• direk kur'an meali okumayın denmiş, deniyor, tefsir anlatır, mealden bir şey anlamazsın diye kızılır. bu konuda iki şeyi merak ediyorum,

    1- ana dili arapça olan için de geçerli mi bu?

    2- bilinen ilk tefsir 890 yılında yazılmış (bkz: taberi), birinci sorunun cevabı evetse müslümanlar, hayırsa anadili arapça olmayan müslümanlar 300 yıl ne yapmışlar, nasıl anlamışlar kur'anı.
  • tefsir, metnin aslıyla ilişkili olandır. fakat metnin kendisine ait olan hususiyetleri barındırmaz. bu bakımdan, kur'an tefsiri, kur'an'ın hâiz olduğu özelliklerle birebir örtüşmediği için din'in "asl"ı değildir. işte bu nokta da, islam metafiziği ile hristiyan ve yahudi metafiziğini ayıran önemli bir noktadır.
  • klasik tefsir: "o peygamber kendi hevasından konuşmaz. o sadece kendisine vahyedileni bildirir."

    sufi tefsiri: o peygamber ki aşkından bahsetmez. o vahiy olmasa hep bir sır olarak kalırdı.

    kulluğun en yüce makamı budur. tam bir istiğrak ve kapalılık hâli. ama biz insanlar için açılması gerekti ve vahiyle açıldı. onu kapatan onu açtı. başka bir güç zâten açamazdı.
  • sadece kutsal metinlere ait oldugunu dusunmuyorum, her insanin da bir tefsiri vardir. anlatacaginiz bir olaydan herkes sizi tanimasina gore farkli anlamlar cikarabilir, hatta kimisi sizi hic tanimiyorsa hicbir anlam da cikarmayabilir.
  • furkan 33.ayette başkalarının getirdiği misallere/karşıt laflara karşılık, allah'ın gerçeği ve en güzel tefsiri getirdiği bildiriliyor. yani bu ayette baya baya kur'an ayetlerinin en güzel tefsir (en güzel açıklama) olduğu bildiriliyor. kur'an'ı gerçek anlamda okuyan ** herkes bilir ki aralarda "bak nasıl açıklıyoruz, işte sana böyle açıklıyoruz" gibi ifadeler yer alarak ayetlerin ne güzel açıklamalar yaptığına dikkat çekilir. zaten başka ayetlerde de kur'an'ın gerekli her bakımdan detaylı oluşuna *, gerekli her şeyi açıkladığına *açıklanmış bir kitap olduğuna *dikkat çekilir. bununla birlikte insanlar bazen gözlerinin önünde ayetler olsa da yanlış ön bilgilerinden ötürü ayette olmayan bilgileri varmış gibi sunar. dolayısıyla bazen müminler "hayır bak yok, şöyle diyor, bak önceki ayeti de oku, cımbız yapma" gibi şeyler söylemek durumunda kalabiliyor. bununla birlikte kitap *öyle yüce yaratılmıştır ki kaynak gösterdiğim ayetlerden de görebileceğiniz üzere hiçbir kimsenin tek tek ayetleri açıklamasına muhtaç değildir. zaten kitap apaçıktır. müslümanların anlaması için kolaylaştırılmıştır da *.

    ehlisünnetten bazısı hurafeleri ayetlere söyletmek için, rivayetler üzerinden kur'an okuması yaptırmak için tefsir yazıyor tamam anladık da "sadece kuran" diyenlere ne oluyor onu anlamadık :) bir insan neden her ayeti açıklamak gereğine düşer? oturup niye tüm ayetleri tek tek senden dinleyelim kardeşim? elbette ehlisünnetten de sadece kur'an diyenlerin tefsirinde de iyi niyetli, güzel, hakikatle çelişmeyen sözler vardır da, ben bu çabaya anlam veremiyorum. ehlisünnetin çabasına anlam verebiliyorum da "kur'an'ı rehber edindim ben peygamberlerin gerekli sünneti de onda mevcut" diyenlerin bu yaptığına anlam veremiyorum. (tek tek tüm ayetleri tefsir etme çabasına anlam veremiyorum) videolar çekiyorlar, yayınlar filan yapmak istiyorlar. "haaaydi bugün nisa 33.ayette kalmıştık" diyerek tüm ayetleri tefsir etmeye çalışıyorlar. :)

    ortada bir sorun vardır, mesela boşanma hakkında bilgi kirlilikleri vardır. pek çok konuda olduğu gibi boşanma hakkında da kur'an'da ayetler bir arada değildir. bir ayet bir surede, başka bir ayet başka surededir. bu yüzden bir sorun hakkında "bakın ayetler bunlar. şu şu şu. bakın ne diyor? e böyle diyor işte. ben de şöyle anlıyorum. bizim insanımızsa ne yapıyor şu ayetlere rağmen?" filan denilmesini anlarım da... oldu başlayalım fatiha 1.ayetten itibaren biz sizin açıklamaları dinleyelim :)) niye kendi beynimizi çalıştırmayalım, niye bire bir allah'ın açıklaması üzerine düşünmek varken kardeşim tek tek her ayeti de senden dinleyelim? susun birazcık da. merak etmeyin ayetler zaten süper. zaten tek cümle ile müthiş şeyler anlatılıyor. anlayan anlar. e biraz da biz düşünelim zaten değil mi? belki ayet bana başka pencereler açacakken senin sözlerini dinlemekten ötürü aklıma o yeni pencereler gelmeyecek ne biliyorsun? "ayetler üzerine düşünmek" farzdır bu arada*. e sen düşündün ben seni dinliyorum, e hani ben de düşünecektim? hepimiz düşünecektik? 5 ayet için 1 saat 30 dk video çekmeler filan... niye seni dinleyelim niye? ne vaat ediyorsun bize? yeni neler getireceksin? niye böyle bir misyon edindin ki sen kendine?

    yok yok en güzeli kur'an ile allah'ın müthiş kelamı ile baş başa kalmak. elbette okuyunca/dinlenince güzel şeyler alınabilecek çalışmalar var buna bir şey demiyorum da, ben bu misyona soyunulmasını biraz sakat buluyorum. emin olun tefsir yazan/yapan herkesi zan altında tutmayayım da daha takvalı olabilecekken takvasından çoook kaybeden var. bu tarz şeyler samimiyeti azaltabiliyor bir kere. kibir veriyor. senin böyle bir misyonun yok, zaten allah çok güzel açıklamış. sen biraz sus, allah ile baş başa kal. biz de öyle. emin ol biraz susunca biraz allah ile baş başa kalınca, biraz kendi halinde olunca, biraz da normal hayatı yaşayınca insanın takvası artıyor. deneyip görenler var. ayrıca: #107717462
  • belli başlı tefsir kitapları:

    1. ibn abbâs – “tenvîru’l – mikbâs min tefsîri ibni’l-abbâs”,
    2. mukâtil b. suleymân – “kitâbu’t-tefsîri’l-kebîr”,
    3. sufyân es-sevrî – “tefsîru sufyâni’s-sevrî”,
    4. yahyâ b. ziyâd el-ferrâ? - “me‘ânî’l-kur’ân”, asıl ismi “tefsîru muşkili i‘râbi’l-kur’ân ve me‘ânîhi”,
    5. ebû ubeyde ma‘mer b. el-musennâ – “mecâzu’l-kur’ân”,
    6. ibn cerîr et-taberî – “câmiu’l-beyân ‘an te’vîli ayi’l-kur’ân”,
    7. ebû mansûr el-mâturîdî – “te’vîlâtu’l-kur’ân”,
    8. ebû el-hasan el-mâverdî – “en-nuket ve’l-uyûn”,
    9. ebû muhammed el-bağavî – “me‘âlimu’t-tenzîl”,
    10. ez-zemahşerî – “el-keşşâf”,
    11. fahruddîn er-râzî – “mefatihu’l-gayb”,
    12. ebû abdillâh el-kurtubî – “el-câmiu li ahkâmi’l-kur’ân”,
    13. kâdî abdullâh el-beydâvî – “envâru’t-tenzîl ve esrâru’t-te’vîl”,
    14. ibn kesîr – “tefsîru’l-kur’âni’l-‘azîm”,
    15. ebûssuûd – “tefsîru ebissuûd “ asıl ismi “irşâdu’l’akli’s-selîm ilâ mezâya’l-kur’âni’l-kerîm”,
    16. ismâîl hakkı bursevî – “ruhu’l-beyân fî tefsîri’l-kur’ân”,
    17. mahmûd el-âlûsî – “ruhu’l-maâni fi tefsîri’l-kur’ân el-azim ve’s-sebi’-l-mesâni”,
    18. muhammad abduh - reşîd rızâ – “tefsiru’l-menar” asıl ismi “tefsiru’l-kur’ani’l-hakim”,
    19. tantâvî cevherî – “el-cevâhir fî tefsîri’l-kur’ân”,
    20. seyyid kutub – “fî zılâli’l-kur’ân”,
    21. ibn âşûr – “et-tahrîr ve’t-tenvîr”,
    22. muhammed izzet derveze – “et-tefsîru’l-hadîs”,
    23. muhammed hamdi yazır- “hak dini kur’ân dili”...
  • yoruma ihtiyaç duymayacak kadar net tebliğleri hem tutarsızlıkları örtbas etmek hem de çevresinde çekim gücü oluşturmak adına türlü lügat parçalamalar ve gereksiz söz öbekleri kullanarak promote etme taktiğidir.

    bütün müfessirler reklam metin yazarları kadar samimiyet, haber merkezlerindeki editörler kadar nesnellik, politikacıların kamuoyu açıklamalarını yazan danışmanlar kadar rasyonellik sahibidirler.
  • kuran tefsirleriyle ilgili cübbeli ahmet geçen gün bir şey söyledi, ilginç geldi bana. sizinle paylaşayım. kelime kelime hatırlamıyorum ama anlamı çok iyi hatırlıyorum:

    "24 ilimde mahir olmayan tefsir yapamaz. bazıları çıkıyor, yok kuranın falanca ayeti şöyle şöyle de yorumlanabilir diyor. iyi valla binlerce senedir hiçbir alimin aklına gelmeyen senin aklına gelmiş. ne güzel. hayır olabilir, saygı duyarım, bir tek senin aklına gelmiş olabilir de sen kimsin? 24 ilimin hangisine mahirsin"

    ben herhangi bir dine inanmayan bir kimse olarak kuranı çevirmek için ileri derecede arapça bilmenin yeterli olduğunu düşünüyorum şahsen. ama inananlar için bu iş çok yönlü olduğundan ilginç bence bu yaklaşım.
  • tefsir eden kişiye müfessir adı verilir.
  • “kur’an'ın en iyi müfessiri bizzât kur’an'ın kendisidir.”
    yaşar nûri öztürk
hesabın var mı? giriş yap