• yaşlandım ben sözlük. ne zaman ağzımı açsam eskiden şöyleydi, eskiden böyleydi diyorum. ama öyle hakikaten ne yapayım. bahçeli evlerde oturmuş olanlar komşularını, apartman çocukları apartman komşularını bir düşünsün bakalım. ne zaman o evlere gitsek, arkadaşımızın annesi bezelye ya da fasulye ayıklıyor veya elinde oklava hamur işi bir şeyler yapıyordu. şimdi patatesler bile bırakın soyulmuş olmayı, dilimlenmiş satılıyor.

    itiraf ediyorum. annem merdaneli çamaşır makinasında çamaşır yıkarken ya da ütü yaparken kendisine yardımcı olmam için bir tepsi pirinci ya da bir tepsi taze fasulyeyi çok koydu önüme. e vaktiyle öğretmişler zaten anneye babaya karşı gelinmez. "ben ne anlarım bundan anne?" diyemezsin. desen desen en fazla "anne nasıl yapılır bu?" dersin. anne gösterir ve kendi işine bakar. sense artık bir kelime bir işlem seyrederken mi ayıklarsın o taze fasulyeyi yoksa skinoski sama'yı mı bilmem.

    yalnız burada bir sorun çıkar karşımıza. bu fasulyenin kenarındaki kılçıklar kimi zaman çok belirgin olmaz. dolayısıyla da fasulyenin tepesinden kırdığın parçayla soyduğun kılçık daha fasulyenin ortasında yok oluverir. diğer uçtan kırayım dersin ama o uç da kırılmaya müsait değildir. temizlediğin kadar artık. bir olur iki olur, bu iş sinir bozar. eski ehemmiyet gösterilmez işe. fasulyeyi iyisinden almadığı düşünülerek babaya veryansın edilir ve kafa göz yararak annenin verdiği görev tamamlanır.

    sonucu görmek uzun zaman almayacaktır. anne yemeği pişirir ve masaya oturulur. evin asi abisi hiç acımadan konuşur: "anne niye iyi temizlemedin fasulyeyi ya, hep kılçık geliyor ağzımıza"
  • elle yapmak yerine kucuk meyve bicagi kullandigim icin pek ya$amadigim durum.
  • meyve bicagi da kullanilsa, kasatura da kullanilsa fark etmez. o zamazingo cikmak istemezse tek seferde cikmiyor. ya ugrasacaksin cikarana kadar, ya fasulyeyi secerken kartindan almamaya ozen gostereceksin ya da cok fazla dert etmeyeceksin artik ciktigi kadar. eh begenmeyen de kucuk ogluna degil de buyuk ogluna alicak artik napalim kisfmet.
  • soyacak ile tek hamlede çıkarıyorum. soyacağın ağız aralığı çok büyük olmamalı ama. yoksa çok içeri girer.
  • canı çıkmak istemiyorsa çıkaramazsınız. tırtıklısından tut, şef bıçağına kadar her tür bıçakla denedim. lanet olası, yeni gelin gibi nazlandığı için çıkmıyor! kılçık daha yarıya gelmeden oracıkta kırılıyor. kırıldığı yerden devam edeyim diye uğraşıp durdum ama nafile. artık olduğu kadar diyip, öyle pişiriyorum. pişirme süresini de normalden uzun tutunca, daha lezzetli ve yumuşak oluyor.
  • düdüklü tencerede 17 dakika pişirme yöntemiyle kalan kılçıkların canına okuyup birde lezzeti arttırma kazancıyla çözüm bulunabilecek sorundur.
  • fasülyenin kenarlarının ince bir şerit halinde kılçık aramadan kesilmesiyle bertaraf edilebilecek sorun. allah başka dert vermesin.
  • karadenizli değildir, bir karadenizli olarak çıkarmamayı tercih ediyorum
hesabın var mı? giriş yap