suz
-
osm. yanma, tutuşma. (bkz: suzan) (bkz: cansuz) (bkz: ciğersuz) (bkz: hanumansuz) (bkz: takatsuz) (bkz: vicdansuz)
-
(bkz: uykusuz)
-
dokuzuncu nesil çaylak.
-
"yanma, yanık, ateş" ma'nâlarına gelen farsça kelime. "ıztırap, acı" gibi mecâzî anlamları da vardır.
bir nâdire şem’ idin şebefrûz
düştü sana zevk-i aşktan sûz
(bkz: fuzûlî)
şem’ olmaz isem bezmine bu sûz ile bâri
dergâhına bir meş’ale-i rûşenin olsam
(bkz: nedim) ’
(bkz: sûzinâk) (bkz: sûz-i dil) (bkz: sûz-i dilârâ) -
nişanyan'a göre pertavsız partav (pertev) + sûz yani ışık/ışın + yakan (ışıkla yakan) biçiminde farsça bir bileşik sözcükten gelme sözcük. pertavsızın büyüteç anlamı kök anlamdan değil işlevden geliyor.
(bkz: lebsuz)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap