• (bkz: stoyacılar)
    (bkz: stoyacılık)
  • antik yunan'da köleliğe karşı gelmiş kişiler. adam gibi adamdırlar.
  • en önde gelen stoacı filozoflar kimlerdir?

    hangi zamanı konuştuğumuza bağlı. antik stoa edebiyatının yalnızca %1'i hayatta kalmıştır ve antik dönemde ünlü olan stoacılar, daha sonraki batı geleneğinde ünlü olan stoacılardan farklıdır.

    antik çağ

    antik dünya açısından, açık ara en önde gelen stoacı filozoflar;
    + kıbrıslı zenon: stoacılığın kurucusu

    + khrysippos: bazen stoacılığın babası ve mimarı olarak adlandırılır.
    chrysippus felsefe, mantık ve bilim üzerine yüzlerce kitap yazdı. belki de platon'dan ayrı olarak , tüm klasik greko-romen dünyasında muhtemelen en önde gelen ve etkili filozoftu (aristoteles elbette uzun vadede daha önemli hale geldi, ancak etkisi orta çağ'da daha fazla hissedildi).

    + bu dönemdeki diğer ünlü stoacılar, posidonius, panaitios, musonius rufus (romalı sokrates olarak bilinir) ve daha sonra epictetus'tur .

    ne yazık ki, bu eserlerin çoğu kaybolmuştur. profesyonel stoacı öğretmenlerden elimizdeki tek eksiksiz literatür, arian'ın epictetus'un söylemlerinin transkripsiyonu ve öğretmeni musonius rufus'un birkaç dersidir.

    batı geleneği

    + seneca: profesyonel bir stoacı öğretmen değildi ve zamanında ünlü bir devlet adamı olmasına rağmen, roma döneminde önde gelen bir stoacı olarak pek nitelendirilemezdi.

    + bizans geleneğinde, epiktetos korundu. matbaa sonrası latince çevirilerle batı geleneğinin tümünde kolaylıkla en önde gelen stoacı olmaya devam etti .

    + yunan geleneği, imparator marcus aurelius'un meditasyonlarını korumuştur.

    modern stoizm

    peki stoacılığı kimpopülerleştirdi?

    herkesin dandik sosyal medya hesaplarında, imla hatalarıyla dolu stoacı özlü sözleri neden sabahtan akşama kadar paylaştıklarını bilemiyorum tabii ama bugün kelimenin tam anlamıyla önde gelen bir stoacı olma iddiasında olan tek kişi, muhtemelen yeni stoacılığı, saygın bir modern felsefi teori olarak güncellemeyi ve geliştirmeyi amaçlayan massimo pigliucci'dir.
  • genelde optimistlere bardağın dolu tarafını gören kişiler denir. stoacı biri için ise bu yalnızca başlangıç noktası, ilk aşamadır. stoacı, bardağın boş değil yarı dolu kısmına ve hatta bu bardağın mevcudiyetine şükranlarını sunar. sonuçta bir bardak mevcuttur. kırılmış yahut çalınmış da olabilirdi. ve eğer stoacılıkta deneyimli ise bardak gurmeliğine girip ne kadar harika bir gereç olduğundan dem vurmayı da ihmal etmez. ilgili bardak hem ucuzdur hem de dayanıklıdır, içine ne konursa konsun tadı değişmez ve saydamlığı nedeniyle de içi dışı birdir.

    dolayısıyla stoacıları küçük çocuklara benzetebilirsiniz. her bardak onlar için farklı ve inanılmaz bir araçtır. sevinç ve hayret gibi yetileri körelmediğinden diğer herkes gibi "bardak işte bildiğin" veya "yarısı boş ise ne anlamı var bardağın" gibi tepkiler vermezler.

    onlar çocuklar gibi keyif almayı becerirler çünkü hiçbir şeyi kanıksamazlar. hayat, müthiş yeni ve hayret vericidir. odak noktası pesimist gibi olumsuza yönelik değildir. ayrıca ek bir not vermek gerekirse pollyannacılık da yapmazlar aslında çünkü olumsuzu yok saymak yerine olumlunun etkisini artırmak için kullanırlar.
    (bkz: olumsuzu canlandırma)
  • citiumlu zenon (mö 335-265) ile kıbrıs’ta başlamış atina, roma ve roma imparatorluğu’nun geri kalanına kadar yayılmıştır. stoacılık’ın, antik medeniyete büyük etkisi oldu.

    stoa aslında antik yunan mimarisinde üstü kapalı, sütunlardan oluşan galerilere verilen bir isim. bu felsefe de zenon’dan çıktığı için başlarda “zenonizm” olarak adlandırılsa da sonrasında bu düşüncenin bir kişiye ve onun kişiliğine indirgenmesinden korkuyorlar ve bu felsefenin öğretildiği yerler olan stoa adı felsefeye veriliyor.

    genelde ahlak üzerine görüşleriyle bilinmelerine rağmen, stoacılar’ın mantık, epistemoloji (bilgi felsefesi), metafizik ve doğa bilimleri üzerine de görüşleri vardı. stoacılar, yaşayan şeylerin edilgen madde ve pneuma (ruh) dedikleri etken bir kuvvetten oluştuğuna inandılar. tanrı’yı, katı doğa kanunlarına göre dünyayı evrimleştiren ve değiştiren zeki bir tasarımcı olarak tanımladılar.

    stoaizmin tarihi m.ö 300’lü yıllara atina’ya dayanıyor. o dönemde zengin bir tüccar olan zenon, bir gemi kazası geçiriyor ve sahip olduğu her şey, tüm çalışmaları ve reçeteleri kazayla birlikte yok oluyor. elbette ilk yaptığı bunların neden onun başına geldiğini sorgulamak oluyor. bu sorunun cevabını ararken kendini kitaplara veriyor. bu süreçte sokrates‘in kitaplarından çok etkileniyor. sonucunda ise başına gelen her şeyi büyük bir sakinlikle kabullenmeyi seçiyor. bir kaza olduğunu ve elinde olmayan sebeplerle bunu yaşadığını kabul ettiğinde çok daha iyi hissediyor kendini. üzülmesinin sebebinin ise onun bu kazaya yüklediği anlam olduğunu anlıyor. bu düşüncenin onu ne kadar özgürleştirdiğini fark ettiğinde başkalarına da dersler vermeye başlıyor. işte stoa felsefesi böyle doğuyor.

    stoacılar için en önemli mesele, bir kişinin nasıl yaşaması gerektiğidir. cevapları ise kişinin mutluluğu –yunanca’da eudaimonia– araması gerektiği, şeklindedir. peki ama mutluluk nedir? stoacılar için mutluluk, “ruhun mükemmel bir faaliyetiydi” ki, bu da ancak erdemli, cesur, uyumlu ve sabırlı olmakla mümkündü. zenginlik, şöhret ve sağlık gibi şeyleri arzulamanın akla uygun olduğuna, ama mutluluğun aslında onlara sahip olmakla bir ilgisi olmadığına inandılar. gerçekte stoacılar, tümüyle erdemli bir kişinin, fiziken iyi durumda olup olmadığına aldırmaksızın mutlu olabileceğine inandılar. kişi, kendisine eziyet edilirken bile mutlu olabilirdi.
  • "başınıza ne gelirse gelsin, hangi olumsuzluklarla karşılaşırsanız karşılaşın, iyi tarafından bakın" diyorlar. polyannacılık da denilebilir. kontrol edemeyeceğimiz şeylerin bizi mutsuz etmemesi gerektiğine inanırlar, insanın kontrol edebildiğine odaklanması gerektiğini söylerler.
  • ben stoacı değilim ama adamların olayı dinletimiş be ya alırmış ekürilerinide otururlarmış meydanda bizim bu günkü köy kahvesi edasında anlatırlarmış ta anlatırlarmış
  • (bkz: stoacılık)
  • sarsılmazlığın peşinde at koşturmuşlardır.
  • i.ö 300 civarında atina’da ortaya çıkan felsefe... temellerini aslen kıbrıs’lı olup bir deniz kazasından sonra atina’ya taşınan zenon atmıştır. zenon kendini dinlemeye gelenleri sütunlu bir yolda topladığı için helence “sütunlu yol” anlamına gelen stoa ismiyle anılmışlardır. stoacılık sonradan roma kültüründe önemli rol oynamıştır.

    stoacılar bütün insanların aynı dünya aklından pay aldığını öne sürerler. doğal hak bütün insanlar için geçerlidir, köleler için de. insan topluluğunun önemini vurgularlar. ayrıca doğal süreçlerin (hastalık ve ölüm) doğanın değişmez yasalarına göre gerçekleştiğini vurgularlar. insanın kendi kaderiyle barışması gerekir. hiçbir şey rastlantı eseri değildir. her şey zorunlu olarak gerçekleşir ve kader gelip kapıyı çaldığında yakınmak pek bir işe yaramaz. insan yaşamındaki mutlu durumları da sakin bir biçimde karşılamalıdır.

    stoacılar arasından devlet adamları da çıkmıştır; roma imparatoru marcus aurelius (i.s. 121-180) bunlardan biridir. daha sonra hatip, filozof ve politikacı olan cicero (i.ö. 106-43) gelir. cicero bireysel insanı merkeze yerleştiren bir dünya görüşünü anlatmak üzere “hümanizm” sözcüğünü ortaya atmıştır. bir başka stoacı olan seneca (i.ö. 4-i.s. 65) ise bunlardan bir kaç yıl sonra insan için insanın kutsal olduğunu yazdı. bu deyiş o günden sonra hümanizmin sloganı olmuştur.
hesabın var mı? giriş yap