• evde çalışma masam olmadığından ve düzeni tertibi sevdiğimden printerı ütü odasındaki havlu-nevresim dolabına sokarım. çıktı alacağım zaman çıkartıp yemek masasının üstündeki bilgisayara bağlarım, işim bitince geri dolaba kaldırırım. genelde her gün çıktı alırım. sado mazo oyunlardan hoşlanırım.
  • yemek yaparken kedime bone takarım. yoksa üstüne yemek kokusu siner. bilirsin işte, kızartma kokusu, kıymalı patates v.s.
  • çantamda mutlaka bir defter bulundururum ve gün arasında ya da sonunda soluklanmak, bazen sadece yazmak için bir kafeye girdiğimde yeşil çayımı alır ve yazarım: hislerimi, gün içinde yaptıklarımı, bir sonraki gün yapılacakları, varsa aksayan işleri, dersleri.. kendimi dinlerim yazarken.

    bu benim yaşantımda çok anlamlı ve keyifli; çünkü günün koşturmacası akabinde yazabilmem, artık kendimle başbaşa kalabilmem demek. işime, aileme, arkadaşıma, dostuma herkese ayıracak bir zaman bulabilirken ben, kendimi unutuyorum yazmadığım zamanlar. işlerim aksıyor, yeme düzenim bozuluyor, hayatımın ritminde bi dalgalanmalar, kendime yabancıyım. bi asabiyet, bi ne yapacağını bilememeler, düzensiz uykular savruk günler geceler. ee hayır ama! ben buna izin verir miyim?

    düzenli yazmak beni güzelleştiren, elif yapan belki de. işimi güzel yapmamın, çözüm yollarını çabuk bulmamın, keyfimin, kendimi iyi hissetmemin, güçlü olmamın sebebi. ne istediğimi iyi biliyorum ve farkındayım. ben böyle mutluyum.
  • -misafirliğe gittiğimiz evde gitar görürsem kurcalamadan duramam.
    -üniversiteden arkadaşlarla bir araya gelirsem hemen bir halı saha maçı organizasyonuna girişirim.
    -izmire gidersem deu de bir tur atarım odak cafe olsun hasan ağa bahçesi olsun gezerim.
    -alsancakta dolaşmayı severim.
    -bazen efkârlanırım şiir yazmaya çalışırım elime yüzüme bulaştırırım ama yinede sözlükçülerle paylaşırım.
    -kendi entryime şukela basmaya çalışırım ama yapamayınca yeniden şiir efkârı basar hüzünlenirim.
  • 12 saat uyuyup diğer 12 saati hunharca harcamak.

    (bkz: aylak adam)
  • evden bir haftadan uzun süre dönmemek üzere ayrılıyorsam, kapıyı kapatmadan boş eve "görüşürüz ev" seslenirim. dönüşte de kapıyı açtığımda "naber ev" derim.
  • sözlükçülerin karakterleri, yetişme biçimleri, bulundukları ortam vs ile şekillenerek hayatlarının birer parçası olmuş bağlarıdır.

    -ankara'ya gidersem dost kitapevine girip mutlaka bir tur atarım.
    -beer station'da birkaç tane bira içerim.
    -amin maalouf ve jean christophe grange kitaplarını severim.
    -tuvalete girdiğimde mutlaka bir mizah dergisi ararım.
    -bilgisayarı ilk açtığımda sözlüğe girip günün başlıklarına bakarım.
    -fantasy land'e girip bir street fighter oynarım. guile ile ayakta keserim ken in gözünün yaşına bakmam ağzına ağzına vururum.
  • evin boş olduğunu öğrendiğim neşeli günler, sade patates cipsinin üzerine çiğ köfte koyup yerim.
  • muhabbet kuşuna talim yaptırarak geçen akşamlar.
  • her akşam ölümü düşünürüm. likidite tuzağını sevmem. örneklem uzayına hakim olmak isterim. ilişmeyin yalnızlığıma.
hesabın var mı? giriş yap