• sözleri aşağıdaki gibi olan, country tarzı mükemmel bir kenny rogers şarkısı.

    on a warm summer’s evenin’ on a train bound for nowhere,
    i met up with the gambler; we were both too tired to sleep.
    so we took turns a starin’ out the window at the darkness
    ’til boredom overtook us, and he began to speak.

    he said, son, i’ve made a life out of readin’ people’s faces,
    and knowin’ what their cards were by the way they held their eyes.
    so if you don’t mind my sayin’, i can see you’re out of aces.
    for a taste of your whiskey i’ll give you some advice.

    so i handed him my bottle and he drank down my last swallow.
    then he bummed a cigarette and asked me for a light.
    and the night got deathly quiet, and his face lost all expression.
    said, if you’re gonna play the game, boy, ya gotta learn to play it right.

    you got to know when to hold ’em, know when to fold ’em,
    know when to walk away and know when to run.
    you never count your money when you’re sittin’ at the table.
    there’ll be time enough for countin’ when the dealin’s done.

    now ev’ry gambler knows that the secret to survivin’
    is knowin’ what to throw away and knowing what to keep.
    ’cause ev’ry hand’s a winner and ev’ry hand’s a loser,
    and the best that you can hope for is to die in your sleep.

    so when he’d finished speakin’, he turned back towards the window,
    crushed out his cigarette and faded off to sleep.
    and somewhere in the darkness the gambler, he broke even.
    but in his final words i found an ace that i could keep.

    you got to know when to hold ’em, know when to fold ’em,
    know when to walk away and know when to run.
    you never count your money when you’re sittin’ at the table.
    there’ll be time enough for countin’ when the dealin’s done.
    (x2)
  • edebiyat ve kumar demişken (bkz: fyodor mihailoviç dostoyevski)

    --- spoiler ---

    filmde dedesinin lanetini taşıyan bir adamın kendisine olan nefretini yenmesini izliyoruz. bu lanet ölürken söyledikleri değil, yarattığı ve sunduğu servet. adamımız inanıyor ki, tuzu kuru birinden iyi bir yazar çıkmaz.

    kumar da işin arkaplanı olmuş. oynamıyor intihar ediyor. kumar bağımlılarının pek az kısmı oynamaktan keyif alır, asıl haz veren kazanmaktır. gerilim ve heyecan, sonuca göre de hüsran yaşarlar. adamımızda ne haz ne hüsran, ne gerilim, ne heyecan var.

    hayatta değer verdiği şeyler/kişiler olduğunu farketmesiyle intihardan vazgeçiyor ve normale dönüyor. rulet masasında heyecanlanıyor vs.
    --- spoiler ---
  • müzik seçimlerinin çok güzel olduğu filmdir..
  • içinde bir adet bayan filips barındıran film.

    oksfort kontu değilsen neden hepimizden daha iyisin bayan filips?

    --- spoiler ---

    "yazarız ve bazılarımız şöyle düşünmeye başlar. belki zamanım olsaydı, rahat olsaydım, bankada biraz param olsaydı, kendime ait özgür alanım olsaydı ben de yazar olabilirdim. spor alanındaki yetenekleri gördüğümüzde bunu yapamayacağımızı biliriz. yazar olmak da başarılı bir yüksek atlamacı olmakla aynıdır. çünkü başarılı bir yüksek atlamacı olmadan önce yüksek atlamacı olmanız gerekir." the gambler filminden bir sahne / edebiyat profesörü

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    "- hayır değilim. benim romancı olmam için, kendimle bir anlaşma yapıp ticari açıdan geçen yüzyılda ölmüş bir meslekte vasatlığı kabul etmiş olmam gerekirdi. tamam, bunu yapanlar var. ama ben onlardan değilim. dersimden, bu deneyimden hiçbir şey almasanız bile, şunu alın bir dahi değilseniz, zahmet etmeyin, tamam mı?...ortalama bir yazar olmaya niyetim yok... deha sihirlidir, maddi değildir. sihriniz yoksa, ne kadar isteseniz de elde edemezsiniz."

    aileden zengin, evi arabası olan, karısı ve çocuğu olmayan, üniversitede ve yazın alanında bir kariyeri olan entel dantel kumarbazımız jim'in (mark wahlberg) kaybedecek bir şeyi yoktur . varoluşsal sorunları, felsefi sorgulamaları, edebi ve estetik görüşleri ile girdiği bok yolundan çıkmakla çıkmamak arasında umursamaz tavrıyla eylemsiz takılırken çevresindeki birkaç kişinin yararına kendisini de kurtarmak için hamle yapacaktır. benden 9 puan aldı, takdir sizin.

    --- spoiler ---
  • 1974 yapımı james caan klasiği.
    bağımlılık yarıştırmak gibi olmasın da kumardan daha pisliğini görmedim. eroinciler o şeyi ölüm duygusunu yaşattığı içer aslında. kumar da öyledir. her şeyi kaybettiğinizi anladığınız o duygunun tarifi yoktur. ölüme en yakın olma anı o andır. her defasında bir şekilde paçayı kurtarsanız da hayatınızın alt üst olmasını engelleyemezsiniz. çünkü ilk fırsatta gider yine ölümle dans edersiniz. bir vegas atasözü der ki; kaybederken kumar masasından kalkmak zordur, kazanırken ise daha da zor...

    --- spoiler ---

    açılış sahnesinde kaybettiği 44 bin doları, peşindeki kötü adamlara olan borcunu ödemek için annesinden alır. yolda "banko" dediği 3 maça veresiye 15'er bin dolar basar. nasıl olsa kazanacaktır. derken manitayla atlayıp las vegas'a gider. şansı o kadar iyi gider ki 100 bin dolarla eve döner. black jack'te elinde 18 varken ve elinden 10lu olan krupiyer 2. kağıdı tam açmak üzereyken onu durdurup kart ister. hem de 18'e double down çeker. ve 3 gelir. krpiyer 20 açar. bunlar hep yaşanmıştır. o yüzden kumar illetini çok ince görmüş bu film.

    bir de lakers-supersonics maçında lakers 50 bin dolar yatırdığı gece gerçekten de inanılması güç bir maç sonu yaşanır. 1 sayı geride olan lakers'ın yıldızı jerry west, bitime 5 saniye kala çizgiye gelir ve 3 atış kullanacaktır. fakat o sayı makinesi 3'te 0 atar. ardından ribaund alınır ve 2 sayılık bir basket bulur. bahis kazanmıştır ama son söz sölenmemiştir. seattle bir buzzer-beater yollar ve 50 bin çöpe gider.
    --- spoiler ---

    meraklısına; james caan filmin çekildiği sıralardan kokain bağımlılığından kurtulmaya çalışıyordu.
  • fun. isimli muhtesem gruba ait, solistin annesi ve babasinin birbirlerine olan sevgisini anlatan muhtesem otesi bir parca..

    slow down,
    we've got time left to be lazy
    all the kids have bloomed from babies into flowers in our eyes.
    we've got 50 good years left to spend out in the garden
    i don't care to beg your pardon,
    we should live until we die.

    we were barely 18 when we'd crossed collective hearts.
    it was cold, but it got warm when you'd barely crossed my eye.
    and then you turned, put out your hand,
    and you asked me to dance.
    i knew nothing of romance, but it was love at second sight.

    i swear when i grow up, i won't just buy you a rose.
    i will buy the flower shop, and you will never be lonely.
    even if the sun stops waking up over the fields
    i will not leave, i will not leave 'till it's our time.
    so just take my hand, you know that i will never leave your side.

    it was the winter of '86, and all the fields had frozen over.
    so we moved to arizona to save our only son
    and now he's turning to a man, although he thinks just like his mother,
    he believes we're all just lovers he sees hope in everyone.

    and even though she moved away,
    we always get calls from our daughter.
    she has eyes just like her father's
    they are blue when skies are gray
    and just like him, she never stops,
    never takes the day for granted,
    works for everything that's handed to her,
    never once complains.

    you think that i nearly lost you
    when the doctors tried to take you away.
    but like the night you took my hand beside the fire
    30 years ago to this day
    you swore you'd be here 'til we decide that it's our time
    well it's not time, you've never quit in all your life.
    so just take my hand, you know that i'll never leave your side.
    you're the love of my life, you know that i'll never leave your side.

    you come home from work and you kiss me on the eye
    you curse the dogs and say that i should never feed them what is ours
    and the kids are coming home
    i'll set the table
    you can make the fire.
  • adı "kumarbaz" olsa da her poker oyuncusunun ezbere bilmesi gereken kenny rogers şarkısıdır.
    gerçekten hala geçerli olan müthiş sözlerini aşağıdaki gibi türkçe'ye çevirdim:

    ılık bir yaz akşamında, hiçbir yere giden bir trende,
    kumarbazla karşılaştım; ikimiz de uyuyamayacak kadar yorgunduk.
    biz de sırayla pencereden karanlığa baktık
    can sıkıntısı bizi ele geçirene kadar ve o konuşmaya başladı.

    dedi oğlum, insanların yüzlerini okuyarak,
    ve gözlerinin bakışından kartlarının ne olduğunu bilerek bir hayat kurdum.
    yani eğer söylememde bir sakınca yoksa, senin aslarının tükendiğini görebiliyorum.
    viskinden bir parça almak karşılığında sana bir tavsiyede bulunacağım.

    bu yüzden ona şişemi verdim ve son yudumumu içti.
    sonra bir sigara ve ateş istedi.
    sonra gece ölüm sessizliğine büründü ve yüzü tüm ifadesini kaybetti.
    dedi, oyunu oynayacaksan oğlum, doğru oynamayı öğrenmelisin.

    onları ne zaman tutacağını (hold) bilmelisin, ne zaman atacağını (fold) bilmelisin,
    ne zaman -yürüyerek- uzaklaşacağını ve ne zaman -koşarak- kaçacağını bil.
    masada otururken paranı asla sayma.
    eller bittiğinde saymak için yeterli zaman olacak.

    aslında her kumarbaz hayatta kalmanın sırrını bilir
    bu iş neyi atacağını ve neyi tutacağını bilmektir.
    çünkü her el kazandırır ve her el kaybettirir,
    ve umabileceğin en iyi şey uykunda ölmektir.

    böylece konuşmayı bitirdiğinde, tekrar pencereye doğru döndü,
    sigarasını söndürdü ve uykuya daldı.
    ve kumarbaz karanlığın içinde bir yerde, tapi oldu.
    ama son sözlerinde elimde tutabileceğim bir as buldum.

    onları ne zaman tutacağını (hold) bilmelisin, ne zaman atacağını (fold) bilmelisin,
    ne zaman -yürüyerek- uzaklaşacağını ve ne zaman -koşarak- kaçacağını bil.
    masada otururken paranı asla sayma.
    eller bittiğinde saymak için yeterli zaman olacak.

    şarkıyı şuradan dinleyebilir, türkçe poker dersleri için de şuraya bakabilirsiniz.
  • bu yapımda dikkatimi çeken şey, müziklerin filmde nasıl kullanıldığıydı.

    bazı sahnelerde filmdeki müzikleri bütünleyen; yer yer de müziklere son veren sekanslar, filmin motifinde belirleyici bir unsur oldmuş. bu sinematik tavırlar dışında, final sahnesi filme ayrı bir nitelik kazandırmış.
  • daha iyi ve detaylı işlenebilirdi muhtemelen ama bu haliyle de izlerken zırt pırt çişe, mutfağa gitme isteği uyandırmıyor. aksiyonu bol, evde zaman geçirme filmi; puanım 7/10.

    --- spoiler ---

    kumar sahnelerinin 21 ve ruletten ibaret olmasını sevdim. bıkkınlık geldi kart sayan dahilerden, poz kesen poker oyuncularından. kumar, filmdeki kadar keskin bir şey mi, net öyle. 30 liralık dandik tombala oyunlarında bile bir gecede dünyanın parasını kaybeden adamlar gördüm. işin bağımlısı için oyunun biçimi değişmiyor; 1000 lira kazanıyorsa ayda 1000 lirayı kaybeder, 10 bin kazanıyorsa 10 bin. kumar budur zira.

    bu açıdan bakınca adamın hayattan şikayetleri, oyuna yaklaşımı ve yaşadıkları birbirini iyi tamamlamış ama daha güçlü ve detaylı işlenebilirdi. kadro iyi, bazı bölümlerdeki diyaloglar da son derece başarılı.
    --- spoiler ---

    ortalama üstü bir amerigan filmi işte.
hesabın var mı? giriş yap