• tanitma eylemi
  • insanlari bilgilendirmek unsurunu da icinde barindiran etkinlik.
  • turkiye'de mankenlerin en onemli gelir kaynagi.
  • olduğunuz ve olmadığınız her şeyi alıp, olmak/görünmek istemediğiniz her şeyi çıkardığınızda geriye kalandır.

    (bkz: sunmak)
    (bkz: pazarlamak)
  • bir nesneyi olduğundan daha iyi gösterip müşteriyi kazıklama eylemi
  • (bkz: lansman)
  • çoğunlukla laf kalabalığı. özellikle üniversitelerin web sitelerinde, bu ad altında bayım bayım bin satır cümle yazmaları, visyon, misyon, füsyon, fizyon diyip öf dedirtmeleri ve öğrencilere gerekli olan birçok bilgiyi hikayeyle geçiştirmeleri gibi bi durum da var mesela.

    öyle olmayan da var da, onları ayrı tutuyoruz hani.
  • benim ilgim kendime ve muhatabıma her zaman dalgalı. duygularım eşliğinde. ilişkide iletişimde daha fazla soran, daha çok bilen ve bilme şansı olan gibi görünüyor. ben sorma soruşturmanın hem görevlisi hem korkağıyım. sorulmak ve ilgilenilmek genelde iyi. sanırım ben soru veya üsluptan zorlanır sıkılırsam hemen belli etmiyorum, ama er geç ederim.

    hem açık hem kapalı olduğumdan..

    konuşurken ketum bile oluyorum bazen, susarken konuşkan. kendini anlatmak, öztanıtım da yararsız olasılıkla. bir şekilde ilişkilerde, yollarda, yalnızlıklarda şekilleniyor, yaratılıyoruz.

    aldığı tıp eğitimine rağmen davranış ve ruh olarak doktor olamamışlar* var. onları nereye koyarak tanımlayacağımı bilemiyorum. doktor hastasından para alamasa bile -veya para alamamak neden değil sonuç, aristokrat bir meslek erbabı. doktor ruhen/özde aristokrat olduğundan ofisi, özel muayenehanesi olmalı. zorunlu hallerde üstüste tavuk gibi çalışsa ve yolculuk etse bile, o özel yer onun büyücülüğünü yapım sunum tanıtım yeri işlevi görür. (bkz: hekimlik/@ibisile)

    (ilk giri tarihi: 5.3.2020)
  • özel şirket, pardon özel üniversite, pardon vakıf üniversitelerinin getirdiği eziyet.

    akademisyenlikten utandığınız günlerden biridir tanıtım günleri. her türlü örneği görür ya da duyarsınız. günlerce tanıtım yapan, çağrı merkezinde çalışan, tanıttığı üniversiteyle ilgili yalan söylemeye zorlanan bir sürü akademisyen var, ne yazık ki. eğer rektör, dekan veya bölüm başkanına yalaklanmak için ekstra tanıtım iştiyaki göstermiyorsa onlarda da suç bulamıyorum ki, işini kaybetme tehlikesi var en nihayetinde.

    arkadaş, sabah 09.00, akşam 19.00 hafta içi hafta sonu demeden tanıtım mı yapılır? bu ne rezalet? kimse buna bir dur demeyecek mi? git, reklamcı tut kardeşim, her şeye para var, buna mı para yok? akademisyenleri bu hale getirmeye utanmıyor mu bu ülke? nerede bu yök? o çalışan öğrencilerin sömürülme olayı zaten ayrı bir iğrençlik. bununla ilgili kesinlikle ayrı bir başlık açılması gerekiyor. tabii şunu da eklemek lazım, profesör falansanız yine rahatsınız. bırakırsınız masayı araştırma görevlisine kaçarsınız, değil mi? sadece allah büyük diyorum! bütün bunların hesabı sorulur?

    bu ülke ne zaman bu kadar adaletsiz oldu arkadaş? ne zaman herkes işi olmayan işlere de bu kadar zorlanır hale geldi? acilen bu tanıtım mı ne boksa bunun akademik olmadığını ve bu nedenle de akademisyenlerin burada görev almaması gerektiğini belirten bir yasa çıkmalı. yök duy bunları!
hesabın var mı? giriş yap