• filmde de açıkça belirtildiği üzere lana watchowski'ye 'matrix filmi çek' baskısı yapıldığı için çekilmiş boş bir yapımdır.

    halen daha matrix serisine saygısı olan ancak filmi izlememiş biriyseniz tek söyleyeceğim boşverin bu filmi. izlemeyin. parodi film bu.
  • hem yazacak çok şey var hem de hiçbir şey yok. ön satışa biletler çıkar çıkmaz heyecanla alınan biletler var fakat cuma akşamı ben ne izledim diye unutmak istediğim bir film de var ortada.

    klişedir şu söyleyeceğim ama genellikle ekşide her şeyi kötüleme trendi olduğundan kendim izlemeden, okumadan, görmeden inanmam yazılanlara. fakat bu sefer yazılanları sonuna kadar hakkettiğine inanıyorum ve kötüleme timinin içine katılıyorum efenim (filme puanım taş çatlasın 2/10).

    oldukça yüzeysel çekilmiş ve 20 sene önceki teknoloji ile dahi yapılan filmlerden eser kalmamış. çekim teknikleri, efektler vasat ve akılda kalan tek bir replik dahi yok. hikayede geçişler düzensiz, dövüş sahneleri kalitesiz, aksiyon zayıf yani serinin eski görsel tatmini yok olmuş maalesef. örneğin, binadan atlama sahnesinde doğallık yok sanki trinity halatla havada asılı bırakılmış gibi. hele önceki filmlerden kesilip koyulan sahnelere yorum dahi yapmak istemiyorum. cidden, bugünün teknolojisi ile olacak iş değil dedirtiyor izleyiciye.

    izlediğimiz tek şey bir aşk hikayesine dönmüş. peki, matrix bu mu ? hani nerede felsefesi, alt metinleri, derinliği, aksiyonu ? wachowski yalnızca neo ve trinity’nin ilişkisini yeniden alevdendirmek dışında hiçbir şeyle ilgilenmemiş gibi. veya sadece bir süper kahraman filmi çekmek istemiş gibi. keanu reeves ve carrie-anne moss’un senaryoyu okuduktan sonra kabul etmeleri bile hata gibi geliyor bana, ki bi o kadar da isteksiz oynadıkları belliyken. bence laurence fishburne en doğrusunu yapmış fakat bu sefer de yeni morpheus karakterini batırmışlar. nereden tutsan elinde kalan bir yapım. ne kadar üzücü… umarım, hollywood ve kapatilizme yenilmiş serinin devamını getirmek gibi bir hata yapılmaz, biz de bu filmin varlığını unutup gerçek üçleme ile hayatımıza devam ederiz.

    kısaca sevgili sözlük, bazı şeyler gerçekten tadında kalmalı…
  • tamam gömmeyin yeter öldü film.
  • yönetmeni lana wachowski'yi lana pachozski yapmış film.
  • ben beğendim?

    --- spoiler ---
    bana göre şöyle bir durum var: mesela önceden simulakra ve simülasyon bir felesefe terimi idi. gelişen teknoloji bize bu bazı 'anlaşılmaz felsefi konuların' bazılarını deneyimleme ve örnekleme ile anlama fırsatı verdi.

    ilk matrixin çıktığı dönem ile şimdi yani 2021 arasında oluşan teknolojik atılım muazzam. aynı ilk uçakla aya seyahat arasında 66 yıl olması kadar inanılmaz. matrix ilk çıktığında bütün anlatı felsefi bir terim üzerinden ve makinelerin kurduğu sanal bir 'sistem' ve 'programlarla' ile tarif ediliyordu. yani bilgisayar, internet veya felsefeye aşina olanlar konuyu anlamış kalanı ise biraz yabancı kalmıştı. hatta ilk filmlerin kamera arkasında laurence fishburne rolü oynadığını ama konuyu anlamadığını anlatıyordu.

    the matrix resurrections'ta ise sistem duruyor ama filmdeki anlatı güzel bir şekilde değişmiş: 'video oyunu'

    çünkü teknoloji, gelen yeni nesil ve matrix'e en çok uyan terim bu. mesela baştaki mod olayı çok başarılı. esas sistemin içinde test veya yeni birşeyler denemenin yoludur mod. mesela counter strike bir half life modudur esasında, aynı şekilde lol warcraft ııı modudur ve bu modlar gelişip kendi başına sisemlere dönüşmüşlerdir.

    veya botlar. botlar sistemin kullandığı araçlardır. mesela cs'de internet bağlantısı yoksa veya antreman için yapay zeka kontrolünde düşmanlar yaratıp oyuna koyabilirsiniz. swarm modu da dalga dalga gelen düşmanların (genellikle zombi) olduğu bir oyun modudur.

    veya neo ve trinity'nin görünüşünün değişmiş olması. matrixteki avatar görüntünüzü kendi alt benliğiniz oluşturuyordu. burda sistem bunları hatırlatmamak için değiştirmiş deniyor. yani yeni skin ve texture denilen oyun terimleri buna uyuyor. gerçi ilk filmlerdeki oracle'ı oynayan oyuncu vefat edince yeni gelen oyuncuyu film içi mantıkla anlatmak içinde bunu kullanmışlardı.

    bullet time çoğu oyunda olan bir özellik ama o da matrix'in hediyesi mesela :)

    klasik matrix yeşil konsepti değişmiş ki bu da iyi bence. çünkü bu matrix'in farklı bir versiyonu, eğer yine konsepti yeşil yapıp bunu çekseler daha çok tepki alırlardı, eski filmin kaymağını yemekle falan suçlanırlardı muhtemelen. hem zaten ilk filmdeki konsept birazda zamanla alakalı. 1999'da elde tabiki windows 95 var ama çoğu kişide commodore 64 hala var ve hatta bazı bankalar hala siyah üstü yeşil yazılı eski sistemleri kullanıyordu. şim 4 k 244 mhz ekranlar varken bu da kendi içinde mantıklı.

    film anahatları ile böyle. daha güzel olabilir miydi? evet.

    son 10 yılın diversity, sjw, feminist anlatıları de eklenmiş tabi ki. essında matrix buna çok uygun. mesela matrixte herkes altbenliği ile göründüğü için ekstra zorlamaya gerek yok bazı konuları ama iyi işlemek lazım. wb'un oyun için zorlaması falan bencede açıkça filmin yapılmasına dair mesajdı :)

    oyuncu seçimi de iyi sayılır. nph hariç. matrix gibi filmlerde oynamayacak oyuncular vardır. buraya ryan reynolds'ı koyamazsın mesela, nph'de aynı sebeplerden olmaz.

    filmin genel renk olayı rahatsız etmedi ama bazı sahnelerde kalite farkı vardı. bunu kaliteli filmlerde çok görüyorum. tam nedenini teknik olarak bilmiyorum ama rahatsız edici. mesela merovincian'ın olduğu sahnede herşey 4 k iken birde düşme, tekme vs de 4-5 saniyeliğine 360p gibi video çekimi oluyor görüntü.

    --- spoiler ---
  • beğendiğim film olmuştur. matrix serisinin devam filmi ancak bu kadar olurdu. orjinal üçlemeye göre oldukça tutarlı ve hikaye mantığına paralel ilerliyor. tek endişem tamamen gişe odaklı bir film olacağı yönündeydi. yeni bir fikir ve hikaye çıkarmışlar diyebilirim.

    tek olumsuz eleştirim yeterince epik değildi. ne dövüş sahneleri ne de müzikler. hikaye bir şekilde kurtarıyor fakat matrix'i matrix yapan müthiş efektler, aksiyon sahneleri ve müzik yoktu. en azından daredevil dizisindeki dövüş kalitesini yakalasaydınız. matrix serisi bu konularda öncüydü, devrimciydi.

    filmde süresi nispeten az olsa da jonathan groff aka yeni agent smith en iyi oyuncuydu.

    7/10

    yaşlanmazlığı meme'lere konu olan keanu reeves gerçekten yaş almış bu arada. bebeksi yüz hatlarından eser yok. üzdü!
  • ilk matrix'in uzerinden 20 yil gecmis olmasina ragmen hala matrix'i anlayamamis bir kitle var. bununla beraber ilk matrix'i iyi anlayabildigini iddia eden ve yeni matrix'i bunun uzerine motomot uyarlamak gerektigine inananlar var.

    halbuki, ilk matrix filmi cekildiginde insanlar yapay zekayi yeni yeni tartismaya baslamisti. bugun ise hayatin her alanina sirayet etmis olan milyonlarca kendini gelistirebilme yetenegi kazandirilmis algoritma ve onlarin karargahi durumunda olan bulut teknolojisi var!

    ben sahsen yeni matrix filminde sisirilmis aksiyon sahneleri ve filmin sonundaki "yeni bir sans" sacmaligi haricindeki kurguyu begendim diyebilirim.

    20 yil once izledigimiz ilk matrix ve orda kendisine gondermede bulunulan onceki matrix versiyonlarinda (esasen isletim sistemlerinde) bir anomaliden bahsediliyordu. neo (yani beklenen mehdi) bu anomali sonucu ortaya cikan isletim sistemi icerisindeki diger programlari esnetebilen, onlari kendisine gore bukebilen bir insansi programdi -yani yapay zekaydi, meshur kasigi bukme hadisesi ise buna gondermeydi -. anomali sonucu olusmus bu program, simulasyon icerisinde beyni bir bilgisayar programi gibi calisabilen makina sehrinde esir bir insan olan thomas anderson'un beyni ile butunlesikti.

    matrix'in icinde kendisi ile beraber calisan bagimsiz programlar (kahin, anahtarci, trenci gibi) ile beraber bir de her biri basli basina bir isletim sistemi gibi calisan insan beyni ile eslenik-butunlesik programlar vardi.

    thomas anderson, macro isletim sistemi olan matrix disina alindiginda artik tek basina insan degil ayni zamanda matrix'te anomali sonucu guclenmis olan yazilimi da kendisi ile beraber simulasyon otesi dunyaya tasimis oldu. yani beynini bir flash bellek gibi kullandi. daha sonrasinda matrix'e her baglandiginda da zaten kendi beyninde yuklu olan program ile matrix'i alabildigine buktu.

    asil enteresan olan thomas anderson'un matrix disina "neo" olarak cikmasinin akabinde "neo"nun kendisi ile beraber dis dunyaya built in olarak getirmis oldugu yazilim sayesinde yeni yetenekler kazanmis olmasi idi. iste "neo"yu hem makineler hem de insanlar icin kiymetli kilan sey buydu. makinalarin onceki ucleme sonunda neo'yu iceriye almasi ve ajan smith ile savastirmasinin sebebi ise bu yetenekti. bu da matrix'in topyekun yok olmasini engellemis oldu. esasen "neo"nun mudahalesi olmasaydi matrix ajan smith nedeniyle kendi icine dogru cokecek sonra bir yildiz gibi patlayib imha olacakti. ancak bu insan turunun de topyekun yok olmasi manasina geldigi icin neo ve makinalarin isbirligi hayatin devamini sagladi.

    ajan smith'in ozgurluk dedigi kendini imha etmek idi. herkesin ajan smith oldugu dunya donuk ve mat oldugundan kendiliginden imha olmus olacakti. sifir devinim. ajan smith cok degiskenli bir dunyaya tahammul edemediginden ve bunu engellemek istediginden kendisini dis dunyaya bir insan beynine enjekte edib zion'a ulasmaya calismisti.

    yeni matrix filmini yani "the matrix resurrections"i bu gozle incelemek lazim. kurguyu nicin basarili buldugumu da soyle soyleyeyim. mimar yani aslinda "bir isletim sistemindeki kernal" yerini "psikanalizci"ye birakmis. bu yeni matrix'in aslinda neo'nun beyni ile butunlesik oldugunu gosterir. boylece tirinity'nin neden filmin sonunda neo'lastigini da anlamis oluruz. diger taraftan kahin'in yerini sati almis. sati ise esasen kahinin matrix icerisinde makinalar ile etkilesimi icin gerekli arayuzu olan bir "arama motoru"ndan baska bir sey degil.

    matrix 4 filmindeki "isletim sistemi matrix"in daha reaksiyoner daha saldirgan olmasi ise neo'nun ilk ucleme sonunda tekrar sisteme dahil edilmesi ve yeni sistemin insaasinda kendisinden istifade edilmis olmasindandir. yani yeni filmde dusmanini -matrix'i- insa eden mimar kismen neo'nun kendisidir... yeni sistemi guclu kilan ise neo'nun sisteme baglanmaya devam etmesidir.

    ilk ucleme de simulasyon icerisinde potansiyel ajan olan insanlarin yeni matrix surumunde robot -esasen zombi yazilimlar- olmasi yine neo'nun yeni sistem insaasindaki marifetlerindendir...

    haliyle devami cekilecekse; yeni gelecek olan filmlerin senaryosunu nisbeten kestirmek mumkun hale gelmis oluyor. ici bos absurd aforizmalar ve aksiyon sahneleri azaltilirsa, filozofi biraz daha one cikarilirsa daha basarili yeni matrix filmleri beklemek mumkun.

    oyum 7/10.
  • herkesten ricam bu filme para verip sinemada izlemeyin. yoksa bunlar "maskeli beşler -matrix'de" filmi çekecek bir sonrakine.

    salaklık başka bir şey değil. kardeşim gelenlerin en az yuzde 90 ı ilk seriyi izlemiş beğenmiş ondan dolayı gelmiş.filmin bir havası bir tarzı var. bu kadar z kuşağına oynamanın anlamı nedir anlamış değilim? mal mal espriler, vıcık vıcık aşk felan.

    z kuşağının film zevki de buysa sıçayım öyle nesile de zaten.

    çok böyle bir şey yapmak istiyorduysanız yan film olarak çıkartsaydınız da matrix adını bulaştırmasaydınız.

    bu kadar büyük bir lordan bunu mu çıkarabildiniz?

    filmden matrix'i çıkar bu film yine olurmuş.

    keza matrix evrenine kattığı neredeyse 0.

    bir de bu başlık altında filmi övenler var ki bir kaçını takibe aldım. neyi överlerse izlemeyeceğim. bundan iyi hizmet olmaz.

    edit: sinirim geçmedi bak. normalde bu kadar hakaret içeren entry girmem ben ama hayallerimle oynadınız ipneler. bu filme oturup ciddi yorum yapılmaz.
  • bizden sonra anlam. çözümlerimizden, anlaşmalarımızdan, uzlaşmalarımızdan sonra bize ne olur, diye soran ve bunu cevaplayan film.

    bizden geriye kalan bir kabuktur artık. terapi, analiz, haplar bu kabuğu inceltir, giderek saydamlaştırır ve kurutur.

    hatırladıkça hatıramızı biraz unuturuz da. ve unutmaktan ibaret varlığımızı kendimiz sandıkça anlam yitiririz.

    bu filmi, senaryoyu, teferruatı sevmiyor değiliz. kahramanımızın bu hâlini, bizden yansımasını, yansımamıza batışını sevemiyoruz.
  • o kadar destansı boklandığı için minimum beklentiyle izledim filmi dolayısıyla öyle çok da sıkıldım denilemez. bi kurgusu var yani tutarlı bişeye bağlanmış en azından ve takip ettiriyor. hatta tek güzel yanı da burası denilebilir. yoksa o kadar rahatsız edici aksiyon sahneleri vardı ki matrix adına utandım. mermi durdurma roket durdurma sahneleri filan aman diyim...
    öte yandan matrix'ten çok marvel filmi gibi olduğunu da kabul ediyorum. ilk filmden sonra 2 ve 3 ile zaten geri gidiyordu bu da sürece yakışır bir devam filmi oldu denilebilir.
    kurgusu senaryosu için katlanılabilir, beklentiyi matrix adıyla eşleştirmezseniz çok sıkıntı çekmezsiniz.
hesabın var mı? giriş yap