• öyle bir sokak ki, bu
    her köşede bir kadın;
    geçene, öz yolcusu
    gibi bakar... anladın...

    ve kalbin sana sorar:
    bakıp geçmekte ne var?
    sen de her insan kadar
    onlara aşinaydın...

    - necip fazıl kısakürek -
  • çocukken içerisi saydığımız yer. dışarı çıkmak istemezdik hiç.
  • 80lerin sonlarında yayımlanan, pek çok sayısı toplatılan, sonunda da ne yazık ki kapanan, nitelikli sol dergi
  • geceleri kadınlara kapalı harita parçası.
  • yıllar sonra o sokaktan geçerken, sadece en çok sevdiğin adam mı gelecek aklına, en uzun sevdiğin mi?

    ölürken anlayacaksın.
  • doğup büyüdüğüm sokak cebelavi'nin sokağına çok benziyor; zaman içinde çok şey değişti ama bir tek sokağa hakim olan gelenekler değişmedi.

    bunun yanında yozlaşan şeyler de oldu; örneğin evlerin kapısına oturup sigara içen çocuklar ceplerinden sarkan sustalılar taşımaya başladı ve içtikleri gazozun şişesini yanlarında götürmeyip evlerin kapısına -o iğrenç balgamlarıyla birlikte- bırakır oldu.

    yozlaşmanın, "önce ekmekler bozuldu" cümlesinden daha iyi bir tanımı yapılamaz ama ben kendi sokağımda, zaman içinde, yavaş yavaş tanık oldum buna. doğup yürüyen her nesil, bir öncekinden daha saygısız oldu; beklenen büyüklerin karşısında sigara içmemeleri değil, ait oldukları topluluğa gösterecekleri küçük bir saygı kırıntısıydı. gençliğin verdiği asilikle başıbozukluğu harmanlayıp, eğitimsizliğin kolay olduğu kadar makul bir değer olduğunu da düşünmeye başladılar.

    piç kuruları.
  • biyi bandele'nin kitabı. john berger kitap için "göz kamaştırıcı özgünlükte bir roman... aşkın tutsaklığına ve özgürlüğüne denk bir okuma serüveni" demiştir.
  • şehrin odaları.
  • hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka
    keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

    cemal süreya, eşdeğeriyle yan
  • sokak, şimdiki çocukların güneşin altında saatlerce mal gibi gezinip amaçsızca zamanı harcayamadığı, düşüp düşüp dizlerini yara bere içinde bırakamadığı, tüftüf olsun telli araba olsun bir takım fakir avuntusu oyunların keyfine varamadığı kullanılmayan bir alandır. halbuse bizim zamanımızda öyle miydi tey tey. sevdasından eve girmeyi reddedip öğle yemeklerinden mahrum kaldığımızdan kemiklerimiz gelişmedi belki. belki çatallık aramak için tırmandığı ağaçtan, bahçenin sahibi geldi diye panikle inmeye çalışırken düşüp kalıcı hasarlar kaldı bazılarımızda ama hayata hazırladı lan bizi sokak dediğin şey. bak şimdiki veletlere, tıkılmışlar evlerine, varsa yoksa internet, pileysiteyşın gibi saçmalıklarla zaman öldürüyolar. hiç zevkli değil ki onlar bence. bok gibiler, bokuma benzer hepsi. dekman nerde kaantır sıtrayk nerde lan! hiç de güzel değil bence. almışlar önlerine kılavyeleri her bi sikime hemen ulaşıyolar, halbuse biz bir şeyi öğrenmek için ter akıtırdık, emek harcardık ulan! hazıra konmak kolay tabi pisler :( sorsan eriği manavların tezgahlarında üretilen bişey zanneder bunlar. oysa biz dalından yerdik be hey gidinin. eriğe dalarken yakalana yakalana geliştirdik bacak kaslarımızı. fuleli koşuları bahçe sahiplerinin amansız takiplerinden kurtulurken geliştirdik. coyistiğin butonlarıyla değil, bizzat kendi raket gibi sağ ayağımızla çektik şutlarımızı. seksenler mis gibiydi oğlum diyim ben size. şimdi hiç güzel değil bence.

    yeni nesiller bence vakit geç olmadan hemen çıkın sokağa! çıkın gezin tozun lan, az biz de oynayalım şu pileysiteyşınla! oturdunuz kalkmak bilmiyonuz amına koyim başından :(
hesabın var mı? giriş yap