• 1970'li yılların efsanewi folk-rock grubu...bob dylan'ın grubuda diyebiliris, 70'lerdeki bütün albümlerinde karşılıklı birbirlerine yardımcı olmuşlar...deha ötesi gitarist robbie robertson war kadroda...ayrıca rick danko, levon helm, richard manuel we garth hudson...muhteşem grup, türkiyede pek bi albümü yok, bulursanıs kaçırmayın, özellikle countyr, folk sewenler...en ii albümleri moondog matinee bence...bide efsanewi weda konserleri the last waltz war...bunun dvd'sini arıyom ben aslında, duyan gören warsa mesaj çeksin, lütfen...
  • geçtiğimiz cumartesi, gecemi şenlendirmiş grup. sahneleri ciddi anlamda eğlenceli ve süper kafa adamlardan kurulu bir band. sadece the band. * her cumartesi, asmalı mescit'te kum saati jazz & blues bar da çıkıyorlar. sizleri blues diyarında gezdiriyorlar. ara ara queen* ve pink floyd** coverları ile sürpriz de yapıyorlar. hatta çok leziz bir the doors, light my fire coverları olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim.

    ayrıca eric clapton'ın grup üzerinde baya bir etkisi olduğu da gözlerden kaçmıyor.

    geceden aklımda kaldığı kadarıyla çalınan şarkıların bir kısmı ise şöyle: all your love, walking by myself, the thrill is gone, oye como va, black magic woman, ı shot the sheriff, johnny b. goode, layla, wonderful tonight, old love, have you ever loved a woman, crossroads, a little less conversation, tutti frutti, hey joe, while my guitar gently weeps, ain't no sunshine, hoochie coochie man.

    kısacası gidin dinleyin yahu.
  • sadece bir kez dinledim bu grubu o da bu hafta sonuydu. istanbul' daydım, arkadaşlarım kum saati diye bir mekana götürdü beni. mekan zaten çok güzeldi.

    grupla ilgili de o kısa sürede edindiğim izlenim şu; adamlar biz müzik yapıyoruz diye kasılan, dünya bizim etrafımızda dönüyor sanan, bir iki seyirciye selam vermeleri yüzünden ''çok mütevazılar yeaeae'' diye tanımlanan o bar müzisyenlerine zerre kadar benzemiyorlar. eğleniyorlar, sakince takılıyorlar, çok da klas adamlar gibi duruyorlar. ben çok sevdim adamları. umarım bir gün tanışırım ve gerçekten de böyle olduklarını görürüm.
  • bir buçuk sene önce kendileri hakkında şunu yazmıştım;

    #56468185

    son 1 yılda istanbul' a daha sık gitmeye başladım. ancak yoğun geçtiğinden kum saati neredeydi lan diye detaylı bir aramaya girişmemiştim. 3 hafta önce son gidişimde bu kez google map' ten değil de tarayıcıdan aratınca bu grubun sahne aldığı mekanın kum saati bar diye değil de kum saati blues club diye geçtiğini görüp google map de böyle arattım ve yakında olduğunu görüp yanımdaki iki arkadaşımla beraber gittik buraya.

    erken saatti, kimse yoktu, oturduk biralarımızı içtik. hesabı ödeyip kalkarken yanımdaki arkadaş saksafon sesini duyup alt kata indi. biz de gittik peşinden. saksafonu çalan arkadaş çok sempatik karşıladı bizi sağ olsun. bir iki sohbet edince de grubun benim 1.5 yıl önce üstteki entry yazdığım grup olduğunu anladık. entry de konuştuk. ekşi' yi ciddi şekilde takip ettiklerini ve başlıklarına entry yazılmasından çok mutlu olduklarını söyledi maalesef adını hatırlayamadığım -kafama sıçayım- o saksafoncu arkadaş.

    edit: imjustkillingtime mesaj atıp unuttuğum adı hatırlattı sağ olsun. muzaffer ya adı muzaffer :)

    bu zamana kadar tanıdığım, tanıştığım bar müzisyenleri içerisinde en samimi, en doğal(sıcak davrananlar çok da bu kadar doğal olanı pek yok) adamdı belki de. çok da iyi müzik yapıyorlar bana göre. üstteki entryi yazdığımda buradan biri mesaj atıp ''abi gerçekten de çok samimi, dzügün adamlar umarım tanışırsın bir gün'' demişti. saksafoncu ile tanışıp sohbet etme şansım oldu işte. umarım devamı da gelir. yolları açık olsun, müziğe ve hayata dair ne hayalleri varsa o hayalin yolunda ömür tüketsinler diyerek bitireyim.
  • dün gece gittiğimde comfortably numb ı canlı dinlememi sağlamış güzel grup. sohbetleri de iyidir. soliste bi led zeppelin çalın be hacı dediğimde o nana nana nananana nananana* yı çalıcaz demesi güldürmüştür.
  • ayrıca grubun en başarılı albümlerinden sayılan ikinci albümünün adı. rag mama rag, the night they drove old dixie down ve up on cripple creek gibi hitleri bulundurur. kahverengi albüm olarak da anılan albüm, beatles'ın beyaz albümüyle* özdeşleştirilir.

    across the great divide
    rag mama rag
    the night they drove old dixie down
    when you awake
    up on cripple creek
    whispering pines
    jemima surrender
    rockin' chair
    look out cleveland
    jawbone
    the unfaithful servant
    king harvest (has surely come)
  • patron işçi olayına kurban gittiklerinden her programda mecburiyetten cem karaca çalıp patrona şarkı söyletiyorlar. onun haricinde enfes blues rock and roll çalıyorlar.
  • haftasonları asmalı mescit kum saati jazz & blues bar'da çalan süper şukela müzik grubu. hatta bi de bu https://www.facebook.com/thebandnerede?ref=hl
  • bir cumartesi günü "yeaa bi canlı blues olsa da dinlesek derken, şans eseri kum saati'nin yeni taşındığı yeri bularak içeri dalmamızla tanıştığımız grup.

    program sonuna kadar, deli gibi eğlenip, kulağımızın pasını sildikten sonra. programın bitişine üzüldüğümüz, adamlar o yorgunluğun üstüne sarhoş sarhoş beni çekmişlerdir. süper nazik, ve insan gibi insanlar olduklarını o an anladığım gruptur.

    bizim için büyülü bir gündü. sözlük aracılığı ile kendilerine teşekkür ederim.
  • en kötü yanları isimleriymiş gerçekten de. bu adı almadan önce de the hawks, the levon helm sextet, levon and the hawks ve the canadian squires gibi kötü isimlere sahipmişler. the hawks hadi bir nebze daha iyiymiş diğerlerinden, ama "the band" ne lan?
hesabın var mı? giriş yap