• bir kuruyemiş cennetinde; fındığın, antepfıstığının, incirin dünya üzerinde en çok üretildiğinin iddia edildiği ülkede, halkın bu ürünleri yiyememesine sebep olan pahalılık.

    antep fıstığının kilosu 65-70 lira.
    fındığın kilosu 70-75 lira.
    bademin kilosu 60-70 lira.
    leblebinin kilosu bile 25 lira be!

    kuruyemiş bu, adı üstünde. 35 liraya yarım kilo antep fıstığı alırsın, 4 kişilik bir aile bir gecede yiyebilir bunu televizyon seyrederken.

    35 lira, asgari ücretle geçinen bir aile için beş akşam yemeği demek.

    zenginlik kriteri muzdur diyoruz ya 90'lar çocukları olarak hep... yok abi, zenginlik kriteri kuruyemiştir bu ülkede.
    evinde her daim, istediğin zaman yiyebileceğin iki kase kuruyemişin varsa, zenginsin.

    üret, üret, dışarı sat.
    çiftçiden beş kuruşa al, piyasaya elli liraya sür...

    politikanıza sıçam.

    edit: fiyatlar yuksek diyenler olmus. bizim asagida uc ayri kuruyemisci var ve fiyatlar asagi yukari bunlar... ayrica tugba kuruyemis'in (ki turkiye'nin en buyuk perakendecilerinden biridir) internet sitesine girerseniz, verileri dogrularsiniz.

    2. edit: "pazardan al, üreticiden al, çuvalla al" diyen arkadaşlara: mesele burada ucuz malın peşinde koşmak ya da kıyıda köşede ucuza satan bir yerlerin oluşu-olmayışı değil. mesele, piyasadaki ortalama fiyatların, ulaşılabilir olmaktan uzak oluşu...
    ben neden ucuz ürün peşinde koşmak zorunda bırakılıyorum? neden piyasadaki fiyatlar orantısız ve halkın satın almasını engelleyecek derecede yüksek? neden köydeki adamın üç kuruşa sattığı ürünü ben otuz liraya yiyorum? asıl mesele bu. yoksa fellik fellik ararsan, piyasanın altında satan birkaç yer de bulursun elbet.
  • türkiye'de ne pahalı değil ki dedirtendir.

    * fındık ülkesiyiz, kilosunu 9 liraya çiftçiden alıp markette 30 - 40 liraya satıyorlar. iç fındık olursa 60 lira; zannedersin kabuğu kırarken jet a1 yakıyorlar...
    * güneydoğu illeri fıstıkla dolup taşıyor, kilosu 70 lira...
    * trakya, doğu anadolu, karadeniz; hayvan yetiştiriyor da zevkine telef mi ediyor acaba bu hayvanları? sözüm ona tarım ülkesinde etin kilosu nasıl bu kadar pahalı olabiliyor? biz tarım ülkesiyiz de vatandaş neden ancak kurbandan kurbana sofrasında et görebiliyor?
    * interneti söylememe gerek var mı? romanya 100 mbps'lik sınırsız* interneti türk lirasıyla 23 liraya satıyor ve reddit'teki bir elamanın son günlerde meşhur olmuş yazısının alıntısını herkes bilir. adam bu 100 mbps'lik internete eski(!) diyor, yakında daha yüksek altyapı kapasitesine sahip bir yere taşınacağım ve hızımı yükselteceğim diyor!
    * türkiye dışında $1000'lık bir elektronik alet türkiye'ye gelince -artık nasıl oluyorsa- 6000 lira oluveriyor. öyle ya, drone kullanmak lüks bize... fukaranın öyle hobileri olmaz efendim, ayağınızı yorganınıza göre uzatın! millet açlıktan ölüyor siz elektronik eşya peşindesiniz olur mu canım! iyisi mi gidin çelik çomak falan oynayın, drone'dir, iphone'dir, bilgisayardır, tablettir sizin neyinize...
    * ya arabalara ne demeli? o lüks araçların türkiye'ye geliş fiyatlarıyla "vatandaşa giriş" fiyatları arasındaki farkı hepiniz benden iyi biliyorsunuzdur.
    * hadi arabayı aldın, neyle dolduracaksın onu? neyse ki ben hep 50 liralık vergi koyarım arabama, o yüzden kasmıyor...
    * faturaların vergilerini çıkarın bakalım ne kadar kalıyor geriye?

    her şey bir yana, yahu bir ara soğanın rekora koştuğunu hatırlarım ben bu ülkede. soğan ulan soğan! hani şu garibanın yer sofrasında yumrukla kırıp ekmeğe dürüp yediği, hani her yemeğe kattığımız, hani bazen dağda - bayırda, mesire alanı çimenlerinde bile rastlayabildiğiniz soğan...

    daha neler neler sayarım, siz benden de çok sayarsınız. türkiye'de her şey pahalıdır. ama bir tek şey çok ucuzdur;

    insan hayatı!

    edit 1: neyse ki arada sırada rusya falan almıyor bizim sebzemizi meyvemizi de, kısa süreliğine de olsa vatandaşın yüzü gülüyor...

    edit 2: şimdi belki çoğunuz, elektronik eşya maddesine ek olarak yazdığım bu edit için "şımarıklık" diyecek, ama yurt dışında orta gelirli aileler rahatlıkla alabiliyor bu meredi: almak için yanıp tutuştuğum bir drone var; dji mavic pro. üşenmedim, oturdum her şeyini hesapladım. gümrük vergisini hesaplayıp ekledim, kargo parasını fazla fazla koyup ekledim ama ne yaptım ne ettim yine de yurt dışıyla türkiye arasındaki 1800* liralık fiyat farkının nereden geldiğini çözemedim. hani kar marjı desem, ulan hadi 1000 lira olsun derim ama 1800 - 2000 lira ne ola ki böyle??? hayır komiğime giden, amerika'ya gidip alıp gelsem belki daha ucuza getireceğim ve hatta gezip gördüğüm de yanıma kar kalacak...
  • asıl kuruyemiş yerine boş hamur tatlıları yediğimiz için baskül ailesi oluruz.

    125 gram fıstığın içinden zaten 70 75 gram (tahmini) fıstık çıkacağı için 4 kişinin bitirmesi gayet olasıdır.

    ha illa 4 kişi az geldi diyorsan 5 var. o da olumlu
  • tek tek yazmak yerine bir seferde "türkiye'de pahalı olmayan tek şeyin insan hayatı olması" şeklinde yazıp kurtulabiliriz.
  • siktimin ülkesinde asla gündem olamayan dertlerden, dertlerimizden biri daha..

    amına kodumunun rakka'sından, münbiç'inden, adını ezberlettikleri suriye'nin köylerinden sıra gelmiyor çünkü.

    hayatımız geldi geçiyor..

    bu sikik ülkede sıra kendi dertlerimize bir türlü gelmedi..
  • adam fazla detaya da girse doğru tespit yapmış, eleman diyor ki sorun 4 kişinin bir gecede yarım kilo fıstık yemesinde. ekmek yiyin siz ekmek, ekmek arası ekmek yiyin.
  • kesinlikle katılıyorum.. düşürün şu fiyatları millet doya doya kuruyemiş yesin.. içinde vitamin mineral dolu.. vitamin eksikliği çekmeyelim diyeceğim olay.. kuruyemiş alınacağında, almasam mı ya.. dememeliyiz..
  • aklıma ekmek yemeyin ceviz yeyin diyen canan karatay'ı getirmiştir...

    hoca haklı, muayene ücreti 1000 tl olan birinden, bir ayda 1400 tl ile ev geçindirmeye çalışan insanlara beslenme tavsiyesi vermek ancak bu kadar mantıklı olurdu zaten..
  • bunu diyenlerin bir kısmı ürünün üreticiden alınması gerektiğini savunuyor. ancak bilmedikleri husus üreticilerin çoğunluğunun tıpkı aracılar gibi voleyi vurma zihniyetinde olduklarıdır. misal yakınımda dağ-bayır incir yetişen bir köy var. hasat zamanı incirler dağ gibi yığılır ve hatta düşük kaliteli olanlar eşeklere yedirilir. geçtiğimiz yıl birinci kalite kuru incir 12-13 tl'den aracılara vadeyle satılırken ben peşin parayla 15 tl'den aşağı satanı bulamadım. gerekçeleri de şu oldu: sen bunu pazarda 17-18'den aşağı bulamazsın.

    bir başka örnek -kuruyemiş değil gerçi- süt.
    köylü sütünü 1 tl'den toplayıcılara satar ve parasını bir ay sonra ya nakit ya da yem olarak alır. ancak sana bana yüzde elli karla 1.5'dan üstelik peşin parayla vermez. niye? çünkü ondan 2-2,5 tl'den almazsan gidip marketten sike sike 3 tl'ye alacağını biliyor.

    yani olay ekonomik olmaktan çok kurnazlık gibi durmakta.
hesabın var mı? giriş yap