• son yıllarda arttığı görülen, kendini hem hakim, hem savcı olarak konumlandıran kişiler tarafından gerçekleştirilen eylemdir.

    1)herkesin savunma hakkı vardır. bir kişi hangi suçu işlerse işlesin kendini savunma hakkı verilmeden suçlu ilan edilemez çünkü yaşanan olayın başka türlü gerçekleşmiş olma olasılığı vardır. sosyal medyada yapılan suçlamalarda genellikle suçlanan kişinin fotoğrafı ve itham ediliği suç dolaşıma sokularak kişi kesin suçlu ilan ediliyor.

    2) sosyal medyada yapılan ithamlar yeterli delil sunulmasa dahi; insanların kendilerini duyarlı olarak gösterme çabası ile birlikte sosyal medyada genel kabul haline gelebiliyor. gerçek duyarlılık masumiyet karinesine bağlı kalarak, hakkında mahkumiyet olmayan birini kesin suçlu ilan etmeme sağduyusunu göstermektir.

    3)bir kişinin cinsiyeti, dini, dili, ırkı; suçlu olduğunu kanıtlamaz. benzer şekilde, birini suçlayan kişinin cinsiyeti, dini, dili, ırkı; yaptığı suçlamada haklı olduğunu kanıtlamaz. "kadının beyanı esastır" gibi bir ilke koyarak ve bu ilkeyi sosyal medyada kendince yorumlayarak birini delil göstermeksizin kesin suçlu ilan etmek son derece yanlıştır.

    4)birini yüz kızartıcı bir suçlama ile kamuoyu önünde teşhir etmek suretiyle linç ettirmek bir cezalandırma yöntemidir. hiç kimse bir başkasına (gerçekten suçlu olsa dahi) ceza verme yetkisine sahip değildir. bunu sadece yasalara dayanarak mahkemeler yapabilir.

    son dönemde asılsız suçlamalar ile sosyal medyada linç edilen yada sosyal medyada linç edilmek ile tehtit edilen insanların haberlerini okudum. bu bana sosyal medyada özellikle taciz gibi yüz kızartıcı suçlar üzerinden gelişen linç kültürünün nasıl kötü sonuçları olabileceğini düşündürttü. umarım insanlar bu konuda daha duyarlı olur.
hesabın var mı? giriş yap