• etkileyici,sürükleyici bir kitap...herkese göre birşeyler var kitapta,gerçekten hayat gibi.etrafta olan onlarca aptal şeyin nedenlerini anlatıyor kendi dilince.yalnız kitapta grinin olmaması,kitabı gerçek hayattan koparan tek nokta belki de.
    okuduktan sonraa eskisi kadar basit bakmak kolay olmuyor insanların alkışladığı yöne.
  • mukkemel bir modernizm manifestosu. herkesin kolay kolay okuyup sindiremeyicegi ama okuyanin da kolay kolay birakamiyacagi tam bir bas yapit. howard'in egoism olarak gordugu bence korkunc bir humanizmle kaplanmis durumda. boyle bir ego ve insan ruhu olamaz gercekten. mimari gibi insanin dogaya ustunlugunun en somut hallerine hayran hayran bakarken insan, kare dikdortgen ve ucgenin sadece insana ait kesifler oldugunu ve doga da bunlarin bulunmadigi da kitaptan cikarilan diger dip notlar.
  • bugunlerde okumakta oldugum 'kitap'...metroda bir kac durak daha ekstradan gitmeme, merdivenlerden yukari cikarken bir basamagi 10 dakikada cikmama sebep olmakta..elimden birakamamaktayim...bazi anlar oluyor, gozlerim kosturuyor alt cumlelelere, paragraflara, hemen kiziyorum engelliyorum..o kadar derinine ve temeline inilmis ki olgularin, ismi bile gecmiyor mesela ask ' in..varligini oyle yogun hissetiriyor ki oysa, iciniz urperiyor..elimi cimentolara batirip batirip cikarasim geliyor..siva yapmak, duvar ormek, temel kazmak, granit kirmak istiyorum..henuz yarisindayim, her ne kadar merakimdan catlasam da, su anda bitse bile yeridir benim icin..gercekleriyle, cirilciplak.
  • çerçeveletip duvara asılması gereken kitap; ayn rand'ın her kitabı gibi.
    ayn rand'in ne olup ne olmadığını bilmezken, sadece "oku bunu çok güzeldir" tavsiyesiyle okunduğunda zihni alt üst edebilir. hazırlıklı olmak lazım.

    atlas vazgeçti'nin altlığı, biz yaşayanlar'ın üstlüğü.
  • ayn rand'in yazdigi kitap. o kadar begendigimi soyleyemem su anda - zira kitap okuyucuya dusunme firsati tanimiyor onu ozgur birakmiyor. roark karakteri kapitalizmi simgeliyor - eyvallah tamam olabilir ama ne toohey ne de diger "karsit tarafin savunuculari" arasinda bir iyi adam yok. iyi derken kastettigim tez'e karsi onun agirliginda bir antitez yok. bu kadar mi kotu olabilir bir insan grubu iyi gorunurken. bu rahatsiz ediyor insani, yani ikna etme cabasinin bu derece aleni olmasi anlamsiz. buradan da sunu cikartiyorum izninizle - ayn rand kapitalizmin kotu yanlarini gostermek istememis cunku yokediciler o ikna cabasini, yaratilmis o iluzyonu yokedecek derecedeler. bu yuzden hic deginmeden geciveriyor.

    bir yazarin eseri tabii ki yazardan bagimsiz degildir. sovyet rusyasinda iyi seyler gormemis olabilir - ki gayet mumkundur - ama eger bir felsefe eseri yaziyorsa bir yazar - denildigi gibi bir harlequin yazmiyorsa eger- boylesi demagogsal bir tavir sergilememelidir. hicbir felsefe eseri "ben en dogruyum" demez. ha sonucta dusunur "yahu hakikaten adamin dedikleri cok dogru" derseniz amenna. ve bir felsefe eserinde karsit fikirler de en az hakim fikir kadar savunulur - "birseyi kanitlamanin yolu onu curutmeye calismaktir" -popper.
  • frank lloyd wright'ın hayatından esinlenilerek yazıldığı söylenen hikaye.

    --- spoiler ---
    ilginç kısımlarından biri de sadece fikirleri uygulansın, uygulandığı sürece ne olursa olsun mantığındaki ütopist mimarın projesinin altına arkadaşının imza atmasına bile aldırış etmemesi, abartı olduğu kadar idealistti de.
    --- spoiler ---
  • ayrıca lost adlı dizinin 3. sezonunun 12. bölümünde sawyer karakterini bu kitabı okurken görebiliriz...
  • plato yayınlarının yerinde olsaydım kapağına kocaman bir gökdelen koyacağım kitaptır.
    fakat bu gökdelen alelade bir gökdelen değildir, şöyle bir şeydir:
    http://upload.wikimedia.org/…n/4/42/theillinois.jpg
  • gercekten cok guzel bir romandir. teknik acidan cok basarilidir, insan elinden birakamaz. sahsen ben birkac gun icinde nerdeyse uyumadan bitirdim. ama neresinden bakarsaniz bakin bence iyi bir bestsellerdir o kadar. bir klasik olamaz gibi geliyor bana. ozellikle aba altindan sopa gosterip, sovyet kollektivizmini yermesi biraz fazla mesaj kaygili. bence en muthis kismi howard roark'in henry cameron ile bir konusmasiydi. cameron maddi ve manevi acidan bitmis bir mimar, roark ise onun izinden giden, ona hayran tifil bir ogrencidir diyelim. cameron bu hayallerini yakip, evini isitmasini, adam gibi bir ise girmesini ister roark'tan. roark ise kabul etmez. cameron dayanamaz ve kendi sefaletini gosterir ona, kalbini acar. maddi sefalet hicbir sey degildir ama anlattiklari daha baska. benim gibi mi olmak istiyorsun, bana bunu soylettin iste. niye bu kadar acimasizsin diye sorar cameron. roark'in cevabi beni cok etkilemisti. "eger 30 yil sonra sizin su an oldugunuz durumda olursam, bunu haketmedigim bir onur sayarim."
hesabın var mı? giriş yap