• zamanin ilerisinde iken, hayatin cok buyuk firsatlar sunmus oldugu, doganin kendisine bahsedebilecegi her seyin en guzeli ile yasamaya alismis bir karakterin, zamanin gerisine dusunce, hayatin katmanlarindan bir bir asagiya inmesini/indirilmesini, kendini koruma amacli yaklastigi asil bir fikrin pesinde gun gectikce nasil perisan oldugunu anlatan edith wharton kitabi. "the gilded age" denilen bir zamanin aslinda simdiki ile ne kadar "ayni" oldugunu satir satir okurken gorebilecegimiz melankolinin pesini birakmadigi bir kadinin hikayesi.

    edith wharton bu kitabin adini "the heart of the wise is in the house of mourning, the heart of the fool is in the house of mirth" deyisinden esinlenerek koymustur.

    (bkz: ignorance is bliss)
  • örnekleri az bulunurdu ama mevcut "hikayenin gidişini sen seç!" türündeki çocuk kitapları pek eğlenceli olurdu vaktiyle. "küçük elizabeth balonları patlatsın mı yoksa onlarla silikonculuk mu oynasın?" kaderi geçerdi ellere elizabeth'in, her önemli duraktan sonra ne yapacağına karar verirdi küçük akıllar.

    the house of mirth'de işte aynen böyle olmuş olmasını dilediğim bir film. her seyredişimde bittiği gibi bitmemesini ümit ediyorum kek gibi. ama haliyle nafile. filmin içine zıplayıp lily bart'ı şöyle bir sallamak, kendine getirmek, "toplasana kızım kendini, bak bir kendine nerelere gidiyorsun" diye bağrınmak istiyorum. ama haliyle nafile.

    öfkenin kaynakları, kusursuz yorumuyla romanı peliküle aktaran, her karedeki tercihleriyle karakterleri gerçek kılan terence davies ve lily'yi ete kana bürüyen, lily olarak nefes alıp veren gillian anderson'ın kalp kaslarına işleyen performansı olmalı. böylesine başarılı olmasalar mıydı, ne?

    bulduğundan daha fazlasını hak eden bir karakter incelemesi, the house of mirth. yıllardır çıkmıyor şu zihinden.
  • gillian anderson'un oyunculuk dersi verdiği, kurgunun bence zayıf olduğu bir film.. ama sırf gillian anderson'un muhteşem oyunculuğunu izlerken bile zevkten dört köşe eden bir film..
  • evet, kitabı çok beğendim zaten film aslına çok sadık bir uyarlama ve kitap filmdeki her bakışın ardındaki nedenleri ayrıntılarıyla anlamanızı sağlıyor, bol bol altı çizilesi cümleler ile hayat dersi notları aldırıyor. 1890'lardan günümüze toplum, ilişkiler, para konusunda değişen bir şey olmadığını hayretle görmemizi sağlıyor!

    kitapla romanın kısaca farklılıklarına gelirsek,

    --- spoiler ---

    kitap 1890'larda başlarken film 1905'te başlıyor. kitapta selden'a aşık olan lily'nin kuzeni tüm mirasa konan grace stepney değildir, selden'ın kuzeni gerty farrish isimli bir genç kızdır. garce yaşlı dedikoducu bir kadındır. ayrıca sonlara doğru lily, filmde mektuplar karşılığında para istemeye bertha dorset'in kapısına dayanır, onları evde bulamaz ama romanda ise oraya gidecekken selden'ın sokağından geçer ve gitmekten vazgeçer, mektuplara dair tüm umutlarından selden'ın çekimine kapılır, onun evine gider. filmde ayrıca çözümlere ulaştıran kişi, lily'nin adresini selden'a veren vs. görevini sim rosedale'e vermişlerken romanda selden, lily'nin mektupları sakladığını da yaktığını da öğrenemez, bilmez aslında. hatta romanın sonunda hala lily'nin guy trenor'la ilişkisinden şüphelenir ona yazdığı aslında içinde sadece borcunu ödediği çek olan mektup zarfını görünce! bunun dışında romanda hayatın asıl anlamını, seveceğiniz, güvenebileceğiniz insanlarla yaşam mücadelesi vermek olarak gösteren intihara doğru giden yolda alternatif sunmak adına konulan bir bölüm daha var. filmde gerek görülmemiş...

    --- spoiler ---

    gelelim akecilere yardımı olacağını düşündüğüm bir sürü linke...

    http://www.sabitfikir.com/…rkitap/lily-bart-sucu-ne

    http://edithwharton.blogspot.com/…-or-accident.html

    en iyi giyinen kadın lily bart seçilmiş http://www.threadforthought.net/tag/literature/

    almancaya da nedense haus bellomont diye çevrilmiş. http://www.youtube.com/…ure=endscreen&v=oqmpvvqwliu

    gillian anderson lily bart olarak http://www.youtube.com/…smlbx77jvcm&feature=related
    ki o sene oscar alamaması dehşet verici!

    fragman http://www.youtube.com/…gj_f7p6v-5c&feature=related
  • lily bart'ın bitakım münasebetlerini uzun uzadıya (çok lazımmış gibi) anlatan edith wharton'un veremediği sanatsallığı terence davies'in yakaladığı , özellikle mekan ve zaman geçişlerini long shotlarla vermesine hayran kaldığım çok uzun olamsına rağmen nerdeyse bitmesin dediğim film.
  • insomnia derdi çekenler için bir alternatif daha. gayet de güzel uykunuzu getiriyor.
  • kitabı okumadım lakin filmi izledikten sonra kitabının daha iyi olabileceği kanaatindeyim. gayet uzun olmasına rağmen film, çok fazla duyguyu anlatmadan geçiyor gibi, neyin neden olduğunu algılayamadığım yerler mevcut, çok ihtimal vermemekle birlikte; bu benim aptallığım ya da aşırı zerafet içerikli konuşmaları anlamamamla da alakalı olabilir tabii.
  • dönem filmlerine bayılan biri olarak rahatlıkla izledim diyebilirim. eleştirilenin aksine sıkıcı veya bunaltıcı bulmadım filmi. anderson başrole oyunculuğu ve yüzüyle müthiş yakışmış. ama onun dışında beğenmediğim birçok şey oldu. kamera geçişlerini çok rahatsız edici buldum. uzun beklemeler siyaha dönen ekran filmi nedense çok amatör göstermiş. hoş tabi özellikle tercih edilmiştir bu ama ben pek beğenmedim. müzikler de o kadar etkileyici sayılmazdı. konusu ise çok iyiydi. birçok oyuncuyu beğenmesem de o sosyal baskıyı, sınıf saçmalıklarını, erkeklerin kadınlar üstündeki aptal egemenliğini çok iyi hissettiriyor. sırf bunun için bile izlenebilir.
  • sözü ve müziği (bkz: efsa) isimli bir yeteneğe ait mükemmel şarkı. yeni nesil arabesk diyebiliriz. üşenmedim, klibini de izledim. harika olmuş.
hesabın var mı? giriş yap