• (ing) çıplak şehir anlamina gelen sözcük öbeği.
  • jules dassin'in 1948 yılında "amerikan aleyhtarı aktiviteleri soruşturma komisyonu"nun gazabına uğramadan önce abd'de çektiği sondan bir önceki filmi. zamanının çok ötesindedir bu film ve hala marjinalitesini muhafaza eder. filmde kullanılan dış sesin sahibi filmin yapımcısı mark hellinger'dir. özellikle baştaki önsöz tarzı giriş filmi çok ilginç kılar. film tamamen gerçek mekanlarda çekilmiştir. dassin kendisine tanınan bu imkanı çok etkileyici bir biçimde kullanmış, şehrin canlılığını mümkün olduğunca ayrıntılara inerek vermeyi başarmıştır. film, polis teşkilatının bir olayı soruşturması üzerine çekilmiş bir belgesel havası da taşır. dış mekanlardaki çekimler oldukça başarılıdır. dassin çerçevelemeye özel bir dikkat gösterir. bazı anlarda ulaştığı sinemasal yetkinlik dudak uçuklatacak cinstendir. hele bir sahne vardır ki; sinemasever hafızamın o alabildiğine uzun film şeridinde çok sağlam bir yer edinmiştir: polislerden kaçan bir suçlu can havliyle bir kuleye tırmanmaya başlar. yaralıdır. gidecek bir yeri de kalmamıştır. umutsuzca teslim olmayı reddeder. kulenin bir yerinde demirlere yaslanır ve bir an için new york'un belirli bir noktasına bakar. o an yüzünü göremeyiz. dassin arkasından ve omzunun üzerinden bir çekimle bir kaç kilometre uzakta yan yana dizilmiş tenis kortlarında tenis oynayan insanları gösterir. o birkaç saniyelik karede dassin bize bu zavallı adamın bulunduğu noktaya gelişini çok güzel bir biçimde özetler. o sahnede hüzün vardır, şiir vardır. kendine ancak kanalizasyon çukurunda yer bulabilmiş bu küçük adam dassin'in gözünde yalnızca bir kurbandır. yönetmen temel meselenin dışına çıkmadan yalnızca iki saniyeyle dramatik etkiyi tavana vurdurmayı başarmıştır. bu sahneyi birkaç yıl sonra ülkesini terketmek zorunda bırakılmasına yol açacak o büyük suçunun, koministliğinin, ince ama güçlü haykırışı olarak okumak mümkündür.
  • essiz 40'larin newyork goruntuleri esliginde yeni gercekci bir film noir. konusu ritmi ve oyunculuklariyla tadindan yenmeyecek kivamdadir.
  • bence yapım yılı olarak güzel bir polisiye...sonuna kadar esrarını koruması bir yana oyunculuklar çok iyiydi...beklediğimden başarılı...sıkılmadan,ilgili kaybettirmeyen anlatım tarzı ile kendi türünde farkındalık yaratmış...
  • yönetmen jules dassin'in daha evvel rififi filmini izleyip, hayran kalmıştım. bu filmi ise henüz abd'den sürülmeden önce çekmiş ve gerçekten dönemin şartlarına göre müthiş bir iş başarmış.

    film adeta bir new york belgeselini andıran bir açılışla başlıyor. yapımcı mark hellinger'in dış sesi başlangıçtan finale kadar bize bir anlamda filmi kompoze ediyor.

    filmin tipik bir noir hikayesi var. gizemli bir cinayeti soruşturan iki dedektifin çözüm sürecini izliyoruz. oyunculuklar bana biraz zayıf geldi. ancak bu filmi değerli kılan hikayesi ya da oyunculuklardan ziyade konuyu ele alış biçimi.

    tamamına yakını gerçek dış mekanlarda çekilen ve dönemin new york halkının bir anlamda figüran görevinde olduğu film, bu yönüyle oldukça dikkat çekiyor. filmlerin 60'ların sonuna kadar ağırlıklı olarak stüdyo ortamında çekildiğini düşünürsek, the naked city'nin kuşkusuz zamanının ötesinde bir tarzı var.
    8/10
  • hiçbir sahnesi stüdyoda çekilmemiş olan, tamamı new york'un çeşitli mekanlarında çekilmiş olan klasik polisiye film.
hesabın var mı? giriş yap