• kumandayla kapat beni
  • stephen king'in body isimli kısa hikayesinden uyarlanmış, gerçekten de "işte yıllar önce böyle bir yaz geçirmiştik arkadaşlarla" tadı bakımından hearts in atlantis e benzetilebilecek film. plotla ilgili olmadığından spoiler olmayacağını düşündüğüm bir şey de var: kitapta yazmayı seven çocuk büyümüş ve yazar olmuştur. bir gün gazetede river phoenix'in oynadığı çocuğun öldüğünü okur. karısına ben süt almaya gidiyorum der. şehir dışına çıkıp yarım saat ağlar, sonra geri gelir. bence çok etkileyici..ama filme konsaydı aynı etkiyi yapar mıydı bilmem..
  • cocukkene izledigimde wil wheaton a ve riverphoenix e feci vurulmamı saglamisti bu film. 1 hafta evel tekrar izledim ve john cusack ın bile ne kadar tıfıl göründüğünü farkedip kendi kendime eğlendim.bi 10 yıl sonra tekrar izlense richard dreyfuss un bile ne kadar tıfıl durduğunu farketmemi saglayacak bu film...ve biliyorum ki 10 sene kadar sonra tekrar izleyeceğim. film durdugu yerde duruyor.kayıp cocuğun cesedi de hala o calıların arkasında bulunmayı beklemekte...biz ilerliyoruz..yaş gecip gidiyor.. evet bu fılm insanı böyle de hislendirir , üzer , kendin ve kayıp arkadaslıklar için ağlatır.
  • insanı sanırım hayatta sağlık hariç en çok iki şey üzüyor. birincisi bir yakınını kaybetmek, ikincisi ise özlem.
    bu film ikisini de anlatıyor. izlerken mutlu mu olsam, yoksa üzülsem mi karar veremiyorum. ama sanırım bu sizin karakterinizle alakalı bir şey. birini özlediğinizde onun artık olmadığına mı üzülürsünüz yoksa onunla geçirdiğiniz vakitleri anıp, mutlu mu olursunuz? bu size bağlı bir şey. optimizm vs pesimisizm
    bu film ilkerin ve ilklere olan özlemin filmidir benim için.
    ilk kez evden uzaklaşıp uzun bir gün geçirmek.
    ilk kez kendini dünyanın merkezinde hissetmek.
    ilk kez hayal gücünün sınırlarını zorlamak.
    ilk kez kendini bir şey sanmak...
    ilk kez oturup arkadaşınla erkek gibi karşılıklı dertleşmek.
    ilk yakılan sigara yemek sonrası tıpkı büyük adamlar gibi.
    ilk risk...
    ilk kez o günleri beraber yaşadığın arkadaşlarından birinin öldüğünü öğrenmek..
    ve ilk kez o günlere bir daha dönemeyeceğini fark etmek
    ve özlem...
    stand by me...
    bütün bunları bir filme sığdırmak istesem, bu kadarını yapamazdım ben.
  • john lennonınkiyle ben kinginkinin sözleri aynı olan şarkı.
  • filmin sonunda yazar der ki:
    --- spoiler ---
    "although i haven't seen him in more than ten years i know i'll miss him forever. i never had any friends later on like the ones i had when i was twelve. jesus, does anybody?"
    --- spoiler ---
    ... filmin sonunda donakalırsınız ve bir kez daha asla o yaşlardaki arkadaşlarınıza sahip olmadığınızın / olamayacağınızın farkına varır, burnunuzun ucundaki sızlamayı hissedersiniz...
  • ben e. king'in şarkısıydı bu galba,sonra da john lennon yorumladı
  • stephen king’in ‘the body (ceset)’ adlı romanından sinemaya uyarlanan (1986) son saniyesine kadar çocuk ruhunu muhteşem bir üslupla ortaya koyan merak ve ilgiyle izleyebileceğiniz bir başyapıt.

    çocuk dünyasını anlamak adına françois truffaut'ın "the 400 blows" filmiyle en yetkin yapıt olarak öne çıkmakta.

    bu filmi gözümde en değerli kılan tarafı ise çocukluğumuzun acı tatlı hatıralarını yeninden hüzünle anımsatmasıdır.büyürken gerçekten elimizden yavaş yavaş kayıp giden ama pek de farkında olmadığımız bir dönemdir bu 12-15 arası dönem.

    sanırız ki hiç gitmeyecek bir dönem.belki en masum ve günahsız içten şakalaşmalarımızı, üzüntülerimizi, sevinçlerimizi hesapsız kitapsız kendimizi olduğumuz gibi orataya koyabildiğimiz bir dönem olmasıdır bu çağı özel kılan .küskünlüklerimizin bile birkaç dakikayı geçmediği kırgınlıklarımızın hemen unutulabildiği sıcak samimi bir dönem olmasıdır.

    bu filmde karşımıza çıkan tam da bu. 4 akran çocuk ergenliğin gölgesinde ne kadar birbirlerinden farklı duygusal dünyalara sahip olsalar da yalansız, art niyetsiz, arkadaş olmayı başarmışlar.bugün de bir çok dostumuz, arkadaşımız var ama eksik olan şey sanırım bugün hayat o çocukken bildiğimiz hayat değil.
    yaşam savaşında hepimiz acımasız bir çarkın basit bir dişlisinden ibaretiz.

    yüreklerimiz katılaştı, bizle beraber büyüyen hayatın binbir numarasını görür olduk.yalanları, hesapları,çıkarları yaşarken masumiyetlerimizi saflıklarımızı yitirir olduk.king yine de şanslı hiç olmazsa elinde kalemi kendi çocukluğundan esinlenerek içini dökmüş.ya biz?
  • 1986 yapımı, 13-15 yaşında dört çocuğun, kaybolmuş bi arkadaşlarını ararken yaşadıklarını anlatan film, başrollerde river phoenix, will wheaton, corey feldman ve kiefer sutherland vardı, çocuk olmak ve dostlukla ilgili çekilmiş en güzel filmdir bu kanımca, ayrıca river phoenix'in ölümünden bi hafta sonra atv'de gösterildiğinde sonunda salya sümük ağlamama sebep olmuş film, tekrar tekrar izlenesi.
  • süreyi doldurmak için çekilmiş gereksiz beş saniyesi, 5 kelimelik repliği olmayan, dolu dolu bir film. 15 yıl içinde filmin kendisi değişmediğine göre seyredenin nasıl değiştiğini idrak ettiren film.
hesabın var mı? giriş yap