• güzel
  • 2. bolumde uvey anne'nin caldigi sarki erik satie sarkisi idi. muhtesem sarkilarla desteklenmis dizidir. akiciligi cok guzel bir sekilde yakalamis.
  • (bkz: muhteşem)

    tek kelime işte;

    muhteşem.

    renkler, doku, soğuk ve karanlık ortam, lafların değil görüntü ve mimiklerin konuşması...

    60's...

    muhteşem.

    hamın kızımız zaten başlı başına bir sanat eseri.

    (bkz: en güzel sanat eserinin güzel kadın olması)
  • yeter ki hayatta bir tutkunuz olsun. hangi konuda olduğu önemli değil...
  • rusya’da yapılan turnuvada bir sahnede borgov’un karşısında rakip olan kabarık saçlı einstein’e benzeyen oyuncu otururken gözüküyor... oysa ki ikisi de harmon’la sonraki maçlarda rakip oldular. kaybedenin elendiği bir turnuvada bu sahne ile yönetmen sınıfta kaldı. büyük hata...

    onun dışında mükemmel film.
  • güzel dizi yapmışlar .bence insanın ne olursa olsun bir tutkusu olmalı ve bunun peşinden gitmelidir.hayatımıza renk katacak detaylar önemlidir.
    böyle dizilerin devamını bekleriz.
  • resmen satranç öğrenip oynayasım geldi fena özendim. aşırı akıcı güzel bi dizi
  • daha yayınlandığı ilk hafta izleyip bitirdim ama hakkında entry girmek bugüne nasip oldu.

    özellikle soundtracklerini çok başarılı bulduğum dizi. açılış teması standart üstü. zaten kulağınızın aşina olduğu o yıllara ait eserleri duymak size ayrıca zevk veriyor.

    başrolu gayet başarılı buldum.hem oyunculuğu hem kendi güzel plan bir hamım kızımız.

    birkaç yerde ilerletme ihtiyacı duysanız da sıkılmadan izleyeceğiniz güzel bir anlatıma sahip.
  • diziyi tutkusu olan bir insan azimle neleri basarir cercevesinden izleyince satranc arada detay oluyor.

    beth navier–stokes denklemlerinin turbulans icin cozumunu bulmaya calisiyor da olabilirdi. o zaman 10 bolum diger matematikciler ve fizikciler ile etkilesimini izlerdik, icerikde degisim olmazdi.

    buradan bakinca daha iyisi icin free solo
  • diziyle ilgili eklemek istediğim bir bilgi:
    dizinin sonlarında harmon'ın, kiliseden gelen parayı reddettiği bir bölüm var. izlerken, 'niye böyle bir şey oldu ki?' diye kendime sordum, 'jolene'yi yüceltmek için' desek, değil. 'böyle bir açıklamanın altına imza atmıyor' desek, harmon'ın dizinin geri kalanında bununla ilgili bir derdini izlemedik ama peki karakterinden kaynaklı diyelim. yine de tam olarak oturmuyor. bunun nedenini diziyi bitirdikten birkaç gün sonra öğrendim.

    harmon'ın gerçek hayattaki karşılığı bobby fischer, rusyadaki turnuvaya giderken kilise desteğini alıyor ve turnuvaya yanında bir papazla gidiyor. fischer, harmon'a sunulan 'komunizm ve ateizmle savaşıyoruz' bildirisine inanıyor, rusları canavar ve düşman olarak görüyor. turnuva başlıyor, finalde fischer ve spassky karşılaşıyor, fischer, spassky'i yeniyor, hem de baya bi geriden gelerek yeniyor. spassky bunun üzerine, ayağa kalkıp fischer'ı alkışlamaya başlıyor, seyirci de spassky ile beraber alkışa katılıyor. fischer, bu durumdan o kadar etkileniyor ki, sahnede kalamıyor ve dışarı kaçıyor. daha sonra kendisine bu an sorulduğunda 'düşmanım olarak gördüğüm birinin bu davranışı bana çok fazla geldi' diyor. satrançta daha önce yaşanmamış bir an bu 'alkışlama anı'. fischer, bu andan sonra kendisinin de aslında amerikan hükümeti tarafından kullanılan bir piyon olduğunu anlıyor. hayatı boyunca satranç oynayan, master olan bir adam, piyon olduğunu fark ediyor. bu aydınlanma ona ağır geliyor ve şampiyonluğunu reddediyor, göz önünde olmaktan kaçıyor, en sonunda da yurt dışına çıkıyor, 64 yaşında izlanda'da vefaat ediyor. queens gambit'te, harmon'a kilise teklif yaptığında, harmon'ın reddetme nedeni bu. harmon, fischer'ın pişmanlıklarını yaşamayacak. yazar, fischer'ı, harmon üzerinden kefaretle buluşturuyor.
hesabın var mı? giriş yap