• meseleye uyanmayacak adamlar yetiştirir çoğunlukla.
  • her iktidarla birlikte yapısı ve felsefesi değişen. 6 yaşından 18'e kadar devlet kontrolünde zaman geçirme, sosyalleşme amacına okullar vasıtasıyla hizmet eden. ülkenin görünmeyen en büyük sorunu iken gizlenmeye devam ettirilen, üzerine kimsenin doğru dürüst bir kelime etmediği, tartışmadığı, fikir üretmediği yapıdır bu.
  • içinde çok büyük yanlışlar barındıran bir sistem. her dönem değişen sınav sistemleriyle ve bu sınavlarda iyi puanlar yapmanın tek şart olduğu okullarıyla öğrenciyi sosyal hayattan koparmak konusunda profesyonelliğini kanıtlamıştır. yarış atı-hipodrom , öğrenci-dersane ikililerinin birbirlerine gittikçe daha çok benzemeye başlamasıyla tehlikeli bir duruma geldi artık.

    evet büyük maddi eksiklikler, yetersiz fiziki ortamlar, baskıcı toplum falan filan da ama bu kadar da saçma bir sistem var mıdır ya? bir öğrenci düşünün birinci sınıfta test yapraklarıyla boğuşmaktan dışarı çıkamasın, ikinci üçüncü sınıfta dersaneden burs kazanmak için kendini yırtsın yalnız dikkat edin burası önemli ilköğretim birinci, ikinci ve üçüncü sınıflar burda bahsedilenler. neyseki 6. ve 7. sınıflarda sınavlar kaldırıldı da en azından biraz hafifletildi ama kesinlikle yeterli değil.

    en büyük eksikleri sosyal hayata (burda sosyal hayat derken akademik başarılar dışında kalan hayat her türlü şey) vermediği değer ve akademik başarıyı bir sürece yayılmış standart haline getirilmiş bir eğitim-öğretim ve bunun standart ölçümüyle beraber sınav yerine sadece sınavla ölçmesi. ilkinin çözümü daha uzun vadede ve zorlukla bulunacaktır ama bunu yapmayı kolaylaştıracak anahtar akademik eğitime verilen önemin azaltılıp diğer yönlere geçişlerin sağlanmasıdır. bilindiği gibi türk öğrencisinde bulunan beden eğitimi bol olsun resim, müzik az olsun, kompozisyon yazmıyım, tiyatroda oynamıyım zaten zaman az onda da ders çalışırım anlayışı da değiştirilmeden zaten bu ülke iki adım bile gidemez. (bu genellemeye uymayan büyük bir çoğunluk olduğunu kabul edilebilir ama biz burada başarıya giden yoldan bahsediyorsak çok büyük bir ihtimalle bu böyle) bu anlayışı değiştirmek de bu sistemi değiştirmeye bağlı çünkü öğrenciye tek yönlülüğü daha baştan hedef gösteren bir sistem var burada. artık zamanı geldi, eğitimi iyi olan diğer ülkelerin eğitimleriyle karşılaştırmalı projeler mi olur model okullar mı olur ne olur bilmiyorum ama bir yerden başlamak lazım artık. ülkede o yanlış bu yanlış diyen çok ama asıl yanlışlar kanıksandığı için mi kimse hakkında konuşmuyor bilgisini yeteri derecede ortaya koymuyor?

    eğitim bir ülkenin çıkış noktasıdır ancak doğru eğitimle görece mutlu, bilinçli ve rahat bir toplum oluşturulabilir. doğru eğitim matematik, fenin merkez olduğu bir eğitim değildir;doğru eğitim ülkenin çöpçüsünden, yöneticisine,öğretmeninden,esnafına kadar herkesin işine yarayacak kadar olan sosyal ve sayısal yeteneklerin kazandırılmasıdır.bu yetenekler ne eksik ne de fazla olmalı çünkü bilgi fazlalığı bir yerden sonra bilgi hamallığına dönüyor. meslek ayrımının ortaya çıktığı anda ise ayrıntılı ve ağır bir akademik eğitim-öğretime geçilinebilir. türkiyenin çok daha dikkatli yaklaşması gereken bir konudur bu velhasılıkelam.
  • komiktir.

    sayısal için dünya ortalamasının üstünde diyor yurtdışında sayısal eğitim gören kişiler, ben ise ancak sözel ve sosyal olarak çağdışı olduğunu iddia edebilirim.

    türk eğitim sistemi bugün hala tarih kitaplarında türk tarihi dışında bir şey öğretmeyen, üniversitelerde dahi bir sene zorunlu öğretilmesine rağmen tarih öğretiminde 1923 hadi bilemedin 1938 yılından (ki bu dönemi de yine sadece türkiye içerisinde ve türkiye açısından ele alır) sonrasını göz ardı eden bir sistemdir.

    ne izmir suikastini adam gibi anlatırlar, ne terakkiperver cumhuriyet fırkasını. ki bu örnekleri 1938 sınırında oldukları için dile getiriyorum, yoksa 1946 ve 1950 seçimleri, 60 ve 80 darbeleri, türkiye çok partili siyasi hayatı hakkında en ufak bilgi verilmemesi utanç verici.

    1. dünya savaşı diye anlattığımız şey bile savaş ertesinde yapılan milli bir ülke kurma mücadelesi. resmi tarih politikası 1. dünya savaşı'nın çanakkale cephesini ısrarla milli mücadelenin bir parçası gibi gösterirken diğer toprakların hangi savaşlarla kimlere kaybedildiğini yalnızca söylemekle (o da yaparsa) yetiniyor. koca dünya savaşının diğer ülkeler açısından ele alınmasını, diğer cephelerden, kutuplaşmalardan bahsedilmesini ve nedenleri hakkında bilgi verilmesini zaten geçiyorum.

    ikinci dünya savaşı daha da acı. zaten öğretilmiyor ama türk insanının ciddi bir kısmının bilinci yalnızca hitler'den ibaret bu dönem ile ilgili. çok çok ciddi bir kısım savaşın sonlarında bizim almanya karşısında sembolikte olsa savaşa girdiğimizi bilmiyor. almanya'nın fransa'yı işgali, franco ispanya'sı, sovyet rusya, ingiltere ve amerika, yahu adamlar bir kelime anlatmıyor ki detay isteyesin. bugün avrupa haritası nasıl oluştu, neden bu halde; bu ülkede kimse bunu bilmiyor. tarih okuyan veya araştırıp öğrenenleri tenzih ederim.

    selçukluları, osmanlıları ilköğretim ve lisede defalarca anlatırken aynı dönem avrupa devletleri yüzeysel bir şekilde osmanlı imparatorluğu'nun onlarla ilişkisi bağlamında ele alınıyor. ne kutsal roma cermen'inden haberimiz oluyor, ne cizvitlerden, ne hernan cortez'den... ulan tamam macellan ama bu güney amerika brezilya hariç neden ispanyolca konuşuyor bir anlat hele ya.

    sonra amerikan emparyalizmi, filmleriyle propoganda yapıyorlar vs. arkadaşım tamam film çekecek bütçemiz yoktur eyvallah, tarih kitabına yazma şansımız bile mi yok??

    sinir oldum durup dururken.
  • acıdır.

    coğrafya dersi veriyorlar, türkiye dağlarının nehirlerinin ötesinde değil. onları da zaten günü kurtarmak için öğretiyorlar, bugün sorsan yeşilırmak ile kızılırmak'ı, fırat ve dicle'yi ayıramıyor kimse.

    bir ara bir programda harita üzerinde bir şehrin ışığını yakıp hangisi olduğunu soruyorlardı insanlara, işte türk eğitim sistemi'nin içler acısı hali orada çok acı bir şekilde ortaya çıkmıştı.

    paris'in, budapeşte'nin ortasından geçen nehirleri bilmeyen bir nesil olarak yetiştirdiler bizi. akdeniz'de kıbrıs dışında ada yok zanneden, 12 ada diye bir şey duymuş ama içeriği hakkında zerre fikri olmayan, sicilya'yı ağaçta mafya babası yetiştiren bir mahalle sanan bir halk haline geldik.

    fransa'nın başkenti belçika bizim için. ama bak yazları kurak ve sıcak, kışları ılık ve yağışlı; onu öğrenmişiz.

    yazdıkça hırs yapıyorum, engin ardıç olucam galiba birazdan. tövbe estağfurullah...
  • yapboz. sistemsizlik. harcanan çocuklar ve gençler.

    son icraat, zorunlu eğitim uygulamasının "1+4+4+4" şeklinde 13 yıla çıkarılmasıdır. bıkmadınız her yıl çocukların, gençlerin hayatını karıştırmaktan. 80'lerin hepsini ilk ve orta öğretimde geçirdim. bir kere bile sistem değişikliğini hatırlamıyorum. son 15-20 yılda ise sistemin kaç kere değiştirildiğini hatırlamıyorum bile. en kötü sistem bile bu sistemsizlikten iyidir.
  • "2023 yılında eğitimde nerede olmalıyız?" başlığındaki bu yazı 4 yıl önce yazılmış ama hala aşılamamış. ülkemizin bu alanda yavaş ilerlediğinin kanıtı gibi...
  • - ''sizin zamanınızda sistem nasıldı?'' sorusunu sorduran değişken şey.
  • her turden ilmi mahfilde, kotu oldugunu curuk oldugunu iddia etmek ve fakat hicbir saglam cikis yolu oner(e)memek adettendir.
  • doğu anadolu'da çıkan madenlerdir.

    "her zaman kolayca ulaşabileceğin bir bilgiyi asla ezberleme" - albert einstein
hesabın var mı? giriş yap