• ayrıntı yayınları tarafından basılan, türkçe çevirisi barış yıldırım'a ait olan kitap.

    kitabın ingilizce aslının 35. sayfasında ikinci paragrafın ikinci cümlesi “routine deadens the spirit” diyor (rutin ruhu öldürür) (türkçe çevirinin 36. sayfası ilk paragraf). türkçe çeviride bu cümle atlanmış, çevrilmemiş. sonra, ingilizce metnin 36. sayfasında “church bells from the sixth century on had marked out time into religious units of the day…” diyor. türkçeye (sayfa 37) “sixth century” 16. yüzyıl olarak çevrilmiş. halbuki 6. yüzyıl olacak. barış yıldırım'a bir gıcığım yok, ükelalık da yapmak hiç istemem. tesadüfen farkettim valla billa.
  • richard sennett'in dilimize kazandırılan kitabının adı. ayrıntı yayınlarından çıktı. richard rorty'de kitap hakkında iki cümle söylemiş : sennett'in, ikna edici bir biçimde, işçilerin gittikçe daha fazla yaşadığı güvensizliği ahlâki bir kimliğin oluşmasını imkânsız kıldığını savunuyor... karakter aşınması keskin ampirik gözlemin ve yoğun etik tartışmaların mükemmel bir sentezi.
  • "insanlarin mesleki kimligi son derece zayif. bill gates'in özel bir ürüne uzun süre bagli kalamamasi gibi, bu yeni kusak da özel bir emege karsi kayitsiz (s.73)"; üzerinden, özelde amerika'da, günümüz insaninin is, yerlesim ve duygusal alan basta olmak üzere, kisiligini olusturabilecegi sabitlik ve devamliliktan yoksun bir biçimde, heryerde görülen-hissedilen hizli degisim karsisinda sahsiyetinden* ödün vermesininin* kaçinilmaz oldugunu vurgulayan ve yazarin vaktiyle yaptigi sosyolojik arastirma ve gözlemlerin merkezinde yer alan insanlarla tekrardan yaptigi görüsmeleri merkeze alarak yargi ve düsüncelerini haklilastirdigi sosyolojik eser..
    dahasi modern yasamin kiside uyandirdigi belirsizlik, korku ve varligindan hareket ettigi degerlerin aslinda yok olmasiyla gelen bir travmaya da isaret eder..
    sosyolojik boyutu disinda sosyal bilimlerin genelini ilgilendirebilecek bir olgudur..
    (ara: afazi)
    (bkz: simulakrlar ve simulasyon)
    (bkz: gösterge)
    (bkz: beyaz yakalilar)
    (bkz: gösteri toplumu)
  • "sabırsız, mevcut ana odaklanan bir toplumda, hangi özelliğimizin kalıcı değer taşıdığına nasıl karar verebiliriz? kısa vadeye kilitlenmiş bir ekonomide nasıl uzun vadeli hedeflere sahip olabiliriz? her an parçalanan veya sürekli olarak yeniden şekillendirilen kurumlarda, karşılıklı sadakat ve bağlılık nasıl sürdürülebilir?" sorularıyla kapitalizmin yeni yüzünü ve esnek kapitalizmin karakter konusunda karşımıza çıkardığı yeni sorunları tartışmaya açan sennett eseri.

    richard sennett, karakter aşınması adlı kitabını yazarken yukarıdaki alıntıda özelliklerinin bir kısmını sıraladığı ‘yeni kapitalizm’in o zamana dek irdelenme gereği duyulmamış olan bir etki alanını göz önüne sermek niyetindeydi: yeni kapitalizm, insanların karakter özelliklerini nasıl etkilemiştir? tabi bu soru, doğrudan doğruya yeni kapitalizmin insan karakterini bir şekilde etkilediği ön kabulünden yola çıkar. zira, fordist dönemde olduğu gibi post-fordist dönemde de yapılan her türlü uygulama değişikliği, her şeyden önce bizzat insan hayatına etki etmiştir. aksini iddia etmek, insan ömrünün iş yaşantısından bağımsız olduğunu savunmak anlamına gelecektir ki bu zaten oldukça mesnetsiz bir iddia olur.

    yeni kapitalizm olarak adlandırılan dönem, her şeyden önce esneklik özelliği ile ön plana çıkıyor. önceki dönemlerin aksine işçilerden artık “her an değişime hazır olmaları, sürekli olarak risk almaları, düzenlemelere ve formel prosedürlere giderek daha az bağlı kalmaları” isteniyor (sy.9) ancak önceki döneme benzer bir şekilde yine ve hala hızlı olmak zorunda işçiler. tabi bu zorunluluklara yenileri de eklenmiş durumda. işlerinin niteliği eskisine oranla çok daha değişken, çok daha hareketli ve çok daha riskli bir hal aldı. bu sebeple, 1970ler itibariyle kapitalizmin var olan taleplere göre kendini revize etme çabasına tanık olan işçiler, izlemeye alışkın oldukları düz kariyer yollarının kesintiye uğradığına ve alışkın oldukları hiyerarşik yapılanmaların çöküşüne tanık olmaktalar.

    kapitalizmin, gelişimine ket vuran ‘eski moda’ özelliklerinden silkelenerek kendine kazandırdığı bu esnek yapının, çalışma koşullarına olumlu etki edeceğini düşünenler, bu dönüşüm sürecinin sonuna gelindiğinde hayal kırıklığına uğradılar. üstelik, eski ‘hak’ anlayışlarını çöpe atacak yepyeni uygulamaların eşliğinde girmiş oldukları bu yeni sistemde, işçiler artık kendilerini eskisi kadar güvende hissetme imkanına dahi sahip olamayacaklardı. zira, kimilerinin ‘daha fazla özgürlük’ olarak yorumladığı bu sistem, “sadece geçmişin yürürlükten kaldırılmış kurallarının yerine yeni kontrol biçimlerini getirmekte” idi.

    sennett’in çalışmasının bu denli ses getirmesinin nedeni de olasılıkla, bu anlaşılması zor yapıyı irdelemek konusundaki kararlılığı ve sadece ekonomik getirileri ele alınan kapitalist süreçlerin insan doğası üzerindeki güncel etkilerini göz önüne sermekteki başarısıdır.

    sennett eserini, bir kitaptan ziyade oldukça uzun bir makale olarak tanımlama tevazusunu gösteren bir adam ve savlarını genellikle günlük yaşamdan verdiği örneklerle açıklamış. ona göre fikirler, somut deneyimlerin ağırlığını taşımalıdırlar; aksi takdirde yalnızca soyutlamadan ibaret kalmaya mahkum olurlar. bu bakış açısıyla sennett’in, insan yaşamından örneklerle derlemedikçe pratikten yoksun kalacak olan böyle bir girişime hayat kattığını söyleyebiliriz. çok da haklı adam. neyse, kısacası ‘karakter aşınması’, okuyucu için teorik bir sunumdan çok daha fazlasını içeren, öne sürülen savların gerçek yaşam örnekleriyle berraklaştırıldığı oldukça zihin açıcı bir eser haline gelmiş. okumaya ve üzerinde düşünmeye değer bi eser.
  • kitabin ya da yazarin soylemiyle uzun makalenin onemli ozelliklerinden biri de kullandigi dil ve usluptur. somut hayat kesitleriyle teorileri, izlenimleri, gozlemleri ve tespitleri oyle uyumlu bir sekilde aktariyor ki, akademik dile nispet yaparcasina beyinlerimiza kaziniyor.
    onemli, can alici yerlerin altini cizmeye kalksam sanirim butun kitabi cizebilirim.
    2. ve 3. kere okunmasi kusel olur,
    ne kadar cok calisan okursa o kadar manali bir dunyada yasayacagiz.
  • prof. sennett'in, uğraştığım akademik alan sosoyoloji olmasa da, bu alana dair, anlatılması ve kavranması bence zor olan gözlemleri, fikirleri açık ve kopuk kopuk olmadan bir üslup ile anlattığı kitabı. sindirerek, hazmederek okunması icab eder.
  • bu tür kitapları okuyanların çoğunlukla akademisyen olması, ve karakteri aşınanların; aşınmaktan böylesi çarpıcı şeylere temas etmeye uzak olmaları ne üzücüdür.. belki de bu bağlamda akademisyenler köprüler oluşturmalıdır sadece izlemek ve tespit etmek yerine
  • güya akademik bir kitap olması gerekiyordu; okudukça üzülüyorum. insan içinde bulunduğu karanlığı hisseder; yine de bir umut devam etmek ister. fakat birisi kişiye; bak işte senin ahvalin budur derse, kişi daha da bedbaht olur. sennet'de bir nevi bunu yapmaktadır ve yaparken de ister istemez zihnimde şu dizeler beliriyor; titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime.
    ilk etapta elinize bir akademik çalışma aldığınızı düşünürsünüz; zira kitabın içeriğindeki konu başlıkları da insana bu hissiyatı verir. lakin, kitap okunmaya başlanıldığında kişide kendisini kötü hissetme eğilimi başlıyor. richard sennet, içinde bulunduğumuz kaotik dünyanın neresinde olduğumuzu ve nelerle cebelleştiğimizi bizlere sunuyor. bunu yaparken de ağdalı bir akademik dil kullanmak yerine son derece basit ve her noktada karşılaşılabilen örneklerden yola çıkıyor. bu yönüyle de epey başarılı bir çalışma olarak kalıyor ve bu alanda bir klasik olarak yerini alıyor çalışma.
  • değerli bi çalışmadır.

    "........ konferans salonlarında gezinip, bu dağ köyünün sokaklarındaki limuzin ve polis karmaşasında yolumu bulmaya çalışırken, bu rejimin aşağıdakilerin tahayülleri ve duyguları üzerindeki mevcut iktidarın kırılmasının mümkün olduğunu hissettim. ailemin acılarla dolu muhalif geçmişinden çok şey öğrendim; değişim, kitlesel ayaklanmalarda değil, ihtiyaçlarını birbirleriyle paylaşan insanların arasında, toprakta yeşerir. bu ihtiyaçlar ne tür bir politik programa hayat verir, bilmiyorum ama insanları birbirleri için kaygılanmaz hale getiren bir rejimin, meşruiyetini uzun süre koruyamayacağından eminim............." sf.155 son dal.

    "...... toplumun en altındakilerin serbestçe yararlanabileceği yegane kaynak zamandır...." ( bunu bi düşün)

    "...... hangi kötülüğe tahammül edeceğimiz hangi iyiliğin peşinde olduğumuza bağlıdır......" sf 57

    kitapta çiziktirdiğim onca şeyden yukarıya yazdıklarım yalnızca hergangileridir. ayırıcı bi özellikleri yok, kitap bütünlüklü düşünülmeli ve öyle değerlendirilmeli. ama okunmalı.
  • bir baba ve oğlun hayat hikayeleri üzerinden örgütlü kapitalizm ile günümüz kapitalizmi arasındaki karşılaştırmalı anlatımla süren, günümüz orta sınıfının sürekli 'yine depresyondayım ya' duygusunun sosyo-ekonomik ipuçlarını ortaya seren değerli bir çalışma.
hesabın var mı? giriş yap