• 1962 yılında sherry finkbine adlı 4 çocuk annesi bir amerikalı, beşinciye hamileyken, kullanmakta olduğu thalidomide adlı bu uyku ilacının avrupa'da, fetusta sakatlığa neden olan aşırı deformasyonlara yol açtığını öğrenince kürtaj yaptırmak istedi. aynı ilacı kullanan diğer hamile kadınları uyarmak için olayı gazetelere duyurmak istedi. hikayesini bir gazeteciye anlattı. haberin yayınlanması üzerine kürtajın yapılacağı hastane randevuyu iptal etti, kürtaj alehtarları finkbine'ı ve çocuklarını ölümle tehdit etmeye başladılar. fbi korumasına alınan anne adayı, kürtaj için gitmek istediği japonya'ya vize alamayınca, isveç'te kürtaj oldu ve fetusun anormal derecede deforme olduğu ortaya çıktı.
  • thalidomide in yan etkisinin sebebi iki enantiomerinin de rasemik karisim halinde piyasaya sürülmüs olmasidir. bu su demek. thalodomide molekülünün bir enantiomeri yani bir ayna görüntüsü ilac olarak davranip, hastaligi iyilestirirken, diger enantiomeri vücud ile ayni etkilesime giremeyip baska etkilesimler sonucu kolsuz bacaksiz cocuklarin dogmalarina neden olan yan etkileri gostermistir. bu olay optikce aktif ilaclarin kullanilmasi gerektiginin anlasildigi bir dönüm noktasidir. thalidomide olayindan sonra ilaclarin yalniz gereken enantiomerleri sentezlenmeye calisilmis ve bu da asimetrik sentez e verilen önem korkunc derecede arttirmistir. bunun bir sonucu olarak da 2001 kimya nobel ödülü, asimetrik sentez konusunda katalizörler gelistiren üc bilim adamina *** layik görülmüstür.
  • doktorlar bir zamanlar thalidomide'in zararlı olmadığını söylemişlerdi. sonuç kolsuz, bacaksız doğan çokça çocuktu*. zararsız olduğu söylenen birçok ilacın zararları sonradan çıkıyor*... ayrıca laboratuarda üretilen hiçbir ilaç yoktur ki yan etkileri olmasın, aspirinin bile.
    imiş.
  • ord. prof. dr. süreyya tahsin aygün sayesinde ülkemizde kullanımı engellenmiş ilaçtır.
  • teratojenite kavramının ve testlerinin ortaya çıkmasına neden olan ilaçtır.
  • pharmion adlı ilaç şirketinin ilik kanseri (multiple myeloma) tedavisinde kullanılmak amacıyla avrupa birliği'nde tekrar satış izni almaya çalıştığı ilaç. 1960lı yıllarda yaşanan trajediye rağmen ilacın multiple myeloma tedavisinde etkili oluşundan dolayı şu an avrupa'da senede 11 milyon kapsül tüketiliyor. bu kapsüller ya (abd veya serbest olan altı ülkeden) ithal ediliyor ya da küçük üreticiler veya eczaneler tarafından kimyasal bileşim yoluyla elde ediliyor. pharmion ise "ben izin alırsam tüm satışları bir 'risk idare programı' çerçevesinde yapacağım" diyor. kısacası (işin ucunda büyük kar olduğu için) sakat doğan onca çocuğa rağmen ilaç endüstrisi (utanmadan) bu ilacı tekrar piyasaya sürebilmek için uğraşıp duruyor.
  • thalidomide 1961 yılı sonunda piyasadan
    kaldırıldığı halde, 1963 yılı ortalarına kadar hâlâ
    thalidomide mağduru bebekler dünyaya gelmiştir. bunun
    sebebi de ilâcın piyasadan kalktıktan sonra bile cahilce
    kullanılmasıdır..
  • hamilelerin sabahki mide bulantılarını önlemek amacıyla kullanılmış fakat doğan çocukların kolsuz bacaksız şekilde defekt ile doğmasına sebep olmuş ilaç. anladığım kadarıyla piyasaya sürülmeden önce test edilirken sadece fareler üzerinde denenmiş ve herhangi bir teratojenik etki görülmemiş. fakat insanlar üzerinde korkunç etkileri görüldükten sonra anlaşılmış ki farelerin ilacı elimine ederken farklı karaciğer enzimleri kullanması nedeniyle defektler gözlenememiş. daha sonra tavşanlar üzerinde denediklerinde ilacı extremite defektli canlılar doğmuş. şanssızlık desem basit kaçar sanırım..
  • şu fotoğrafa dikkatlice bakarak konuya giriş yapmakta fayda var. fotoğraf fokomeli (phocomelia, yüzgeçayaklı uzuvu anlamına geliyormuş) adı verilen dertten muzdarip çocukların gittiği bir özel okulda çekilmiş.

    bu hastalık çok kısa ya da tamamen yok olmuş uzun kemiklere sebep oluyor. yani, kollar ve bacaklar ya çok kısa kalıyor ya da hiç olmuyor.

    sebep?

    thalidomide adı verilen bir ilaç bu trajedinin sebebi (nadiren genetik olarak da görülebiliyormuş).

    ilaç1956’da almanya’da icat edilmiş ve her derde deva “harika ilaç” olarak pazarlanmaya başlanmış. almanya’dan bir süre sonra ingiltere de bu ilaca olur vermiş.

    ilaç aslen doğum bulantılarını geçirmek için reçeteleniyormuş. 1961’de avustralya’da bir doktor thalidomide alan annelerden doğan deforme olmuş bebekleri raporlayan bir makale yazıyor ve hemen ertesinde ilaç piyasadan çekiliyor. fakat o zamana kadar olan oluyor; almanya’da 5,000-7,000 arası bebek bu dertle doğuyor ve bunların %60’ı ölüyor. dünyada ise 10,000 civarında fokomeli vakası raporlanıyor ve ölüm oranı %50.
    ilaç kol ve bacaklar dışında gözlerde, kalpte, sindirim sisteminde, idrar yollarında bozukluklara, körlüğe ve sağırlığa da sebep oluyor.

    1961 yılında trajedinin aleniyet kazandığı sıralarda sherri finkbine adında televizyonda çocuk yayıncılığının öncülerinden olan bir kadın kadraja giriyor. kadının 4 çocuğu var, beşincisine hamile. kocası bir avrupa turuna gidiyor, dönüşte de reçetesiz satılan yatıştırıcı etkisi olan bir ilaç getiriyor sevgili karısına. karısı hamileliğinin erken evresinde bu ilaçtan 36 hapı yuttuktan sonra ilacın thalidomide içerdiğini öğreniyor. kadının doktoru tedavi amaçlı kürtaj öneriyor. o zamanlar bu şekilde kürtaja sadece arizona’da izin veriliyor. arizona eyaletiyle iletişime geçiyorlar. işlemler sırasında kimliğinin gizli tutulması garantisi verilmiş olmasına rağmen bir şekilde ismi gerektiği şekilde gizlenemiyor.

    gazeteler finkbine’ın hikayesini yazınca kürtajı yapacak olan hastane geri adım atıyor ve kürtajı yapması halinde soruşturma geçirmeyeceğine dair garanti istiyor. bu garanti verilmeyince kürtajı iptal ediyorlar.

    kadının doktoru mahkemeden kürtaj izni çıkartmaya çalışıyor fakat bu esnada olay büyüyor. kadıncağız “o kürtaj yapılmayacak” diye mektuplar ve telefonlar almaya başlıyor. birkaç mektupta da “sen o çocuğun yaşama hakkını nasıl elinden alırsın?” diyerek ölümle tehdit ediliyor. fbı kadını korumaya alıyor. aynı sıralarda televizyondaki işini kaybediyor (aslında kadıncağız bir şey kaybetmiyor, televizyon yönetimi bildiğin işten çıkarma uyguluyor). mahkeme de kürtaja izin vermiyor, hakim “benim bu konuda yetkim yok” deyip sıyrılıyor.

    bunun üstüne finkbine kürtaj için japonya’ya gitmeye çalışıyor. o da ne? japon konsolosu vize isteklerini reddediyor. bunun üstüne karı-koca isveç’e uçuyorlar. kanuni yoldan isveç’te kürtajı başarıyla yapılıyor. kürtajı gerçekleştiren isveçli doğum uzmanı fetusun bacakları olmadığını, sadece bir kolunun olduğunu, vücudunun da cinsiyeti bile belirlenemeyecek şekilde deforme olmuş olduğunu ve doğmuş olsa dahi yaşamayacağını söylüyor.

    bu olayın birleşik devletler’de kürtaj hakkının elde edilmesi mücadelesinde öncü olduğu kabul ediliyormuş. öyle ki, yapılan kamuoyu yoklamalarına katılanların %52’si finkbine’ın doğru bir iş yaptığını söylemiş, %77’si annenin sağlığının tehlike altında olması halinde kürtajın yasallaşmasını istemiş.

    yazacaklarım bitti sanabilirsiniz, yanılıyorsunuz. ben size hee ah lee’yi anlatmadan şuradan şuraya gidemezsiniz. kendisi güney koreli. her iki elinde birer çift parmak var. sol elinin baş parmağının kemiği yok. bacakları da 3 yaşındayken kesilmiş. böyle olmasının sebebi thalidomide. annesi onu yedi yaşındayken ellerini kullanma konusunda eğitmek için piyanoya başlatmış. hee piyanoyu öyle çok sevmiş ki dediğine göre 5 yıl süreyle chopin’in fantaisie-ımpromptu’sunun bir pasajı üstünden çalışmış. 1992 yılında güney kore ulusal öğrenci müzik yarışmasında birinci olmuş...

    ilaç abd’ye girememiş çünkü fda’de görevli farmakolog frances oldham kelsey ruhsat başvurusunda olması gereken fakat yapılmamış testlerle ilgili eksiklikleri görmüş ve ruhsat verilmemesi için ayak diremiş. bu sayede abd vatandaşları büyük bir şerden kurtulmuşlar. aradan birkaç yıl geçtikten sonra ilacın nasıl bir zıkkım olduğu ortaya çıkınca ödülünü dr kelsey’e bizzat kennedy vermiş. ama daha önemlisi 1962 yılında fda’in top geçer adam geçmez türünden kurallarını oluşturan kanuni düzenleme yapılmış. ilaçların ruhsat almadan önce fetusta oluşum bozukluğu yaratıp yaratmayacağına dair etkilerinin belirlenmesini kanunen zorunlu hale getirmişler. ilaç piyasaya çıktıktan sonra istenmeyen etkilerinin izlenmesi ve bu etkilerin ilaçla ilişkisinin olup olmadığının araştırılmasıyla ilgili “farmakovijilans” adı verilen disiplin de bu sayede ortaya çıkmış.

    türkiye’ye gelince; yaptığı araştırmalarda ilacın zararlarını belirleyen dr. süreyya tahsin aygün sağlık bakanlığı’nı uyarmış ve ilacın türkiye’ye girişi engellenmiş. aygün’ün istiklal madalyası varmış. veteriner hekim olan aygün’ün rütbesi tuğgeneral.

    “bitir lan artık bitir, canımızdan bezdirdin” diyorsunuz biliyorum ama olayın tarihsel olarak sonunu bağlamadan töbe bırakmam.

    ikibinli yılların başında thalidomide’ın kullanımıyla bazı lösemi türlerinin tedavisinde olumlu sonuçlar alındığı yazılıp çizilmeye başlamış. 2007 yılında bir çalışmada kemik iliği kanserinde standart tedaviye thalidomide eklendiğinde yaşlı hastaların yaşam sürelerinin 18 ay kadar uzadığını raporlanmış. 2008 yılında avrupa ilaç ajansı mutiple myeloma tedavisinde thalidomide kullanılması için onay vermiş.

    2009 yılında ilacın nasıl olup da uzuvlarda bozukluğa sebep olduğu bulunmuş; ilaçtaki bir bileşenin gelişmekte olan embriyonun yeni kan damarları oluşumunu engellemesi sonucunda uzuvların sağlıklı gelişimi duruyormuş.
    2010 yılında ingiltere sağlık bakanı resmi olarak ilacın kurbanlarından özür dilemiş.

    2012 yılında ilacı icat eden grünenthal group bir açıklama yayınlamış, ilacın ortaya çıkardığı sonuçlardan pişman olduklarını söylemiş ve “ama” diye eklemiş “bilimsel bilgi ve endüstri standartlarına uygun hareket edildi”...
hesabın var mı? giriş yap