• 16 ağustos 2010 tarihinde showtime'da başlayan ve başrolünü laura linney'in oynadığı komedi. komedi dediğime bakmayın, "nurse jackie" ne kadar komediyse bu da ancak o kadar. laura linney'in emmy adaylıklarında komedi dalında aday olacağından şimdiden eminim, zira sinema oyuncularının kablolu kanal dizilerine göz kırpması daima ödüller getirmiştir. zaten bu yüzden bu oyuncular televizyona geçiş yaparlar... ödül kazanmak için.

    dizide kanser olduğunu öğrenen cathy'nin yaşadıklarını izleyeceğiz. ilk bölüm itibariyle hastalığını ailesine söylemeye çekinirken görüyoruz cathy'i. ancak ilk on dakikada tanıştığımız kardeş, koca ve oğul o kadar iğrenç; o kadar sinir bozucu tipler ki cathy gibi iyi birine benzeyen bir kadının bu insanlar arasında kanser olmasına şaşmıyorsunuz bile. dizinin sorunu da bu. yan karakterler gerçekten felaket. ilerleyen bölümlerde elbette ki gelişip katlanılabilir kıvama geleceklerdir ama bir ilk bölüm için diziden soğuma sebebi olabilecek güçteler.

    kadın hikayelerini seviyor ve showtime dizilerinden hoşlanıyorsanız işbu dizi de sizin yüzünüzü kara çıkartmayacaktır. özellikle şişman öğrencisine verdiği "you can either be fat jolly or skinny bitch" hayat dersiyle 2. bölüm için de şans verilmeyi hak etti. laura linney harika bir iş çıkarmış. ama başka elle tutulur ve sevilir bir karakter olmadan şahsen benim bir diziye devam etmem olası değil.
  • 2. bölüm itibariyle ''olmuş'' dediğim dizidir. bir kadının kanser olduğunu öğrendikten sonra bu bilgiyle kendi başına başetme şekli ve cathy'nin yan karakterlerle olan ilişkileri, ''kanser'' ve ''ölüm''le ilgili görünürde sevimsiz başlıkları unutturup, hayata, farkındalığa doğru bir anlayışa götürüyor sanki. ve bunu eğlendirerek yapıyor.
    laura linney mükemmel. ve oliver platt ve john benjamin hickey..
    precious'la oscar'a aday olan gabourey sidibe nin de precious'dan sonraki ilk işi.
    cathy'nin kendi seçimiyle evsiz ve tüketimden uzak yaşayan kardeşi sean'ın hemen hemen her lafının altını ciddi ciddi çizmek lazım.

    cathy sean'a bir pantalon verir, sean sokağın ortasında giyer pantalonu.

    -oh my god! i saw my brother's penis, somebody shoot me in the eye!
    -god! nobody notice, nobody cares!
    -they could have! there's like a 100 people here..
    -people don't care that much about other people in general. if they did, they wouldn't be destroying the world we all live in...
  • biraz evvel ilk bölümünü izledim. boş anıma denk gelmiş olabilir bilmiyorum ama gerçekten etkilendim bu kısacık bölümden. soğan sahnesinde gülümsemem göz yaşlarına filan karıştı. ama sahnenin sonu tekrar şaşırtıp "ama şimdi yani bu oldu mu?" dedirtti. bu bölümde zamandan kazanmak ve bize dizinin ana fikrinin vermek adına da olsa biraz fazla tek lafla etkilenen karakterler tadında şeyler gösterseler de cathy'nin bahçesinden yükselen kameranın görüntüsü bile beni kendisine karşı boş olmadığımı anlamama sebep oldu. diğer bölümlere devam edeyim bari, umarım yeni bir dizim daha olmuştur.
  • simdiye kadarki bölümleriyle* kanserle yasam gibi agir bir konuyu kliselesmeden isleyebilen sasirtici derecede güzel bir kara komedi. ayrica laura linney, oliver platt ve pyhllis somervillein performanslari cok iyi.
  • 4.bölümü 1 hafta aradan sonra yayımlanan hoş bir yaşama tutunma dizisi.
  • official theme songu leftover cutiesden game called lifemış.
  • her bölümünde içime işleyen bir şey barındıran şahane dizi. ilk bölüm sonrası bu başlığı açtığımda laura linney'e övgüler düzmüş ancak ikincil karakterleri yetersiz bulduğumu söylemiştim. 5. bölüm itibariyle tüm kalbimle artık onların da kıvama geldiğini ve bu dizinin mutlaka izlenmesi gerektiğini söyleyebilirim. çok başarısız bir sezon geçiriyor amerikan televizyonu. geçen senenin aksine yeni başlayan dizilerin hemen hepsi çok kötü, iyi olan 1-2 tanesi de berbat rating aldılar. the big c ise 2. sezonu şimdiden sipariş edilmiş inci gibi bir dizi. aman kaçırılmasın.

    dizi cathy'nin ölümünün etrafından kaç sezon dolanabilir bilmiyorum ama kaçınılmaz gerçekleştiğinde sanırım hayatım boyunca ekran karşısında döktüğüm göz yaşlarının toplamından daha fazla göz yaşı dökeceğim. çok fena olacağa benziyor. çünkü her bölüm cathy'e daha çok aşık oluyorum. oğluyla porno izlemesinden, çiçek tohumu yerine çok daha pahalı olan çiçekleri satın almasına kadar; doktoruyla ilişkisinden ölüme depresif bakmamasına kadar. olağanüstü bir kadın. 5. bölümde deli komşunun cathy'nin deli kardeşine sarılarak ölçüsünü alması da ayrı bir hoştu. evet, bu dizide çok hoş şeyler dönüyor. ben askere gitmeden sezonu kapayacağı için çok mutluyum. her hafta yeni bölümü iple çekiyorum zira.
  • enfes dizi. ama laura linney en enfesi. sadece onun performansı için bile şans verilmesi gerektiğini düşünüyorum. anlamlı ve dersler çıkarılası bir yapım olmuş. son zamanlarda başladığım en güzel dizilerden biri. 2 ekim'den itibaren de ülkemizde yayınlanmaya başlayacak, imkanı olanlar comedymax'ten bir baksınlar derim.
  • dün bir oturuşta 6 bölümünü izletmiş, bu nedenle oldukça geç yatmama sebebiyet vermiş, buna rağmen kesinlikle pişman etmemiş, bu güne daha farklı gözle bakmamı sağlamış dizidir. gelecek bölümlerini dört gözle bekliyorum. bir kaç bölüm daha izlersem ansızın saçımı kestirmekten, alakasız bir dövme yaptırmaktan, bana sürekli para hesabı soran patronuma "biliyor musunuz şu an canım sadece latte istiyor" diyerek cevap verip, kapıyı çarpıp çıkmaktan ve bir köpek almama sebebiyet vermesinden korkuyorum. belki de işte bu yüzden fevkalade bir dizi.
  • --- spoiler ---

    7. bölümünü izlerken yakınlarda bi peçete falan olması iyi olabilir. gerçi ilk söylediğinde "şaka yaptım" ayağına yatacağını tahmin ediyorsunuz biraz, önceki muhabbetlerden dolayı. ama yine de gözler doluyo haliyle.
    o değil de kadının işi de zor be.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap