• var bu gördüm ve her hafta görmeye devam ediyorum. efendim benim işim malum, hergece yüzlerce insanı mutlu edip göndermek tabiki bu ütopya ve insanın bir anda cinnet geçirmesi an meselesi. oturduğu yeri beğenmeyenler, yemeği beğenmeyenler neyse liste uzar gider ama bu problemleri daha dogrusu hayata karşı umut veren detaylar yaratan insanlar var.
    tahir amca ve eşi. kaç yaşında olmalılar sanırım ikiside 70'lere yakın.
    her hafta gelirler ve tam bir senedir birbirlerine bakmadan yemek yediklerini görmedim. teyze guzel mi yooo değil hatta gençken de değilmiş, amca yakışıklı mi bence şimdi dede sevimliliği var. tahir amca, her yemekte özellikle eşi istediği için cam kenarı yer tercih eder, kiyamam geçen gün biraz nezle olmuş da sicak yer diye tutturdu tabiki hemen sıcak yere aldık.
    her seferinde demeyeyim ama genelde çiçek alır veya ufak tefek yoldan geçenlerin sattığı saçma oyuncaklardan.
    iki duble rakıyı karşılıklı içerler, sohbet ede ede, kosturmadan ve etrafla ilgilenmeden. sanırım çocukları yok ya da yurtdışında bilemedim.
    sonsuz aşk böyle bir şey, kim nederse desin karşındaki insana hep ayni değeri lazım olduğu için değil sevdigin ve içinden geldiği için vermek.
    vaktim veya fırsatım olsa bir gün masalarina oturup sormak isterim "sizin sirriniz ne" diye.
    bakın, şimdi bana " ama şehir hayatı, ama herkes böyle" falan açıklamaları ile gelmeyin çünkü çift masaya oturduğu andan itibaren yaklaşık iki dakika içinde profilini beden diliyle çözüyoruz ve inanın birbirine hala sevgi, saygı ve aşk duyan insanların beden dilleri çok daha dingin ve o aura denen şey ortak.
    o masaya oturan insanların karşısındakini hangi amaçla oraya oturttuğu, ilişkinin devam edip etmeyecegini veya birine duydukları aşkı veya sevgiyi anında anlıyor insan.
    ve evet sonsuz aşk var, kesin bilgi sadece biraz inanç ve karşı tarafın sizinle neden beraber olduğunu anlayacak kadar analitik zeka lazım.
    ve umarım, tahir amca ve eşi daha uzun yıllar böyle gelir giderler.
    bugün pazar, mesela bir çift var çocukluk aşkı bu gece kesin gelirler yemeğe.
    hadi kaçtım ben .
  • fahriye evcen ve murat yıldırım'ın başrolde oynadıkları film. o kadar kötü ki, fragmanına bile dayanamıyorum.

    --- spoiler ---

    -adamın uçağı mı varmış?
    +ne diyorsun, adası bile var.
    --- spoiler ---

    sıradan insanların aşkı tutmuyor mu yani, nedir, anlamıyorum, biri çok zengin doktor, diğeri temizlikçi kadın. ya bana çok yapmacık geliyor, ya da hakikaten öyle. e sonra külkedisi diyaloglarına maruz kalmak filan. bit artık.
  • gurbette, ailemden uzakta izlediğim ilk film.

    beklediğimden güzel bir film.

    herkese öneririm.
  • para için yapmayacağı kalmayacak, gözü uçakla, adayla ışıldayan, parası olduğu sürece karşısındaki erkeğe aşık rolü yapabilen bir karıyla, onu seviyor gibi yapıp, sırf hayatına bir değişiklik katmak için aşıkmış gibi davranan bir herifin arasında geçen iğrenç, çıkar ilişkilerine dayanan bir şeyi aşk diyen sunan bir vizyon darlığının sonucu ortaya çıkmış bir video. film demeye dilim varmıyor, inanın. izlemedim tabii ki, çarçur edecek 2 saatim olduğu zaman uyumayı tercih ediyorum. bizdeki fragmanlar da maşallah koca filmi sıksan ortaya ancak çıkacak 2-3 görüntüden ibaret olduğu için fragmanı izleyince tüm filmi izlemiş gibi oldum.

    şimdi, bu filmi ne kadar kötülesek, yerin dibine soksak azdır ama asla zaytung gibi güzel dalga geçemeyiz, o yüzden sözü ona bırakalım:

    sonsuz aşk

    fahriye evcen öyle bir toz aldı ki!!!

    bu hafta vasat filmlerle de hayatı sorgulayabileceğimizi öğreneceğiz. sonsuz aşk filminde fahriye evcen, hayatta her anın tadını çıkarmak gerektiğini üstüne basa basa söyleyecek ve yeni temizlenen yerlerin üstüne basılmaması konusunda uyaracak. vizyon bu hafta "fazla sorgulamayın kafayı yersiniz" diyor.

    külkedisi masalı mı, hizmetçi fantezisi mi?..

    yönetmenliği ahmet katıksız üstleniyor. senarist ise, aynı zamanda yönetmenin eşi olan, 3 sene önce vizyona giren güzel film köksüz'ü yazıp yöneten deniz akçay katıksız. karı koca filmi yazıp yönetmişler, sinema salonlarına misafir gelen çiftlere ikram edip "beğendiniz mi?" diye soruyorlar.

    peki baş rollerde kimler var? magazin programlarında, uzman olmayan kişilerin burnuna bakıp estetik mi diye tartışmasından ve gülüşü güzel olduğu için sürekli ağzını açarak gülmesinden bildiğimiz fahriye evcen var. bir de, bazıları yakışıklı bulurken bazılarının "sen o suratın duş başlığındaki, çaydanlıktaki yansımasını gör de öyle karar ver, yakışıklı mı?" dediği murat yıldırım.

    durumu ne eleştirmen bey?

    film, başarısını beynine ve hastaların beynine borçlu beyin cerrahı can (m. yıldırım) ile kendi halinde bir temizlikçi olan ve can’ın orta sınıf evinin tozunu başarıyla alan zeynep (f. evcen) arasındaki aşktan oluşuyor. can, kendi kısmetini kapatmak için zeynep'e sevgilisi süsü verip bir davete götürüyor, sonra bunlar gerçekten sevgili oluyor. romantik komedi gibi başlayan film, beyin tümörü repliklerini duymamızla beraber romantik iştahımızı kaçırıyor. masalsı öykü -murat yıldırım balo gecesi süpürge hortumuna dönüşecek diye beklerken- yeşilçam melodramına dönüşüyor.

    çiftler arası yakınlaşma da, bir yeşilçam aile filmi gibi, belli bir seviyede... sanki nişanlı çiftin arasında görümce sokulmuş gibi çok yakınlaşamıyorlar, dudaklar 1-2 kez değiyor, sahne kararıyor. filmin galasında, fahriye ve murat sevgilileriyle izlerken sorun çıkmasın istenmiş galiba.

    fazla mı geldi?

    dramı, künefe peyniri gibi uzayan bu filme 114 dakika fazla geliyor. süreyi doldurmak için f. evcen daha fazla ağız aça aça gülmek ve elinde süpürgeyle sürekli "ânı yaşa" mesajı vermek zorunda kalırken; m. yıldırım da hastanenin 'beyin işleri' whatsapp grubuyla durmadan uğraşıp yoğunmuş izlenimi veriyor. film ille de uzayıp esneyecekse, tatil kaçamağı sahneleri uzayabilirdi; en az bi' uçak bileti-tur reklamı kadar hoştu o bölümler... arnavut kaldırım taş sokaklar, açık mavi tonlu mekanlar tatil hormonlarımızı harekete geçirmişti ne güzel...

    melodramdan fazlası, ciddi bir film yapmak isteniyorsa da beyin cerrahisine dair daha çok bilgi verilebilirdi. beyin ameliyatı yapılıyorsa o beynin içine izleyici de girmeliydi! makasa-cımbıza benzeyen, bilmediğimiz aletlerle kaş alır gibi beyin ameliyatı göstermek yerine. beyin kıvrımlarına zoom yapılabilirdi. aranızda, yakın çekimde f. evcen dudağı, m. yıldırım burnu görmek isteyenler fazladır belki ama bence bu da önemli.
  • çok çok kötü bir film. senarist yönetmen acilen piyasadan çekilmeli.
  • uyuduğum film. evde bedava uyumak varken para verip uyudum. keşke power rangers'a girseydim, en azından çocukluğumu yad ederdim.
  • abi filmin tarzı belli, konusu ve oyuncuları da belli. o zaman niye izlemeye para verip gidiyorsun?
    recep ivedik'i sevmiyorum deyip ilk 3'te beğenmeyip 4.yü de sinemada izlemekten farkı ne?
    bence biraz mantık işi davranın ya da yakınmayın.
  • çokta bok atılacak kadar kötü olmayan, ortalamanın üstünde bir film. gidip izlenilir.
  • tam adi sonsuz incir ask receli olan film yagmur sonrasi toprak kokusu sendin askim.tam anlamiyla kliseden kliseye kliseye kosmus.bir adet dream pixie girl ve bolca sen cerrahsin tanri değil geyiği.--- spoiler ---
    modern peri masali gibi baslayip sonrasinda bu yetmez deyip ben aslinda hastayim demagojisiyle devam eden kacinci film bu acaba.filmin ilk yarisi romantik komedi ikinci yarisi dram(sı)
    p.s. murat yildirim ne guzel agliyor oyle beni duygulandiran tek sahne can'in ameliyattan cikip agladigi sahne.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap