• düzce'den istanbul'a giderken standart olarak otostop çekerdim öğrenci iken.

    izmit'te oturan bir abiye yol arkadaşı olmuştum. abi dediysem, evet aynen badem bıyıklılardan. hemen konuya geleyim. tanrının varlığının kanıtı olarak bana;

    + ineğin memesini sıkıyorsun süt veriyor, iğne batırıyorsun kan akıyor. nasıl bir mekanızma düşün. bu kendi kendine olabilecek bir sistem, düzen değil. düşünebiliyor musun?
    - voaww allah'ın takdiri abi.

    ben buna bağlamadım tabi ki. oturdum ineklerin anatomisini okudum.
  • yokluğunu ispat edemeyince otomatik olarak varlığı ispatlanıyormuş. o zaman kimse bana vampirler yok, kurt adam ne amına koyim demesin. var bunlar, çünkü yokluğunu ispat edemiyoruz. yaa. süper.
  • ercan saatçi gibi adam sayenizde gibi bir şarkı yapıyor, bundan büyük bir ıspat olabilir mi. hiç bilmez misiniz ki mucizeler onları görmeyi bilen gözler içindir !!!
  • bir ruh cagirma seansinda bulunmak.

    oyle veya boyle akilli mantikli her insan tanrinin varligini sorgular. bunu yaparken de sozden oteye, felsefeden oteye gecen kanitlara ihtiyac duyar. hatta peygamberler bile peygamberliklerinin ispati icin bazi fiziksel mucizeler sergilemi$ler eskiden. bu duydugumuz $ey neyse...

    tanriya inanmak aslinda gozle gorulemeyen, madde olmayan herhangi bir kanitin, bir tur mucizenin arayi$idir. bu olursa kalan "tanri inanci" kendiliginden gelecektir. ben de boyleydim. acik acik acik itiraf edeyim "- lan lan, bizi yiyiyor olabilirler mi?" falan gibi hep sorguladim.

    bu arada " fiziksel ispat" olarak gordugum ruh cagirma ile ilgili turlu $eyler duyardik. i$te icabinda i$iklar yanip sonuyormu$, camlar kapilar zangirdiyormu$, herkes acaip korkuyormu$ falan diye...
    i$te ortada harflerden bir platform, masa falan, herkes elini koyuyor bir gazoz kapagina falan, kapak harflere gidip sizinle harfleri birle$tirme vasitasi ile konu$uyor falan. (bkz: witchboard) cagirma dualari, gonderme dualari vs. vs... i$te cemberde bir tane bile inanmayan ki$i olursa ruh gelmez geyikleri.
    bunlarin hep bir tertip oldugunu du$undum. 1-2 tane elemani diger elemanlar kurulu bir duzenle kekliyorlar sanirdim. masada birisi oynatiyor aslinda gazoz kapagini, i$ik yanma sonmelerini evde gizlenmi$ biri yapiyor gibi.
    ya da daha ileri bir $ekilde, insanlar toplu psikoloji olarak cozutuyor, herkes toplu olarak bir halisunasyon icine giriyor gibi aciklamalar du$unurdum.

    ta ki, 1995 senesinde cennet mahallesinde bir evde 4 ki$i bir ruh cagirma seansina katilana kadar.

    seans dedigime bakmayin, gayet gayriciddi, hata gecenin ba$inda alkol bile vardi. ortamda haci hoca, medyum tripli biri falan yok. sadece bir ki$inin daha once cokca bu seansa katilma tecrubesi olmu$ 4 universiteli genc.

    uzatmayalim. ruh cagirma seansi rituellerini gercekle$tirdik. dualar vesaire edildi. ve "$ey" geldi. gelen "$ey" ile konu$tuk. kapak hareket etti, konu$tu bizimle vs vs vs... ama bende hala bir $uphe derinden derine. bize yol yordam gosteren tecrubeli arkada$tan killaniyorum. "- abi sen cekiyosun lan kapagi..." falan gibi...
    boyle durumlarda klasik bir yakla$im vardir. ruh cagirma senasindaki ispata muhtac ki$i tertibe gelmedigini anlamak icin gelen "$ey"e kimsenin bilmedigi $eyler sorup yanit bekler... bunlari falan da yaptik, gelen "$ey" her $eyimi, her ozel sorumu biliyor.
    ama bende "killanma" durmuyor. atraftakilerden 2 tanesi kanka. beni uzun yillardir iyi tanirlar, onlarin da bilmedigini sandigim ama bildikleri bir $ey sordum da onlarin hepsi ba$indan beri bu olayin icinde de, gene beni kekliyor olabilirler diye du$undum.
    sonra devam ettim du$unmeye. dedim ki "- sadece benim bildigim $ey bile olsa acaba gazoz kapagini ben ittiriyor olabilir miyim?" dedim. psikoloji olarak korkuyor insan, psikolojinin $afti kayinca her $ey olur. kendi kendimi kandirmaktan $uphe ettim yani...
    hala daha "mucizevi" bir $ey bekliyorum. istiyorum ki kapi pencere sallansin, i$iklar yansin sonsuz, masa ucsun falan. kanit dedigin budur. tecrubeli arkada$ "- korkariz, yapmayalim..." dedi. kabul ettim, yemedi.
    sonra bir fikir geldi aklima ve ortamdakiler ile payla$tim.
    universiteli bekar evi, etrafta tonla kitap var, bir kitabin bir sayfasindan bir kelime veya paragraf soralim, sonra gidip bakalim dedim!!!
    denedik. boyle kalin 1000 kusur sayfalik bir kitap sectim. icinden birisinin spesifik bir $ey bilmesi mumkun degil. hem bulunacak $eyi de ben deklere edeceğim, ben sececegim yani.
    dedim ki "- ey ruh, bilmemkacinci sayfanin son kelimesini bize soyler misin?"
    gazoz kapagi oynadi ve anlamli olmayan 4 harf cikti ortaya.
    ben dedim "- hah, $i$ti hepsi oyunmu$..... beni yiyiyorarmi$ veya tum bunlar bir psikolojik illuzyon olayi imi$"
    gidip kitabi actim, attigim sayfa numarasinin son kelimesine baktim,
    i$te orada hayatim degi$ti.
    anlami olmayan o 4 harf kesme i$areti ile ayrilmi$ arka sayfada devami olan bir kelimenin parcasi imi$!!!

    gecenin ilerleyen saatinde, artik ben ruhlarin varligina yusuf yusuf ederek inandiktan sonra diger fiziksel kaniti da korkmama ragmen istedim. o camlar kapilar oyle bir zangirdadi ki, hala yazarken korkuyorum bak...
    neyse bu sonuncusu belki bir halisunasyon falan olabilir. ama gelen "$ey"in yaptigi o kitaptaki kelime ispatini asla unutmayacagim.
    bu ilkti. daha sonra hatta birisinde ba$ini benim cektigim 2 seansa daha katildim. amacim hep tanrinin varliginin ispati idi. icsel huzurum icin.
    hic $uphem yok bu kanitlar ile...
    "- gelen tanri mi ki?" diyenler cikabilir. ama unutmayin, esas $uphe gorunmeyen ama insanlara "mucize" gelen $eylerin varligini "fiziken" gormektir. bu anlattiklarimi gormek benim icin 1000 kere yeterlidir.

    not: saniyorum islam ogretisinde gelen "$ey" aslinda bir ruh falan degil, cindir derler. i$ik hizinda seyahat eden, gorunmeyen, fiziksel ihtiyaclari olmayan, dunyada ya$amak uzere insan yaratilmadan once dunyada ya$ayan goremedigimiz varliklarmi$ bunlar. neyse uzmani degilim, onemli de degil zaten. ruhsa ruh, cinse cin, periyse peri neyse...

    $uphesi olan herkese tavsiyem bir ruh cagirma seansidir. ancak mutlaka daha once tecrubesi olan ki$ilerle, buyuklerimizle, hatta mumkunse din adamlari tavsiye ve gozetiminde yapilmali veya yapilmamali ve oncesinde bu farkli tecrubeye hazirlikli olunmalidir.
  • bir suru abidik gubidik kanitlamanin icinde, uc tane gorece kuvvetli olani bugunlere dek gelebilmistir:

    1)dizayn argumani
    2) kozmolojik arguman
    3)ontolojik arguman

    birincisi en aptalcasidir ve uzun zamandir filozoflarca ancak saka amacli kullanilir zira ne evrende mukemmel bir denge veya duzen vardir, ne de kaostan duzen dogmasi illa bir gucun herseyi en ince ayrintisina kadar planlamis olmasini zorunlu kilar. [cogu durumda boyle bir degisim, dusuk olasilikli bir tesaduf bile degil; neredeyse zorunlu bir sonuctur]

    buradan kozmolojik argumana (bkz: st thomas aquinas) gecis yapilabilir; yani "tamam, tanri herseyi su anki haliyle en ince detayina kadar yaratmadi ama bir ilk neden (first mover) olmasi lazimdi, yani big bangden once ne vardi?" evet bu arguman aslinda ucunun arasinda en iyisidir cunku insan mantiginin tikanip kalmasina yolacar.

    fakat zayif noktalari coktan bulunmustur. oncelikle etki-tepki iliskisini evrenin basina kadar goturmekle kalmaz, evrenin yaradilisinda da bu iliskinin varligini varsayar. yani nedensellik ilkesi sadece evrenin yapisina ickin degil (ki kant buna bile itiraz etmistir) evrenden once bile varlolmasi gereken bir kavramdir. aksi halde bir first mover icin mantiksal zorunluluk yaratilamaz.

    fakat bundan da otede aquinas bu savi "kanit" olarak ileri surerken, geriye dogru sonsuz bir neden-sonuc iliskisinin olamayacagini, eninde sonunda birseyin bir ilk yaratici tarafindan yaratilmis olmasi gerektigini varsayar. ama bu varsayim dogru olmak zorunda degil. infinite regression pekala mumkun birsey, bir kanitlama da varsayim olarak kullanilamaz.

    aslinda daha aquinas hayatta bile degilken, bu sonsuzluk kavrami uzerine unlu islam bilgini al-ghazalinin (cok sonralari gelen edit: poturungilinin yardimiyla bunu bildigimiz gazali olarak yazmanin daha faydali olacagina kanaat getirdim, saygilarimla arz ederim) birtakim dusunceleri olmus. onun fikirlerini konumuza uyarlarsak diyor ki, eger sonsuz bir geriye donus olsaydi (infinite regress) bugune hic gelemezdik cunku bugunle, baslardaki bir gun arasinda sonsuz sayida gun olurdu. bu arguman da incelenmis ve teknik olarak yetersiz bulunmus zira bu sonsuzluk kavraminin bir paradoks oldugunu kanitlamaz, sadece beynimizin bunu alamayacagini kanitlar. (ki 250 sene once kant da bunu ikna edici bicimde belli etmistir) yani biz sonsuzlugu kavrayamiyoruz diye, sonsuz bir geriye donusun olmayacagini kanitlamis olamayiz.

    bununla da kalmiyor iki karsi arguman daha getiriyoruz (ikincisi daha ilginc, dramatik olsun). ilki icin anselmusun ontolojik kanitina bir atlama yapalim. bu der ki, "olabilecek en kusursuz varligi dusunun; var olmamak bu varligi daha az kusursuz yapardi, oyleyse bu en kusursuz varlik ayni zamanda vardir; oyleyse tanri vardir" aslinda epey dahiyane ama butun "kanit"lamanin, dilin yapisindan kaynaklanan bir anlam bulanikligi oldugu bugun anlasilmis durumda. ilginc olan ise, bes dakika once uydurulmus olan tolstoyevski argumanini kullanarak, anselmusun bu argumanini aquinasa karsi kullanabilecegimiz: olabilecek en kusursuz tanri kavraminin, sonsuz olmasi lazim cunku, sonsuzdan daha eksikse bu onu daha az kusursuz yapardi. fakat sonsuzluk kavrami olamaz, olsaydi, yaradilisin kokeninde geriye dogru sonsuz bir gidisin de imkani olurdu.

    simdi gelelim en ilginc ve bence en basit karsi argumana: madem bir first movera ihtiyac var, neden bu big bangin kendisi degil? simdi yaradiliscilara gore tanri kendinin nedenidir. yani herseyin bir nedeni bir yaraticisi varken, tanri necessary beingdir, o zorunludur. ayni seyleri hicbir anlam kaybi olmadan big bang icin de soyleyebiliriz. hele ki, tanriyi ak sakalli bir dede degil de, kozmik bir bilinc olarak dusundugunuz zaman bu daha da olasi gelir. ayri bir tanri varliginin once kendi nedeni olup sonra evreni veya onun disinda birsey varsa onu yaratmis olmasi gereksiz bir baglanti; en azindan "kanitlama" acisindan big bangin tanri olma ihtimali ayni derecede olasi.

    butun bunlarin yaninda, bigbangin oncesinde (aslinda bu ne kadar anlamsiz bir kavram, zaman da bigbangle yaratildi, oncesi diye birsey yok. ama insan beyninin bunu almasi imkansiz, bizler zamana referans almadan dusunenemeyiz, kantin kategorileri ve deneyim kaliplari bunu anlatir)
    bir neden olsa bile veya evrenin disinda (yine mekan evrenle , hatta bizim onu algilayisimizla sinirli bir kalip, evrenin disinda ne demek) birseyler olsa bile, bu tanrinin varligina kanit olmaz.

    sonuc olarak, zaman mekan ama herseyden once nedenselligin bizim algimiza ozgu oldugu, en kotu ihtimalle bile bigbangden once olmadigi, aquinasin savlarinin bu ve yukarida belirtilen diger karsisavlardan oturu bir kanit olusturmadigi, anselmusun savinin hos bir paradokstan oteye gidemedigi, kantin metafizigin alanina giren bu seylerle ilgili deneysel bilgilere ve daha onemlisi mantiksal cikarimlara sahip olamayacagimiza iliskin gorusleri, kisacasi bunlarin hepsi birlikte gunumuz filozoflarini, tanrinin varligini veya yoklugunu ispatlamanin imkansiz oldugu gorusune vardirmistir. ama ockhamin usturasi gibi usturalara sahip insanlar, hayatlarini kendilerine gore daha anlamli kilmak icin cesitli alternatiflere "olasiliklar" atayabilirler. bu baglamda gunumuzde bircok filozof, yapay zeka uzmani, fizikci, vs ateizme degill agnostisizme daha buyuk olasilik atarlar.

    gunumuz buyuk dinlerinin tasvir ettigi tipte bir tanrinin varligina ya da yokluguna gelince, kisaca bu da kanitlanamaz ama daha mizahi ve ilginc savlara yolacar. (bkz: tanrinin olmadiginin ispati/#6699433)
  • tanrının varlığı ispatlanamaz. ispatlandığı taktirde zaten inanç değil bilim olurdu. tanrıya olan inancın en temel özelliği zaten inanmaktır, bilmek değil.
  • hangi tanrıdan bahsediliğine göre değişebilir.
    tanrı inekse ispat kolaydır.
    ateş'se de öyle.
    thor'sa pek mümkün değildir gibi.
    krom'sa tartışmak istemezsiniz.

    ilahi dinlerde ise tanrı kullarına kendi varlığını anlatmak için enteresan yöntemler seçmiştir. düşünün ki her şeye muktedirsiniz; gücünüz tüm evreni yaratmaya, zaman başlatmaya yetiyor. her şeyi duyuyor, her şeyi görüyor, her şeyi biliyorsunuz. kudretiniz ve varlığınız insan aklı ile kavranabilir gibi değil. yanardağları patlatmaya, dünyayı yerinden oynatmaya, güneşi sallamaya, ayı, yıldızları tepetaklak etmeye, galaksileri çarpıştırmaya gücünüz yeter. ama siz ne yapıyorsunuz; bir kitap yazıp anlamaya güçlerinin yetmeyeceğini de belirterek kullarınıza gönderiyor master yapmayanın mühendislik kabiliyetlerine inanmayan insanların size inanmanızı bekliyorsunuz!

    zannederim bu ispatla en az ilgilenen bizzat tanrının kendisi.
  • bütün hafta boyunca 8.30 da başlayan mesaisine ancak 8.30 da uyanarak her gün aksatmadan 1 saat geç kalan bir adamı rahat rahat uyuyabileceği tek gün olan pazar sabahı 7.20 de ayağa dikip bir daha uyutmayan şey ancak tanrı olabilir. cehennem gerçekten yeryüzünde sanırım.
  • farz edelim ki, aniden bir tür mucizeler serisi oluşmaya başladı ve hepimiz tanrının varlığına kâni olduk ve kesin olarak inandık.

    ancak, sürekli bizlere gözükmeye başlayan bu mucizeler, üzerinden zaman geçtikçe sıradanlaşacak ve artık bizlere hiç de olağanüstü durumlar gibi gelmeyecektir. artık onları da doğal şeyler olarak görmeye başlayacağız.

    şimdi size kritik soruyu yönelteyim:

    ya şu anda etrafta gördüklerimiz de tıpkı öyleyse? yani gerçekte birer mucize oldukları halde, bizler sırf alışkanlık ve kanıksama yüzünden onları sıradan ve doğal şeyler olarak algılıyorsak?

    evet dostlar, tasavvufta seyri süluk dediğimiz süreçten geçip üzerindeki tüm gafleti atan ve tam uyanık hale geçen kimseler, etraflarına aynen o gözle bakarlar. tüm mucizeyi hayran hayran seyrederler. sübhanallah*, elhamdülillah*, allahuekber* derler.
hesabın var mı? giriş yap