• başarı hikayelerini seven bireyler için köşede kalmış filmlerden.akıcılık konusunda hiçbir sıkıntısı olmayan,vurucu denilen anlara ise nadiren başvurulan bir eser.
    yukarıda bahsedildiği gibi ağır misyonerlik içeriyor film,izlemeden önce bu konuda duyarlı insanlar dikkatli olmalı.
    --- spoiler ---
    takık komutanımızla sınırda karşılaştıkları sahne ise sadelik bakımından harikaydı.
    yakutistan'da geçen dönem, ek olarak şaman öğeleri filmin en renkli anlarıydı.
    --- spoiler ---
  • olağanüstü bir film!
    özellikle meraklısı için, kaçırılmaması gereken bir yapıt.

    ayrıca, önsezilerim beni yanıltmadı film gerçek bir hikayeden esinlenmiş.

    http://www.theapricity.com/…rom-siberian-death-camp
  • hitlerin zulmü bitmiş stalinin ki başlamış.savaş her zaman korkunçtur. mutlaka izleyin
  • gereğinden fazla misyonerlik içerdiğini düşündüğüm film. hatta filmden anladığım kadarıyla finansmanını yahudiler yapmış, hristiyanlar da destek olmuş ve komple müslümanlara giydirmişlerdir.

    ---spoiler---

    filmin bir sahnesinde hristiyan askerimiz camiye gidip dua eder ve bir yahudi onu takip edip camideyken evine davet eder. cami çıkışı sadece namaz kılan bir müslüman (sadece bir tane namaz kılan vardır zaten) bu almanı görür ve polise şikayet eder. (bkz: müslümanlar gambazdır)

    yahudi, alman askeri olduğunu bile bile yardım eder. evini polisler basar ve kalp krizi geçirirken son sözü olarak başındaki rus askere

    -ne olursa olsun yardım ederdim

    der.

    filmin son kavuşma sahnesini de kilise de yaparak bence misyonerlik faliyetini tamamlamıştır
  • josef martin bauer’ın aynı isimli kitabından uyarlanan ve cornelius rost adlı bir alman subayının gerçek hayat hikâyesinden esinlenerek çekilmiş film, sibirya’nın doğusundaki bir çalışma kampından kaçıp binlerce kilometrelik rus topraklarından geçerek evine varmak için mücadele eden bir adamın destansı hayatta kalma macerasını anlatıyor. sibirya’daki çalışma kamplarından ölümü göze alarak yıllarca süren tehlikeli yolculuklarla kaçıp kurtulan bir kısmı türk onlarca savaş esirinin varlığı tarihi bir gerçekken filmde anlatılan hikâyenin tutarlılığını sorgulamak çok doğru olmamakla beraber filmin kurgusundaki son derece rahatsız edici mantık hataları ve abartılı anlatıma sadece yönetmenin acemiliği gözüyle bakmak gerekiyor. zira yönetmen elindeki iyi malzemeyi maalesef son derece kötü kullanmış. her şeyden önce olayların önem sıralamasıyla paralel yürümeyen zamanlama konusundaki dengesizlik çok göze batıyor filmde. çok gerekli ve üzerinde durulması gereken konuların alelacele geçiştirildiği filmde bazı sahneler gereksizce uzatılmış çünkü. öte yandan hiç gereği yokken sırf heyecan olsun diye yer verilen acemice ayrıntılardan kaynaklanan mantık hataları filmin inandırıcılığını ciddi anlamda zedeliyor. yetmezmiş gibi mesaj verme kaygısıyla araya sokuşturulan sekanslar da filmin bütünlüğü içinde bir hayli sırıtıyor. izlediğim ama beğenmediğim filmleri paylaşmıyorum çoğunlukla. ancak beni çok etkilemeyen bu filme, aksayan kurgusuna rağmen gerek hikâyesinin altında yatan gerçek olaylara ışık tutması bakımından gerekse her türden izleyicinin keyif alacağı akıcı anlatısına istinaden şans verilebileceğini düşünüyorum.
  • begenmedigim, sacmaliklarla dolu bir film. youtube uzerinden ingilizce altyazili olarak izlenebilir:

    https://www.youtube.com/…atch?v=vbycubwajwa&t=6333s
  • ıı. dünya savaşı sırasında asker olan clemens forell, savaş suçlusu olarak sibirya'nın doğusundaki çalışma kampına yollanır. 4 yıl kadar orda kaldıktan sonra (1949) karısına ve çocuklarına dönmek için kamptan kaçmaya çalışır. kimi zaman trenle, botla ama çoğunlukla yürüyerek doğadan ve insanlardan kaynaklanan tehlikelerle dolu bu yolculuğunda asla bir sonraki adımının son olmadığını bilmeyerek tek amacı ailesine yuvasına dönmektir
  • film olsun kitabı olsun beni benden alan yapıtlardır. filmde bazı hatalar mevcut fakat okadar akıcı ve insanı bağlıyorki unutuyorsunuz. clemens abimizin her şeyi alt edip ailesine kavuşmak için gösterdiği çaba paha biçilemez. oturun okuyun ve izleyin. kaçırmayın derim.
  • yer yer abartı var yahudiyi iyi müslümanı kötü gösterme hemde 2.dunya savaşı zamanı yahudilerle almanlarin birbirlerini hic sevmediği dönem, ama filmin konusu güzel akıcı ara sıra insana özgürlük yolu filmini anımsatıyor.
  • hayatımın en güzel dönemleri 2005 2006 civarı doğup büyüyüp çocukluğun geçtiği evde ailemle bir bulgar kanalında rusça dublajlısını bulgarca alt yazılı halde izlemiştik tabii ben pek bir şey anlayamamıştım ama bu yaşıma kadar sadece tek bir sahnesini (buz çölünün ortasında bir fidan görüp ağladığı sahne)* hatırlamama rağmen hayatımda izlediğim en iyi filmler arasına sokmuştum bile. o sahne çocukluğuma doğup büyüdüğüm sıcak evime hala bir aile olduğumuz günlere dair çok özel bir anıydı. geçen gün annemle eski hatıralardan konuşurken bu filmin konusu açıldı. ikimizinde tek bir sahnesini hatırlamamıza rağmen dakikalarca konuştuk. bugün tekrardan o günleri yad etmek için bu filmi aramaya karar verdim. sovyetler birliği, 2. dünya savaşı, hapishaneden kaçış, sovyet kampından kaçış konulu onlarca film arasından sonunda bulabildim. evet 12 yıl önce bir bulgar kanalında izlediğim o filmi bir yetişkin olarak tekrardan izleyebildim.

    --- spoiler ---

    2001 yapımı olması ve bir çok mantık hatası bulundurmasına rağmen filmde insanı kendine çeken bir şey var. insan kendini sürekli ana karakter gibi tetikte hissediyor. özellikle köprüde teğmenin clemens kardeşimizin yolunu kestiği sahnede teğmen'e sövsem mi takdir mi etsem bilemedim.neyse o kendini takdir etti zaten. doktor, senjor, çekik gözlü akrabalarımız, yahudi abi hatta argish (husky) bile ölümüne bu adama yardım etmeleri vay anasını dünyanın en iyi insanlarının %50'si bu adama denk geldi diyebilirsiniz. hatta sonunda da iran'da karakola çağırılan alman diplomatında adamın amcası çıkması yola çıkmadan önce harry potter'da profesor slughorn'un verdiği sıvı şanstan mı içtin kardeşim de diyebilirsiniz ama böyle birazcık toz pembe bir senaryo olması şahsen benim çok hoşuma gitti.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap