the platform

• aşağıdakine kötülük yapmak üstelik yukarıdakinin de sana kötülük yaptığını bilerek. kapitalizm işte basbayağı. izlerken bu iş böyle gelmiş böyle gider diyorsun düzelmez bu düzen kabulleniyorsun, sonra bi baharat geliyor bi umut, olur sanki falan diyorsun. filmin sonunda 0. kattakiler umarım mesajı anlamıştır diyip filmi kapatıyorsun
• çöp gibi mide ister.
• arkadaşlar filme netflix yapımı diyip durmayın film netflix in değil sadece yayın haklarını almış
• okuduğum kadarıyla dikine snowpiercer. izleyince dönerim buraya.
• konusu sıradan, işlenişi gayet güzel sistem eleştirisi yüklü bir film. izleyiniz.
• aslında kendimizi yok ediyoruz.
  
  hakkımız diye düşünüp hırs ile peşine düştüğümüz her şey boğazımıza diziliyor.
  başkalarının hayatına girmeye çalıştıkça kendimizi sürekli harcıyoruz.
  aklımızda başkasının sözleri, hayalleri, idealleri bazen de lokması..
  
  aslında kendimizi yok ediyoruz
• muhteşem fikir, gayet iyi bir senaryo ve işleniş, berbat bir son.
• panna cotta bizim mesajımız.
• izlediğim en iyi netflix filmi. bütün sahneleri, ışık, renkler ve müzik anlatmak istediği her şeyi öncelikle hissettirdi. insan denen mahlukatın bencilliğini, nankörlüğünü ve daha bir çok iğrenç yönünü gözler önüne seren müthiş bir filmdi. bu film ile ilgili düşündüklerim yazmakla bitmez. bir kurtarıcı, adalet dağıtıcı, yöneten birilerini beklemesek de biz kendi içimizde bunları bulsak ve ona göre hareket etsek ne kadar güzel olur dedirtti. bir de sürekli aklıma şu söz geldi. ‘’haklı bir isteğin karşılığı söz değil eylem olmalı.’’
  
  --- spoiler ---
  
  dünyanında böyle bir delik olduğunu yukarı sınıfların kendinden aşağıdaki sınıfların halinden anlamadığını ( belki de bundan dolayı bir sınıf farkı var.) , yerlerimiz değişmiş olsa bile biz çektik başkası da çeksin zihniyetinin değişmediğini, ucu kendine dokunan uygulamalar olduğu zaman kuralların uygulandığını yoksa insanın iğrenç bir varlığa dönüştüğünü çok güzel vurgulayan bir film. ilk kaldığı kişi platformun acımasızlıklarını ve yapması gereken iğrençlikleri öğretiyor çünkü işlerin böyle yürüdüğünü söylüyor çünkü onun için önemli olan oradan çıkabilmek. ikinci kaldığı kişi ona sözlü uyarı ile bu sistemin değişebileceğini anlatmaya çalışıyor. aslında kademe kademe her tecrübeyi de özümseyerek ilerlemek zorunda kalıyor. baharat ile girdiği yolda ise bilge kişi diye tanıttıkları kişinin sözlü olarak uyar olmuyorsa uygulamam gerekeni yap demesiyle öğrenilenin son aşaması olan sembolü vurguluyor. ve bence en önemlisi bu sembolün, platformun en sonundaki küçük kız olması. sanırım küçük kız ilk halimizi yani masum olduğumuz zamanı ifade ediyor. sembol ise zincir kırıldığını ve bir kişinin en sona kadar inerek onu yukarı göndermesiyle mesajın son bulduğunu ifade ediyor diye düşündüm.
  izlerken neden 333, neden siyahi bir yol arkadaşı ve neden siyahi bir bilge kişi, ilk olarak baharatın dini sorulduğu zaman neyi vurguladılar, neden önce sembol kremalı puding, neden asyalı bir kız gibi daha bir çok şey düşündüm.
  bunların yanında asyalı küçük kız büyüdüğü zaman hep platformun üzerinde birilerini öldüren kişi mi oluyor? ya da herkesi öldüren platformun üzerinde olan kız sembolü işaret etmek için mi var?
  sorular böyle uzar gider...
  
  --- spoiler ---
• sonunu birçok insanı rahatlaracak şekilde bağlıyorum.
  
  --- spoiler ---
  
  küçük kızla beraber yukarı çıkan adam, kimsenin yapamadığı şeyi yapıp küçük kızı kurtardığı için karnı bir güzel doyurulup gün ışığında özgürlüğüne kavuşur. adamımız kendi evinde uyanır ve tüm olanların aslında saçma bir rüya olduğunu fark eder.
  --- spoiler ---
  
  böyle olsa beğenirdiniz. :d
  
  özet olarak;
  
  “herkes kendine yetecek kadarını yese, kimse aç kalmaz.”