• <ukte>sungu capan</ukte>
    cumhuriyet gazetesinin sinema elestirmeni. roll ve post expressde de yazilari cikmisti.
    eskiden cok iyi bir sinema yazari oldugunu dusunurdum. okumayali epey oldugu icin, "simdiki zaman" yazilari hakkinda bir fikir beyan etmeyeyim..
  • çok keyifli bir sinema yazari. pek sicak, pek candan. seviyorum çok.
  • bu hafta başında (7 ocak 2013) cumhuriyet gazetesideki köşesine son verilmiş, ancak kültür servisi şefi celal üster'in yönetim kuruluna baskısıyla yazılarına devam edecek gibi görünen usta sinema yazar ve eleştirmeni.

    özellikle de o hafta gösterime bir avrupa filmi giriyorsa kendisine ayrılan tam sayfanın yarısında bu filme yer verir, size de haliyle salona gitmek düşer.
  • bu yıl 50. antalya altın portakal film festivali'nde atilla dorsay, engin ayça ile birlikte siyad jürisinde görev yapacak kurt sinema eleştirmeni.
  • 70'li yıllarda e yayınları'nın şiir dizisinin kapaklarını düzenleyen isim.
  • filmlerin süpriz sonlarını açıklayan sinema yazarı.
  • iyi mi kötü mü yazdığına bir türlü karar veremediğim sinema eleştirmeni. kendisini düzenli okurum. bazen çok iyi analizlerle karşılaşırım ve notlar alırım. bazen de bu işe yeni başlamış ukala çaylakların yorumlarını okuyorum, izlenimine kapılırım. çoğu zaman haksızlık yaptığımın farkında olarak da üzülürüm aslında.

    ısrarla okumayı sürdürdüğüme göre etkileniyor ve seviyorum. emeğine saygı ise, ayrı bir bahis elbette.
  • sinema eleştirmeni diye sunulan cumhuriyet gazetesi kalemi. ahlat ağacı filmi hakkında yazısını okudum. filmin teknik analizini yapmış, eleştirmenlik bu mu hakikaten?

    en sonda da ideolojik bir cümle sıkıştırmış, 'vazife' tamamlanmış.

    diyor ki '' “ahlat ağacı”, son dönemde gitgide azgınlaşıp yaşamımızı kuşatarak yaklaşık 100 yıllık cumhuriyetimizin tüm kazanımlarını bir bir elden çıkarmayı, bütün değer yargılarını geriye doğru aşındırmayı benimsemiş, dindar, despot, baskıcı bir cehaletin yönetimine bırakılmış memleketin hali pür melaline de dokunduran imalarla dolu.''

    filmde özellikle imam sahnesinde, sizin anlayamayacağınız din-insan temalı konular işleniyor. önce din içindeki yenilik/bidat tartışması sonra ise daha genel anlamda insanların inanç arama ihtiyacı ve ateizm kapsamında toplumlar ele alınıyor.

    genel olarak da memleketin içinde bulunduğu durumlar ve özellikle eğitim ve sonrasındaki sıkıntılar güzelce işleniyor.

    filmdeki belediye başkanının yavşaklığını, kumcunun pezevenkliğini gelin konuşalım. çıkar konuşunca vicdanların nasıl sustuğuna değinelim.

    akp iktidarları döneminde ülkenin yaşadığı çeşitli sıkıntıları konuşalım.

    ama ideolojik olarak olaylara yaklaşırsak, kavga ederiz.

    aynı düşünmüyoruz çünkü.

    müslümanım diye beni 'gerici, yobaz, cumhuriyet değerlerini benimsemeyen' olarak görüyorsunuz.

    sözde film eleştirisi diye bir yazı kaleme alıp -teknik olarak da kusurlu- en sonda muhafazakar iktidarları 'despot, baskıcı, cahil' diye eleştirir, dine olan nefretinizi siyasi söylemlerle, bu film üzerinden kusarsanız 'hassssiktir lan oradan' derim.

    edit - olayları ideolojik olarak değerlendirip, ön yargı ile insanları karalayan hatta islam'a saldırmak için elinden geleni yapan güya inanca saygılı kof aydınlara sadece hassiktir denir.
  • işte aradaki fark burada, adam kendi bakış açısından ahlat ağacı'nda muhafazakar akp iktidarının yarattığı despot, dindar ve maalesef cahil (cahil lafı her zaman burda ve başka sosyal medyada beyaztürk faşistlerin kullandığı gibi aşağılama anlamında değil bir tespit anlamında kullanılmıştır) iklimin taşradaki hallerinin nasıl gösterildiğini anlatıyor, sense en fazla hassiktir diyorsun
  • spoiler kavramı olmayan cumhuriyet gazetesi sinema eleştirmeni.
hesabın var mı? giriş yap