• trafikte ya da yaya olarak hiç farketmez, bütün plakaları okumak. hayır bana bir faydası da yok. neden yapıyorum bilmiyorum. okumayı öğrendiğim günden bu yana yaklaşık 25-26 yıldır benimle bu takıntı. bir türlü bırakamıyorum. hatta ilk zamanlar gereksiz bir şekilde taksi plakalarını yazdığım bir defterim bile vardı. şimdi öyle değilim ama yine de beni rahatsız ediyor plakaları okumak. beynimi boşuna yoruyorum. allah şifamı versin.
  • her türlüsü kötüdür muhakkak da bendeki düşman başına. iyilik takıntısı.
    kardeşimle konuştuk bayramlaştık biriyle alakalı dikkatli ol ona karşı bence yüzde yüz doğru söylemiyor olabilir dedim ve ne fesatlığım kaldı be kötü kalpliliğim. iyiliğini düşünürken beni yanlış anlamasını baya taktım kafaya. başkadı olsa mal yanlış anladı der geçer ama ben baya yanlış anlaşılmak ve kötü biri addedilmekten korkuyorum sakınıyorum
  • _emekli bir türk ile evlenen 72 yaşındaki yabancı hanım türklere ait gözlemlerini anlatıyor ;_

    ben türkiye'ye geldi, evlendi .
    türk erkek türk kadınlar çok yemek seviyor.
    hep çeşit istiyor.
    biraz oturuyor hemen yemek soruyor.

    sonra hasta olmak anlatmayı çok seviyor.
    şikayet çok.

    kadınlar kendine zaman ayırmak bilmiyor.
    hasta olmak bekliyor, doktora gitmek sonra doktor diyecek; dinlen çok yoruldun bunu bahane ederek hep hastalık konuşarak geçiriyor.

    çocuklar hep televizyon başında.
    eşimin oğlu evlendi torun televizyon başında.
    geline dedim ki;
    çocuk seni az görüyor onları çok görüyor.
    zihninde sen az onlar çok.
    reklamları ezberlemiş.
    öyle ezberlemiş istiyor anne reddedince ağlıyor.
    işte böyle ağlıyor sonra yine istiyor yine ağlıyor 3 gün 4 gün sonra anneyle arada çatışma oluyor
    şimdi saygı nasıl olsun.
    çocuğun zihninde anne az televizyondakiler çok.
    kapat onu çocuk seni seyretsin seni anlasın senin güzelliğin onun beyninde yer etsin dedim.

    kimse anlamıyor çocukların beyni kimlerle doluyor.
    sen çocuğu doğurdun
    sen hatırlıyorsun onu kundakladı büyüttün
    sen hatırlıyorsun
    o bunları bilmiyor.

    karnını bile televizyon başında doyuruyorsun senin yüzüne bakmıyor o çizgi filme bakıyor.
    sonra diyor ki çocuk yüzümüze bakmıyor hiperaktif.
    çünkü çocuğun beynini televizyon artık yeniden tasarladı.

    sonra çocuk o çizgi kahramanların vitrinde kostümünü görüyor istiyor ağlıyor çünkü çocuk aslında artık onlara ait oldu

    kardeşi ile oynarken bile oradaki karakterler gibi davranıyor ve o karakterler gibi konuşuyor diyorum ki;
    bak çocuk babası gibi değil senin gibi değil konuşması televizyon gibi.

    kadınlar çok konuşuyor hiç susmuyor.

    düşünmeden konuşmak türkiye'de çok.

    hep hastalıklar çok konuşmaktan diyorum bana ters bakıyorlar.

    tiroid hasta diyor çok yiyorsun ve çok konuşuyorsun diyorum bana kızıyor.
    bana çok konuştukları zaman hemen elimle reddediyorum diyorum ki çok konuştun ben yoruldum.
    çünkü dinlerken beyin doluyor ve ısınıyor
    susuyorlar o zaman.
    çünkü kalp te yoruluyor.

    türk kadını güzel şeyler konuşmayı bilmiyor hep şikayet.
    kocasından şikayet ediyor, ailesinden şikayet ediyor , çocuğundan şikayet ediyor kendinden şikayet ediyor.

    1 saat çay içiyor
    çay içerken gönül demlenir fakat öyle olmuyor herkesin sinirleri kabarıyor sonra herkes evine gidiyor bu sefer ne oluyor hastalık oluyor.
hesabın var mı? giriş yap