• hakkında şöyle ilginç bir video vardır.
    hayatını epey detaylıca anlatmışlar.

    https://youtu.be/dclkp6dxmcm
  • gecen hafta benim acip varligini bile unuttugum bir tommy morrison hayran sayfasi sayesinde karisi trisha harding morrison la facebook arkadasi olduk.
    hayat ne ilginc be...
  • patlayıcı gücü ve inanılmaz yumruklarını sergileyen bir video; https://www.youtube.com/watch?v=dcjej3kkiug
  • bu adam bence ortadan kaldırıldı. tüm zamanların en iyilerinden.
  • sonu çok talihsiz olmuş eski bir artist.
  • tommy ‘’the duke’’ morrison, büyük ihtimalle kimsenin okumaya tenezzül bile etmeyeceği, hatta ekşi sözlüğe katıldığım ilk tarihten şu ana kadarki yazdığım ve saatlerimi harcayıp bir çok farklı kaynaktan çeviriler yaptığım bu en uzun yazıya konu olmuş 90’lı yıllarda ağırsıklet kategorisinde mücadele eden 2 ocak 1969'da arkansas'ın gravette şehrinde dünyaya gelen amerikalı profesyonel bir boksör ve aktördü. "the duke" lakabı, hollywood yıldızı john wayne'in büyük yeğeni iddiasına dayanır fakat wayne'in oğlu patrick, "bizimle akraba olup olmadığını gerçekten bilmiyorum. ama kazanmaya devam ediyorsa, kesinlikle babamın yeğeni olduğunu söylemeliyim" demiştir.

    amatör kariyer

    tim morrison, oğlunu henüz on yaşında boks yapmaya teşvik etti. tommy 13 yaşındayken, sahte bir kimlik kullanarak 21 yaşının altındaki katılımcıların kabul edilmediği "toughman" yarışmasına kaydoldu ve the new york times'a bu maçlarda sadece bir tanesini kaybettiğini söyledi. amatör olarak boksa başladığında, kansas city golden gloves kazandı ve bu zaferini şu cümlelerle özetledi: ‘’kansas city’de golden gloves için dövüşmek aile geleneğimizde vardı. büyük abim tim yaptı ve babamın iki küçük kardeşi trent ve troy da yaptı. hepsi golden gloves kazandı. dolayısıyla annem diana morrison, benden bu geleneği sürdürmemi istediğinde, ben de üzerime düşeni yaptım.". bu zaferden sonra, 1988 olimpiyat elemelerinde ray mercer ile mücadele etti ve kararla mağlup oldu fakat mağlubiyete rağmen boks ekipmanları markası olan ringside products sahibi john brown'un ilgisini çekti.

    brown onun için şu ifadeleri kullandı: ''tommy'yi mayıs ayında kansas city golden gloves'da dövüşürken gördüm ve etkilenmedim, ulusal golden gloves'ta onu tekrar gördüm, bu sefer yarı finallerde kaybetti ve yine etkilenmedim. iyi eğitilmemiş ve boks temellerinden yoksun görünüyordu. sonra anladım ki, aslında hiç temel eğitim alamamıştı. oklahoma'da babasının eski kıyafetlerle doldurduğu el yapımı ağır bir torba ile antrenman yapıyormuş. benimle çalışan, george smith adında bir boks koçu, sürekli olarak bana tommy'den bahsediyordu ve bana bu çocuğun gelişebileceğini söylüyordu.''

    1988 yılında liseyi bitirdikten sonra, aynı yıl morrison kansas city golden gloves’da donald ellis'e karşı kazandı ve omaha, nebraska'daki ulusal golden gloves'a ilerledi. orada javier alvarez'ı kararla geçerek ön eleme turunu geçti, çeyrek finallerde warren williams'ı kararla geçti, ancak yarı finallerde derek ısaman'a bölünmüş bir kararla yenildi. iki hafta sonra, morrison houston, teksas'ta düzenlenen batı olimpiyat elemelerine katıldı. yarı finallerde robert hargrove'ü 4-1 çoğunluk kararıyla mağlup ederken, finallerde john bray'i 5-0 birleşik kararla mağlup ederek ulusal şampiyonaya katıldı ve turnuvanın "olağanüstü dövüşçü" ödülünü aldı. morrison, on iki gün sonra, concord, california'da 6 temmuz 1988'de düzenlenen ulusal olimpiyat elemeleri'nde ray mercer’a karşı ringe çıktı ama birleşik kararla yenildi. bu ikili daha sonra profesyonel boksta yine karşılaşacaktı. morrison amatör kariyerini boyunca çıktığı 222 maçta 202 galibiyet ve 20 mağlubiyet gibi bir istatistiğe sahiptir.

    profosyönel

    morrison, profesyonel boks kariyerine 10 kasım 1988'de new york'ta william muhammad'ı birinci rauntta nakavt ederek başladı. 20 gün sonra, bir başka birinci raunt nakavt ile tony dewar’ı yendi. 1989 yılını, 15'i nakavtla sonuçlanan 19 galibiyetle tamamladı. aynı yıl, oyuncu frank stallone morrison'ın bir maçını izledi ve ona tommy "the machine" gunn olarak rocky v filminde rol verdi ve morrison, 1990 yılında film üzerinde çalışmak için altı aylık bir ara verdi. 8 haziran 1990'a kadar hiç maça çıkmayan tommy morrison, 1991 yılında ringe geri döndü. 86’da mike tyson ile 12 raund dövüşen james tillis’i ilk rauntta durdurdu ve eski wbc ağırsıklet şampiyonu pinklon thomas’ı ilk rauntta pes ettirdi. inanılmaz sol kroşesi bu yıllarda çok ses getirdi.

    mercer!

    18 ekim 1991 tarihinde, 28-0 bir rekora sahip olan morrison, wbo ağır sıklet şampiyonluğu için ray mercer ile karşılaştı. morrison harika bir başlangıç yaptı ve yavaş hareket eden mercer'ı ilk üç rauntta hakemlerin puanlamalarında önde tamamlayarak kazandı, ancak dördüncü rauntta yorulmaya başladı ve mercer beşinci raunt bitmesine birkaç saniye kala maçı bitirdi. morrison kariyerindeki ilk mağlubiyetini, beşinci rauntta nakavt olarak aldı ki hakemin lisansının iptal edilmesini gerektirecek bu maç, halen boks tarihinin en acımasız nakavtlarından birisi olduğu söylenir . mercer başka bir yerde morrison hakkında bana o kadar sert vuruyordu ki ringde resmen gaz çıkartıyordum diye itirafta bulunmuştur.

    şampiyonluk!

    1992 yılında altı ardışık galibiyet elde etti ve 1993 yılında iki kez dünya ağırsıklet şampiyonluk mücadelesi veren ve kendisini maçta iki kere düşüren carl "the truth" williams 8.nci rauntta durdurarak boştaki wbo şampiyonluğu için george foreman ile karşılaşma fırsatı buldu. morrison, foreman ile kırışmaya girmeyi tercih etmedi çünkü foreman gibi birisi her ne kadar yaşlı dahi olsa fazlasıyla güçlü yumruklara ve sağlam bir çeneye sahipti. morrison hızını ve çevikliğini kullanarak 117-110 ve 118-109 puanlarıyla maçı birleşik kararla kazandı ve yeni wbo ağırsıklet şampiyonu oldu! bu maçtan bir sene sonra, george foreman solak ve yenilgisiz boksör michael moorernakavt ederek wba ve ıbf ağırsıklet şampiyonu olmuştur.

    kemer koruma 1!

    morrison ilk kemer koruma maçını, rocky v filmindeki oyuncu arkadaşı michael ‘’mike’’ williams'a karşı ağustos 1993'te planlanmıştı. ancak williams maç gecesinde antrenmanda yaşadığı bir sakatlığı öne sürerek maçtan çekildi, bu yüzden o yıllarda gerçekten aktif olarak dövüşen tim tomashek onun yerine geçti ancak bazı medya kuruluşları onun seyirciler arasından seçildiğini iddia eden haberler yaptılar. tomashek, ilk 2-3 raunt morrison'ın kombinasyonlarına karşı koyabildi ve maçı biraz olsa uzatmayı başardı ancak morrison sağlam bir kombinasyonla onu yere düşürdü ve dört raunt sonra maç durduruldu. morrison ilk kemer koruma maçını isimsiz birine karşı bile olsa başarıyla geçti.

    hayal kırıklığı!

    wbo şampiyonu morrison, kısa bir süre sonra kemer birleştirme maçı için wbc şampiyonu lennox lewis ile görüşmelere başladı ve her iki boksör de 16 milyon dolarlık bir kazancı eşit olarak paylaşacaktı ancak morrison, lewis ile karşılaşmadan önce pek tanınmayan michael bentt ile bir ısınma maçı yapmaya karar verdi ama bu karar pahalıya patladı çünkü bentt, morrison'u ilk rauntta üç kez düşürerek maçı kazandı. bu mağlubiyet, morrison'ın lewis ile yapacağı maçtan alacağı 8 milyon dolarlık kazancı kaybetmesine neden oldu.

    toparlanma

    morrison, 1994 yılında sırasıyla üç maç kazanarak toparlandı, ancak yılın son maçı ross puritty karşı beraberlikle sonuçlandı ve bu maçta 6. ve 10. rauntlarda yere düştü. ardından ünlü high noon in hong kong kartındaki wbo ağırsıklet unvan maçında herbie hide ile karşılaşacaktı, ancak etkinlik finansal sorunlar nedeniyle iptal edildi. morrison, 1995 yılında üç maç daha kazandıktan sonra ıbc ağırsıklet unvanı için 1 numaralı aday razor ruddock ile karşılaştı. ruddock, morrison'ı ilk rauntta uppercut ile düşürdü, ancak morrison toparlandı ve sıkıntıda gibi göründüğü anda muhteşem bir sol kroşe ile karşılık vererek ruddock'u 6. rauntta yere serdi. ruddock ayağa kalktı, ancak yumruklara karşılık vermediği için hakem araya girdi ve morrison kemeri kazandı. ruddock'u yenmesinin ardından morrison, wbo ağırsıklet şampiyonu riddick bowe ile karşılaşacaktı, ancak bowe, daha kazançlı bir maç olan evander holyfield ile anlaştıktan sonra plan suya düştü. bunun üzerine, 1995 sonbaharında new jersey, atlantic city'de morrison ve lewis maçı için anlaşmaya varıldı ama morrison altıncı rauntta nakavtla kaybetti lewis, sol direkt yumruğunu etkili ve verimli bir şekilde kullanarak morrison’ın gözünü şişirdi ve maçta sorun yaşamadı.

    aile hayatı

    1996 yılında morrison, aynı anda hem dawn freeman hem de dawn gilbert isimli iki farklı kadınla evliydi ve daha sonra yukarıda başka bir yazarın bahsettiği trisha harding morrison ile 2009 yılında nişanlandı ve 2011 yılında evlendi. bu 3 kadından 2 tanesini tommy morrison ile alakalı çeşitli açıklamalar yaptılar.

    morrison’ın ilk eşlerinden birisi olan dawn freeman:

    tommy ile lise yıllarında tanışıp, birkaç kere randevulaştıklarını ve 96 yılında evlendiklerini söyledi. tommy’in kız arkadaşıyken kendisini boks maçlarına davet ettiğini, kart postallar ve mektuplar gönderdiğini ve orada john cusack, mc hammer, tom arnold ve mickey rourke gibi dönemin önemli ünlülerini gördüğünü ve insanların morrison’a gösterdiği ilgiye çok şaşırdığını söyledi. burada bahsettiği ilginç anekdotlardan biriyse şu ki morrison’ın kankalarından birinin, morrison’ın gibi giyinip, ona benzeyerek ve onun ismini kullanarak gece kulüplerinde kadınları tavlamaya çalıştığını ve sarhoş olup kameralara yakalanarak basına sanki tommy morrison oradaydı izlenimini verdiğini söyledi. dawn, morrison’ın bentt ile yaptığı maç içinse, morrison’ın onu belki biraz hafife aldığını ve onun için kolay bir maç olacağını düşünmüş olabileceğini ekledi. ayrıca, bentt’in onu iyi bir yumrukla yakaladığını ve insanların morrison için cam çeneli ifadesi kullanmasının kendisini irrite ettiğini söyleyerek 100 kilo üzerinde olan bu adamların bir yumruğunun size neler yapacağını görmek istiyorsanız ringe çıkın ve görün dedi. bu arada, razor ruddock maçını izlemek için gittiğinde, ruddock’u görmüş ve onun için kendi kendine ‘’ bu büyük korkutucu bir adam’’ ama ‘’tom da büyük korkutucu bir adam’’ diye söylenmiş. tommy, onu nakavt ettiğinde, işte bu! hadi eve gidelim! diye çığlık atmış.

    hıv ve diğer skandallar

    bu zamana kadar morrison hakkında sayısız doküman, podcast ve video inceledim. en son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. ben halen bu adam hıv virüsüne sahip miydi yoksa ayağını mı kaydırdılar anlayamadım çünkü o kadar fazla olay yaşanmış ki olayı birinci elden deneyim eden insanlar bile bu konuda fikir ayrılığa düşmüşler. hıv hikayesini kısaca özetleyeyim, devamında bir takım belge ve videolar ile morrison'ın hıv virüsüne sahip olup olmadığıyla alakalı çıkarımlar yapalım.

    şubat 1996 yılında, morrison ağırsıklette önemli bir konuma sahip olan mike tyson ile karşılaşmak üzereydi ama araya arthur weathers isimli bir boksör ile ısınma maçı almaya karar verdi. maçın başlama saatlerine yakın, nevada atletik komisyonu morrison'ın hıv testinin pozitif olduğunu belirledi ve boks lisansını askıya alarak kesinlikle bir daha asla dövüşemeyeceğini belirtti. birkaç gün sonra, morrison'ın doktoru tarafından yapılan bir test de pozitif çıktı. 15 şubat 1996 tarihindeki şu basın toplantısında, morrison, hıv'e "hızlı ve düşüncesiz bir yaşam tarzı" benimsemesi nedeniyle yakalandığını düşündüğünü söyledi ki morrison kadınlara düşkün biriydi, ayrıca vücut geliştirmek için steroid kullandığı ve şırıngalardan bu virüsü kapmış olduğu söylentileri de vardı.

    burada olayların devamını ilk eşi dawn freeman şöyle açıklıyor:

    ‘’ tommy ile o sırada birlikteydik. o virüsü öğrendiğinde onunla vegas'ta değildim. jay yakınlarındaki evimizdeydim. tommy bana telefonda neler olup bittiğini söylemedi, bu yüzden ertesi gün evimize dönmesini beklemek zorunda kaldım. hemen test yaptırmam gerekiyordu ve benim testlerim hep negatif çıktı. tommy hıv virüsüne yakalandığında, işler yokuş aşağı gitmeye başladı. biz sonunda fayetteville, arkansas'a taşındık. sanırım 98 yılının ocak ayıydı. bu büyük bir hataydı, bu orada bir takım kötü işler yapan insanlarla takılmaya başladığı zamandı ve bilirsiniz işte boks lisansını kaybettikten sonra, her şey yokuş aşağı gitti. 96 yılı oldukça zor bir yıldı. hıv anonsunun yapıldığı ve bizim diğer dawn gilbert ile uğraşmak zorunda kaldığımız bir yıldı ve her şey bok gibiydi. o ikisi arasında neler olduğunu bana anlattıklarında aslında ayrılacaktım, eve geri dönüp eşyalarımı topladım, evde annesi belirdi ve ne yapıyorsun diye sordu. bende herkes neyin ne durumda olduğunu gayet iyi bildiği için ayrılıyorum dedim. annesi benimle hıv süreci, testler ve birtakım zorluklar hakkında konuştu çünkü hem ben hem tommy sürekli testlerle ve özel hayat problemleriyle uğraşıyorduk ve bu çok fazla kaostu. bir gün morrison’ın bana vegas’ta bir otel ile kiliseyi ara ve gidip evlenelim dediğini hatırlıyorum, bütün bu saçmalıklar içerisinde ayrılmam, hatta koşa koşa uzaklaşmam gerektiğini biliyordum fakat 3 yıllık bir birlikteliğimiz vardı ve ben ''tamam, hadi gidip evlenelim'' dedim. dürüst olmak gerekirse, diğer dawn’ın aradan çekileceğini ve tommy kendisine iyi bakarsa onun ve benim iyi olacağını ve hayatımızın muhteşem olacağını düşünüyordum fakat öyle olmadı. lisansını kaybettikten sonra hbo için boks yorumları yapıyordu ama bu da çok uzun sürmedi çünkü 1996 yılında sarhoş olarak araç kullanmaktan altı ay hapis cezasına çarptırıldı. gerçekten kendi kendisini tedavi etmeye çalışıyor muydu bilmiyorum ama etrafında ona sürekli şunu yap, bunu yap diye tedaviler öneren insanlar vardı. dürüst olmak gerekirse, kendisiyle sadece kendisi ilgilenseydi, gayet sağlıklı olurdu’’

    anlatılanlara bakılırsa tommy hayatıyla kumar oynamayı seven birisi portresini çiziyordu ve ilk eşi dawn freeman bu sorulara şöyle yanıt vermeye devam etti:

    ‘’ ona bir şey yapamayacağını söylediğinizde, oldukça eminim ki arkasını dönüp bunu yapmaya çalışırdı. bu açıklaması biraz zor, işler çok kötüleşti fakat çok önceden ayrılmam gerekli olmasına rağmen ayrılmadım. bugün düşünüyorum da eğer ondan ayrılmış olsaydım, ölmüş olurdu. onu kurtarmak için kendimi tehlikeli bir duruma koydum ve bilmiyorum, onunla evlendiğimde onu çok seviyordum, zorunlu olduğumu söyleyemem ama bu benim rolümdü ve o benim kocamdı, elbette onunla ilgilenmek için elimden gelenin en iyisini yapacaktım ve kalmam gerekenden çok daha uzun bir süre kaldım. sonra fark ettim ki evet ayrılsaydım ya ölürdü ya hapishaneye düşerdi ama ya ayrılmasaydım bana ne olacaktı? sonunda işler bir noktaya vardı. aslında onun hapishaneye gitmesi benim çıkış yolumdu, bunu söylediğim için üzgünüm ama o zaman muhtemelen ayrılmazdım.’’

    ‘’ birçok sorunun içine girdi, 99 yılının eylül ayıydı. aslında, nebreska’ya büyükannemin cenaze töreni için gitmiştim. mezarlıktan çıkarken, jay oklohoma’da oturan arkadaşlarımdan birisi aradı. hey! tommy hapishanede! sonra öğrendim ki arabasında nasıl uyuşturucu* yapılacağını dair broşürler bulundurmaktan dolayı fayetteville civarında durdurulmuş ve hapse alınmıştı. harika! bilirsin işte! ailemle oklohoma’ya döndük ve fayetteville yolunu tuttum. yolda gaz almak için bir benzin istasyonunda durdum ve en ön sayfada bir gazetede resmini gördüm. bu berbattı, onu hapisten çıkardım. daha sonra, kasım ayında bir şükran günüydü. o kendi işlerini yapıyordu ve bende şükran günümde ailemle olmak için jay’e gelmiştim. bir telefon geldi ve yine hapisteydi. o ve onun kankalarından birisi parçalamak için yeni bir corvette satın almışlardı ama arabada uyuşturucu ve silah bulundurmaktan dolayı tekrar hapse gönderildi. ilk yaşadığı olay için zaten o yılın kasım veya aralık ayında bir mahkeme duruşması vardı ve ona seçenek sundular. ya daha önceden kaldığın hapishaneye geri dönersin ya da rehabilitasyon merkezine gidersin. pekâlâ… 3 farklı sefer, işe yaramayan rehabilitasyonu denedik ve soluğu hapishanede aldı. aslında insanların sürekli o eski tommy morrison olmadığı için onunla ilişkisini kestiğiyle alakalı yorumlar görüyorum ama bu doğru değil. onun arkadaşları hala onu çok seviyor ve onu sevenler onunla ilişkisini kesmedi. biliyorsunuz işte, işler kötüydü ve kimsenin onun etrafında olmak istemediği zamanlardı. bu insanların aileleri ve çocukları vardı, tommy ailenizin etrafınızda olmasını istemediğiniz işler yapıyordu bu yüzden onun bütün kişiliği de değişti. o artık etrafta olan o mutluluk kaynağı kişi değildi. geriye dönüp baktığımda muhtemelen düşündüğümden çok daha fazla toydum. bu konuda pişmanlıklarım var, keşke ona bu yola düşmemen için sana nasıl yardım edebilirim diye sorsaydım. o noktada oldukça gençtim. sanırım evlendiğimizde 24 yaşındaydım. tommy’in kocaman bir kalbi vardı, çok cömert ve komik biriydi. sizi güldürmek için aptalca şeyler yapabilirdi ve gülmekten çenemin ağrıdığını hatırlıyorum. dövüştüğü çok fazla iblis vardı fakat çok nazik biriydi. jay’da yer alan ve onu çok iyi bilen arkadaşlarımdan birisi tommy için bana şunu demişti… onu ya ölümüne seversin ya da sevdiğin için nefret edersin!’’

    ilk eşinin yaptığı bu açıklamaların yanı sıra, morrison’ın 99 ocak gibi yazılan bir doktor raporunu buldum ve gördüğüme inanamadım ki doktor paul richard epp 1988 yılından beri morrison’ın aslında hıv virüsüne sahip olduğunu mahkemesine iletmiş. bunun yanı sıra, morrison daha hıv virüsüne yakalanmadığında bile bir şeylerin ters gittiğini hissederek durumu annesine anlatmış ve annesi morrison için espn 30 for 30’da bu durumu bildiğini söylüyor.

    ama! ama!

    tommy morrison’ın 2011 yılında nişanlandığı eşi trisha harding morrison bu iddiaların hiçbirini kabul etmeyerek, amerika mahkemesine karşı büyük bir savaş başlattı. başlangıç olarak şunu söylemek gerekir ki bazı insanlar trisha’nın gerçeği kabullenmek istemeyip morrison’ın ilaçlarını almaması için onu ikna ettiğini ve bu durumun morrison için büyük bir hataya sebep olduğu düşünüyor, çünkü morrison ile hemen hemen aynı yıllarda hıv virüsü tanısı konulmuş olan ünlü basketbolcu magic johnson ilaçlarını düzenli bir şekilde almaya devam ederek şu zamana kadar herhangi bir sorun yaşamadı.

    trisha morrison katıldığı bir youtube kanalında şunları söyledi: ‘’medyada yansıtılan şey tommy morrison’ın 1996 yılında nevada atletik komisyonu ve quest diagnostics tarafından hıv hastası olarak teşhis edildiği ve süresiz olarak bokstan uzaklaştırıldığıydı. ayrıca, ana medyada yansıtılan şey onun aids yüzünden öldüğüydü. şu an dava sürecinde olan durumun gerçekte olduğu şey şu ki nevada atletik komisyonu ve quest diagnostics*, tommy morrison’ı mahkeme kayıtlarına göre asla hıv hastası olarak tanımlamadıklarını belirttiler!’’ yani, daha basit bir dille boks komisyonu biz öyle bir şey demedik ve onu hıv olarak tanımlayıp cezalandırmadık demiş.

    peki bu yalanı yayan kişinin bilgi kaynağı neydi ve kimdi?

    ‘’ bunu açıklaması biraz zor. nevada atletik komisyonu arayarak telefon görüşmesini yapan hanımefendi, vegas’ta medyadan biriyle evli. adı elizabeth ıole ve kendisi quest diagnostics için çalışıyor. nevada atletik komisyonu arayarak güya tommy’in hıv için test sonuçlarının pozitif olduğunu söylemiş. görünüşe göre medya otelde organizatörü tarafından tommy’e pozitif olduğu söylenmeden önce bile çoktan kaynıyordu. sorunu cevaplamak için burada gördüğüm tek bağlantı şu ki elizabeth ıole bunu medyada çalışıp aniden ortaya çıkaran kocası kevin ıole’ye söyledi ve kevin ıole aslında yahoo spor için çalışmalara sahip ve o vegas'ta oldukça büyük birisi ve bu durum işte tam olarak bu yüzden medyada daha tommy'e söylenmeden önce ayyuka çıktı.

    daha sonra tommy’i bokstan süresiz olarak uzaklaştırmadıklarını ifade eden belgeler çıkardılar, viroloji ve mikrobiyoloji alanında uzmanlar tarafından yapılmış bir otopsi raporum var ve hıv göstermiyor. bende onun herhangi bir aıds hastalığı olmadığını gösteren çeşitli doktorların incelediği test sonuçları var. yani, bu hikâyenin iki yüzü var ve benim ortaya çıkarmaya çalıştığım taraf bilimsel kanıtlarla desteklenen gerçek. hıv ilk ortaya çıktığı 1984 yılından bu yana, eğer hıv hastalığınız varsa bu durumun aıds'e ilerleyeceği ve aıds ile ilişkilendirilen belirli hastalıklar olduğu söyleniyor ve tommy’in tüm bu hastalıklar için yaptırdığı test sonuçları negatif çıktı.’’

    peki hepimizin görünce içimizin sızladığı şu fotoğrafın hikayesini merak ediyor musunuz?

    ‘’espn 30 for 30 programında tommy'in 2011 eylül'ünde tennessee'de hapishaneye atıldığı ve ardından wichita, kansas'a iade edildiği bir hapishanede çekilmiş sabıka kaydı fotoğrafını kullanmayı denedi ve bunu başardı. o fotoğraf, hapishaneden çıktığı anın sabıka fotoğrafıdır. tek kişilik hücrede 30 gün geçirdikten sonra, günde sadece bir saat hücreden dışarı çıkmasına izin verildi ve hapishaneden çıktığında göğsünün yan tarafında bir örümcek veya böcek ısırığı vardı. bu, hapishaneden çıktıktan sonra çok hasta bir şekilde tasvir edilen sabıka fotoğrafıydı ve bu onun ölüm döşeğindeki fotoğrafı değildi. hapishaneye ilk girdiğinde gidip onunla konuşmaya ve ilk girdiği anki sabıka fotoğrafını almaya çalıştım ama bana vermediler! o fotoğrafa bakıp karşılaştırma yapmak istedim çünkü başka bir yere tahliyesine kadar 11.5 kilo* kaybetti. aslında sorunun dışına çıktığımı biliyorum ama bu daha önemsiz bir mesele. şunu bir dinle, iade edildiği wichita kansas’a gittim ve ben onu kefaretle serbest bırakmadan önce, göğsünde olan ve sürekli canının yanmasından dolayı şikâyet ettiği örümcek ısırığı için herhangi bir tıbbi yardım veya tedavi almış mı diye tıbbi kayıtları istedim ve evraklardan gördüğüm kadarıyla hapishanede kaldığı süre boyunca onun için hiçbir şey yapılmamıştı’’

    (özgürlükler ve hukuk ülkesi diye bahsedilen amerika, adamı resmen ölüme terk etmişler. bu arada buraya neden günde 23 saat hapiste kalıp, disiplin hücresine alındığını ekleyeyeyim. tommy hapishanedeyken, wichita kansas'da o dönem yer alan bir mafya çetesiyle aynı koğuşta kalıyormuş ve bu çete üyelerinden birisi tommy'in üzerine atlayıp saldırmaya çalışmış. tommy'de sol kroşesiyle adamın çenesini eline verince gardiyanlar gelip onu hücre cezasına çarptırmışlar.)

    peki hapisteyken hıv pozitif olarak kabul edilmesine rağmen, ona bu durum için herhangi bir tedavi veya reçeteli ilaçlar veriyorlar mıydı?

    ‘’ hayır, vermiyorlardı çünkü tommy’i yine başka bir soruyu cevaplamak zorunda bıraktılar. yine bu tıbbi kayıtlarda, tommy’e hıv hastası mısın diye sorulduğunda o hayır cevabını vermiş.’’

    peki tommy tam olarak ne zaman ‘’hey benim aslında hiçbir şeyim yok’’ demiş?

    ‘’ bu benim onun adına cevaplamam için imkânsız bir soru. onun bana söylediği şey, her gün uyandığında neden halen ölmediğini merak ettiğiydi. daha sonra kendi araştırmasını yaptı. 96 yılından öldüğü 2013 yılına kadar, ona hala bu testte pozitif çıktığını veya hıv geçmişi olduğu söylendi. bu durum her zaman 1996'daki las vegas testine geri döndü ve bu yüzden aslında hiçbir zaman gerçeği kendi başına öğrenemedi. asla öğrenemediği şey virüse kesinlikle sahip olmadığıydı. araştırmaya devam etti ve her uyandığı gün ''madem bu kadar hastayım neden bu kadar iyi hissediyorum'' cümlesi onun durmadan söylemeye devam ettiği şeydi.’’

    tommy 96'dan sonra özellikle kadınlara düşkünlüğüyle ve uyuşturucu kullanmaya başlamasıyla biliniyordu. herhangi bir zamanda onunla ilişkisi olan herhangi bir kişi hıv pozitif olduğunu açıkladı mı?

    ‘’ hayır. kimse ondan hıv bulaştığını öne sürerek ortaya çıkmadı. 96/97 gibi kadınların gidebileceği hıv test merkezlerinin açıldığı bir dönemde, hiç kimse herhangi bir şey ortaya çıkarmadı ve kimseyle ilgili test sonucu bulunmuyor, hiç kimse bana ulaşmadı, hiç kimse sanıklarla iletişim kurmadı. görebildiğim hiç kimse!’’

    (yani, tommy hıv hastası olsa, sizce bu zamana kadar yattığı kadınların hiç birisinde bu durum görülmez miydi ki ilk eşinde bile test sonucu negatif çıkıyor ama işler bununla kalmıyor ve daha ilginçleşiyor.)

    espn 30 for 30, tommy’in ailesiyle röportaj yaptı ve tommy’in annesi tommy’e test yapılmadan önce onun bu durumu düşündüğünü ve kendisiyle paylaştığını söyledi? bunun hakkında ne düşünüyorsun? onun annesiyle bu konu hakkında hiç konuştun mu?

    ‘’ onun bunu söylediğini ilk kez duydum çünkü ben neden olmadığını bilmediğim bir şekilde espn kanalının tommy belgeseline davet edilmedim. annesi madem onda virüs olduğunu biliyordu o zaman neden ağzındaki baklayı daha önce çıkarmadı bilmiyorum. aynı zamanda kullandığı kelimeye dikkat edersek, oradaki kelime şüphelenmek. annesinin sadece onun virüse sahip olabileceğiyle ilgili bir şüphesi vardı.’’

    (burada şöyle bir detay daha var ki tommy morrison’ın 96 yılında hıv pozitif testi çıkması sonrası katıldığı bir televizyon şovunda buna benzer bir soru seyircilerden birisi tarafından soruluyor:
    hastalığınızı öğrenmeden önce hıv pozitif olma ihtimalinizi hiç düşündünüz mü?

    tommy şöyle cevaplamış: ‘’hayır, hiç düşünmedim. yıllar boyunca birkaç kadınla birlikte olduğumu bilmeme rağmen her zaman klas bir bayanı daha nahoş bir bayandan ayırabileceğimi düşünmüşümdür, bilirsiniz işte her erkeğin o parti çocuğu vardır ve klas bir hatun ile beş para etmez bir piliç arasında böyle bir şey vardır.’’

    yani annesine şüpheleri olduğunu çok önceden söylemiş olsa, neden bu soruyu inkar eden bir cevap versin, yorum sizin.)

    videoya dönersek trisha morrison, tommy morrison ile çalışan tony holden isimli boks promötürünü kanıt göstererek açıklayabileceğini söylüyor ve onun açıklaması şöyle: ‘’etrafta dolaşan bir video, tommy morrison'ın 1989'dan beri hıv olduğunu bildiğini iddia ediyor. size gerçeği söyleyeyim, ben oradaydım ve tommy hiçbir şekilde 1989'da teşhis edilmedi. espn 30 for 30'daki annesinin demek istediği sanırım tommy'in şüpheli olduğu yönünde bir ifadeydi çünkü o dönemde hıv korkusu vardı, eğer bilmediğiniz bir kadınla birlikteyseniz bu hastalığı kapabilirsiniz diye bir korku vardı. tommy her zaman onu kapabileceği korkusuna sahipti, ama hayır, kesinlikle 1989'da teşhis edilmedi ve asla yedi yıl boyunca bu hastalıkla savaşmadı ve hiçbir şey olmadı ta ki nevada atletik komisyonu, las vegas'ta test sonucunu açıklayana kadar, ama bu 89 spekülasyonu korkunç bir söylenti.’’

    siz ikiniz birlikte çok şey atlattıktan sonra, tommy artık hıv pozitif olmadığını belirtti veya hissetti ama gelecekteki dövüşleri için kan testi yaptırmayı reddettiği ve bu dövüşlerin iptal edildiği iddiaları var. bunun hakkında ne söylersin?

    ‘’ bunlar hakkında bir şey söyleyemem çünkü o 10 yıl boyunca depresyonla mücadele etti. bu 10 yılın hayatının en karanlık yılları olduğunu söylerdi, bu 10 yıl boyunca hiç dövüşmedi bu yüzden dövüş için hiçbir test yaptırmadı ve yaptırmayı reddetmedi. 10 yıl sonra, 2007 yılında yaptırdığı test negatif çıktı. bundan sonra corey williams ile dövüştü (burada yanlışı var, 2007’den sonra matt weishaar maçı var ve corey williams maçı 2009 yılında.) ve corey williams, morrison’ın laboratuvarda kan testi örnekleri alınırken, orada olduğunu sonucu gördüğünü ve yine negatif çıktığını söyledi. daha ilginç olan şeyse quest diagnostic asla test sonucunu göstermedi, inanıyorum ki test yaptıkları yer tamamıyla corey williams dövüşü için test yaptırdıkları yerden farklıydı.’’

    tommy hayatı boyunca sadece tek bir testte hıv pozitif bulundu. bu doğru bir ifade mi?

    ‘’ aslında doğru bir ifade bile değil çünkü abd yüksek mahkemesine yaptığım başvuru gösteriyor ki az önce bahsettiğiniz test hıv saptamaz ve hıv saptamak için fda* tarafından onaylanmamıştır, vegas'ta yapılan o testin hıv tespit ettiğini doğrulayacak hiçbir klinik çalışma yok.’’

    yani, hıv veya aıds için teknik olarak hiçbir zaman pozitif olarak test edilmedi?

    ‘’ doğru! aıds hastalıkları için testler yapıldı ve sonuçlar negatifti. hıv virüsü için onu pozitif kıldığını tespit eden bir testse, hayır! hatta yargıç, mahkeme belgesinde, 8 eylül 2016'da bir duruşmada, hıv virüsünü tespit eden bir testle hiç test edilmediği için bunu dava kapsamında olası bir iddia olduğu şeklinde bir karar verdi.’’

    ailesi 30/30 belgeselinde sana karşı fazla eleştiri yaptılar. onlar, söylenenlere göre her medicare veya medicaid* bittiğinde tedavi almak için onu bir eyaletten diğerine sürüklediğini ve tommy’i onlardan uzak tuttuğunu ifade etmişler. bunları buraya ifade ediyorum çünkü hemen fark ettim ki burada bir çelişki var, eğer siz her yerde umutsuzca dolaşıyorsanız ve mümkün olan her fonu tüketiyorsanız, bu bir ilgisizlik değil, aslında tam tersi bir durumu ima eder. sizin için neler olduğunu anlatabilir misiniz?

    ‘’ bu aslında hassas bir konuydu ama espn 30 for 30’da yer alan iddiaların yanlış olduğunu kanıtlamak için, bahsedeceğim. tennessee’de tommy'nin annesi bize geldi ve ameliyattan sonra iki ay bizde kaldı. her gün evimize gelen özel doktorumuz vardı ve tommy mükemmel bir bakım gördü ve bu göğsünde gazlı bez bulunmasından sonraydı ve bu yüzden özel bakım aldık. doktor her gün geldi ve onu test etti, ayrıca tommy'yi tekrar yürütüp konuşturmak için fiziksel terapi ve ergoterapi ayarladı. bir gün doktor bana tommy'ye yaptırdığı testin sonuçlarıyla geldi ve vücudunda tommy için hiç yazmadığı ağrı kesiciler, xanax ve çeşitli ilaçlar tespit ettiğini gösterdi ve sonunda bunların annesinin reçeteli ilaçları olduğu ortaya çıktı. aslında, annesi o ilaçları tommy'ye veriyordu ve bu onun ölümüne sebep olabilirdi. doktor ve ben bunu yazılı olarak aldık çünkü doktor, özel olarak tommy'ye evimizde bakmaya devam etmesi durumunda, annesinin eve gelmesine ve onunla ilgilenmesine izin verilmeyeceğini belirten bir sözleşme imzalamamı istedi, çünkü doktor kendisinin uyguladığı sağlık hizmetiyle çelişen ilaçlar sağladığı için tommy’in annesine karşı ağır suçlamalarla dava açacaktı, bu yüzden yapmam gereken bir seçim vardı. ya olduğumuz yerde kalıp, annesiyle ne yapacağıma bakacaktım ya da doktor’u dinleyip onun etrafta olmasına ve tommy’in sağlığını etkileyip onu öldürecek ilaçlar vermesine engel olacaktım. annesi oklohoma’ya bir bel ameliyatı veya doktor randevusu için gitti. tommy'yi yara bakımı görebileceği bir yere götürmeye karar vermem gerekiyordu çünkü hatırlayıın! göğsünün yanında büyük bir açık yarası vardı. yaranın içeriden doğal olarak kapanması için bu işi yaptırmam gerekiyordu çünkü 12 fitlik gazlı bezi çıkardıktan sonra dışarıdan dikiş atılmamıştı, bu yüzden kansas’a geri dönme zamanının geldiğine karar verdim. biz kansas'lıydık. başlangıçta kansas'ta yaşıyorduk ama tommy oğullarından birinin büyüdüğünü görebilsin diye tennessee'e geldik ki bu pek iyi gitmedi ve kelimenin tam anlamıyla geldiğimiz yere yani akrabalarından 10 saat uzakta olanın aksine sadece üç saat uzakta olan yere geri dönüyorduk. espn belgeselinin bu kısmı beni gerçekten üzdü çünkü aslında eve daha yakınlaşıyorduk. tommy'nin otoyolda kodladığı yara bakımı merkezine asla ulaşamadık ve sonunda topeka'ya gittik, oradaki mükemmel bir hastane onu tekrar yoluna koydu ama orası bir yara bakım merkezi değildi, bu yüzden yaklaşık üç hafta boyunca orada kaldık. daha sonra kansas'a yaklaşık bir saat uzaklıkta bulunan ve özel bir yara bakım tesisine götürüldük. orada, yarayı temizledikleri lavaj tedavisinden sonra, bir rehabilitasyon hastanesine bir saat uzaklıkta olan wichita kansas'a gönderildik ve biz oradaydık ve o hastanede hala opioid treatment program* ile uğraşıyordu ama ağzından beslenmesi çok fazla enerji aldığı için içinde beslenme tüpü vardı ve kilo aldığından emin olmak istediler ve biz ayrılmadan önce pika’da beslenme tüpü yerleştirdiler ve rehabilitasyon yerinde beslenme tüpünün sızdırdığı bir durum yaşadık ve beslenme tüpü vasıtasıyla beslendiği her şeyin midesine gitmesi gerekirken, midesinin etrafından dolanıyordu yani midesine hiçbir şey gitmiyordu bu yüzden bir hastanenin yoğun bakım ünitesine gönderildik çünkü bu kritik bir durumdu ve beslenme tüpünün değişmesi gerekiyordu, bu yüzden onu rehabilitasyon merkezinden tam anlamıyla on dakika uzaklıktaki hastanede değiştirdiler ve daha sonra orada iki hafta kadar kalmış olmalıyız. bu bir seçimdi, beslenme tüpünü yanlış takan ve bu yüzden sızdıran rehabilitasyon hastanesine geri mi dönelim yoksa ihtiyacı olan yürüme ve konuşma için gerçekten yardım alabileceği başka bir rehabilitasyon merkezine mi gidelim? bu yüzden bizi lincoln nebraska’daki pek çok sporcunun ve şu anda beyin fonksiyonları hasarlı birçok insanın gittiği en iyi rehabilitasyon merkezlerinden biri olan madonna rehabilitasyon merkezi ve hastanesine yönlendirdiler. aslında bunu tartışmadık ama muhtemelen duymuşsundur. hemşire 12 fitlik gazlı bezi çıkardığında, sağ bacağı dayanamadı ve başı alçıyla düz bir duvarın içine girdi. boynunun ve kafasının üzerine düştü, bu yüzden yutkunamadığı için beslenme tüpüne ihtiyacı oldu ve bu başına çok ciddi bir zarar verdi. görünüşe göre boksta kafanıza çok fazla yumruk yediğinizde, daha sonra kafanıza aldığınız aptalca küçük bir darbe kronik travmatik ensefalopatiye neden olmaya başlayabilir bu yüzden beyin hasarına karşı da dikkatli olmamız gerekiyordu, bu tedaviye başvurmamız gerekliydi çünkü oraya gidip sadece kayıt yaptırmanız yeterli değildi. tommy kabul edildi ve lincoln nebraska’ya transfer edildik, kasım ayından mayıs ayına kadar burada kaldık. ergoterapisi, fiziksel terapisi ve konuşma terapisi vardı. bu hastanede, ona yaygın testler yapıldı ve guillain-barre sendromunun bir yan varyasyonu olup tüm vücudunuzu kapatan ancak kişinin etrafında olup biten her şeyi bildiği miller-fisher sendromu testinin pozitif olduğunu anladılar. bir gün biz oradayken bir hemşire geldi ve tommy'nin guillain-barre için test edilip edilmediğini bilip bilmediğimizi sordu ve ben de bu nedir? dedim ve o da yaptırması gerektiğini çünkü vücudunun kendisini kapattığını söyledi. yani, bacaklarını ve kollarını hareket ettiremiyor ama her şeyi duyabiliyor fakat iletişim kuramıyordu ve ben de hayır, hiç test edilmedi dedim, bu yüzden onu guillain-barre ve miller-fisher sendromu için test ettiler ve sonuç pozitif çıktı ve tommy'ye ne olduğu biraz mantıklı gelmeye başlıyordu, bu yüzden beş günde bir iğnesi olan ve 60 bin dolara mal olan immünglobulin denen bir tedaviye başladılar. sigorta kapsamındaydık, bilirsiniz cobra* sağlık sigortam vardı ve nebraska'dan bir tür yerel medicaid aldık ama yine de nihayetinde benim sigorta kapsamındaydı, bu yüzden bunu temize çıkardık ve onaylandı. yavaş yavaş hareket ettirmeye başladığı ilk şey sol kroşesiydi ve bu harikaydı, o sol kroşesiyle geri geldi ve böylece bir şeylerin işe yaradığını anladık. daha sonra, doktorlardan biri kapsamlı başka bir test yaptı ve konuşmayı tamamlayamamasının sebebinin, gırtlağının yarısının aylar önce düşmesi nedeniyle felç olduğu öğrenildi ve bu yüzden düzgün yemek yiyemiyordu. aspirasyon zatürresi oluyordu çünkü tüpten sızarak yediği besinler doğrudan ciğerlerine gitmişti ve bu yüzden yapabilecekleri pek bir şey yoktu ama daha sonra orada yara bakımımız yapıldı ve işler iyi görünüyordu, sonra üç gün boyunca içinde elektrolit olmayan bir beslenme serumu taktılar ve bu iyi değildi çünkü tommy anemiydi ve bu ona verdikleri coombs testi pozitif çıktı ama bunların hepsi doğuştan gelen bağışıklıkla ilgili bozukluklardı. yani, hıv testleriyle ilgili bazı kaynaklara bakarsanız, doğuştan gelen bağışıklıklarla ilgili bozukluklarınız varsa ki tommy daha önce hiç test edilmemişti ki büyük olasılıkla hıv için pozitif teşhis edileceksiniz, ancak hıv virüsünüz olmayacak, ancak bu durum yanlış pozitifliği tetikledi, biz onun coomb olduğunu öğrendik. ayrıca kendisine addison hastalığı teşhisi kondu, o bu hastalığa yıllardır sahipti ama asla tedavi edilmemişti. eğer adisonian kriziniz varsa, bu oldukça kritikti çünkü ölümcüldü, bunun için kortikosteroidler ilaçlara ihtiyacınız var. lincoln nebraska'da daha önce hiç test edilmediğini keşfettiğimiz bir sürü şey vardı, o zamanlar aşırı dozda olduğunu söyleyemem ama ona çok fazla demir ve potasyum verildi. çok fazla potasyum aldığınızda bu ölümcül olur, bu yüzden yolun karşısındaki yoğun bakım ünitesine gönderildik ve daha sonra oradan lincoln nebraska'ya değil, omaha nebraska'dakine transfer olduk çünkü oradaki o tesis, nebraska üniversitesi tıp merkezi, ilk ebola hastasıyla ilgilenen tesisti. oradaki doktorların hepsi hıv, ebola ve şu an covid gibi hastalıklarda uzmandı. belki tommy’in kanını alıp boston massachusetts genel hastanesinin tommy'de virüs olmadığını doğruladığını tekrar doğrulayabilirler. uzun lafın kısası, ben trisha morrison olarak tommy morrison’ı oradan oraya sürüklemedim ve annesi diana morrison’ı etrafta olmaması için bir sebep vardı. tommy gittiğimiz her yerde, her insanın almak isteyebileceği en iyi tedaviyi aldı.’’

    peki bize şu an yaptıklarınızla ilgili genel bir bilgi verebilir misiniz?

    ‘’ tommy morrison 1 eylül 2013 23:50'de öldüğünde bana otopsi isteyip istemediğimi sordular ve bende otopsi istediğimi söyledim çünkü tüm testlerin hepsi negatif çıktı. sadece onda virüs olup olmadığını teyit edilmesini istedim ve tamam dediler. saat 23:50'de kanını aldılar ve kan gönderildi. şu an bir suç laboratuvarı olarak kullanılan kendi laboratuvarlarına gönderdiler, bu yüzden o suç laboratuvarından gelen herhangi bir kanıt mahkemede kabul edilebilir ki bu da bir başka önemli nokta, bu yüzden medya çıldırdı. tommy öldüğünde, bu durumun muhtemelen söylenecek en iyi kişi olduğunu düşünerek tony holden’a söylemiştim ama sanırım o medyayla temasa geçti ve onlara tommy'nin öldüğünü söyledi, bu arada tabii ki otopsi raporu henüz gelmemişti ama 2 eylül'de tüm dünyada medya, tommy'ye 1996'da hıv teşhisi konduğunu, bokstan atıldığını ve şimdi 1 eylül 2013'te aıds'ten öldüğünü yayarak çıldırdı.

    17 eylül'de nebraska üniversitesi tıp merkezi'ndeki bulaşıcı hastalıklarla uğraşan bir doktordan telefon geldi ve bayan morrison dedi! evet dedim! kekelemeye başladı! bayan morrison sonuçlar negatif geldi, o hıv için negatif. (kadın burada ağlamaya başlıyor) lütfen onu bana yazılı olarak gönderin dedim! rapor faks ile geldi, daha sonra nevada'daki doktorla temasa geçtim ve kocamın neyin öldürdüğünü bildiğini, bu yüzden tıbbi bir uygulama hatası yapmış olsa iyi olacağını çünkü hıv bulamadıklarını söyledim. doktor avukatı aracılığıyla bayan morrison, dr. robert voy 1996 yılında kocanıza hıv teşhisi koymadığını ve onun o gece dövüşmek için fiziksel ve zihinsel olarak sağlıklı bulduğunu söyledi! bense tamam herhalde o zaman yanlış doktoru bulmuşum diye düşündüm! komisyona gittim, siz çocukların kocamı hıv pozitif olarak teşhis ettiğini ama öldüğünde hıv bulguları olmadığını söyledim! bana cevap vermediler, houston'dan quest laboratuvarı avukatı benimle temasa geçti. morrison hıv pozitif olarak teşhis edildiğinde doktoru kimdi? ben dr. robert voy olduğunu, ama onun morrison’ı hiçbir zaman hıv pozitif olarak teşhis etmediğini söylediğini söyledim. vegas'taki doktor, tommy'ye hıv teşhisi koymadığını söyledi ve bu komisyonun doktoruydu. komisyon biz bir tesis değiliz diyerek teşhis koymadıklarını ve sadece bir boks komisyonu olduklarını söyledi. sonra, araştırma laboratuvarlarına gittim, onlarda sadece kanı test edip raporu yazdırdıklarını ve teşhis koymadıklarını söylediler. peki ona hıv teşhisini koyan kişi kimdi?’’

    ‘’ ona hıv olduğunu söyleyen tony holden idi, ama tony holden doktor değildi. sonra kendi kendime burada bir şeyler kulağa mantıklı gelmiyor. onu hıv olarak teşhis eden doktoru bulamıyorum ve öldüğünde vücudunda hıv yoktu. bir şey dosyalamam gerektiği düşündüm ve bu yüzden vegas'a gittim ama bana nevada başsavcılığına karşı çıkacak bir avukat asla bulamayacağım söylendi çünkü orada sıkı sıkıya bağlı bir topluluk vardı ve hepsi birbirleriyle omuz omuza çalışıyorlardı ve kimse nevada komisyonuna karşı çıkamıyordu. ben de zamanımın daraldığını bildiğim için tamam dedim. 24 temmuz 2014, dava celsesini tek başıma açtığım zamandı böylece zamanım tükenmeyecekti, her zaman ortaya çıkacak bir avukat olacağından umutluydum ama avukatlar kelimenin tam anlamıyla korkuyordu. dünyanın en büyük araştırma laboratuvarına karşı çıkmaktan korkuyorlar ve bir nevada başsavcılığına karşı çıkmak istemiyorlar bu yüzden 2014'ten beri bu davayla uğraşıp belgeler gönderen benim, bütün bu belgeleri ben gönderiyorum ve nasıl göndereceğimi öğreniyorum. ekim 2016 yılında, davanın dördüncü hâkimi olan vegas'taki hâkim, diğer üç hâkimin kendilerini davadan çekilmesiyle birlikte davayı, tommy'nin bunu 1996'da açması gerektiğine dayanarak kapattı. ben de "bu saçmalık, biliyorsun, o 1996'da olan biten hiçbir şeyden haberdar değildi ve 96’da onun hıv olduğunu iddia eden herkes, şimdi ona teşhisi kendisi tarafından konulmadığını söylüyor." diye düşündüm. sonra, davayı dokuzuncu devre mahkemesi'ne taşıdım. davayı davalılarla hareket ederek canlı tutmaya çalıştım ve temyiz başvurum, zaman aşımı nedeniyle reddedildi. sanırım kimse ne olup bittiğini anlamıyordu. peki o zaman, bende abd yüksek mahkemesine giderim! abd yüksek mahkemesi'nde başvuruda bulunmak için ya idam hücresindeki biri gibi infaz edilmekten kaçınmak için umutsuz bir şekilde bu işi kendiniz yaparsınız ya da abd yüksek mahkemesi'ne başvurmak üzere kabul edilen seçkin bir avukat olmanız gerekir ve elbette nasıl bir avukat bulacağım ve ona nasıl ödeme yapacağımı bilmiyorum. daha sonra, amerika birleşik devletleri yüksek mahkemesi'nden bana söylediği gibi, eğer yeni kanıtlar ortaya çıkarsa, davayı yeniden açmak için mahkemeye başvurabilirdim. çeşitli tesislerden tüm tıbbi kayıtları talep ettim ve tesisten bir disk aldım. ancak sonradan öğrendiğim kadarıyla, istedikleri belgeleri mahkemeye göstermek için kendi disklerinden çıktı alıp disklerini yok etmişler ve mahkemeye bunu sunmuşlar. yani orijinal diski sunmamışlardı ki bu da aıds hastalıklarına karşı negatif olduğunu gösterecekti. ayrıca, aldıkları belgelerin bir kısmını (örneğin nebraska'dan 4.000 sayfa aldılarsa ve bunun sadece 3.500 sayfasını sundularsa) eksik sunduklarından dolayı brady ihlali yaptılar. bu konuda da bir başvuru yaptım, ancak yine reddedildim.’’

    tyson vs morrison / mahkeme süreci

    ‘‘daha sonra don king sözleşmesi ortaya çıktı. nevada komisyonu, hiçbir zaman böyle bir sözleşmenin olmadığını ve tommy'nin mike tyson ile dövüşmeyeceğini, böyle milyon dolarlık bir sözleşmenin olmadığını söyledi. bu sözleşme elimde bulunuyordu ve bunu mahkemeye sundum ve kabul edildi. yani, mahkemeye sunduğum her şey kayda geçti. ardından, nebraska'daki tesisle bir konuda konuşurken, otopside kan alındığı ve morga götürüldüğü yazıyordu. ben de "morga götürülen diğer kanlar nerede?" diye sordum ve cevap almak biraz zaman aldı. sonunda bana, kanların yok edildiğini söylediler ve ben de "kim izin verdi?" dedim ancak hiçbir yanıt alamadım. sonrasında, nebraska'daki tesis, tommy'ye ait korunmuş bir dokuya sahip olduklarını söylediler. tabii ki, bunu orada tutmalarını ve yok etmemelerini söyledim ve her şeyi e-posta yoluyla belgeledim. bunun üzerine bir başvuru yaptım ve yaklaşık altı ay bekledim, ancak davalılar bu dokunun var olmadığını ve zaten çok geç olduğunu söylediler. bu, yeni keşfedilmiş bir kanıt olduğu için reddedildi. hâkim, neden hıv testinin yapılması için bu yeni korunmuş dokuya izin talebini reddettiğini anlamadım. neden onlar 96'da tommy'ye söylenenleri kanıtlamak istemiyor? ve şimdi ise bunu söylemediklerini ve onu dışarı atmadıklarını iddia ediyorlar. bu başvurum da reddedildi, bu yüzden temyize başvurmak için 30 günüm var ve tekrar devam etmeye karar verdim. belgelerimi hazırladım, temyiz için ödeme yapmak için çekimi aldım ve her şeyi gönderdim. ancak sonraki gün veya gece, orta batıya ölümcül bir polar vorteks fırtınası geldi. federal express'teki tüm paketler gecikti, 1.8 milyon paket atlanta havalimanında beş altı gün boyunca hareket etmedi. bunun nedenlerinden biri, öncelikli olarak covid-19 aşılarıydı. beyaz saray, acil durumdayız, covid için bir acil durumdayız ve uçaklarının hâlâ kalkıp abd'nin her yerine aşıları teslim etmesi gerektiği bir anlaşma yapmıştı. yani paketimin zamanında gelmediğini ve hâlâ nerede olduğunu kimse bilmiyordu, ancak temyiz süremi kaçırmıştım. bir polar vorteks fırtınası, tanrının bir işi, covid nedeniyle ortaya çıkan acil bir durum ve hepsi tam zamanında oldu. bu yüzden 9. devre mahkemesi, zamanında gelmediği için kabul edemeyeceklerini söyledi, ancak temyiz başvurusu yapabileceğimi söyledi. yani, 24 saat içinde fedex'ten paketimin nerede olduğunu gösteren kopyaları aldım, ölümcül polar vorteks fırtınasıyla ilgili haber makaleleri buldum ve bunları covid-19 aşılarıyla ilişkilendirdim ve bunları aynı anda 9. devre mahkemesi'ne, ancak farklı bir formatta, farklı bir yazı tipi ve sayfa boyutuyla, tüm numaraları yan tarafta olacak şekilde aynı belgeleri gönderdim. böylece, nevada federal mahkemesi'nde de aynı belgeleri aynı anda dosyaladım ve temyiz başvurum kabul edildi ve tekrar 9. devre mahkemesi'ndeyim.

    şu anda, tommy'nin dna hıv testinin yapıldığı korunmuş dokuda temyiz başvurusu yapmak için u.s. yüksek mahkemesi'ne başvuruyorum. dosyaları dosyalıyoruz, onlar dosyalıyorlar ve bunun zaman aşımına uğradığını söylüyorlar. 9. devre mahkemesi'nin geçerli olduğunu söylediği iki karar yasası, dna yasası'nın çıkmasından önceki kararlar olduğunu belirtiyorum. yani, iddia ettiğim şey, kararın verildiği tarihten bir yıl içinde bunu yapmam gerektiğini söyleyen bu karar yasasının dna yasası tarafından geçersiz kılındığıdır. dilekçeyi sunuyorum ve davalılar da cevap dilekçesi sunuyorlar. savunuculardan biri, yani komisyon, dilekçemde belirttiğim şeylere karşı çıkmıyor, sadece zaman aşımına uğradığını söylüyor. sonra onların dilekçelerine yanıt olarak yanıt dilekçesi sunuyorum ve bu da bir kitap formatında yapılıyor ve bunun için başka bir iki bin dolar ödüyorum. sonra toplantıya gidiyoruz, kapalı kapılar ardında hakimlere sunulan 178 dilekçe var ve bunların tamamı reddedildi ve şimdi bir itiraz dilekçesi sunmam gerekiyor ve bu da yine bir kitap formatında olacak ve bunun için 1800 dolar ödemem gerekiyor. 20 temmuz 2022'ye kadar sunmam gerekiyor, yani önümüzdeki hafta itibarıyla itiraz dilekçesini sunmam gerekiyor. şanslar oldukça düşük, u.s. yüksek mahkemesi'ne yılda yedi veya sekiz bin dava başvurusu yapılıyor ve bunların yalnızca yüzde birini kabul ediyorlar. bu yıl, hakimler u.s. yüksek mahkemesi'ne yedi veya sekiz bin dava başvurusu yapacaklarına söz verdiler ve sadece 66 davanın inceleneceğini söylediler. yani şanslar çok çok düşük, ama umudumu hiçbir zaman kaybetmedim. şu anda ilginç olan, ölüm cezasında olan bir dava ile bağlantı kuruyorum ve u.s. yüksek mahkemesi onların certiorari talebini kabul etti ve reed v. gertz adlı bu zavallı adamın, cinayet işlemediğini iddia eden, 90'larda işlendiği söylenen bir cinayetle ilgili olarak suç mahalli kanıtlarında dna testi yapılmasını istiyor. yani şimdi diyorum ki, ölüm cezasında olan 90'ların başında işlendiği söylenen bir suçla ilgili olarak bir certiorari kabul ettiniz ve suç mahalli kanıtlarında hiç test yapılmamışken ama bir ünlü olan tommy morrison'ın dna kanıtlarını buldum ve bunun için test yapılmasını istiyorum fakat kayıtsız kalınıyor. ayrıca, son dilekçelerle öğrendiğimize göre, 1996 testinin fda onaylı olmadığı, bir laboratuvar geliştirme testi olduğu ve fda'nın bu tür testleri onaylamadığı ortaya çıktı. bu yüzden o kanıt parçasının test edilmesini istiyorum. umuyorum ki, en azından bu davanın incelenmesini sağlayabiliriz. bence bu makul ve arzulanabilir bir şey ve umarım bunu duyan halk beni dikkate alır, çünkü tommy morrison’ın mirasının bu şekilde lekelendiğini görmekten hiç hoşnut değilim’’

    vefatı

    1 eylül 2013'te morrison, nebraska, omaha'daki nebraska tıp merkezinde 44 yaşında öldü. nebraska sağlık hizmetleri departmanına göre, morrison'ın ölüm nedeni, pseudomonas aeruginosa enfeksiyonunun neden olduğu septik şoka bağlı çoklu organ yetmezliğinden kaynaklanan kalp durmasıydı.

    son söz

    tommy ''the duke'' morrison:
    ‘’ dışarıdaki tüm genç hayranlarıma, artık beni bir rol model olarak görmemenizi rica ediyorum. beni bir rol model olma fırsatına sahip olan ama onu mahveden bir birey olarak görün! "

    r.ı.p
hesabın var mı? giriş yap