz diye hitap edilen şahsın sen diye geri Dönmesi)
  • iş dışında sevmediğim insanlarla konuşurum.
  • bu konuşma şeklinin çizdiği o çizgiye bayılıyorum.
    sebebi de*sanılanın aksine sizli bizli konuşmanın senli benli konuşmaktan daha az zarar vermesi.
  • sözde samimiyet, aslında yavşaklıktır yeni tanışılan ortamda yada iş ortamında, aile içinde olmalıdır ama muhakkak.
  • hitap önemlidir. bu konuda takındığımız tavır, almak istediğimiz karşılık ile eş değerdir. hitap insanın önce kendisine ardından karşısındakine olan saygısını ifade eder.

    henüz tam manasıyla tanımadığım, neyin nesi, kimin fesi olduğunu bilmediğim biriyle senli/benli konuşmak bana çok yanlış ve saçma geliyor. ayrıca çok samimi ve yakın olmadığım herkes için -uzak tanıdık, az bildikler- sizli/bizli konuşmak harikulade bir mesafe ayarı sağlıyor. böylelikle gereksiz seviye kaybının önüne geçebiliyor insan.

    bilemiyorum belki bu durumdan hoşnut olanlar hayli fazladır. olabilir elbette o da bir düşünce, nasıl mutlu oluyorlar ise öyle konuşsunlar. ancak hiç tanımadığım birinin bana koğuş arkadaşı, hala kızı ya da mahalleden biri gibi laubali bir şekilde hitap etmesine açıkçası tahammülüm yok. bu minvalde başlayan bir sohbette muhabbetim olmaz. çünkü ister istemez her laf ziyan oluyor, hacim kaybederek likite dönüşen bir diyaloğu son derece akışkan ve rahatsız edici buluyorum. yapış yapış, vıcık vıcık!

    kaldı ki samimiyet dediğimiz hissiyat, bir zaman sonra kendiliğinden gelişir zaten, öyle gereksiz yere elense olmaya ne hacet, mesafe iyidir. görüş açısını ve netliği daha iyi çözmenize yardımcı olur. çok zor değil deneyin.
  • samimi olmadığım insanlara karşı tavrım elbette sizli bizli konuşmak olacaktır. üniversite hocanıza sen diyebiliyor musunuz? ben garsona da sen diye hitap etmem, bu hitap belki de onun hoşuna gitmiyor, neden insanları rahatsız edeyim?
    saygı her şeydir.
  • zaman zaman entrylerimle alakalı mesajlar geliyor. ilk defa gördüğüm nicklere ait bu mesajların dörtte üçü sen hitaplı. siz diye hitap edenleri çok daha özenle ve ilgiyle yanıtlıyorum, diğerlerine de siz diye hitap ediyorum. bunu göz önünde bulundurmayıp, sen diye geri dönüş olursa duruma göre ya son bir mesajla kestirip atıyorum ya da hiç cevap vermiyorum.

    sözlüğün yaş ortalaması muhtemelen yirmi beşten düşük. herkesi kendi yaşında farz edip, tanımadığı birisine ilk hitabında sen diyebilme pervasızlığında olabilen görgüsüzler ve saygısızlar oldukça çok. yine de pırıl pırıl, düzgün, saygılı insanlar da var ve ne mutlu ki hep de olacaklar.
hesabın var mı? giriş yap