• güney afrika'da geçen "türdeşlerinin benzeri" bir film izlemeye ve muhtemel klişelerine hazırlıklıydık aslında. tanrıkent'de olduğu gibi "gerçeklerden esinlenme" bir hikayesi ve bir iki sürpriz oyunculuk performansı olsa da yeterdi. ama olmadı. en azından johannesburg'un varoşlarını izlemek istiyorsunuz ama o manzaralar da yetersiz.

    özetle hem kötü yazılmış hem de kötü yönetilmiş bir film.
  • anlatmak istedigini gayet iyi anlatan bir film. bu filmi belki de belgesel seklinde izlemek gerek. nitekim kanimca guney afrikaya ait sorunlarin cogunun sebep sonuc iliskilerini anlatiyor. hikaye anlatimi biraz naif de olsa renkler ve goruntuler genelde iyi. seyredilmemesi buyuk kayip olmasa da seyredenleri mutlu edebilecek bir eser.
  • azcik yuzeysel olsa dahi izlenmeye deger... hele ki bu hasta halimle yapacak birsay bulamazken iyi geldi... yine de yuzeysel olmayaydi iyiydi hani asili kaldi hikaye biraz
  • güzel film. müziklerini, mekanları, konuyu çok sevdim. yalnız oscar biraz fazla gibi sanki yahu.

    --- spoiler ---

    ama ana karakter başından itibaren hep iyi çocuk olarak gözüktü gözüme. yani adamın sıfatı sevimli yahu, adam öldürürken bile sempatik geliyordu bana kendisi. ama diğer yandan ultra kötü bir adamın bir meleğe dönüşümünü izlemeye kıyasla çok daha inandırıcıydı bu.filmde en çok hoşuma giden şey istense acıtasyonun dibine vurulabileceği halde son derece naif bir dille anlatmayı tercih etmiş yönetmen olayı. e zaten o yüzden bu filmler oscar alırken bizim ağlak yönetmenlerin filmleri aday adayı olarak kalıyor yalnızca.

    bir sahneye bittim yalnız;

    şimdi çocuk kızın evine gidiyor, orada kızın yaptığı süslemelere bakıyor ve bu niye paslı diyor. kız da mutsuzdum onu yaparken diyor. sonra da renkli olanını gösterim bunu yaparken mutlu muydun diyor. neyse çocuk eve bir daha geliyor daha sonra ve bu kez kadınının ölen kocasının fotosunu görüyor duvarda. fotoya bakarken fotoğrafın asılı olduğu duvara o süslerden birini gölgesi yansıyor. sanırım renkli olan süsün gölgesi. çok hoşuma gitti bu detay.
    --- spoiler ---
  • apartheid sonrası güney afrika'da fakirler açısından durumun çok fazla değişmediğine işaret eden bir film. aids, yoksulluk, çeteler vs. değindiği konular güney afrika'ya apartheid döneminde kalma sorunların devamlılığını ortaya koyuyor. renk duvarı ortadan kalksa da gelir dağılımındaki eşitsizlikler güney afrika'daki sömürüyü ister istemez yineliyor. apartheid sonrası başarısız politikalar sokaklara ve en çok da yoksullara zarar veriyor. filmi bu gözle izlerseniz çok şey anlatıyor. madenlerde hayatını kaybeden, sakat kalan işçilere ve artan suç oranına değinen filmi başarılı buldum ve izlerken sıkılmadım açıkçası. güney afrika sokaklarına ve yaşamına dair bir şeyler öğretmesi bile filmi izlemek için yeterli bir sebep.
  • daha önce #104278673 numaralı entryde bahsettiğim harvey weinstein çakallığının aynı şekilde görüldüğü film.

    "bu klişe film nasıl oscar aldı yeaa" diyenlerin filmin en başında çıkan logoya dikkat etmeleri yeterli olacaktır.

    (bkz: miramax)

    tartışacak çok bir şey yok. özellikle 1995-2017 arasındaki süreçte hollywood, her yönüyle milyoner bir sapık tarafından adeta yönetilmiştir ve yönlendirilmiştir.

    eminim yeni harvey'ler vardır bugün de, sadece adlarını bilmiyoruz.
  • bir gavin hood filmi

    "bir insanı sevmekle başlayacak herşey"in "bir bebeği kucaklamakla başlayacak arınma" versiyonu. sistem kurbanı canilerin böyle bireysel arınmalarının yüceltilmesindeki samimiyetsizliği sevmiyorum ben. bu temada bir film izleyeceksem, caninin arınmasından ziyade, sistemin itiraflarını izlemek isterim. biz onu besleyemeyiz ki diye bebeği almayan 6 yaşındaki çocuk kadar akıllı olmayan caninin arıması çok fazla münferit geliyor bana.

    ama filmin başındaki zarın kaç geldiğini hesaplayamayanların oynadığı kumar sahnesi az zamanda büyük şeyler anlatma ödülünü alır yani.
hesabın var mı? giriş yap