• ekseriyetle, sözlükçülerin cünüpken başlarından geçen olaylar.
  • yıl 2006, akaşa yayınlarından çıkan kryon seri kitaplarını okuyorum. kitapta şöyle bir ifade var "yollarınızda kristaller bulacaksınız". kitabı sevgiliye sesli okuduğum için başlıyoruz yorum yapmaya. acaba gerçek kristaller mi bulunacak yoksa öyle olaylar olacak ki sen onları doğruda giitiğini anlatan kristaller gibi mi göreceksin yoksa şöyle mi, yoksa böyle mi... neyse bir yere varamıyoruz haliyle. ertesi gün bostancıya emekli sandığına bir işimi halletmeye gidiyorum. dolmuştan inip, caddeyi geçip sokağa dalıyorum. bir kaç adım attıktan sonra ayağımın altında bir sertlik hissedip duruyorum ve gözlerime inanamıyorum. zira elime aldığım sertlik bir kristal. muhtemelen ev taşıyan birinin avizesinden düşen bir tane. ama ben mesajı alıyorum." yollarımızda kristaller" buluyoruz reel olarak..
  • sabah bi baktım duvar saati durmuş o cırcırcır sesi kesilmişti, acaba pili mi bitti dedim ama yok saat bozulmuş. madem bozuldu biraz kurcalayayım belki çalışır dedim. orasını burasını parmakladım ama çalışmadı. bende yeni birşeyleri parçalamanın zevkiyle saati parça pinçik edip çöpe attım. yarın sabah oldu ssate baktım sekizi çeyrek dur bi dakika yaa o da ne dün parçaladığım saat duvarda ve çalışıyor. gözlerimi kapatıp tekrar açıyorum. nasıl olur yoksa kafayı mı yedim. bi gidip çay koyim. *
  • yıllar önce. gördüğüm hiçbir rüyayı hatırlamam, ama o gün hatırlıyordum niyeyse. rüyamda barış manço öldü dedi biri, yüzü gözümün önünde. uyandım, uyuyamadım (rüyanın etkisi değil, uyanınca bir daha uyuyamama sendromu)
    gözlerimi ovuşturarak kalktım yataktan, aşağıya inip televizonu açtım. "barış manço'yu kaybettik"
    iyi ki gördüğüm diğer rüyaları hatırlamıyorum.
  • ya ben cin gördüm de anlatıp da sizi sıkmak istemiyorum
  • bir deste kağıttan nedenini bilmemekle birlikte dört arkadaş kart çektik. en küçük çeken birşey yapacak. dördümüzde destenin değişik yerlerinden kartları çektik ve aynı anda açtık.
    o da ne! hepimiz 4 çekmişiz...
  • geceleri sokakta yürürken, yaklaştığım sokak lambaları birer birer sönüyor. daha hiç atlamadı.
  • memleketten getirdiğim bal kavonozunu ev arkadaşımın üst rafa koyduğunu gördüm ve bunu aşağıya biyere koyalım şimdi deprem falan olur bi de bunla uğraşırız dedim. sabah kalktığımda haberlerde deprem olduğunu görmemle beraber tırstım sevgili sözlük. bu da böyle bir anımdır.
  • bazen sokakta yürürken altından geçtiğim sokak lambaları teker teker yanıyor. kendimi michael jackson zannediyorum.
  • efendim bizde olay çok. şimdi paylaşacağım olay sevgilinin doğumu ile ilgili. bundan çok yıllar önce, evli , mutlu ve bir çocuğu olan kayınvalidem ablasını ziyarete adapazarına gidiyor. ablası da evli ama çocuğu yok. karı koca o zamanda aşık olarak binbir zorlukla evlenmişler ve bu evliliği taçlandıracak bir çocukları olsun istiyorlar. neyse bunlar hoşbeşten sonra sıcak bir yaz günü, öğlen uykusuna yatıyorlar ve kayınvalidem uykusunda ak sakallı, ak saçlı nur yüzlü bir ihtiyar görüyor ve hemen ellerine bakıyor. ellerine bakınca anlıyor ki, gelen zat-ı muhterem hızır. rivayet o ki hızır 6 parmaklı olurmuş. kayınvalidem telaşla ablasına bağırıyor;

    -" abla koş, koş ..hızır geldi, çocuk iste"

    hızır ise hiç aldırmadan 3 kere üst üste bir isim söylüyor ve geldiği gibi kayboluyor. söylediği isim kızlara da erkeklere de konulabilecek içinde gül geçen bir isim.
    kayınvalidem uyanıyor, telaşla ablasına gidiyor ve rüyayı anlatıyor. ve bunun bir müjde olduğunu, yakında bir bebeği olabileceğini ve bebeğe mutlaka hızırın söylediği ismi takmasını ısrarla söylüyor.

    aradan 2 ay geçiyor ve ablası arayıp bebek müjdesini verince, kayınvallidem ismi hatırlatıyor. neyse zamanı gelince bebek doğuyor ama eşinin isteği üzerine maalesef başka bir isim konuluyor. gel zaman git zaman ablası yeniden bir bebek müjdesi veriyor. kayınvalidem yine hatırlatıyor hızırın söylediği ismi. bir iki ay sonra kendisi de hamile olduğunu öğreniyor. ablası doğum yapıyor ve yine başka bir isim koyuluyor. kayınvalidem kesin kararlı, hızırın söylediği ismi artık el mecbur kendisi koyacak. ve bebek, yani şimdi sevgili olan yakışıklı, hızırın söylediğini doğrularcasına tam hıdırellez günü, ortalık misler gibi gül kokarken dünyaya teşrif ediyor.

    edit: hızırın söylediği isim güllü bir isim
hesabın var mı? giriş yap